Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 40. Bölüm!

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 40. Bölüm!
Tuğba beni karşısında görünce çok şaşırmıştı. Heycandan elindeki kitap yere düştü. “Merhaba!” dedim. Kitabı yerden aldı ve bir süre sessiz kaldı. Beni görmeyi hiç ummadığı belliydi. Şaşkınlığı geçince, “Merhaba…” dedi, ardından “Hayırdır, ne oldu, niye geldin?” diye ekledi. “Seni özledim!” dediğimde buna inanmadığını anladım. Beni halen sevdiğini biliyordum oysa. Beni terk eden oydu, ama bunu bana söylerken nasıl ağladığını görmüştüm. Şimdi de gözlerinden anlaşılıyordu bu hüzün.

Kendisine Esra konusunu anlattım. “Müdür beyle görüşmelisin!” dedi. “Tamam!” diyerek çıktım yanından, başka da birşey demedim. Müdürle konuştum ve Esra’yı yazdırdım dershaneye. Burası sadece kız öğrencileri olan bir dershaneydi. Erkek öğrenciler başka bir binada okuyorlardı. Binadan çıkıp arabama binerken telefonum çaldı, Tuğba arıyordu. Benimle konuşmak istediğini söyleyip, “Müsait bir zamanda buluşalım!” dedi. Bana olan hıncı azalıyordu belki de. Ona bugün görünmem çok iyi olmuştu. İçimde tarif edemediğim bir sevinç vardı. O gün işe dönmedim tekrar. Özge’yi arayıp başımın ağrıdığını, eve geçeceğimi söyledim. O ara Tuğba’yla geçmişte yaşadıklarımı hatırladım.

Tuğba 29 yaşında, matematik öğretmeni. Tanıştığımızda 23 yaşındaydı. Annesi ile beraber yaşıyor. Ortak bir arkadaşımızın doğum gününde tanışmıştık. Çok güzel sayılmazdı, ama alımlı ve çekiciydi, esmer tenliydi, kara biçimli kaşları, etli dudakları vardı. 1.70 boyunda, dolgun hatlı bir kızdı. Uzun ve kıvırcık siyah saçları beline dökülürdü o zamanlarda da şimdiki gibi.

Babasız büyümüştü, babasının o 8 yaşındayken öldüğünü söylemişti. O yüzden annesi biraz da bu nedenle erkek gibi yetiştirmişti Tuğba’yı. Konuşmasında, hareketlerinde erkeksi bir hava sezilirdi. Öğrencilerinin ondan korktuğunu bilirdim. Diğer herkese karşı gösterdiği erkeksi tavırlarını bana karşı bir kez olsun göstermemişti. Benim yanımda hep sakin, sessiz olurdu. Ailemden sadece annem biliyordu Tuğba’yı. Ama annem ısınamamıştı Tuğba’ya, arada bazen onu bırakmam için bana baskı yapardı. Türbanlı olmasa da tutucu bir kızdı, daha doğrusu dışardan bakıldığında öyle görünüyordu. Ama onu pek çok defa götünden sikmiştim.

Yağmurlu bir kış günüydü, hafta sonuydu. Birlikte sinemaya gitmiştik. Tuğba siyah, dizlerinin üzerine gelen bir etek, uzun sivri topuklu bir çizme giymişti. Parlak siyah çoraplı bacakları eteğiyle çizmesinin üstü arasından görünüyordu. Siyah, dar bir kazağı vardı üzerinde, memeleri altında belli oluyordu. Normalde bu şekilde giyinmezdi, sadece hafta sonu buluşmalarımızda böyle giyinirdi. Sinemada ona sıkıca sarılmıştım. Bacak bacak üstüne attığından eteği sıyrılmış, siyah çoraplı bacakları kalçalarına kadar açılmıştı. Bir ara elimi bacaklarında gezdirmeye başlamıştım. Ne tepki vereceğini bilmiyordum. O zamana kadar el ele tutuşurduk sadece, birkaç kez dudaklarından öpmüştüm o kadar. Ama o bana daha sıkı sarılmıştı, memeleri göğsüme değiyordu. Neredeyse o haldeyken boşalacaktım.

