Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Kasaba
İsmim Metin ve bankacılık finans mezunuyum. Eşimle birlikle Ankara’da çok güzel, seviyeli ve lüks bir hayat yaşıyorduk fakat çalıştığım finans şirketi iflas edince işsiz kalmıştım. Karım Gül, ev hanımıydı ve iflas’tan önce durumumuz çok iyi olduğu için arkadaşlarıyla gezip tozup, haftada bir kaç kez spora gidiyor ve her sosyete insanının yaşadığı hayatı yaşıyordu. Ayrı etten, karım dövüş sporlarına da özel ilgisi olan çok modern, kültürlü, iyi niyetli, sadık, namuslu ve biraz da saf bir bayandı. Kişisel özeliklerine artı olarak çok güzel, seksi ve bakımlıydı. Sürekli spor yaptığı için vücudu harikadır, mankenlere taş çıkartacak kadar mükemmeldir.
Bu nedenle bulunduğumuz seviyeli ve uygar ortamdan dolayı karım rahatlıkla mini etekler, elbiseler ve kısa dar şortlar giyebiliyordu. Bu giyim tarzı hayatının bir parçası olmuştu ve dediğim gibi, yaşadığımız ortamdan dolayı bu hiç rahatsız edici bir durum yaratmıyordu. Gül’le evli olduğum için çok gururluydum. Şirketin iflası hayallerimizi ve yaşam tarzımızı yıkmıştı. Bu zamanda iyi ödenekli bir iş bulmak çok zordu. Sürekli iş ilanlarını takip ediyor başvurularda bulunuyordum fakat ne yazık ki sadece bir kişiden cevap gelmişti. Teklif Ankara’dan uzak bir kasabada, bir bankadan gelmişti. İlk başta Kabul etmek istemedik fakat artık ev kiramızı ve böyle lüks bir hayat yaşmak için gücümüz kalmamıştı o yüzden bu işi kabul etmek zorunda kaldım.
Çalışacağım banka aracı olarak bize küçük basit bir ev ayarlamış ve hemen işe başlamam için çağırdılar. Karımla ben hayal kırıklığına uğramıştık ve böyle bir ortam bizi çok üzmüştü. İnsanlar biraz daha basit, erkekler böyle kıro tipli, bayanlarında çoğu türbanlı olup gelişmemiş bir kasabaya yerleşmiştik. Karım arkadaşlarından uzak olup onlarla birlikte yaptığı günlük etkinlikleri de artık yapamayacaktı. “Canım ben ne yapacağım bu sıkıcı yerde?” “Bilmiyorum gülüm fakat sık dişini biraz, yeni bir iş bulana kadar burada idare etmeliyiz” “Anlıyorum canım, fakat ben bütün gün evde oturacak mıyım?” “İstersen yeni komşularınla tanış, yeni arkadaşlar edin, belki umduğun kadar kötü değildir buraları” “Haklısın, yan komşu görür görmez davet etmişti, iyi bir insana benziyor, en iyisi gidip bir tanışayım”.
Karım yeni komşularıyla gidip tanışacağı için ne giyecek diye gereksiz yere telaşlanmaya başlayınca, bende ona “ne önemi var süse veya güzel kıyafetlere, baksana herkes nasıl giyiniyor, kimse modaya bile önem vermiyor” dedim. Karım “haklısın” deyip sadece ayakkabılarını giyerek üzerindeki eteğini ve günlük giydiği bluzunu değiştirmemeye karar verdi. Karımın eteği fazla kısa sayılmazdı fakat uzunda değildi, dizinden sekiz veya dokuz parmak üzerindeydi, yani bizim alışık olduğumuz ortamlar için normal sayılacak bir boydu. Üzerinde giydiği beyaz bluzda basit fakat biraz dar hafif de dekolte olup o güzel pürüzsüz sıkı göğüslerinin yuvarlak hatlarını belli ediyordu.
Karımla birlikte bende dışarı çıktım ve komşuya kadar ona eşlik edip oradan da biraz dolaşıp etrafı tanımak istedim. Yeni komşular karımı kapıda karşıladılar ve Gül ayakkabılarını çıkartarak bana el salladı ve içeri girdi. Ben biraz dolaştıktan sonra eski biçimsiz evler ve basit esnaf dükkanlarından başka bir şey göremediğim için sıkıldım ve karımın yanına gitmeye karar verdim. Komşunun bahçe kapısına yaklaştığım zaman tuhaf sesler ve konuşmalara şahit oldum. Komşuların kocaları, (biri ev sahibi olan diğeri de bir kaç ev öteden olan komşu) evin ön kapısının önünde ot söküyorlarmış bir biçimde çaktırmadan içeri bakarak aralarında terbiyesizce yorumlar yapıyorlardı. “Üfff, karının bacaklarına bak lan!” “Vay amına koyum, ayaklara bak ayaklara, bu ayaklara tapılır”.
Ben gizlice bahçe kapısından ne konuştuklarını anlayabilmek için baktıkları yere bir göz attım. Meğer herifler benim karımı süzüyorlar hayaller kuruyorlardı. Kafamdan kaynar su dökülmüş gibi olmuştum ve nasıl bir tepki veya ne yapacağımı bilmedim. Adamların konuşmalarına çok öfkelenmiştim fakat aynı zamanda da kendim bile çok utanmış öylece orda donup kalmıştım. İçerde dört beş bayan vardı ve aralarında bir tek benim eşim mini bir etek giyiyordu. Karım kadınlarla derin sohbete girmiş kimsede dışarıdaki kıro tipli kocalarını fark etmemişti. Bende oranın yabancısı olduğum için ortaya çıkmayarak bir süre onları gizlice izleyip karıma göz kulak olurum diye düşündüm.
Adamlar aynı şekilde konuşmaya devam ediyorlardı. “Lan bu karıyı sikmek için neler vermezdim” “ben hayatımda böyle avrat görmedim, benim yarak şalvarı delecek şimdi” “dur lan, dikkat çekme…. üüfff bak bak bak.. vay amına koyum beyaz külotunu gördün mü lan?”. Karım bacak bacak üstüne atarken yanlışlıkla frikik vermişti, nasılsa kadınlarla birlikteydi ve dışarıdaki röntgencilerden habersiz olduğu için rahatça hareket ediyordu. Adamlar resmen kendilerinden geçmek üzereydiler ve hallerinden belliydi ki hayatlarında böyle etkileyici ve büyüleyici seksi bir afet görmemişlerdi. “Lan bir bizim avratlara bak birde bizim komşunun avrada bak, ayakları bile bir içim su, sabaha kadar yalarım ben o ayak parmakları” “oğlum Apo, bizde ne gezer öyle şans, bu bir kerelik görüntüye şahit olduğumuz için Allah’a şükretmek lazım, piyango şansı gibin lan”.
Uzaktan karımın çıplak ayaklarına baktım ve gerçekten senelerdir giydiği uzun topluklu ayakkabılardan dolayı ayak tabanlarında çok sexi bir kavis oluşmuştu. Bakımlı oldukları içinde ayakları çok narin ve pürüzsüz görünüyordu, ayak parmaklarındaki pembe oje ise dikkat çekiciydi. “Lan bu karının amı var ya, kesin o kadar bir sıkı ve dardır ki benim yarağı mosmor eder” “Lan Adem, ben yarağımı amına değil kadına dokundursam anında boşalırım”. Ben artık bu konuşmalara dayanmadım ve bahçe kapısından içeri girerek bu ortamı bozdum. Adamlar beni görünce bir an afalladılar sonra “ooo yeni komşu, nasılsın?” diyerek az önce konuştuklarını duymadığımı düşündüler.
İçerden beni gören karım hemen ayağa kalktı ve diğer bayanlara birlikte dışarı çıktı. Bir saniye içinde etrafımızda dört tane bayan ve etrafta koşturan birkaç tanede çocuk bulundu. Karım hemen beni yeni arkadaşlarıyla tanıştırdı, bende nazikçe her bir bayanın elini centilmence kibar bir şekilde öptüm ve sonra isteksiz isteksiz kocaları olan diğer iki adam, Apo ve Adem’le tokalaştım. Bayanların ellerini öpmem herkesin yüzündeki ifadeden belli ki alışık olmadıkları bir hareketti. Tanıştırma sırası bende olduğu için, ilk önce benim kapı komşum olan adama karımı tanıştırarak “Adem bey, bu karım Gül” deyip karım elini uzattı. Adam ilk önce şaşırdı sonra da benim yaptığımı örnek alarak o kalın parmaklarıyla karımın elini tutu ve uzun bıyıkları ile birlikte dudaklarını karımın eline yapıştırarak hafifçede anlaşılmayacak bir şekilde emip öpermiş gibi yaptı. Sanırım dilini de kullanmıştı çünkü karımın eli biraz nemlenmişti.
Diğer komşu olan Apo’yu da aynı şekilde tanıştırarak karımın pembe ojeli parmaklarını eline alarak aynı anda da çaktırmadan hayranlıkla karımın teşhir edici göğüslerine ve dekoltesinden dolayı üsten göğüslerinin arasına bakarak heyecanla titreye titreye karımın elini öptü. Karıma tokanmış olmaları bile adamları çok heyecanlanmıştı ve adeta transa geçmiş gibindiler. Bu ortamdan biraz rahatsız olsam da sesimi çıkarmamam lazımdı çünkü aksi taktirde karımın konuşabileceği ve zaman geçirebileceği hiç bir arkadaşı kalmayacaktı. Karımın evde kapalı ve mutsuz bir şekilde olmasını istemezdim, bu hem evliliğimizi zedeleyebilirdi hem de, en önemlisi, psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilirdi.