Sinema çıkışında onu evine bırakırken, bana, “İstersen gel biraz otur, annemle de tanışmış olursun!” demişti. Annesi beni biliyordu, ama henüz tanışmamıştık. “Tamam!” diyerek evlerine gitmiştik, ama annesi evde yoktu. Tuğba annesini cepten aramış, sonra da bana, “Komşuya gitmiş, biraz daha kalacakmış!” demişti. Evin içinde yalnızdık. Birbirimize bakmıştık bir süre, ikimiz de birbirimizi istiyorduk. Ayakta birbirimize sarılmıştık sıkıca. Tutucu dediğim Tuğba çok ateşli çıkmıştı. Dudaklarımı kanatırcasına emmiş, ellerini sırtımda gezindirmişti. Ben de elimi eteğinin üzerinden götüne atmıştım. Dolgun göt yanaklarını avuçlamıştım.

Yarağım sertleşmişti çoktan. Tuğba, ben birşey demeye kalmadan önümde diz çökerek fermuarımı açmış, külotumu sıyırıp sertleşmiş yarağımı ağzına almıştı. İştahla yalıyordu, aç bir hayvanın bulduğu yemeğe saldırdığı gibi davranıyordu. Bunu nereden öğrendiğini merak etmiştim. Acaba daha önce birileriyle birlikte mi olmuştu? Bu ihtimal beni kızdırmıştı. Onu omuzlarından itmiştim ve kıç üstü yere düşmütü. “Ne oldu?” diye sorduğunda, ağzının kenarında yarağımın sıvıları vardı.

“Bunları yapmasını nerden öğrendin sen?” diye sormuştum sinirle. Bana bakıp gülmeye başlamıştı. Sonra da kalkıp içeri gitmişti. Ben üstümü toparlarken, içerden elinde birkaç videokasetiyle gelmişti. “Bunlar ne?” dediğimde, “Bunlar porno filmler. Rahmetli babam almış zamanında bunları, artık annemle beraber mi izlemişler bilmiyorum, ben bir şekilde buldum bunları. Zamanında çok izledim bu filmleri! Videomuz bozuldu ama, artık izleyemiyorum!” demişti gülerek.

Sonra da, “Sen beni orospu mu zannettin yoksa?” dediğinde çok utanmıştım ve “Ne bileyim?” demiştim sadece. O sırada Tuğba beni elimden tutup kendi odasına götürmüş, kaldığı yerden devam etmişti. Önümde çömelip yarağımı ağzına almıştı yine. Daha bir iştahlıydı o sefer. Nerdeyse ağzına boşalacaktım. “Tamam, hadi, yeter!” dediğimde istemeyerek bırakmıştı yalamayı.

Ayağa kalktığında ağzının kenarlarından yarağımın sıvıları akıyordu gene. Onu çalışma masasına yüzü gelecek şekilde döndürmüştüm, omuzlarından bastırarak domalmasını sağlamıştım. Siyah eteğinin fermuarını açıp aşağı indirmiş, ayaklarından çıkarmıştım. Karşımda siyah külotlu çorabıyla duruyor, çorabın içindeki beyaz külotu belli oluyordu.

Çorabıyla birlikte külotunu da sıyırınca hafif kıllı amı ve göt deliği açığa çıkmıştı. Bacaklarını açmasını söylemiştim. Yarağım patlayacak haldeydi. Tuğba sürekli başını geriye atıp duruyordu, yarağımı amına bastırmaya başladığımda, “Lütfen amıma girme! Yalvarırım, amımdan şimdi olmaz, ama götümden sikebilirsin!” demişti. Çok istekli görünüyordu.

Yarağımı götüne bastırmaya başlamıştım bu kez. Ama daracık göt deliği yarağımı almıyordu içine bir türlü. Tuğba’da acı çekiyor, “Ağhh, ayy, yavaş!” deyip duruyordu. Bu işin böyle olmayacağı belliydi. Tuğba, “Bir dakika bekle!” diyerek mutfağa gitmiş, az sonra elinde bir margarin paketiyle gelmişti. “Bundan sür götümün ağzına, o zaman olur!” demişti. “Bunu nerden öğrendin?” dediğimde, “Filmde görmüştüm, bırak şimdi soru sormayı, hadi devam et!” demişti azarlar gibi.

Margarinden bir miktar parmağıma alıp, göt deliğinin ağzına sürmeye başlamıştım. Götünün ağzı margarinden parlak bir hal almıştı. Biraz da yarağıma sürmüştüm. Kafasından tutarak bastırmaya başlamıştım yarağımı. Bu formül işe yaramıştı. Tuğba’nın göt deliği yavaş yavaş açılmaya başlamış, yarağım içine girer olmuştu. Ama yine de Tuğba’dan, “Ağhh, ayy, aşkım yavaş, ağhh!” sesleri geliyordu. Yüklendikçe yarağım yarısına kadar içine girmişti. İçinde gidip gelmeye başlamıştım.

Sonrasında yavaş yavaş yüklenmeye başlamıştım. Tuğba’nın göt deliği istediğim kıvama gelmişti. Para karşılığı olmadan ilk defa bir kadını götünden sikiyordum. Tuğba’nın uzun, kıvırcık saçları başında çalı gibi sallanıyordu. Saçını tutmuş, elime dolamıştım. Başı geriye gelmişti bu haldeyken.

Tuğba ozaman artık acı çekmiyordu sanırım, sürekli boğuk sesler, hırıltılar çıkartıyor; arada, “Ağhh, devam et, aşkım, ığmm, devam et!” deyip duruyordu. Göt deliği yarağımın yarısından fazlasını alır olmuştu. Tuğba masadan sıkıca tutunmuş, masa ve üzerindeki bilgisayarı langır lungur sallanıyordu. Kalçalarından sıkıca tutmuştum, o ara Tuğba’da kendini yarağıma yaslıyordu. Birkaç dakikanın sonunda göt deliğine büyük bir tazyikle boşaldığımda zevkten deli gibi inlemiştim.

Götünden çıktığım zaman, döllerim göt deliğinden taşıyordu, Tuğba’da derin derin inlemeye devam ediyor, “Oğhh, aşkım!” diyordu sürekli. Yavaşça doğrulduğunda yüzünde mutlu bir ifade vardı. “Evlendiğimiz zaman amımdan sikebilirsin ancak, ama o zamana kadar sana götten veririm!” demişti. Birbirimize sarılmıştık sıkıca. Ben tuvalete gittiğimde, yarağım Tuğba’nın dar deliği sıktığından kızarmıştı. Çişimi yapıp, yarağımın inmesi için bir süre beklemek zorunda kalmıştım tuvalette.

Çıktığım zaman, Tuğba, “Ay acıyor götüm!” demişti önce, sonra da, “Bak sana ne göstereceğim!” demişti. Yatağını kaldırmış, elini altına sokmuştu. Az sonra elinde birkaç tane porno dergi vardı. “Bunları lisedeyken bizim sınıftan bir çocuğun çantasından araklamıştım. Salak kimin çaldığını hiç bulamadı!” diyerek gülmüştü.

Eski tarihli, büyük, küçük, farklı boylarda, 5-6 tane dergiydi bunlar. Kiminin sayfaları, artık belli ki çok ellenmesinden dolayı aşınmış, yırtılmıştı. Tuğba, “Bunlardan kimsenin haberi yok. Ara ara bunlara bakıp kendimi tatmin ediyorum!” demişti. Bunları söylerken çok rahattı. Ayıp bir şeymiş gibi görmüyordu bunu. Oysa bizim çevremizde böyle bir şeyin olması mümkün değildi. Dergilere bakarken yarağım sertleşmeye başlamıştı. Bazıları yabancı, bazıları Türkçeydi dergilerin. Yatağının üzerinde oturmuş dergilere bakarken, Tuğba elini yarağıma atmış okşuyordu pantolonumun üzerinden.