Adamların sapıkça bakışlarına ve düşüncelerine göz yumup kimsenin keyfini bozmamaya karar verdim. Kendimi avutmak için ‘nasılsa bakmaktan ve fantezi kurmaktan zarar gelmez’ gibi düşünceler üretip öfkemi yatıştırmak için kendime akıl veriyordum. Tam bunun üzerine karım bana şok yaşatacak ve işimi zorlaştıracak bir şey demez mi? “Metin’ciğim baksana Ayşe ne diyor, Adem güreş hocasıymış” demesiyle, Adem’in karısı Ayşe “Metin bey senin hanım bu dövüş sporlarına ilgisi varmış, senin izninde varsa benim bey ona ders verebilir” deyip ben bir an afalladım ve dilim tutuldu ve istemeyerek, “ta ta tabi ki, ne demek, ne izni, karım sporu çok seviyor onun için iyi olur” dedim, fakat bunu söyleyebilmek için gücü ve cesareti nerden buldum hiç bilmiyorum.
Bunu duyan Adem, gözleri fal taşı gibi açılmış duyduklarına inanamıyordu fakat heyecanını da belli etmemeye çalışıyordu. Bu iri yarı, kıllı, bakımsız adamdan nefret etmeye başlamıştım fakat onunla iyi geçinmem lazımdı, en azından karımın hatırı için. Misafirperverliğimi göstermek için Adem ve Apo’yu eşleriyle birlikte akşama bizim eve davet ettim, herkes bu teklifime çok sevinmişti. Eve geldiğimizde karım çok mutlu görünüyordu ve bayanlarla çok iyi anlaştığını ve de yeni bir dövüş sporu öğreneceği için çok heyecanlı olduğunu anlatıyordu. Karımın o terbiyesiz adamlarla pek karışmasını istemiyordum, hele Adem’den güreş dersi almasını hiç istemiyordum fakat bunu engellemek zordu.
Onları bu akşam davet etmemin bir sebebi de biraz samimi olup karıma karşı yanlış veya terbiyesizce bir şey yapmamalarını sağlamak içindi. Onlara daha iyi, sıcak ve dostça davranıp karımın da onlara karşı daha yakın ve dostça ilgi göstermesini isteyecektim. Bu iki adamın karımla aralarını daha yakın bir ilişki kurmam, yani samimi ve karımı bacıları olarak görmelerini sağlamam durumu yumuşatabilirdi, böylece karıma yan gözle bakmaları onları utandıracaktı. “Gülüm, bayanları çok sevmişsin, peki Apo ve Adem bey hakkında ne düşünüyorsun?” “Bilmem ki, onları henüz iyi tanımıyorum, biraz kıro’ya benziyorlar fakat iyi insandırlar herhalde”.
Durumu kurtarmak için yalan söyleme vakti gelmişti “İkisi de çok iyi dosta benziyor, biraz sohbet ettim ve çok samimi buldum. Çok dürüst, terbiyeli, ve güvenilir insandırlar” “öyle mi canım? Süper, o zaman güreş dersleri rahat geçecek, ne yalan söyleyim ilk başta biraz tiplerinden dolayı çekindim fakat Ayşe olumlu bakınca bende ses çıkarmadım, yani her şeyi anlattım ve kız çok acıdı halimi ve böyle bir jest’te bulundu” “İyi ki bulunmuş bende suçluluk duyuyordum, yani seni aniden böyle sıkıcı bir hayata atmak istemezdim, zamanın güzel geçeceği için çok mutluyum” “Üzülme sen kocacığım, böyle arkadaşlar bulduğumuz için şanslıyız”.
“Gülüm, bu akşam Adem ve Apo beye çok samimi davranmalıyız, yani bir dediklerini iki etmeyelim ve bu iyi niyetlerini iyi karşılayalım” “peki aşkım”, “yani fark ettim ki ikisi de sana karşı çok çekingen, eğer sana güreş dersi verecekse onlarda rahat olmalılar, değil mi canım?” “haklısın aşkım, eğer mesafeli ve çekingen davranırlarsa hem benim için sıkıcı olur hem de onlar için huzursuz bir durum olur” “Evet gülüm, o yüzden onlar bize ve özellikle sana karşı daha rahat ve samimi olmaları için onlara çok yakın ol, ve bir kardeş gibi, aileden gibi değer göster” “Peki aşkım, sana güveniyorum, sen ne dersen onu yapacağım ve Adem ve Apo beye içtenlikle çok yakınlık göstereceğim”.
Karım aşırı derecede saf ve iyi niyetli olmasından dolayı onu kolayca kandırmıştım, fakat bunu kendi iyiliği için yapmıştım. Planlarıma göre, bu pis heriflerin karıma karşı iyi ve terbiyeli davranmaları için ve de kurulacak olan yakın ilişkiyi kaybetmek istememeleri için onları karıma karşı bir aileymişiz gibi yakınlaştıracaktım. Karım ve ben temizlik yapıp akşam için ortalığı biraz toparladık ve misafirlerimiz gelmeden rahatlamak için güzel bir duş yaptık. Yazın göbeği olduğu için ve akşamları buraları hiç esmediğinden dolayı hava gerçekten çok sıcak olmuştu, o nedenle şortumu ve atlete benzeyen bol bir tişört giydim.
Gül’ün yatak odasından çıktığını gördüm ve oda sıcaktan etkilenmiş olmalı ki üzerinde benim giydiğime benzeyen beyaz askılı bol bir üst ve altında da hafif kabarık tül inceliğinde pembe mini bir eteği vardı. “Metin, bu giydiğim sence oldu mu yoksa çok mu basit sıradan günlük bir kıyafet mi oldu?” Bir an yutkunmakta zorlandım ve boğulacak gibi oldum fakat karıma ‘git üstünü değiş bu adamlar hayvana benziyor’ deyemezdim. “Tabi ki oldu hayatım, onlar yabancı sayılmaz artık, dediğim gibi onlara her konuda rahat davranmalıyız ki onlarda rahat olsun, baksana bende aynen senin gibi basit giyindim”. “Peki aşkım, zaten bu sıcakta başka bir şey giymek zor”.
Karıma son bir kez üzüntü ve pişman dolu gözlerimle baştan tırnağa baktım ve anladım ki bu akşam adamların gözleri bayram edecekti. Bu akşam ilk kez karımın bu kadar güzel, sexi ve şehvetli görünmesinden üzgündüm. Kumral saçları uzun ve fönlenmişti, biraz makyajlı ve iri dudaklarında sevgililer gününde ona aldığım çok pahalı, kolayca çıkmayan, kalın, ayna gibin parlak ve ıslak görünümlü pembe bir ruj vardı. Sanırım buna Gloss ruj deniyordu. Beyaz bol atletinin altında sutyen giymediği beliydi çünkü orta boyda olan mükemmel göğüsleri bir hayli teşhir eden bir haldeydi, üstelik şişkin iri meme uçları da kumaşın altında tüm şekliyle gayet net görünüyordu.
Giymiş olduğu incecik pembe mini eteği ise yuvarlak taş gibi, dışa doğru atık kıçını da anca örtebiliyordu, tanga giydiğinden emindim çünkü eteği çok az bir şekilde kıçının arasına doğru girip iki yuvarlak kalça şekli belirginleşiyordur. En çok göze çarpanda karımın uzun ince sütun gibi bacaklarıydı, karımın bacaklarına ben bile çok hayrandım çünkü çok düzgün, pürüzsüz ve zariftiler. Apo’nun karımın ayaklarına hayranlıkla baktığını hatırlayıp bir göz attım, ve gündüzden sürdüğü aynı pembe ojeler vardı. Karım renk uyumuna önem verdiği için sanırım pembe rujunu ve pembe mini eteğini ojelerine uyması için giymişti. Ayakları her zamanki gibi gerçekten hoş görünüyordu çünkü karım ayaklarına günlük bakım yapıyordu, bu nedenle çok narin ve hassas bir görüntüyle sergilenmekteydiler.
Kapı çalmıştı ve bir an endişe nedeniyle karnıma kramplar girmeye başladı. “Canım, Ayşeler geldi, açar mısın kapıyı?” Kendime çeki düzen verip ayağa kalkıp kapıyı açtım ve samimiyet göstermek için misafirlerimizle tek tek tokalaşıp yanaklarından öptüm, Gül’de aynı şekilde onları o güzel dudakları ile öptü. Apo ve Adem Bey karşılaştıkları manzaraya inanamıyorlardı, onlar için herhalde bir rüya gibindi. İçeri oturma odasına buyur ettik ve yeni evimizin sıcak ortamına yerleştik. Ben, Adem hanzosunun yanına oturdun, karım ise tam ikimizin karşısına, Apo ve Ayşe’nin arasına, yani diplerine otururmuş oldu. Apo’nun eşi, Zehra’da diğer yandaki tekli koltuğa oturdu. Sohbet başlamıştı ve bende yanımda oturan Adem’i konuşmaya tutup karşımızda oturan karıma bakmasını engelliyordum.
Apo için fazla kaygım yoktu çünkü eğer bakmaya çalışsa herkes nere baktığını görebilecekti, üstelik karımdan çok etkilendiğini hemen beli eden biriydi, karımın çekiciliğine karşı aşırı derecede hassas ve güçsüzdü. Gül ve bayanlar beraber kalkıp içecek ve yiyecek bir şeyler hazırlamak için mutfağa gittilerdi, bende bu sevmediğim adamlara kırk senelik dostummuşlar gibin sohbet ediyordum. Adamlar resmen cahil ve kıroydular ve böyle adamlarla arkadaşlık yaptığıma inanamıyordum fakat karımın mutluluğu için katlanıyordum. Aslen nereli olduğumu sormuşlardı, bende Ankaralı olduğumu söyledim. Kendileri ise Kürt kökenliymiş ve bu kasabada yaşayan herkes Kürt olduğunu söylemişlerdi.
Tam bu sırada karım elinde tepsi ve içinde gündüzden yaptığı böreklerle birlikte içeri girdi. Diğer bayanlar henüz gelmemişti ve girişe ben daha yakın olduğum için karım ilk önce eğilerek tepsiyi bana doğru uzattı. Gül farkında değildi fakat derin ve bol dekoltesinden dolayı göğüsleri resmen dışarı çıkacakmış gibi salkıyorlardı fakat turp gibinde şekillerini koruyup meme uçlarından itibaren alt kısmı görünmüyordu, yani allahtan sadece göğüslerinin yarısı tüm çıplaklığı ile ortadaydı. Şimdi olacaklardan gayet emindim ve umduğum gibi karım Adem beye ikram etmek için aynı şekilde eğilince taş gibin göğüsleri bu sefer Adem kırosuna sergilenmekteydi.