“Hayatımda ilk defa gerçek bir yarak gördüm, beni hayal kırıklığına uğratmadın. Onu amıma alacağım günü bekliyorum!” demişti. Ben de kazağının içine elimi sokmuş, karnını okşamıştım. Sonra da sutyeninin içine sokmuştum elimi. Meme uçları diriydi, onları parmaklarımla okşamaya, sıkmaya başladığımda, Tuğba, “Ayy, yapma!” diyerek kıkırdamaya başlamıştı. O sırada giriş kapısının kilidine anahtar sürüldüğünü duymuştuk. Annesi gelmişti. Tuğba hemen yataktan fırlamış, birkaç saniye içinde ortalığı şöyle bir toplamıştı. Ben de korkudan elimdeki dergileri yatağın altına fırlatmıştım.

O sırada içerden annesinin sesini dumuştuk. Annesi Tuğba’ya, “Misafirimiz mi var?” diye sormuştu. Ayakkabılarımı görmüştü galiba. Tuğba’da, “Şeyy, Osman geldi, seninle tanışmak istiyor!” demişti. Üzerimi toparlamıştım, çok heyecanlıydım. İçeri geçtiğimde annesi karşımda bana sert bir yüzle bakmıştı. Kızının odasından geliyor olmam onu kızdırmıştı sanırım.

Annesi en fazla 45 yaşında gösteren, kızından daha uzun boylu, yapılı bir kadındı. Kızı esmer tenliyken, kendisi beyaz tenliydi. Giydiği uzun etek kalçalarını sıkıca sarmış, belli etmişti. Çiçekli gömleğinin düğmeleri zor kapanıyordu, koca memeleri olanca haşmetiyle ortadaydı. Düğmelerin arasından içindeki beyaz sutyeni ve kar gibi beyaz teni hafifçe görünüyordu. Başında siyah bir türbanı vardı. Beni görünce yüzündeki sert ifade gitmiş, “Hoş geldin oğlum!” diyerek öpmem için elini uzatmıştı. Açıkçası annesi Tuğba’dan daha güzeldi.

Beyaz, narin elini öpüp başıma koyarken, “Hoş bulduk efendim!” demiştim. Tırnakları biraz uzundu, parlak, açık krem bir oje sürmüştü. Keriman hanım bana karşı çok kibar davranmıştı o gün. Benim habersiz evlerine misafir gitmeme bir şey dememiş, güler yüzle kendisi hizmet etmişti. Usta bir aşçı olduğu belliydi, çok güzel poğaça yapmıştı.

O gün annesinde iyi bir izlenim bırakmıştım tahminimce. Evden ayrılırken, “Gene gelirsin yavrum, bir dahaki sefere hazırlık yaparım!” demişti gülümseyerek. Sonraki zamanlarda pek çok kez gitmiştim evlerine. Hatta birkaç sefer yalnız da gitmiştim. Yani Tuğba’dan habersizdi o gidişlerim. Ama şimdilik Tuğbayla ve annesiyle ilgili anılarımı unutmak zorunda kaldım. Telefonum çaldı, Özge arıyordu, bir müşteriyle ilgili bir şeyler sordu.

Eve gittiğimde karım evde yoktu. Esra tekti evde. Odasının kapısı kapalıydı. Kapısını tıklattığımda, Esra içerden paniklemiş halde, “Anne tamam, açıyorum, geliyorum!” diye seslendi. Ses çıkarmadığımdan beni annesi sanmıştı. Az sonra çok korktuğu anlaşılan bir halde açtı kapıyı, beti benzi atmıştı. Annesi yerine beni karşısında görünce, “Sen miydin?” dedi şaşırarak. Göğsü bir inip bir kalkıyordu.