Herif bir an manzara karşısında donup kaldı “Adem bey alsana, kendi ellerimle size börek yaptım, böreğimi yemek istemez misin?” karım söz verdiği gibi samimi ve arkadaşça davranıyordu, “yemez miyim sizin böreğinizi, sizin her şeyinizi yerim ben Gül hanım” “sağ ol Adem beyciğim, istediğiniz kadar yeye birsiniz, bol bol vardır”. Adem hayvanı bu tuhaf sohbetle karımı eğilmiş bir vaziyette kalması için oyalıyor aynı zamanda da çaktırmadan göğüslerini inceliyor ve resmen ağzından sular akıyordu, saf karım ise adamın amacını anlamamış ona samimiyet göstermeye devam ediyordu.
Bu arada Apo’ya baktım, adam aynen ineğin trene baktığı gibi domalmış olan karımın kıçına ağzı ve gözleri açık bir şekilde baygın baygın bakıyordu. Adem, halen daha karımı meşgul ediyor kaçmaması için tuhaf tuhaf konuşmaya devam ediyordu, “senin elinizden zehir bile yerim Gül hanım, çok güzel olmuş” “beğendiğinize çok sevindim, gelen sefere daha değişik şeyler yapar kendi ellerimle yediririm sizi, vallah parmaklarımı yalamazsanız bana da Gül demesinler” “hem de nasıl yalarım Gül hanım bilemesiniz, keşke bende yapıp size yalatabilsem”, “oda olur Adem beyciğim elbet bir gün”, “inşallah”. Sonunda konuşmaları sona erip karım doğruldu ve Apo’ya doğru gidip ona da aynı şekilde ikram etti.
Bu sefer karım arkasını bize dönmüştü ve Apo’nun az önce gördüklerini bizde görüyorduk, tabi ben oralı değilmişim gibi davranıyordum fakat bana çaktırmadan Adem kaçamak gözlerle bakıyordu. Karım Apo’ya doğru eğilince kısacık eteği hafif yukarı sıyrılarak alttan kıçının bir kısmı ortaya çıktı. Poplarının alt kısmı azacık göründüğü halde bu görüntü gerçekten nefes alıcıydı ve karımın bu kasıtlı olarak yapmadığı hareket gayet masumca olduğu belliydi fakat en can alıcı nokta ise, kıçının arasındaki beyaz tangası gayet net görünüyor olmasıydı. O kadar net görünüyordu ki beyaz ince tangası dar geldiği için tanganın dantelli ipi sıkıca amına yapışmış, am dudaklarının yanlardan görünmesini sağlıyordu.
Delirecek gibi olmuştum ve öfkemi nasıl gizleyeceğimi bilmiyordum, nefret ettiğim iki kıro adam karımın her tarafını görmüşlerdi, üstelik dikkatsiz karım bundan habersizdi. Bu sırada, diğer hanımlarda ellerinde içecekler ve daha önce almış olduğumuz Magnum dondurmalarla içeri girdiler ve herkes tekrar aynı yerlerine oturdu ve sohbet tekrar başladı. Sonunda bu korkunç ve rahatsız edici sahnenin bittiğine sevinmiştim ancak yeni bir görüntü başlamıştı. Karım düzgün oturmadığı için ve sürekli hareket ettiğin için eteğinin arasından ara sıra beyaz dantelli tangası görünüyordu, Adem’de hiç bir frikiğini kaçırmadan bakıyor ve bacak arasını süzüyordu. Adamı ne kadarda konuşturtmaya çalıştıysam yinede kaçamak bakışlarla karımı baştan tırnağa süzüyordu.
Karım pozisyonu değiştirerek bacak bacak üstüne atmıştı ve karşısındaki Adem beye ve ara sıra da Apo’yla ilgilenebilmek için hafifçe onlara doğru dönüyordu. Ayşe ile Zehra kendi aralarında konuşmaya dalmıştı, Gül’de bizimle konuşuyor, fakat biraz samimiyetten ve birazda dalgınlıktan bacak bacak üstüne atmış olması, havada, yani boşta olan ayağı Apo’ya doğru baktığı için ve ona çok yakın olduğu için, karımın ayak parmakları Apo’nun çıplak kıllı bacağına değmeye başlamıştı. Apo’nun ellerinin titrediğini fark ettim, karım ise normal ve doğal bir şekilde pembe ojeli ayak parmaklarını Apo’nun kılarının arasında gezdiriyor ve sürtüyordu. Karımın bu hareketi çok doğaldı çünkü alışkanlık hale getirmişti, genelde bende yanında oturduğum zamanlar, özelikle film izlerken, farkında olmadan aynı hareketi bana da yapıyordu, benimde hoşuma gidiyordu çünkü bacağımı kaşıyor gibi oluyordu.
Karım ayak parmaklarını bilinçsizce Apo’nun bacağına sürterek tenine gömüyordu, aynı zamanda da ayağının alt taban ve üst kısımlarını gelişigüzel kıllarının arasında dolaşıyordu. Apo çaktırmaya çalışıyordu fakat artık kendinden geçiyordu. Apo kabaran aletini koluyla gizlemeye çalışıyordu fakat şekilden şekle giriyordu. Bu arada herkes Magnum dondurmaları yemeğe başlamıştı, karımda Magnum reklamındaki gibi o güzel dişleri ve dudaklarıyla dondurmayı ısırıyor ve farkında olmadan tarik edici bir şekilde o parlak pembe rujlu kalın dudaklarını dondurmanın beyazını ağzına alarak dudaklarını üzerinde sürterek emiyor ve yalıyordu.
Şehvetli dudaklarının üstüne akan beyaz dondurma sıvısını da diliyle dudaklarını yalıyordu. Buna artık dayanamayan Apo, sanırım şortunun içine boşalmıştı çünkü şortun üstü nemli görünüyordu. Benim için zaman çok yavaş ilerliyordu fakat sonunda gecenin sonu gelmişti. Adem bey karıma yarın öğleden sonra salona uğramasını istedi, ilk derslerini başlayacaklardı. Ben hiç memnun değildim bu durumdan çünkü bu akşam beklediğim şekilde gelişmemişti ve planlarım istediğim gibin gitmemişti. Onlar kaçtıktan sonra karım her şeyin yolunda gittiğini düşünüyordu ve çok mutluydu.
İkimizde çok yorulmuştuk fakat karımın bu sexiliği beni ne kadar zor durumda bırakıp üzmüşeyse de, bir o kadarda azdırmıştı. Karımın bu güzelliği karşısında ben bu kadar etkilendiysem Allah bilir o kırolar nasıl etkilenmiştir. Yatağa girer girmez Gül’ün bacaklarının arasına girdim ve sevişmeye başladık. O güzel göğüslerini yalayıp karımın o kılsız amına doğru indim. Gül benim için amını her zaman ağdalı ve bakımlı tutuyordu çünkü o pürüzsüz görüntüsüne hasta olduğumu biliyordu. O bir tane kılı bile olmayan, pembe, göz alıcı, nefis, amcığını yalamaya başlamıştım çünkü çok dar olduğundan dolayı iyice ıslanmadan aletimi zor sığıyordu içine. Yalamaya bile doyamıyordum çünkü o kadar bir leziz ve tatlıydı ki sabaha kadar yalayabilirdim.
İyice sulanmıştı ve de fazla yalamadan kıpkırmızı olmuştu, eşimin sadece amı değil, tüm vücudu çok hassas ve kolayca incitilebilecek bir türdeydi. Yani, karımın herhangi bir yerini uzun bir süre okşayıp veya yaladıktan sonra hemen orası kıp kırmızı oluyordu. Pozisyonumu alarak aletimi karımın amcığına dayadım ve yavaş yavaş o daracık amına girmeye başladım. İyice yaladığım için amcığı yumuşak ve kaygan olmuştu ve aletim santim santim sıkı bir şekilde içine giriyordu. İyice soktuktan sonra ritmik bir şekilde gidip gelmeye başlamıştım ve tam o sırada aklıma bir şey geldi. Bir an Adem’in gündüzden yaptığı yorumunu hatırlamıştım, “Lan bu karının amı var ya? kesin o kadar bir sıkı ve dardır ki benim yarağı mos mor edebilir”. Bu düşünce bir kez daha keyfimi bozmuştu ve karımla sevişirken o kırolar aklıma geldiği için psikolojim çok feci dağılmıştı.
Keyfim bozulduğu için bir an boşalıp bitmesini istedim o yüzden tempomu hızlandırıp daha sert sokmaya başladım ve tam boşalacağım vakit aletimi karımın amından çıkartıp sırt üstü uzanıp üstüme boşalmaya başladım. Bunu gören karım her zaman yaptığı gibi diliyle akan menilerimi yalayıp aletimi ağzına alarak temizlemeye başladı. Karıma bu hareketi ben öğretmiştim, ilk başlarda hiç yapmak istemiyordu fakat sonra onu alıştırarak çok haz duymasını sağlamıştım. Karım bu hareketi artık çok seviyordu ve sperm tadı onu çılgına çeviriyordu. Sevişmemiz bitmişti ve uykuya dalmıştık, yarın ikimiz içinde yorucu bir gün olacaktı, benim yeni işimde ilk günüm olacaktı ve Gül’de yeni arkadaşından ilk güreş dersini alacaktı. Sabah ikimizde kalkıp, ben çıkmak için hazırlanmaya başladım karım ise duşa girmişti. Güreş dersi öğleden sonra olacağı için acelesi yoktu. Akşama eve geldiğimde karımda benden 5 dakika sonra gelmişti.