Uzun kumral saçlarını atkuyruğu yapmıştı. Diz üstüne gelen bir etek, üstüne de ip askılı bir bluz giymişti. Sutyen takmadığından memelerinin çatalı görünüyor, meme uçları bluzun üzerinden belli oluyordu. Dimdik memelerine o zamana kadar dikkat etmemiştim, ama şimdi kar gibi beyaz koynunu, bacaklarını görüyordum. Ablasından daha güzeldi.

“Ne yapıyordun?” dedim. “Hiiç, ne yapacağım…” dedi. Birşey sakladığı, gizlediği belliydi. Sesinden ve yanaklarındaki kızarıklıktan anlaşılıyordu bu. Esra, içeriye girmeyim diye, kapıyı tam açmamış ve kapının ağzında dikiliyordu. Ama kapı aralığından, alt ranzanın üzerinin dağınık olduğunu gördüm. Belki de kendini tatmin ediyordu diye düşündüm. “Seni dershaneye yazdırdım!” dediğimde, “Teşekkür ederim!” dedi soğuk soğuk. Kapısını kapatıp tuvalete gitti. O anda, (Bu kız birşeyler çeviriyor!) dedim kendi kendime.

Esra tuvaletteyken, kapısını açıp odaya girdim. Ranzanın altında yere atılmış gibi duran minik külotunu gördüm önce. Evet, belli ki kendini tatmin ediyordu ben kapıya vurduğumda ve aceleden külotunu giymeye fırsat bulamamıştı. Bilgisayarı çalışıyordu, ama ekranı ve hoparlörü kapalıydı. Ekranı açtım, açınca da şok oldum. Esra internet üzerinden porno film izliyordu. Heyecandan filmi kapatmadan ekranı kapatmıştı sadece, halen oynuyordu film. Filmde adamın biri gencecik bir kızı domaltmış hayvan gibi sikiyordu.

Ben filme dalmışken, Esra’nın, “Sen ne yapıyorsun?” diye bağırdığını duydum. “Asıl sen ne yapıyorsun, bu ne böyle?” dedim. Esra ses etmedi, kıpkırmızı olmuştu. “Lütfen odamdan çık!” dedi titrek bir sesle. Birşey demeden çıktım. Salona geçtim, oturdum, bir sigara yaktım. Az sonra Esra salonun kapısında belirdi, “Anneme söyleme lütfen!” dedi ağlamaklı bir halde. “Merak etme, söylemem!” dedim. Yere bakarak geri odasına dönüp, kapısını kapadı.

Esra büyüdüğünü söylerken haklıydı. Aylardır onun farkına varmamıştım. Şimdi kalkmış porno filmler izliyor, kendini tatmin ediyordu. Bunları düşünürken yarağım sertleşmişti. O sırada da karım geldi eve. Ayakkabısını çıkarırken beni görüp, “Erken gelmişsin…” dedi. Yanıma geldiğinde pantolonumun önündeki şişkinliği fark etti, “Hayırdır, bu ne böyle?” dedi. Ayağa kalkıp, “Gel buraya!” diyerek elini tuttum ve yürüdüm. Karımın, “Ne yapıyorsun?” demesine aldırmadan onu yatak odasına soktum, kapıyı kapadım.

Karım, “Ayy, yapma, azdın mı sen, Esra evde!” dediğinde, “Yatıyor, ben baktım az önce!” dedim. Karım halen itiraz ederken onu karyolanın demirlerinden tutturdum. Üzerinde geçen gün de giydiği uzun, ince siyah pardesüsü vardı. Onu altındaki çiçekli basma eteğiyle birlikte beline sıyırdım. Dizlerine gelen ince siyah bir çorap giymişti, pamuklu beyaz külotu göt yanaklarını sıkıyordu. Külotunu aşağı sıyırınca kıllanmış amı ortaya çıktı. “Bacaklarını aç!” dedim sertçe. Karım, “Yapma bey, Esra evde, sesimize gelip görecek şimdi!” derken, “Yatıyor dedim ya, bir şey görmez, korkma!” dedim. Aslında Esra’nın gizlice izlemesini, benim annesini sikerken görmesini istiyordum.