“Canım nasılsın, iş’te ilk günün nasıl geçti”? “iyi geçti gülüm, peki senin nasıl geçti ilk dersin”? Benim için en önemli soru buydu, inşallah kimsenin karıma karşı bir yanlışı olmamıştı. “Çok iyi geçti aşkım, harikaydı bir sürü müthiş hareketler öğrendim”. Karımın kıyafetine baktım üzerinde uzun bir etek vardı. “Sevindim bebeğim, peki o etekle nasıl güreş yaptın?”, “hehehe, ne diyorsun aşkım bu etekle olur mu hiç, tabi ki şortumla yaptım, herhalde böyle bir kasabada yalnız başıma spor kıyafetimle gezecek değildim” “aferin aşkım, haklısın bu kasaba bize yabancı ve eskisi gibi biraz modern giyinip yalnız başına evden çakmak olmaz”. “Aşkım göstereyim mi sana bir kaç hareket” “göster gülüm”. Karım üzerindeki uzun eteğini ve bluzunu çıkartıp spor kıyafetiyle karşımda durdu. Gözlerime inanamıyordum fakat tahminde etmeliydim. Üzerinde küçük beyaz bikini sutyeni vardı ve alttan da çok küçük kısacık dar bir beyaz şort vardı.
Karım bu kıyafetini sadece evde ve samimi arkadaşlarımız olduğu zamanlar giyiyordu, belli ki Adem ve Apo’yu yakın dost olarak görüyordu artık ve onların önünde istediği gibi rahat giyinebiliyordu. Karım, “gel aşkım şimdi arkama geç” demesiyle sırtını bana döndü. Arkasını döünce şortunun ne kadar kısa olduğunu bir kez daha fark etim. Arkadan poplarının yarısı kısa şortun altından görünüyordu ve de şort kısa bel’li olduğu içinde külot değil tanga giymesi bile mümkün değildi. Beni en çok telaşlandıran şey ise, karım önümde kıçı havada olacak bir şekilde domalıp şortu daha da kıçının içine kaçarak daha da kısalmasıydı fakat çıplak kıçının üzerinde de bir sürü kırmızı el ve beş parmak izleri vardı. Karımın cildi çok narin ve hassas olduğunu daha önce söylemiştim fakat belli ki feci bir şekilde kıçları ellenip tokatlanmıştı.
“Gül! Kıçlarına ne oldu böyle?” “hiiç aşkım, güreşin bir parçasıymış, güreş sırasında rakibinin poposuna sert tokatlar atıp onu kızdırman gerekiyor” “peki sen hiç kızmadın mı” “hehe, ben süperim aşkım, Adem bey kısacık şortumun altından çıplak popolarıma o kadar sert tokatlar attı ki ben hiç sinirlenmedim aşkım, beni sinirlendirmek için başaramadı. Ben bu güreşte çok iyiyim aşkım” bu iş hiç hoşuma gitmemişti fakat “peki gülüm, öyle olsun” dedim. Karım bir kez daha önümde domaldı ve ona yapışıp onu yukarı doğru çekmemi istedi. “Hayır öyle değil aşkım, kasıklarını popoma daya bakayım, şimdide sırtıma yapış ve bir kolunla göbeğimden sıkıca tut diğer kolunla da göğüslerimin tam altına yerleştir ve beni ritmik hareketlerle kaldırmaya çalış” Bu harekete inanamıyordum, o hayvan herif karıma bu hareketimi yapıyordu? Bir anlamda bu hareket beni çok tarik etmişti fakat Adem hayvanının karıma bu hareketi yaptığını düşündükçe sinirlerim bozuluyordu.
Resmen aletim karımın kıçının arasına girmiş bir yandan da kolum göğüslerinin altında o onu kaldırmaya çalışıyordum. Karımı kaldırmaya çalıştıkça o aşağıya bastırıyor ben ise yukarı, fakat her seferinde de aletim daha da kıçına bastırılıyordu kolum da göğüslerine aldan destek verdiği için güzel göğüsleri yukarı doğru bastırılarak küçük bikinisinden dışarı fırlayacakmış gibi şişiyorlardı, o kıronun bunu yaptığını hayal ederek artık dayanamıyordum. “Tamam Gül bu kadar yeter”, “hehe gördün mü, Adem bey’de o kadar çok yüklendi ve zorlandı ki bir ara göğüslerim bikininden dışarı fırladı, şortumda ‘ayıptır söylemesi’ vajinamın içine kaçtı biraz, fakat bu çok normalmiş”.
Duyduklarıma inanamıyordum, karım nasıl bu kadar saf olabiliyordu? Karıma az çok hak veriyordum çünkü hayatı boyunda hiç bir kötü niyetli, çıkarcı, sapık kişilerle muhatap olmamıştı o nedenle çok saftı ve kimseden kötülük beklemezdi fakat ona gerçekleri de anlatıp korkutmak da istemiyordum. Bu onu çok etkileyebilirdi. “Peki aşkım başka ne hareketler var”? “Bir hareket var aşkım çok zor, fakat ben üstün yeteneğimle onu da başardım” “nasıl aşkım”? “Peki bak, sen şimdi sırt üstü yere uzan, daha doğrusu biz biraz güreşip boğuştuktan sonra ben seni bu pozisyona getirmiş olmam lazım fakat güreştiğimizi varsayarak kısa kesmek için ben sana hareketin son kısmını göstereceğim”, “peki aşkım ben yere yatıyorum sen göster”.
Karım baş ucuma gelerek iki ayağını omuz genişliğinden biraz daha fazla açtı ve kafamın üst tarafından, yani yüzümün az ütünde pozisyon aldı. Kısaca, ben yerde yatılı olduğum için havaya baktığım zaman hizalı bir şekilde karımın kıçı tam gözlerimin önündeydi. “peki aşkım şimdi ayaklarını kaldır ve kollarımın arasına geçir”. Karımın ayakta bana doğru dönük olduğu için sadece kıçının altından karamı görebiliyordu ve vücudumun geriye kalan kısmı arkasındaydı. Bu nedenle bacaklarımı ve ayaklarımı sırtına çarpmamak için yavaşça hareket ettim. Ayaklarımı sezer sezmez eğilerek onları tutu ve bacaklarımın alt kısmını kendi koltuk altına yerleştirdi.
Gerçekten çok ilginç bir pozisyondu çünkü şimdi ayaklarım havada olup karımın kollarının arasında olduğu için benim kıçımda havaya dikilmişti. Karım yavaş yavaş çömelmeye başlayınca benim bacaklarda alçaldıkça kıçım havaya doğru dikilmeye başladı. Karım suratımın üstüne doğru çömelerek o kadar bir yaklaşmıştı ki bir an müthiş kıçıyla suratıma oturacak sandım, fakat bir kaç santim kala üzerinde durdu. Artık karımın beyaz incecik şortu o kadar gerilmişti ki kumaş amının üstüne iyice yapıştığı için amı ve am dudaklarının şekli gayet net görünüyordu. Biraz daha yaklaştı ve artık burnum karımın amına değiyordu ve o müthiş am kokusunu içimi sarmıştı. “işte aşkım böyle yapınca kalkman için imkan yoktur ve ben kazanırım, istersen kalkmaya bir dene de göresin”.
Karımın dediğini deneyerek kalkmaya çalıştım fakat kıçıyla kafamı aşağıya daha da bastırarak tüm suratım kıçının içine gömülerek hareketsiz kaldım. Adem hayvanı karıma bu hareketi gösterebilmek için eminim ki kafasını karımın amına ve kıçının arasına iyice gömerek bol bol dudaklarını ve burunu kullanarak karımın ince şortunun üstünden özel yerini koklayıp diliyle de tattığından çok emindim. Karım gururlu bir şekilde üzerimden kalktı ve “nasıldım aşkım, daha çok hareket var göstereyim mi?” dedi. “Harikasın bebeğim, ve hayır başka hareket görmek istemiyorum fakat kendini bu kadar zorlama, bir tarafını incitmeni istemiyorum”. Karımın bana başka hareket göstermesini istemiyordum çünkü bunlar güreş hareketi değil de karımı kurnazca taciz etmek için kullanılan hareketlerdi.
“Bana bir şey olmaz canım, Adem bey ve Apo bey çok dikkatliler ve çok profesyonel, beni çok iyi idare ediyorlar” “Apo beyin ne işi vardı orda, nasıl yardımcı oluyor gülüm, odamı güreşçi?” “O güreşi Adem bey kadar iyi bilmiyor fakat oda bize katılıyor ara sıra, ayrıca çok iyi fizik tedavici ve ısınma hareketlerinde bana yardımcı oluyor, fakat sanırım halen daha bana karşı biraz utangaç, fakat senin dediğin gibi ona samimi davranıp ona güvendiğimi göstererek yavaş yavaş çekingenliğinin üstesinden geleceğinden eminim” “peki aşkım sana kolay gelsin fakat dediğim gibin dikkatli ol”, “merak etme aşkım.. bu arada çok heyecanlıyım çünkü yarın yağlı güreş öğretecekler bana aşkım, inanabiliyor musun?” “hayır aşkım inanamıyorum”.
Gerçekten inanamıyordum çünkü olacakları hayal etmek bile istemiyordum ve karımı bu adamlarla yalnız bırakmak istemiyordum. Onu korumak için bir plan yapmam gerekiyordu ve ders vakti bir şekilde bende orda olmam gerekiyordu, fakat bunu gizlice yapmam lazımdı. “Saat kaçta gülüm dersin”? “Sabah olacak canım, o yüzden işe giderken sen bırakabilir misin beni?” “tabi ki bırakırım gülüm”. Bu planım için iyi bir başlangıçtı, böylece yerini de öğrenmiş olacaktım. Ertesi sabah, ikimizde kalkıp hazırlandık ve yola çıktık. Salona ikimizde beraber girdik ve yarı yolda ben bir bahane uydurarak geç kaldığımı ve gitmem gerektiğini söyledim.
Karımı salon koridorunda uğurladım ve onu diğer iki kıroya gitmesini bekledim. Ana salon kapısı kapandıktan sonra bende hemen salona başka giriş kapılar aramaya başladım. Biraz etrafı dolaştıktan sonra bir malzeme odası buldum ve ana salona ait olduğunu anlamıştım çünkü karımın sesini duyabiliyordum. Kapı açıktı ve içeri girerek yavaşça kapattım. Malzemelerin arasından sıyrılarak görüntü almaya çalıştım. Malzeme odasının salona bakan taraftan duvar yoktu ve malzeme odasına salondan giriş kısmında sadece büyük bir perde vardı. Kısaca, salonun içerisinden bakıldığı zaman malzeme odası değil sadece perde görünüyordu. Gizlice perdeyi aralayarak içerde bulunan Adem, Apo ve karımı seyretmeye başladım.
Gül, bugün yağlı güreş öğreneceği için dünkü spor kıyafetlerini giymemiş, sadece açık mavi bir bikini giymişti. Adem ve Apo karımı bir muşambanın üzerine yatırıp tüm vücuduna yağ döküp yağı vücuduna sürme bahanesiyle karımı okşamaya başlamışlardı. Karım gözlerini kapatıp vücudundaki elleri bir masaj olarak düşünerek tadını çıkarıyordu. İki kıro da hallerinden memnun görünüyorlardı çünkü yüzlerinde bir sırıtma ile masum karımın her tarafını elleyerek okşuyorlardı. “Gül hanım, umarım size bu şekilde rahatsızlık vermiyoruz”, “yok canım, olur mu öyle şey, siz işinizi yapıyorsunuz, üstelik benim size güvencem sonsuz”.
Apo karımın bacaklarını, ayaklarını ve ayak parmak aralarını okşayarak yağlıyordu. Adem ise karımın göbeğini, omuzlarını ve kollarını yağlıyordu. Adem karımın rahatlığından cesaret alıp “Gül hanım, bikini üstünüzü çıkarmanız gerekecek, yani yağlı güreş formatına uyabilmek için, acaba bir mahsuru var mı?” diye sordu. Karım da safça biraz düşündü, “eee” sonrada “tabi uygundur” dedi. Karım sırtındaki fiyongu çözerek bikini üstünü çıkardı ve o müthiş ağız sulandıran göğüslerini tüm çıplaklığı ile serbest bıraktı.
İki kıro da karımın göğüslerini tamamen çıplak ve net bir halde ilk kez görüyorlardı, ikisi de belirgin bir şekilde güçlüce yutkunarak işlerine devam ettiler fakat gözlerini de karımın o pembe, iri meme başlı, yuvarlak, diri ve hassas göğüslerinden de ayırtamıyorlardı. Adem biraz daha cesaretlenip yağ dolu şişeyi karımın meme uçlarının üzerine dökerek, ses çıkarmadığını gördü ve ardından da yavaş ve tedirgin bir şekilde göğüslerini avuçlayıp okşayıp yoğurmaya başladı. Karım alışılagelmiş olarak ve de samimiyete vurarak ses çıkarmadı ve işin bir parçasıymış gibi rahat davranıyordu. Fakat bir gerçek vardı ki, hayatında ilk kez benden başkası göğüslerini görüyor ve okşuyordu.
Bir ara karımı yüzüstü döndürerek sırtını yağlamaya devam ettiler fakat gözleri daha çok karımın o muntazam dolgun kıçlarının üzerindeydi. “Gül hanım, şimdi bizde yağlanmamız gerekiyor fakat zaman kaybetmemek için sizde bize yardımcı olur musunuz?” O nasıl soru Adem bey, tabi ki yardım ederim, siz beni güzelce yağladınız bende size aynı hizmeti verebilirsem çok sevinirim”. Adamlar pantolonları hariç üzerindekileri çıkardılar ve Gül’de sırtlarına yağ dökerek o kıllı vücutlarını okşayıp yağı sürmeye başladı. Karım safça onları okşayarak narin elleri adamların kıllarının arasında gezdikçe adamlar kuduruyor gibindiler.
Pantolon giydikleri için karım aşağı kısımlarını yağlamakta zorlanıyordu o nedenle “Adem bey pantolonlarınızı çıkarmayacak mısınız, böyle mi güreş yapacaksınız?” “Hayır Gül hanım fakat Apo beyin uygun güreş donu yok ve paltolunun altından bir şey giymediği için çıkarmaya çekiniyor” “öylemi Apo bey o yüzden mi soyunmuyorsunuz?” “Maalesef Gül hanım, sizin önünüzde çıplak kalmam doğru olmaz” “Benden mi çekiniyorsun Apo bey, aşk olsun”. Karım hallerine üzülmüş ve aptalca onlara samimiyet ve yakınlık gösterebilmek içinde çıplak kalmalarını normal karşılıyordu. Adem hıyarı karımın rahat ve safça tavırlarından bir kez daha cesaret alarak, “Gül hanım eğer sizin için bir mahsuru olmasa, ben tamamen soyunarak Apo’ya cesaret ve güven sağlayabilirim belki” dedi, masum ve saf karım ise, “biz yetişkin insanlarız, tabi ki bir mahsuru olmaz, Apo bey gerçekten hiç utanılacak bir durum yok ve lütfen beni kendinizden biri olarak görünüz” dedi.
Bunun üzerine, Adem hemen soyunmaya başladı ve sinsice ademe göz kırparak ona örnek olacakmış gibi davranıyordu. Bir saniye içinde adam anadan doğma karımın karşısında bulundu. Karımın sırtı bana dönük olduğu için yüzündeki ifadeyi görmüyordum fakat adamın aleti kocamandı. Ben kendim şaşkınlık içindeydim ve karımın benim aletimden başka görmediğini bildiğim için onun yaşadığı şoku hayal edemiyordum. Adamın aleti enik olduğu halde resmen uzun kalın bir boru gibiydi ve kökü yoğun kıllar arasından başlayarak yere doğru salkıyordu. Kalın damarlı esmer görüntüsü ve mantar gibi kocaman başı çabasıydı.
Adem Apo’ya dönerek, “bak gördün mü? Ben bile Gül hanımın önünde çıplak kalabiliyorum, hadde sende dene” dedi. Apo inatçı bir şekilde, “Hayır olmaz, sen soyundun diye benimde soyunmam doğru olur anlamına gelmiyor” diye yanıt verdi. Bunun üzerine karım, “Apo bey fakat ben sizinle ve Adem beyle güzel ve profesyonel bir güreş yapmak istiyorum, eğer siz oyun bozarlık ederseniz nasıl olacak bu iş” “Bilmiyorum Gül hanım, kusura bakma fakat sizin önünüzde utanıyorum”, “Öyleyse bak, şu an nerdeyse bende çıplak sayılırım, üzerimde sadece bir bikini altı var ve hiç de utanmıyorum”. Dedi. Bunun üzerine Adem hıyarı, “Gül hanım, benim bir fikrim var, bence sizde çıkarınız bikini altınızı nasılsa tek kalan bu ufak bez parçası, o zaman Apo da çıkarmaması için hiç bir sebebi kalmaz değimli?” karımın yanıtı gecikmeden, “evet Adem bey çok haklısınız” diyerek Apo’ya döndü ve “eğer bende bunu çıkarırsam sende çıkaracak mısın?
Yani böylece üçümüzde eşit olacağız”. Dedi. Apo da, “O zaman olabilir” dedi. Gözlerime ve kulaklarıma inanamıyordum, ahmak karım iyi niyet gösterecek diye üzerindeki tek parça bikini altını da çıkarmaya başladı. Adamlar karımı çıplak bir halde görünce adeta ağızlarından salyalar akmaya başladı. Karımın o kılsız pembe taze çiçek gibi amı gözlerinin önündeydi. Apo hiç vakit kaybetmeden hemen pantolonunu indirdi ve Adem’inkinden hiç farkı olmayan aletini karıma teşhir etmeye başladı. Karım iki tane kocaman yarağın arasında kalarak adamların saniye saniyesine yavaşça kabaran ve sertleşerek büyüyen aletlerini hayretle seyretmeye başladı. Tam olarak karımın kafasından neler geçiyordu bilmiyordum fakat bu çıplak adamlardan ve de kocaman aletlerinden biraz ürkmüş olması büyük bir olasılıktı.
Adem karımın konsantrasyonunu bozarak “evet Gül hanım, işte şimdi bizi kolayca yağlayabilirsin”, karım “eeemm ha evet, tabi ki” deyerek muşambanın üzerine uzanan adamlara yaklaştı ve yağ dökerek kıllı bacaklarını okşayarak ve de yağı ciltlerine yedirmek için hafifçe de etlerini yoğurmaya başladı. Karım ellerini adamların kasıklarına doğru yaklaştırarak tam taşaklarına değmeden tekrar aşağı doğru yönlendiriyordu. Bu arada bu kıroların azman sikleri ise bu tarik edici durumdan dolayı mertek gibi havaya dikilip karımın burnunun tam ucunda duruyorlardı. “Gül hanım, kusura bakma, yaraklarımız sertleşmiş, inşallah yanlış anlamamışsınızdır, sizin gibi güzel seksi bir bayanı bu şekilde görünce, yaraklarımız kontrol edilmez bir şekilde böyle oldu.”
Konuşma tarzlarından olacak ki, karım biraz kızarıp utanmıştı fakat durumu yumuşatmak için biraz cilveli konuşarak “önemli değil Adem beyciğim, gayet haklısınız, bu çok doğal bir şey, ayrıca utanılacak bir şey yok, çok güzel penisleriniz vardır” dedi. Adamlar karımın kullandığı penis kelimesine sesli bir şekilde gülmeye başlamışlardı. “Hehehe neyimiz neyimiz vardır?” karım kuşkulu bir ses tonuyla tekrar “penisiniz?” dedi. Adamlar bir kez daha güldüler, “bunu ilk kez duyuyoruz Gül hanım, biz ona yarak diyoruz, sende öyle desene”. Karım yine utanmıştı fakat onları kırmak istememiş olmalı ki kısık bir sesle “yarak” dedi. “Duyamadım Gül hanım, utanma lütfen bak samimi olmak isteyen sizsiniz, şimdi lütfen daha sesli bir şekilde bir kez daha söyleyebilir misiniz?” “Yarak!” “güzel, şimdi ne diyordun yaraklarımız hakkında?” “Çok güzel YARAKlarınız vardır diyordum”.
Bir kez daha sinirlerim tepeme vurmuştu çünkü bu pis herifler karımı terbiyesiz ve de seviyesiz konuşmalarına adet ediyorlardı. Karım çok saf, iyi niyetli ve birazda salak olduğu için bu Kürt kökenli kurnaz adamların oyunlarına geliyordu. “Yaraklarımızın neresi güzel Gül hanım?” “eeemm, ne bileyim, güzel işte” “Hiç samimi bir cevap değil bu, eğer sandığımız kadar bize yakınsanız yaraklarımızın neyini beğendiğinizi bize lütfen açıklar mısın?”. Karım biraz durdu duşundu sonrada “Ben samimi ve de modern bir insanım tabi ki açıklarım” dedi, “bence sizin yaraklarınız çok büyük o nedenle güzeller.”, “mmhh, demek büyük, Metin beyin büyük değil mi?” “Kocamınkinden çok memnunum, yani onunkinin da güzel bir ölçüsü var fakat sizinkiler hayatımda gördüğüm en büyük yaraklar” “evet, yaraklarımızın güzel olduğunu söyledin, peki yaraklarımızı çok beğeniyor musun?”
“nasıl yani?” “gayet basit, yaraklarımızın görüntüsünü beğeniyor musun?” “eeemm… evet beğeniyorum” “en çok neyini beğeniyorsun, bize biraz detayla anlatır mısın?” “anlatırım tabi, öncelikle çok uzun ve de kalın, sonra kocaman sapı esmer ve çok kalın damarlı, kökü ve taşaklarınız çok kıllı ve ayrı etten birazda kokuyor, yarak başınız ise bir mantar kafası gibin kocaman ve de çok sert görünüyor. Oldu mu?” “Ağzınıza sağlık, çok güzel anlatmışsın, peki çok sert olduğundan emin misin?” “emin değilim fakat öyle görünüyor” “peki merak ediyor musunuz, dokunup öğrenmek ister misiniz?” “Sağ ol Adem bey fakat dokun masam iyi olur” “Aaa niye Gül hanım, ısrar ediyorum, lütfen dokununuz ve ayrıca yaraklarımızı da yağlayınız bize” “hmmmm…. peki madem ısrar ediyorsunuz, öyle olsun”.
Salak, saf karım adım adım bu hayvan heriflerin tuzaklarına düşüyordu. Karım eline yağ döküp o küçük narin eliyle ilk önce Adem’in o kocaman aletini avuçlayıp okşamaya başladı. Adem hayvanı ise aldığı hazdan dolayı gözlerini sıkıca kapatıp tuhaf sesler çıkarmaya başladı. Sonra, karım iki adamın arasına geçerek dizlerinin üzerine oturdu ve iki eliyle adamların sikini yağlama maksadıyla aynı anda kocaman siklerini yağın verdiği kayganlığıyla sıvazlamaya başladı. Karım işini düzgün yapabilmek için ve yağı ciltlerinin inçine iyice yedirebilmek için ara sıra adamlarının kıllı taşaklarını avuçlayıp yağlıyor ara sırada başparmağı ile mantar gibin büyük yarak başlarını yağlıyordu. Aradan çok zaman geçmedi, ikisi de karımın ellerinin üzerine boşalmaya başladı. “Gül hanım üzgünüz fakat elimizde olmayan nedenlerden dolay böyle bir kaza oldu, umarım bize bu konuda yardımcı olursun”
“Üzgün olmaya gerek yok beyler, kocama bu hareketi her yaptığım zaman aynı şey oluyor, bu çok normal bir şey” “Siz çok mükemmel, çok olgun, çok modern ve çok anlayışlı bir bayansınız” “Adem bey beni şımartıyorsunuz, lütfen yapmayın” “Siz şımartılmaya laiksiniz Gül hanım, peki kocanızı bu şekilde boşalttığınız zaman onu nasıl temizlersiniz?” “Bak onu söyleyemem” “Gül hanım, bak kalbimi kırıyorsun şimdi”. Karım bir şey söyleyemeden, Apo hemen araya girip “Oğlum Adem, Gül hanımı rahat bırak sana, bizim ne haddimize böyle bir şey sormak” dedi. Karım yine etkilenerek “rica ederim Apo bey, sanırım anlatmamda bir sakınca yok, hepimiz yetişkin insanlarız. Genelde kocam bu şekilde boşaldığı zaman ben….. ben şey yaparım….”.
Adem hemen atılarak “ne yaparsın Gül hanım?” karım utangaç bir şekilde, “şey… dilimle tüm spermlerini yalarım ve penis..pardon, yarağını ağzıma alıp son damlasına kadar emerim”. “Vay canına, sen neymişsin Gül hanım, süpersin, bunu ancak sizin gibi ileri görüşlü, modern ve kültürlü bir bayan yapabilir” “sağ ol, Avrupa’da bayanlar böyle yapıyormuş, bizim eksiğimiz ne değil mi.” “haklısın gül hanım, eh bu anlayışla siz herhalde bizi de şimdi aynı şekilde temizlersin, değimli?” “bilmem ki, doğru olur mu” “niye olmasın, sizce Avrupalı bir bayan sizin yerinizde olsaydı yapmaz mıydı?” “bilmem, yapardı herhalde” “eh, o zaman ne düşünüyorsun, fakat bizi yabancı olarak görüyorsan, o başka mesele”
“Olur mu Adem beyciğim, siz ikinizde benim için çok değerli ve çok önemlisiniz, siz benim çok yakın dostlarımsınız” “O zaman insan yakın dostlarına iyilik etmeyi ihmal etmemeli” “haklısın Ademciğim, size iyiliğim dokunabilirse ne mutlu bana, yeter ki siz isteyin ben yaparım, size güvencem sonsuz”. Bir kez daha, salak karıma inanamıyordum. Olacaklara bir son vermek için perdenin arkasından çıkarak salonun ortasına dalmak istiyordum fakat bu üç çırılçıplak insanın karşısında ne yapacağımı bilmiyordum. Bu durum beni çok utandırıyordu ve çok çekiniyordum. Zaten öfkemden ve de görüp ve duyduğum bu şok edici şeylerden sonra sürekli kasılmaktan hareket edecek gücüm kalmamıştı.
Karım adamların aletlerine doğru domalarak önce o nemli pembe şirin diliyle kasıklarının ve göbeklerinin üzerindeki beyaz spermleri yalayarak sonra yarı sert kocaman siklerini ağzına alarak emip somurmaya başladı. Karımın kafası bir Apo’nun sikine bir Adem’in sikine gidiyordu. Bir kaç saniye içerisinde adamların sikleri tekrar dimdik taş gibin olmuştu. Karım ağzına almaya zorlanıyordu artık fakat yinede inatla o kokmuş, pis ve kıllı yarakları bir iştahla ağzına alarak o kırmızı rujlu kusursuz güzel kalın dudaklarının o büyük esmer salam gibi yarakların üzerinde yukarı aşağı kayıyor ve seksi dudakları az önce sürmüş olduğu yağdan dolayı parlak ve nemli bir hale gelmişti.
Artı, adamların o pis azman büyüklüğünde yaraklarının üzerinde bir çift çok seksi ayna gibi parlak kırmızı rujlu dudak vardı ve de o kalın damarların ve kılların üzerinde kayarak sürtünüyordu. Karım tüm spermlerini yutup o kokmuş yaraklarını da ağzıyla güzelce temizlemişti. Gayet iyi biliyordum ki karım bu hareketten çok etkileniyordu ve de farkında olmasa da kadınsı hormonlarını harekete geçiriyordu. Karım yaptığı işten haz duyarak geri oturdu ve “Baylar nasıldım? Umarım sizi istediğiniz gibi temizleyebilmişimdir” “Gül hanım müthiştiniz, harika, sizin gibi bir bayan yok bu dünyada”.
Karım gururlu ve rahat bir şekilde kıçının üzerine oturdu ve o kadar bir rahat hareket ediyordu ki ayaklarını öne doğru uzatarak dizlerini de hafif katlayarak ayak tabanlarının üzerine basıyordu fakat bacakları da aralıktı. Yani karımın amı çok net bir şekilde ortadaydı ve de az önce yaptığı şeyden dolayı etkilenmiş olmalı ki amı sulanmıştı ve iki kabarık am dudaklarının arasında beyaz zevk sıvıları görünüyordu. Adem bunu görür görmez, “Gül hanım baksana, sizinde am sularınız akıyor”. Karım bacak arasına bir baktı, ve Adem’in doğru söylediği gördü ve bu durumdan çok utandığı beliydi.
“Gül hanım, utanacak bir durum yok, sen bizi temizlediğin gibi bizde seni aynı şekilde temizlememiz gerekiyor, bu senin en doğal hakkın, değil mi?” “eee evet, haklısın…. sanırım doğru söylüyorsunuz”. Karım kaderini kabul etmiş gibi sırtını yere yaslayarak bacaklarını daha da açıp temizlenmek için kendini hazır duruma getirdi. Kafasından neler geçiyor bilmiyordum, fakat tek bildiğim şey, karım çok candan yürekten bir insandı ve de aşırı sadık ve namusu bir kadındı. Beni kesinlikle aldatmak veya üzmek gibi bir niyeti olmadığından çok emindim fakat bu iğrenç adamlar saf karımı çok sinsice kandırıp aleyhlerine kullanmışlardı ve de kullanmaya devam ediyorlardı.
Karımın amı kabak gibin ortadaydı ve o enfes, ağız sulandıran, bal gibi deliğinden am suları sızarak göt deliğini de ıslatmıştı. Adem hiç vakit kaybetmende o kalın dudaklarını karımın amına yapıştırdı ve tüm gücüyle karımın bal kutusunu somururcasına emiyordu. Adam sanki çölde susuz kalmış ve de bir deliğin derinliğinden su vakumlamaya çalışıyor gibin gözüküyordu. Karımın bacaklarının arasında bir kıronun kafasını görmek çok acı vericiydi. Adamın bıyıkları karımın özel yerlerine sürtüyor ara sırada göt deliğine doğru uzanan kocaman bir dil görüyordum, “şapır” diye karımın ufacık pembe göt deliğini yalıyor sonra tekrar amının derinliklerine yol alıyordu.
Bu arada, karım resmen bayılacak gibindi ve yaşadığı nefasetten dolayı sahip olduğu tüm kontrolü kaybetmişti ve artık düzgün düşünüp hareket edemiyordu. Bunu fırsat bulan, sözde utangaç olan Apo, karıma yaklaşarak, “Gül hanım bende göğüslerinizi temizleyebilir miyim?” diye sordu. Duyduğum en aptal ve tuhaf soruydu bu fakat böyle bir ortamda sanırım çok akılıca sorulmuştu çünkü yerde kıvranan karımın ağzından çıkan cevap ve sesler “MMMMmmhhhh evveeTTT, temizle istediğin uUUUuhh yeri temizleeEE aaAOOhhh!” Apo hemen kırımın o diri azdırıcı göğüslerine çullandı ve onları büyük bir azimle yalayarak iri pembe meme başlarını emmeye başladı.
Bu arada, adamlar sürekli yer değiştirerek karımın tüm vücudunu yalıyorlardı. Bir ara Apo karımın ayaklarını büyük bir iştahla yalıyor ve o narin mükemmel ayak parmaklarını da tek tek ağzına alarak emiyordu. Yirmi dakika içerisinde adamlar karımın yalanmadık yerini bırakmamışlardı ve yaraklarını temizleme bahanesiyle karımı yine kandırarak kocaman siklerini karımın ağzına sokmayı da ihmal etmemişlerdi. Aptal, saf, temiz kalpli karım adamların samimiyetine inanarak her istediklerini yapıyordu fakat bu yaptığı çok büyük bir yanlış olduğunu düşünecek anlayacak halde değildi. Bu iki kıronun karıma tek yapmadıkları şey, hayvani yaraklarını karımın amına sokmalarıydı, ve bunu da yapmamaları için dualara çoktan başlamıştım.
O yarakların herhangi biri karımın amına girecek olsa ben ve karım için felaket olurdu. Benim açımdan, iki tane Kürt asıllı kıronun, masum narin yapılı karımı hayvan gibi sikmeleri ve de kirletmeleri çok kötü olurdu. Kendimi nasıl affederim hiç bilmiyorum, tüm olanlar benim yüzümden olacaktı. Ayrıca karım bana ne kadarda sadık olsa dürüst ve de suçsuz karımı vefasız olmasına yol açacaklardı. Karımın açısından o adamların yaraklarını yemesi, o ufacık, daracık amının genişlemesi ve belki de biraz yırtılmasına neden olacaktı. Karım o kadar büyük yarak yeyebilir mi bilmiyorum fakat eminim ki zor olurdu.
Adamlar güzelce karımın tüm varolan yerlerini yalayıp yuttuktan sonra geriye oturdular ve yaşadıkları zevki hazmetmeye koyuldular. Tabi bu arada, adamların yarakları acayip bir şekilde bir salam gibi daha da büyüyerek bir kaya parçası gibi sert görünüyordu, artık yaşadıkları bu haz verici işkenceden dolayı yaraklarının rengi mos mor olup üzerindeki kalın damarlarda patlayacakmış gibi duruyordu. “Gül hanım, sanırım bol bol hepimiz temizlendik fakat yaraklarımız aşırı derecede ağrıyor”, “niye Adem bey, yoksa çarptınız mı o güzel yarakları?” “hayır gül hanım, taşaklarımız artık boşalmak için yalvarıyorlar ve de yaraklarımız girecek bir delik arıyor” “anlamadım nasıl yani, ne deliği?” “yani böyle daracık güzel bir delik, bize çok zevk verecek ve de boşaltacak bir delik” “Adem bey eğer doğru anladıysam sanırım eve karılarınıza gitmeniz gerekiyor”, “Haklisin Gül hanım, gitmemiz gerekiyor fakat bu imkansız” “niye?” “çünkü o kadar zamanımız yok, ayrıca yaraklarımız bu halde dışarı çıkamayız, acilen bir am lazım bize fakat kim yapacak bize bu iyiliği bilmiyorum”.
“Adem bey bende bilmiyorum, keşke elimden bir şey gelse” Adamlar karıma bir şey ima etmeye çalışıyorlardı fakat beli ki karım oralı olmak istemiyordu. Karımla gurur duydum ve bu kadarına da kanmayacağını biliyordum. “Gül hanım lütfen bizi ancak siz kurtarırsınız” “Adem bey, gerçekten yardımcı olmak isterdim fakat Metine karşı yanlış yapmış olurum, ne kadar da açık görüşlü ve samimi bir insan olsam yinede sizinle cinsel ilişkiye girmem çok yanlış olur”. “Doğru söylüyorsunuz Gül hanım, fakat biz sizinle cinsel ilişkiye girmek istemiyoruz, sadece bizi çektiğimiz acıdan kurtarmanı istiyoruz, yani kötü bir niyet yok, bize daha önce yaptığınız gibi en azından yaraklarınızı ağzına alıp veya elinle oynamanı istiyoruz. Hiç çoktan iyidir, lütfen gül hanım en azından ağzınıza alıp bizimle oyna, belki işe yarar”.
Karım gerçekten yardımcı olmak istiyordu fakat onlarla sevişecek kadarda ileri gitmek istemediğini biliyordum, ayrıca kendide gayet iyi biliyordu ki o kocaman yarakları amına sokmak kolay bir şey değildi. Karım yine saflığına teslim olarak “Daha önce yaptım, sanırım bir kez daha yapmamda bir sakınca olmaz. Dediğiniz gibi, bu sadece iyi niyet ve de size yardımcı olmak maksadıyla olacak”, “siz harikasınız Gül hanım bizi çaresiz bırakmayacağını biliyorduk”. Karımı hiç çoktan ağzına alması için kandırmışlardı, bu bile onlar için büyük bir şeydi fakat ben buna da çok karşıydım.
Karım için bu durum çok basit ve masumca görünebilirdi, ortada hiç bir art niyet olmadığını ve de yapacağı şeyin çok normal olduğunu düşünebilirdi, fakat ortada bir gerçek vardı ki, karım iki tane yapancı adamın siklerini ağzına alacak olmasıydı ve bunun etik olmaması bana çok zarar veriyordu fakat masum karımı bu iğrenç olaydan kurtarmak içinde elimden hiçbir şey gelmiyordu. Karım adamların o büyüleyici siklerine yaklaşarak o narin elleriyle tekrar okşamaya ve oynamaya başlamıştı. Karım hayranlıkla “Vay be, ne kadar sert olmuşlar” diye cevap verdi. “Söylemiştik Gül hanım çok zor durumdayız”, “evet, görüyorum”. Karım biraz daha yaklaşarak Adem’in yarak başını o nemli yumuşacık diliyle yalayarak dil darbeleri vurmaya başladı, aynı anda da diğer eliyle de Apo’nun yarağını sıvazlıyordu. “Ohhh Gül hanım ne güzel yapıyorsunuz öyle”.
Karım artık iki aleti de sırayla ağzına alarak gırtlağının derinliklerine mümkün olduğu kadarıyla alarak yutmaya çalışıyordu, tabi adamlar bu durumdan dolayı zevkten geberiyordular. Karımda gerçekten çok sağlam bir mide vardı ve de seks konusunda nerdeyse hiç sınır tanımıyordu çünkü bu adamların sikleri cidden çok pis ve kokmuş görünüyordu. Bize geldikleri geceyi hatırlıyorum da, kokudan zor duruyordum. Adamların pis ter kokuları, aşırı kılları ve de ciltlerinin üzerindeki kirler haftalardır yıkanmadıklarının bir göstergesiydi. Perdenin akasından gördüğüm kadarıyla kıllı taşakları ve de aletleri kirden renk değiştirmişti, eminim ki kendi eşlerini siktikten sonra da hiç temizlenmiyorlardı ve şimdide benim temiz çiçek gibi karım bu iğrençliği ağzına sokarak midesine indiriyordu. “Gül hanım çok güzel emiyorsun yaraklarımızı, tadını çok beğendiniz galiba?”
“Evet tadı çok güzel ve değişik, kocamınkinden çok farklı” “nasıl farklı? Nasıl bir tadı var?” “Mmmh öncelikle biraz ekşimiş ve tuzlu bir tadı var, sonra balık ile eskimiş peynir karışımı çok keskin bir kokusu var. Fakat Adem bey istemesem de bu hoşuma gidiyor ve bundan dolayı çok utanıyorum size karşı, yani amacım zevk almak değil” “Rica ederim Gül hanım, zevk almak sizin en doğal hakkınız, baksana amınız yine çok sulanmış, istersen kıçını Apo’ya, suratının üzerine koy o da sizi temizlesin” “Olur mu Adem bey, ben eve gidince temizlenirim” “Lafımı olur Gül hanım bu bizim vazifemiz”.
Adamlar yine karımı kandırarak Apo’yla 69 pozisyonuna sokarak onu kullanmaya devam ettiler. Karım Apo’nun suratının üzerine oturmuş Apo’nun aletini yutuyordu aynı anda da Ademe uzanarak o pis taşaklarını yalayıp ve emerek temizliyordu. Apo suratının üzerindeki amı büyük bir iştah ve hevesle yalayıp emiyordu, adamın heyecanı azmi ve çabalarından çok güçlüce emdiği belli oluyordu çünkü karımın içini dışa çıkaracakmış gibi sesler çıkıyordu. Belli ki karım zevkten kontrol dışına çıkartmıştı çünkü karımın beyaz am sıvıları Apo’nun bıyıklarına yapışmış bir vaziyetteydi, geri ye kalan sıvıları ise Apo’nun ağzına vakumlanıyordu. Karım artık düzgün düşünüp mantıklı karar veremediği için Adem bir kez daha kurnazca karımın beynini yıkayarak onu kontrol ediyordu. “Gül hanım, yaraklarımızı çok mu beğendiniz?” “evet çok” “duyamadım”!
“YARAKLARINIZI ÇOK BEĞENDİM!” “böyle yarak hiç gördün mü hayatında?” “görmedim” “peki kocanın yarağı daha güzel mi bizimkiler mi?” “sizinkiler daha güzel” “peki bu yarakların her istediğini yapar mıydınız” “evli olduğum için maalesef yapmazdım” “olmadı şimdi böyle, yaparım söyle” “fakat…” “fakat makat yok, yaparım söyle!” “yaparım” “ne yaparsın?” “bu yarakların her istediğini yaparım” “emin misin?” “evet eminim, bu yarakların her istediğini yaparım” “güzelll, şimdi bu yarakları amında his etmek ister miydin?” karımın kafası çok karışmıştı ve ne yapacağına veya söyleyeceğine karar veremiyordu, “ööö¿” “bu yarakları amında his etmek ister miydin diye sordum!” “EVET isterdim, bu yarakları amımda his etmek isterdim” “peki yarağımı sokayım mı amına şimdi?” “hmmm bilmiyorum” “yanılış cevap! Tekrar soruyorum” “yarağımı sokayım mı amına şimdi?” “evet SOK!”
Karımın kafası gerçekten çok karışmıştı ve mantıklı düşünemiyordu. Cinsel güdüsü aklını başından almıştı ve de resmen bu kırolara teslim olmuş bir vaziyetteydi. “Gül hanım, yarağımızı amcığınıza sokamayız” “lütfen sokuuun”, “hayır olmaz” “niye Adem bey, niye amcığımı sikmek istemiyorsunuz?” Bugün bu salonda olanlara inanamıyordum, adamlar resmen ustaca karımın beynini yıkayıp onu sikmeleri için yalvartıyorlardı. Biz bu durumlara düşecek insanlar mıydık, böyle iğrenç bir tuzak bize nasıl olabilirdi. “Gül hanım sizi sikemeyiz, sonra yanlış anlaşılır” “hayır yanlış anlaşılmaz, ben size güveniyorum ve size sızılarınızdan kurtulmanız için yardımcı olmak istiyorum” “emin misin Gül hanım, bu koca yarakları yiyebileceğinizden emin misiniz”?
“EVET eminim, o kocaman yarakları daracık amımda istiyorum, lütfeeeeen sikiniz beni, yaraklarınızın her istediğini yapacağım diye söz vermiştim, şimdi bana her istediğinizi yapınız lütfen” “eh bizden günah gitti o zaman”. Karım feci kandırılmıştı ve resmen hipnoz edilmiş gibindi, eminim ki normal bir durumda bu olanları algılayabilse kesin çok sinirlenirdi ve karşı çıkardı fakat şu anki hali bir esirden, bir köleden hiç bir farkı yoktu, beyini resmen uyuşmuştu. Adamlar karımı yere yatırıp ilk önce Adem karımın bacaklarının arasına geçti ve o kocaman mantar biçimli yarak kafasını karımın o kusursuz ufacık sulu deldiğinin girişine dayadı ve üzerinde aşağı yukarı sürtmeye başladı, Apo da öte yandan karımın bacaklarını ve ayaklarını yalıyordu.
Adem aletini karımın amının girişine biraz daha bastırarak o küçük deliği zorlamaya başladı. Biraz daha bastırdıktan sonra o mantar biçimli kocaman yarak kafası karımın amının içine lüp diye giriverdi. Karımın gözleri şok içinde açılarak acıdan dolayı dudaklarını ısırmaya başlamıştı. Bu yetmezmiş gibi Adem gaddarının geriye kalan kocaman sikini bulunduğu delikten içine doğru kaydırarak bir yılan gibi derinlere doğru süzülmesini sağladı. Karım artık içine giren bu kocaman yaraktan dolayı ağlamaya başlamıştı fakat dinleyende yoktu. Karım çığlık attıkça Adem hayvanı bir o kadar daha köklüyordu, Apo ise halen daha karımın o kırmızı ojeli ayak parmaklarını bir lolipop gibin emiyordu. Bir süre sonra karım çığlık atamaz hale gelmişti fakat gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu. Adem kırosu karımın sakinleştiğini görünce ona hem sokuyordu hem de konuşuyordu.
“Nasılım Gül hanım, böyle yarak yedin mi daha önce?” karım hıçkırık dolu sesiyle masumca “çok iyi sikiyorsun adem bey, hayır hiç böylesini yemedim daha önce” “peki bundan sonra yiyecek misin?” “yiycem Adem bey bundan sonra böyle kocaman yarak yiycem” “Bundan sonra küçük yarak yemek yok! Değil mi Gül hanım?” “hayır bundan sonra küçük yarak yemem mümkün değil” “Aferin Gül hanım, fakat bir sorun var, kocanınki küçük sayılır, ne olacak” “bilmiyorum Adem bey, yememem mi lazım?” “Evet Gül hanım bundan sonra kocanla sikişmeyeceksin, bundan sonra sadece bizimkiler gibi kocaman yaraklar yiyeceksin, anladın mı?” “anladım Adem bey, fakat bu kocama haksızlık olmaz mı”?
“Tabi ki olmaz Gül hanım, zaten bizim yarakları yedikten sonra bu am kocana çok bol gelecektir o nedenle seni sikmesi gerekmez artık, üstelik onun bu durumdan haberi olmamalı o yüzden onunla artık sikişmeyeceksin ki anlamasın” “peki Adem bey siz nasıl isterseniz”. Sanırım karımın yeni kocaları bu kırolar olmuştu ve bu gidişle kendi karımı bile bana koklatmayacaklardı. Bir süre sonra Adem kocaman sikini karımın amından çıkartarak minyon ve narin yapılı masum karıcımı belinden tutup bir çocuk gibi kaldırdı ve yerde sırtüstü yatan Apo’nun üzerin oturtu. Karımın ufacık taptaze çiçek gibi amcığına yeni bir yarak girmeye başlamıştı artık. Gül Apo’nun üzerinde zıpladıkça göğüsleri de Apo’nun suratına çarpıyordu ve Apo’da bu imkanı değerlendirmek için dilini çıkartarak karımın suratına çarpan meme uçlarını yalıyordu.
Bu sırada Adem karımın havaya seken kıçına yaklaştı ve o küçücük pembe göt deliğini ve kendi aletini tükürükledi ve o dapdaracık deliğe aletini dayadı. Karım bunu sezer sezmez ürkerek Apo’nun o kocaman Aletinden kurtulmaya çalıştı fakat Apo’nun o uzun siki o kadar bir derinlere giriyordu ki kaçmasına imkan yoktu üstelik Adem onu belinden kavramış sadece Apo’nun sikinin üzerinde sekmesine izin veriyordu. Karım karşı çıkmak için ağzını açana kadar Ademin yarak karımın göt deliğinde yol almıştı bile ve de iki yarak birden karımı delercisine işliyordu.
İki tane kol kadar yarak karımın deliklerine nasıl giriyordu bir ben bir da karım bilirdi. Bu feci bir durumdu ve karım bu yaraklara nasıl dayandığını bilmiyordum. İki yarağın pompaladığı yer dikkatimi çekerek incelemeye çalıştım ve gözlerime inanamadım, karımın kıçı ve amı kanlıyordu ve belikli bir yerleri yırtılmıştı. Bu adamlarda hiç insaf yoktu ve çok acımasızdılar, masum karımı hayvanca sikiyorlardı ve bu vahşet karşısında ben bir şey yapamıyordum. Adamların köklemeleri daha da sertleşerek ve hızlanarak karımın içine boşalmaya hazırlandıkları belliydi. Bir an iki adamda sesli bir şekilde inleyerek boşalmaya başladı, karımın deliklerinden akan kırmızı kan rengi artık beyaz sıvılarla karışmış bir şekilde bacaklarından dizlerine doğru akıyordu.
Karımın deliklerinden o hayvani siklerini çıkartarak onu döl ve kan içinde bıraktılar. Karım sarhoş bir halde kalkmaya çalıştı fakat düşecek gibi oldu ve tekrar yere oturdu, sızı içinde olduğu halinden çok belliydi. “Gül hanım teşekkür ederiz bizi sızılarımızdan kurtardın, kusura da bakma seni biraz zorladık fakat emin ol ki bundan sonra hiç acımayacak” “Sağ ol Adem bey umarım geçer çünkü kocam bakireliğimi ilk kez bozduğunda bile bu kadar ağrımamıştı fakat sizi sızılarınızdan kurtardığım için mutluyum”.
Karım kendi sızılarını düşünmüyordu ve onu havanca siken adamların sahte sızılarını düşünüyordu, ne kadar saf, ne kadar iyi niyetli karım vardı öyle. “Gül hanım bizim gibi bir sürü arkadaşımız var ve sizinki gibi dar amcık hiç bir yerde bulamıyorlar ve çok zor durumdalar, acaba sizi onlarla tanıştırıp onlara da bu konuda yardımcı olabilir misiniz?” “Olurum Adem bey, arkadaşlar böyle günler için, siz ne zaman isterseniz fakat lütfen bana biraz zaman veriniz yaralarım iyileşin ve sonra istediğiniz kişilerle ilgilenirim” “Sağ ol gül hanım sizin gibi iyi niyetli bir komşu nerde bulabilirdik”. Karımı ayağa kalkması için yardımcı oldular ve salondan ayrılmak için ana kapıya doğru yürüdüler.
Karımın yürüyüşü çok değişmişti ve sanki de kıçında bir şey varmış gibin yürüyordu. Bunun sebebini herkes çok iyi biliyordu ve ilerleyen zamanlarda karım bir sürü hayvan tarafından kullanılacağı çok açıktı. Benim Ankara’daki işimi kaybetmem sadece hayat tarzımızın değişmesine sebep olmadı, seks hayatımızın da tamamen değişmesine neden oldu. Artık ben karımı sikemiyordum çünkü onun yeni bir görevi vardı ve ben durumu bildiğim için onu bu konuda incitmek veya üzmek istemiyordum, bu nedenle karımın kullanılmasına göz yummak zorundaydım. Artık cinsel ihtiyacımı gidermek için genel evlerine gitmek zorunda kalıyordum, kasabanın tüm Kürt asıllı kıroları ise masum, tertemiz ve saf karımı diledikleri gibi sikiyorlardı ve karım bunu kendi için değil iyilik için yapıyordu. Onu kandırarak ondan faydalanıyorlardı ve karımda bu gerçeği göremiyordu.
ALINTI.
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Bir yanıt yazın