Karım bacaklarını açtı biraz. O ara ben de pantolonumu ve külotumu sıyırdım aşağı. Yarağımdan sıvılar akmaya başlamıştı bile. Kısa bir süre sıvazladıktan sonra karımın amına bastırmaya başladım. Karımın amı her ne kadar genişte olsa, henüz ıslanmadığından içine girmem kolay olmamıştı. Üstelik karım kendini kasıyordu. Halen, “Yapma, etme!” deyip duruyordu. Bir an önce amına girmek için yanıyordum. Bu hali beni çok kızdırmıştı. Göt yanaklarına birkaç şiddetli tokat attım ve “Rahat dur!” diye bağırdım. Karım acı içinde haykırırken, bembeyaz tombul göt yanakları löpür löpür sallandı. Tokadın etkisiyle hemencecik kızardılar. O ara yarağımı amına sokmuştum. Kalçalarından sıkıca tutarak, az önce filmde adamın genç kızı siktiği gibi, karımı sikmeye başladım.

Karım amı halen kuru olduğundan, çektiği acıyla, “Ağhh, ağhh, yavaş, ayy!” diye söylenirken, ben sanki acelem varmış gibi amına şiddetli şekilde girip çıkıyordum. Kasıklarım karımın göt yanaklarına çarparken, şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri odayı çınlatıyordu. Karım başını iyice aşağı eğmiş, başı dizleriyle aynı hizaya gelmişti. Elleri yukarda kalmıştı. Yarağım amına daha önce hiç olmadığı kadar sert şekilde girip çıkıyordu. Karımın sürekli, “Ağhh, ayy, uğhh, yavaş, kurban olayım, yavaş, ağhh!” sesleri beni daha çok azdırıyordu oysa.

O sırada, beklediğim gibi, yine kapının buzlu camının arkasında geçenki gibi bir gölge belirdi. Esra’ydı bu, Özge’nin işyerini kapatıp gelmesine çok vardı. Esra, ben annesini sikerken bizi kapının arkasından dinliyordu. Bir süre orada kaldı, ama sonra gitti. Bense aynı sert tempoda karımı sikmeye devam ediyordum. Karım artık acı çekmiyordu, amı sulanmıştı, yarağım içine kolayca girip çıkıyordu. Ama fazla devam edemedim, deli gibi boşaldım bir anda. Birkaç sefer daha girip çıktım amına.

Nefes nefese kalmıştım. Karım yavaşça doğruldu, “Ayy, belim ağrıyor, ayy, ağhh, sen ne biçim adamsın, aklın fikrin sikişte!” diyerek üzerini toparladı ve odadan çıktı. Karımın banyoya girdiğini duydum. Bense yatağa uzandım, bir süre dinlendim. Uykum gelmişti, battaniyenin altına girip uyudum bir süre.

Akşam Esra yüzüme ters ters bakıyordu devamlı. Karımsa durmadan haftaya yapılacak yaş günü partisiyle ilgili konuşup durdu…

[Osman]

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Escort erotik film izle izmir escort izmir escort izmir escort şişli escort hurilerim.com bakırköy escort kocaeli escort kocaeli escort keçiören escort sincan escort rus escort bahçelievler escort ensest hikayeler gaziantep escort escort ankara şişli escort mecidiyeköy escort Ankara escort bayan Ankara Escort Ankara Escort Rus Escort Eryaman Escort Etlik Escort Sincan Escort Çankaya Escort taksim escort mersin escort antalya rus escort otele gelen escort erzincan escort erzurum escort eskişehir escort giresun escort gümüşhane escort hakkari escort hatay escort ığdır escort ısparta escort istanbul escort Antalya escort kuşadası escort bayan eryaman escort demetevler escort escort etlik escort görükle escort escort escort escort travestileri travestileri beylikdüzü escort Bahis siteleri Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com porno porno bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort xnxx Porno 64 alt yazılı porno bursa sınırsız escort bursa escort bayan porno izle bursa escort görükle escort antalya escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort şişli escort gaziantep escort istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj