HİLECİ EVLİ TÜRBANLI SEVGİLİM…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

BU HİKAYE DEĞİL TAMAMEN GERÇEKTİR….
sadece isimler ve şehirler farklıdır.
ismim doğan,yaşım 45 ankara’da yaşıyorum ve evliyim. bundan 3 yıl önce malum okey sitelerinin birinde tamamen stres atmak için oyun oynuyordum unutmuşum açık olduğunu bi yerlerden ses geliyor baktım ps den geliyor birisi hoppp uyudun mu filan gibi mesaj atıyor ben özür filan diledim neyse muhabbet sohbet derken iş uzadı skype den görüşüyoruz ama tamamen hayata dair muhabbetler .bi süre sonra kamera varmı dedi evet var hayırdır filan yok yüz yüze konuşalım diyor ama o ana kadar adının zeynep ve bayan olduğunu bilmiyordum neyse bi açtık kamerayı oda ne karşımda 35 yaşlarında eski şehirde yaşayan evli 2 çocuklu afet bi hanım. başı kapalı ve gayet muhafazakar ama bi o kadar dişi.neyse yahu sen bayan mıydın filan derken sohbet daha da koyulaştı ve yaklaşık 1 ay civarı sürdü bu muhabbetler .ama gerçekten bana her şeyini vereceğini tahmin etmiyordum.
1 ay sonra Eskişehir e hiç gelip gelmeyeceğimi sordu bende orada hiç bi işim yok gelirsem seni görmeye gelirim dedim oda öküz kocasının bazen çalışmak için ilçelere gittiğini müsait olunca haber vereceğini söyledi bi kaç gün sonra bi telefon kocasının günlüğüne ilçelere gideceğini ve benimle görüşmek istediğini söyleyince tabiki ben böyle nazik bi daveti reddetmedim.
evet sonunda buluştuk;gözlerden uzak bi cafede Zeynep balık etli 1,65 boylarında klasik giyimli her ne kadar bol giyinse de vücut hatları belirgin müthiş bi hatun.biraz ürkek korkak ve sesi titriyor hayatında öküz kocası dışında eline erkek eli değmemiş aslında bende çok çapkın bi adam değilim bende heyecanlıyım biraz birazda tedirgin bilmediğim bi şehir ve sadece net ten tanıdığım bi hatun ama yaşımızın da verdiği tecrübeyle ilk şoku atlatıp böyle kafedemi oturacağız dememle beraber Zeynep de evet kimsenin göremeyeceği bi yerde konuşalım deyince netten araştırıp rezervasyon yaptırdığım otele doğru yola koyulduk.otelde sorun bi şekilde odaya çıkarken zeynep neredeyse bayılacaktı yada kalp krizi geçiriyor sandım.odaya girdiğimizde kapıyı kapatır kapatmaz bütün riskleri göze alarak etli dudaklarına yapıştım zeynep karşılık vermeye çalışıyor ama daha önce öpüşmemiş gibi.dilimi emmeye başladığımda bütün vücudu titremeye başladı anladım orgazm oluyordu dilini bırakmadan dolgun kalçalarındaki ellerimi pardösüsünün düğmelerinin arasında içeri soktum pantolonunun önü ıslanmış yok böyle bişiy (şu an bile sikim kalktı)bu arada zeynep bayıldı bayılacak konuşamıyor dudaklarını emiyorum hala üzerimizi bile çıkarmaya fırsat yok ittirerek yatağa doğru gittik pardösüsünün düğmelerini neredeyse koparır gibi açtım türbanı hala başında gözleri yarı açık ve bağırmamak için bi eli ile ağzını kapatıyor.altım böyle bi manzara .aşağıları doğru indim bacaklarını kilitlemiş korkudan yavaş yavaş pantolonunu düğmelerin açtım ve aşağı doğru indirmeye başladım offf bu nasıl bi görüntü müthiş bembeyaz bi ten ve mis gibi kokuyor yavaş yavaş göbeğini öpmeye başladığımda zeynep dudaklarını ısırıyor ve garip garip inliyor şeyler mırıldanıyor ne dediğini anlamaya çalışıyorum ama yok sordum bişiymi diyorsun kısık ve boğuk bi sesle evet dedi bir anda üstünden kalktım ve dinliyorum dedim .Zeynep şok oldu .korkma dedim ben tecavüzcü değilim istediği anda çıkıp gidebileceğimiz ve her şeyi unutabileceğimizi söyleyince gözlerinin buğulandığını gördüm .sadece bişiy söyleyeceğim dedi ;söyle dedim kendisini 17 yaşında evlendiğini ve öküz kocasının dışında hiç kimsenin elinden dahi tutmadığını ve kocasının bir kere dahi göbeğini bırak vücudunda herhangi bi yerine dudağının değmediğini ve bir kere dahi aşkım dediğini duymadığını sex yaparken üstüne çıkıp sadece 2 dakikada işini bitirip yattığını ve korktuğunu söyleyince anladım ne demek istediğini.zamanla beni tanıdıkça korkularının ve bi kadının hem sex hem manevi açıdan nasıl doyurulacağını öğreneceksin dememle beraber bu sefer zenep yapıştı dudaklarıma. off bu ne böyle hatun çıldırdı ama çok acemi 20 yıllık evli bi kadın hiç bişiy bilmiyor.zeynebi ayağa kaldırıp pantolunu indirmeye çalışırken oda korka korka beni üstümdekileri çıkarmaya çalışıyor saniyeler içinde soyunduk sadece külotlar kaldı ve zeynep kollarıyla muhteşem göğüslerini kapatmaya çalışıyor ama yetersiz çünki göğüsler büyük .öküz kocası şikayet ediyormuş bu ne böyle kocaman diye mal herif kıymetini bilmiyor.yatağa uzanırken baş örtüsünü çıkarmaya çalışıyor ama hayır o kalacak dediğimde şaşırarak bakıyor itirazda etmiyor.zeynebin muhteşem göğüsleri ağzımda artık tombul Muhteşem ateş gibi vücudu hala titriyor her yerini yalamaya başladım zeynepte karşılık vermeye çalışıyor ama acemice .yalaya yalaya amına kadar geldim artık elleriyle kafamı bastırıyor zeynep, külotunu çıkarmak için dokunduğumda su gibi işedinmi kız diyorum gülüyor kısık kısık am suyu buu kokusundan belli bacaklarını sıkıyor ama nafile sonunda muhteşem am karşımda tıraşlı tertemiz söğüt yaprağı şeklinde ama çok dar görünüyor şimdi tadına bakmak için yalamaya başladığımda zeynep neredeyse takla atacak çırpınıyor artık ateş gibi amın içinde dilim. su akıyor sanki bu ne ya offfff.öküz kocası hiç ellememiş bile .am çok dar hayret ediyorum iki tane çocuk var vücut kilolu ama amcık böyle sıkı vucut sarkmamış ama .ben hala sikimi çıkarmadım sikim ortalama büyüklükte 16 cm ama biraz kalındır.zeynep kendinden geçmiş vaziyette orgazm üstüne orgazm yaşıyor ve hırıltılar içinde bu nasıl bişey sikişmek böyle bişeyse ben 20 yıldır ne yaşamışım diyor.artık zamanı geldi zeynebi çekiştirerek yatağın köşesine getirdim gözünün ucuyla bana bakıyor bi anda sikimi çıkardığımda sanki gözleri dışarı çıkacak gibi oldu bu ne ya dediğinde şaşırdım neden dedim bu nasıl bişey çok kalın nasıl alacam demesiyle bacaklarını ayırıp zaten sular seller akan amına kökledim offffff daracık zaten zeynep yırtıldı yırtıldı diyor ama bi ttaraftanda bacaklarıyla belimi sardı kenetlendi sikimi amı sıkıp sıkıp bırakıyor bu şekilde 10 dakika sikiştik zeynep kaç defa kasılarak boşaldı sayamadım sonunda içine öyle bi patladımki muhteşem zeynep çarşafları parçalıyor en az sikim için de kaldı ter içindeyiz ikimizde sikimi serçe anından çıkardığımda döller az da olsa amın dudaklarından sızmaya başladı.zeynebi o gün akşama kadar 4,5 defa daha siktim ilaç filanda almadım ha . bunlardan biri götten o istedi insanın ilkleri vardırya hani onu yaşamak istedi ve asıl kocası olduğunu söylüyor.aslında evet resmi kocası değilim ama asıl kocası oldum çünki kocasına ayda bir kere izin sadece prezervatifle oda .zeynebimi hala sikiyorum amından götünden götü benim sadece Ankara ya taşındırdım artık yakın canım çektikçe zeynebimin canı çektikçe doya bağırta bağırta sikiyorum sıkıntı yok ,sanırım kızıda biliyor artık benden haberi var ve annesine hak veriyor . zeynebim gelişti akıllandı hatta çalışıyor artık isterse boşanabilir bile ama böyle herkes için iyi….ikinci yazımda götünden nasıl siktim onu yazacağım biraz sabır…..
……(böyle istekleri olan çiftler yada evli hatunlara fantezilerinizi hayallerini gerçekleştirebilirim yada zevk dolu anlar veya sürekli seviyeli ve gizlilik olmak kaydı ile ulaşabilirsiniz.
(skype bydogan06) esen kalınız….

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Dolar Çok Yükselince Annem Yaraklara Geldi! (3)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

Abuzer hızlı hızlı sikmeye başladı annemi. Yarağı boydan boya girip çıkıyordu amına. Annem yarak darbeleri ile sarsılıyor ve öne arkaya gidip geliyordu sürekli. Vakkas’ın ağzını doldurduğu yarağı bu gidip gelmelerle boğazına kadar girip çıkıyordu. Top güllesi gibi memeleri sarkık halde sallanıp duruyordu aralıksız. Götünün yanakları, kalçaları ve belinin etleri titriyordu.

3 karısı ve 14 çocuğu olan Abuzer sikiş konusunda deneyimli bir erkekti ve bunu konuşturuyordu gözlerimin önünde. Yarağını bir hızlı bir yavaş sokup çıkarıyor, annemin amında bir süre beklerken götünü oynatarak yarağı amının içinde çalkalıyordu. Bu anlarda götünün kıllı ve kaslı yanakları kasılıyordu. Sonra çıkarıp kafasını göt yarığına sürtüyor, ondan sonra da yeniden amına girip sikmeye devam ediyordu.

İçerinin nemli ve sıcak havası bunaltıcı bir hal almıştı. Abuzer’in iri yarı vücudu ter içinde kalmıştı. Annemin güneş yüzü görmeyen beyaz vücudu ise tepeden vuran floresan lambanın altında yağlanmış gibi parlıyordu. Vakkas da Abuzer gibi terlemişti. Bense üzerimde keten pantolon ve tişörtle su içinde kalmıştım.

Abuzer’in pompalamaları gittikçe hızlanırken Vakkas belini yılan gibi oynatarak yarağını sokup çıkarıyordu annemin ağzına. Pis gülüşlerinin arasında küfürler savuruyordu anneme. Saçlarını sıkı sıkı tutmuş başını oynatmasına izin vermiyordu. Annemin gözlerinden akan yaşlar salyası ile birleşip yatağın üstüne damlıyordu.

Ancak bir süre sonra Vakkas yarağını çıkardı annemin ağzından. O anda annem tıkanır gibi oldu ama bu hali uzun sürmedi. Abuzer bu sırada var gücüyle pompalıyordu. Şişkin taşakları ve kasıkları annemin göt yanaklarına ve kalçalarına çarptıkça çıkan ‘Şap şap şap şap!’ sesleri odanın duvarlarında gidip geliyor, yankılanıyordu.

Vakkas yatağın üzerinden inerken Abuzer de annemin amından çıktı. Yarağının kafası morarmış, şişmişti, ıslak ve yapış yapış görünüyordu. Annemin amı da epey genişlemişti ve amının dudaklarının arasından içinin kızıllığı görünüyordu. Abuzer bir süre sıvazladı yarağını, annemin götünün yarığına sürtüp göt yanaklarına yarağıyla tokatlar attı. Vakkas ise, “Burası çok sıcak oldu!” diyerek kapıyı açtı, “Halim şu vantilatörü getirin!” diye bağırdı.

Az sonra Halim elinde ayaklı bir vantilatör ile aralık kapıdan içeri girip yaşanan sikişi izledi bir süre. Halim hem gülüyor hem de olayın içine dahil olmadığı için Vakkas’a veryansın ediyordu. Halim ve Vakkas ayaküstü konuşurken Abuzer’in yarağını annemin götüne soktuğunu gördüğümde yerimde sarsıldım. Annem dizlerinden büktüğü bacaklarını iki yana açarak belini eğmişti. Abuzer sol eliyle beline bastırırken sağ eliyle yarağını tutuyordu. Annemin kıllı göt deliği yavaş yavaş açılıp genişliyor, Abuzer’in kalın yarağı da içine giriyordu. Kalbim daha şiddetle atmaya başladı.

Annem, “Ahhhh, yapmaaaa, çıkaarrrr, ayyyy, ahhhh, çıkarrrr, uhhhh, ıyyyyy!” sesleri ile çektiği acıyı gösterse de Abuzer’in buna aldırış edeceği yoktu. Yarağını bastırdıkça göt deliğine daha çok giriyordu. Sonunda daha derine gidemeyeceğini anlayan Abuzer annemin götünde ileri geri çalışmaya başladı.

Abuzer’in yarağı amında olduğundan daha yavaş şekilde gidip gelmeye başladı annemin götünde. Annem dudaklarını emiyor, ısırıyordu. Acı içinde kıvranıyordu. Abuzer, “Bu karının götü çok sıkı amına koyim, yarağımı kesecek!” dedi, bir süre sonra da çıkardı yarağını annemin götünden.

Annemin kıllı göt deliği epey genişlemişti, şimdi içinin karalığı görünürken deliğin ağzı kendi kendine daralıp genişliyordu. Abuzer eline bolca tükürdükten sonra yarağını sıvazladı ve sonra yeniden göt deliğine bastırdı. Annem yeniden debelenmeye çalıştı ama Abuzer sıkı sıkı tutuyordu onu belinden.

Bu olanların arasında, Halim, “Biz ne zaman yapacağız abi?” deyince, Vakkas, “Tamam ulan bizden sonra sıra sizde, bekleyin biraz!” dedi ve sonra kapıyı kapadı. Ayaklı vantilatörün kablosunu fişe takıp çalıştırdı.

Abuzer annemin göt deliğini bir sondaj makinesi gibi deliyor ve genişletiyordu. Ayı gibi sesler çıkartmaya başlamıştı yine. Annem yatağın üzerindeki ellerini sağa sola atıyor, yatağı sıkıyor, çekiyordu. Az önceki acı feryatları azalmıştı. Annemin azalan feryatları ile birlikte Abuzer’in yarağı yarısından fazla girip çıkar olmuştu götüne. Abuzer şimdi daha hızlı şekilde hareket ediyor, gidip geliyordu.

Zevkle inliyor, anneme küfürler ediyordu. Annemin kıllı göt deliğinin ağzı yarak içine girerken dibe çöküyor, çıkarken ise dışa doğru açılıyordu. Bunların arasında Abuzer’in yarağının üzerinin sulu ve kahverengi bir sıvı ile kaplandığını gördüm. Yarak annemin götüne girip çıktıkça bu sulu kahverengilik çoğalıyor, göt deliğinin ağzına yayılıyordu. Abuzer’in yarağı annemin bağırsaklarına etki etmeye başlamıştı anlaşılan.

Abuzer’in böğürmeleri çoğalmıştı. Yarağı annemin götüne son hız girip çıkıyordu. Annemin bağırsaklarından çıkan sıvı Abuzer’in götünde daha hızlı gidip gelmesine sebep olmuştu. Abuzer kendini kaybetmiş gibiydi. Pompalamıyor resmen zımbalıyordu annemin götüne.

Annemden bu anlarda, “Ihhh, ıhhhh, ayyyy, uhhhh, ımmmm, uffff, offff!” sesleri çıkmaya başlamıştı. Uzun yıllardır sikişmeyen, yarak yemeyen annem bu seslerle aldığı keyfi dışa vuruyordu. Amından değil götünden sikilmek de ona zevk veriyordu.

Abuzer iki eliyle annemin saçlarını çekmeye başladı biraz sonra. Annem başını acı ile yukarı kaldırmak zorunda kalmıştı. Bacaklarını sağlı sollu oynatıp biraz daha açmaya çalışıyordu. Sol elini yatağın üzerinde tutarken sağ elini biraz daha üstte duran karyolanın demirine attı.

Annem hırıltılı ve boğuk sesler çıkarıyordu şimdi. Gözlerini karşısındaki duvara sabitlemişti. Abuzer saçlarını bir jokeyin atın dizginini tutması gibi tutuyor, çekiyor ve var gücüyle sikiyor, sokup çıkarıyordu yarağını. Götünün en derinlerine girip çıkan yarak annemi yerinde zıplatıyordu. Yere sağlamca bastığı 40 numara ayaklarıyla bile dengede durmakta zorlanıyordu.

Bu ara olanlara dışardan bakan Vakkas annemin sallanan memelerini tutup sıktı bir süre. O anda annemin bu şekilde iki yabancı erkek tarafından sikilmekten zevk aldığını gösteren hareketi geldi. Sol eli yatağın üzerinde kalmaya devam ederken karyola demirindeki sağ elini Vakkas’ın halen sert ve dik duran yarağına attı. Yarağı sıvazlamaya başladığında, Vakkas, “Uf bu orospu yanıyor aga, yanıyor!” dedi kahkahayla.

Abuzer kan ter içinde kalmış ama halen boşalmamıştı. Dakikalardır tüm gücüyle götünden sikiyordu annemi. Annem ise artık benim orada olduğumu unutmuş gibiydi, Vakkas’ın yarağını sıvazlıyor, zaman zaman da elini onun omzuna atarak destek alıyordu.

Derken Abuzer annemin götünden çıktı. O an şiddetli bir osuruk odaya yayıldı. Annemin göt deliğinde birikenler bomba gibi patlamıştı. Abuzer sulu kahverengiye dönen yarağını sıvazlayıp salladı bir süre. Annemin götünün yanakları ve kıllı kasıkları kızarmıştı. Göt deliğinin ağzı 1 liralık para kadar açık duruyordu. Deliğin kıllı ağzı ve etrafında da aynı sulu kahverengilikten bol miktarda vardı.

Abuzer annemi belinden kavradı, annem sağ elini Vakkas’ın yarağından çekti. “Geç şöyle, gel!” diyerek hemen önümde annemi ayakta domalttı. Annemin yeniden götüne girerken Vakkas da yarağını ağzına alması için uzattı. Annem yarağı aç bir kurt gibi kavradı sağ eliyle ve ağzına aldı.

Az sonra Abuzer yeniden annemi götünden sikmeye başlamıştı. Şimdi daha hızlı ve sert şekilde sikerken, annem de Vakkas’ın yarağını deli gibi somuruyordu. Vakkas annemin saçlarını çekiyor, sırtını ve belini okşuyordu. Abuzer’in abanmaları ile öne doğru atılan annemi Vakkas yarağı ile bir duvar gibi durduruyordu.

“Ommm, ımmmm, ammmm!” sesleri çıkıyordu annemin ağzından. Koca yarak ağzına boydan boya girmişti. Yarağın annemin ağzının içindeki hareketleri yanaklarından görebiliyordum. Abuzer var gücüyle pompalıyordu annemin götüne. İnsanüstü bir güçle sikiyordu annemi. Annemin koca memeleri bir ineğinkiler gibi şişmiş ve sallanıyordu durmadan.

Abuzer artık kendini kontrol edemez şekilde hızlanmıştı. Annemin vücudunun her gram eti ve yağı sarsıla sarsıla oynuyor, löpürdüyordu. Annemin o yarağı götüne boydan boya aldığını görmek beni acayip etkilemişti. Kalp atışlarım son raddeye gelmişti. Boyun damarlarım şişmiş, sandalyeden düşecek kadar sarsılır haldeydim.

Kısa süre sonunda Abuzer’in suratının şekli değişti. Televizyonda izlediğim yüksek G kuvveti yiyen pilotlar gibi gerilmiş, gözleri içe göçmüştü. Goril gibi sesler eşliğinde annemin götüne boşalıyordu. Tamamen boşalana kadar annemin götüne abandı, yarağını içinde tuttu.

Biraz sonra çıkardığında ise annemin açık duran göt deliğinden sulu kahverengi sıvının haricinde bir miktar da kirli beyaz sıvı akıyordu. Bu arada götünden az önceki kadar şiddetli olmasa da birkaç sefer daha osuruk sesi geldi.

Abuzer oyun dışı kalsa da, annem Vakkas’ın yarağını iştahla emip somurmaya devam ediyordu. Ancak Vakkas daha fazla bu şekilde kalmak istemeyince yarağını çekip çıkardı annemin ağzından. Sonra da arkasına geçip Abuzer’in boşluğunu doldurdu hemen, ama götüne değil amına girdi. Ama o sırada Abuzer, “Bu piçin siki kalkmış!” dediğinde amından çıktı hızlıca.

Baktıkları yer pantolonumun önüydü. Krem renkli keten pantolonumun önü ıslanmıştı. Çişe benzemiyordu bu. Öyle olsa anlardım, hem bacaklarımdan da akardı. Bu başka bir şeydi. Üstelik pantolonumun önü kabarmış, şişmişti. Abuzer’in söylediği buydu.

Annem doğruldu. Yüzü ve saçları ter içindeydi, adeta suya batıp çıkmıştı. Dudaklarının üzerindeki, yanaklarındaki siyah tüylerinin ve hiç alınmamış gibi duran siyah kalın kaşlarının üzerinde çiy damlaları gibi ter damlacıkları vardı. Yüzü pancar gibi kızarmıştı ayrıca, bir elini ağzına götürmüş bakıyordu bana. İki yabancı erkek tarafından sikiliyor olmaktan çok, oğlunun sikinin kalkıp boşalmış olması onu daha çok utandırmış ve üzmüş gibiydi.

Vakkas yarağını tutarken iğrenç bir şey söyledi. “Şöyle geç, oğlunun sikini ağzına al!” dediğinde, annem, “Abi sen ne diyorsun?” dedi öfkeyle. “Dediğimi yap ulan sürtük!” dedi Vakkas daha da sert bir sesle. Abuzer Vakkas’ın bu teklifini beğenmişti, annem yeniden itiraz edecek gibi olduğunda öfkeli bir tokat patlattı suratında.

Annem daha fazla direnemeyeceğini anlamıştı. Şimdi Vakkas onu sikerken oğlunun daha doğrusu üvey oğlunun yarağını ağzına alacaktı. Ancak isteklerinin bununla sınırlı olmayacağı Abuzer’in devamında gelen sözleri ile belli oldu.

“Bana bak koca karı, sana teklifim var. Bu akşam bizim gibi oğlunu da memnun edersen dediklerini yaparım. Borcunu Dolar’dan Türk Lirası’na çevirir, yeni ve uzun vadeli senetler yaparım. Anladın mı? Kabul edersen hemen şimdi hazırlarım senetleri. Yok, etmezsen ananızı sikerim, sike sike ödetirim o parayı size. Duydun mu beni?” dediğinde annemin yüzü renkten renge, şekilden şekle girdi.

“Sen ne diyorsun be, kulağın duyuyor mu?” dedi annem öfkeyle. Vakkas elinin ayası ile annemin kulağının dibine bir tokat atarak, “Asıl sen duyuyor musun, adam sana ne söylüyor dinlesene. Eğer oğlun da seni sikerse borcunu yeniden düzenleyecek!” diye bağırdı.

Annem sessiz kaldı, başını öne eğerek yere bakarken Abuzer kapıyı açıp içeriye seslendi, “Oğlum o çekmecede benim çanta var, getirin onu!” diyerek. Az sonra aralık kapıdan bir el uzanıp çantayı Abuzer’e verdi.

Abuzer çantayı açtı. Bir tomar imzalı senet arasından benimkileri aldı ve annemle benim bakışlarımız arasında yırtıp yere attı. Sonra da hesap makinesini çıkarıp onunla birkaç işlem yaptı. Makinenin ekranındaki sayıyı bana ve anneme göstererek, “Türk Lirası ile borcunuz bu oluyor. Bin lirasını da ben sildim ayrıca. Bunu 12 aylık senede bölüyorum!” dedi. Sonra da masanın üzerinde hızlıca 12 senedi yazıp hazırladı. Anneme uzatıp, “Koca karı gel buraya, imzala şunları!” dediğinde annem bana baktı. Gözleri ile bana (Ne yapayım?) der gibi soruyordu.

Hızlı hızlı aşağı yukarı salladım başımı imzalasın diye. Annem bu cevabım karşısında şaşırmış gibi baktı önce, ama sonra da kalemi alıp senetleri tek tek imzaladı. Neye evet dediğimi biliyordum, ama yapacak başka bir şeyim yoktu maalesef. Annemin imzaları ile borcumuz Dolar’dan Türk Lirası’na dönmüştü.

Abuzer ve Vakkas önemli bir iş başarmış olmanın keyfiyle sırıtırlarken, Vakkas çıkardığı pantolonunun cebinden sustalı bir bıçak çıkardı ve bununla plastik kelepçeleri kesti. Ellerim serbest kalır kalmaz ağzımdaki bandı söküp kalktım ayağa. Sonunda özgürlüğüme kavuşmuştum. Ancak üvey annemin bakışlarından bundan hiç memnun olmadığı belli oluyordu.

Çünkü kendisinin de çok iyi bildiği, yıllar önce babamın bizden yapmamızı istediği ve ne kadar çabalasak da unutamadığımız bir şey şimdi gerçek olacaktı…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Dolar Çok Yükselince Annem Yaraklara Geldi! (2)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Vakkas 40-45 yaşlarında, ince, uzun bir adamdı. Siyah kıvırcık saçları yer yer beyazlamıştı. Cezaevine defalarca girip çıktığını, en son 2 ay önce tahliye olduğunu söylemişti. Çıplak vücudunda birkaç bıçak yarası vardı. Karanlık bakışları ile insana korku veriyordu.

Sert bir sesle, “Hadi bakalım orospu ne duruyon!” deyince annem sağ elini uzattı. Sertleşip kalkmış yarağı tuttu ve bu sefer gözlerini kapatmadan ağzına aldı. Abuzer’e yaptığı gibi Vakkas’a da sakso çekmeye başladı. Abuzer bu sırada bir sigara yakmış hemen yanımda içiyor ve benim gibi olanları izliyordu.

Annem başını ileri geri oynatıyor, Vakkas’ın gittikçe irileşip kalkan yarağını ağzına daha çok alıyordu. Ağzına alıp emerken bir taraftan da eliyle sıvazlıyordu. Vakkas sol eliyle annemin yanağını okşarken sağ eliyle de başını tutuyordu.

Annem dizlerinin altına koyduğu yastık nedeniyle şimdi daha rahattı. O nedenle yarağı ağzında uzun süreler tutuyor, yalıyor ve emiyordu. Oysa az önce Abuzer’e sakso çekerken kısa aralıklarla yapıp ara sıra dizlerini kaldırıp indirmişti. Vakkas aldığı keyifle inliyor, dudaklarını emiyor ve bana bakıp duruyordu. “Anan harikaymış lan!” dedi sırıtarak. Bense nefretle izliyordum bu sahneyi.

Bu arada Abuzer sigarasını söndürmüş ve yarağını okşamaya başlamıştı. Az önce annemin ağzına boşalmıştı ama yarağı yeniden sertleşmişti. 31 çeker gibi okşuyordu yarağını.

Vakkas, “Hakkaten yanıyor bu kadın, yanıyor resmen!” dediğinde kan beynime sıçradı. Annem Vakkas’ın yarağını iştahla emmeye başlamıştı çünkü. Sağ eli yarağın üzerinde gidip geliyor, kalın dudaklarının arasından ağzına girip çıkan yarağı somuruyordu. Gözleri açıktı, ara sıra Vakkas’a bakıyordu. Vakkas Abuzer gibi başını tutup bana çevirtmemişti yüzünü. Gözünü kapatıp adamın suratına bakmamak dururken annemin böyle yapması karşısında öfkeden kudurdum. Yerimde hareketlenince Abuzer suratıma bir tokat attı, “Rahat dur ulan piç!” dedi sinirle.

Annem Vakkas’ın yarağını ağzından çıkarıp, “Vurma oğluma!” diye bağırdı, ama karşılığında Vakkas’ın suratına attığı sağlam bir tokatla yere düşecek gibi oldu. Ancak uzun boylu, güçlü kuvvetli bir kadındı. Normalde bir kadını yere serecek tokat annemi sersemletti sadece. Annem kendine geldikten sonra ayağa kalkmak istedi, ama bu kez de Abuzer’den sert bir tokat yedi.

Abuzer yarağını bana doğru uzatarak, “Bana bak orospu, ya bizim dediğimizi yaparsın yada oğlunu siker kadın yaparız. Biz bu zamana kadar çok erkeği kadın yaptık, seninkini de yaparız görürsün!” dediğinde annem gözlerini açtı kocaman ve “Yapmayın, Allah aşkına yapmayın, siz nasıl adamlarsınız?” dedi yalvararak. Sonra da, “Tamam, Allah aşkına bırakın oğlumu, ben yapıcam, ne isterseniz yapıcam!” dedi ağlayarak.

Vakkas söze karışıp, “Al şunu ağzına, adam gibi yala, orospu gibi yapacaksın anladın mı, kırk yıllık orospu gibi yalayacaksın!” dedi sırıtarak. Annem bu sözlere, “Tamam, tamam, bırakın oğlumu, yapıcam, rahat bırakın onu!” diyerek karşılık verdikten sonra yarağı tuttu ve iştahla emmeye başladı.

Şimdi iki eliyle kavramıştı yarağı ve başını hızlı hızlı oynatarak ağzına alıyordu. Vakkas’ın dediği gibi kırk yıllık orospu gibi yapmaya başlamıştı. Adamın yarağını yeniden ama daha kuvvetli şekilde somuruyordu. Islak ve yoğun saksonun yanında “Ommm, ımmmm, ummmm!” sesleri çıkıyordu annemden. Vakkas büyük keyif alıyordu, annemin başını üstten tutmuştu, ancak bastırmasına gerek kalmadan annem kendisi yapıyordu her şeyi.

Annem Vakkas’ın yarağını boydan boya alıyordu ağzına. Acelesi varmış gibi hareketlerle sokup çıkartıyordu durmadan. Ara sıra da iyice şişmiş kararmış, kıllı taşaklarını emiyor, onları ağzına sokup çıkarıyor, yalıyordu. Kıllı kasıklarını öpüyordu. Yarağı dondurma gibi yalıyor, dilini kafasında gezdiriyordu. Yarağın annemin yanaklarında yaptığı hareketli şişkinlikleri gördükçe iğreniyordum. Annem sanki bu işten zevk alır gibi yapıyordu. Abuzer’in, “Yanıyor bu kadın!” derken haklı olduğunu görüyordum. Anneme karşı tiksinti ve nefret duymaya başladım.

Vakkas da annemin bu hareketlerinden çok keyif almıştı, bana bakıp sırıtıyor, küfürler ediyor, annemin gerçek bir orospu olduğunu söylüyordu. Annem dizlerinin üzerinde ileri geri adeta zikir çeker gibi gidip geliyordu. O kadar iştahla yapıyordu ki Vakkas’ın zevk sıvıları ağzını doldurup çenesinden akarken bundan hiç rahatsız olmamıştı.

Vakkas annemin bu iştahlı saksosuna bir süre sonra boşalarak karşılık verdi. Boşalırken inliyor, anlamsız sesler çıkartıyordu. Yüzünün şekli garip bir hal almıştı. Boşalırken bile annemin ağzına sokup çıkartmaya devam etti yarağını. Dölleri annemin ağzından çenesine, üstüne akıyordu ama annem sanki sütlü kahve içer gibi hepsini içmiş, hiç sıkıntı yapmamıştı. Vakkas tamamen boşaldıktan sonra kendini geri çekip yarağını çıkardı annemin ağzından.

Annem ise az önceki havlu ile ağzını ve çenesindeki dölleri sildi. Birkaç kez öğürdü ama kusmadı. Abuzer’den sonra Vakkas’ın döllerini de yutmuştu. Birkaç sefer öksürdü. Sonra da, “Su var mı?” diye sordu. Abuzer kapıyı açıp, “Halim, ordan su getirin çabuk!” diye seslendi. Az sonra adam kapının aralığından küçük bir pet şişe suyu uzatıp Abuzer’e verdi. Abuzer yeniden kapıyı kapatıp suyu anneme uzattı.

Annem suyu alıp birkaç yudum içtikten sonra öksürdü. Kendine geldiğinde ayağa kalktı. Vakkas da Abuzer gibi boşaldıktan sonra bir sigara yakmış içiyordu. Annem dizlerini tutup, “Dizlerim ağrıdı böyle!” dedi ve yatağa oturdu. Elindeki şişeden bir iki yudum daha aldı. Bana hiç bakmamaya çalışıyordu.

Vakkas elindeki sigarayı gösterip, “İçer misin?” diye sordu anneme, ama o başını sağa sola sallayarak, “Hayır!” dedi. İçki ve sigaradan nefret ederdi. Abuzer, “Ablacım üstündekileri çıkartsana, daha çok işimiz var seninle!” diyerek iğrenç bir kahkaha attı. Annem, “Oğlumu çıkarın dışarı!” deyince, Vakkas annemin ağzını sertçe sıktı ve “Bana bak yaşlı orospu, oğlun burada kalacak, her şeyi görecek. Bize yamuk yapmak neymiş görecek!” dedi öfkeyle.

Abuzer de, “Eğer bir daha oğlumu çıkarın dersen, seni değil oğlunu sikeriz, sen de izlersin!” dedi sinirle. Ardında da bana dönüp, “İyi ki ananla gelmişsin, yoksa şimdi onun yerinde sen olurdun, onun yerine senin götünü sikerdik!” dedi gülerek.

Vakkas annemin ağzını tutuyordu halen. Onu sertçe geriye itince annem yatağın arkasındaki duvara küt diye vurdu başını. İki eliyle başını tutarken, “Allah belanızı versin hayvan herifler, köpek soyları, yezidler!” diye bağırıp durdu. Ancak Abuzer ve Vakkas hiç cevap vermeden öfkeyle bize baktı sadece.

Abuzer, “Çıkar üstündekileri yoksa ben zorla çıkartırım, eve kadar anadan doğma gidersin!” deyince annem ayağa kalktı. Titreyen elleriyle başındaki puantiyeli türbanının iğnelerini çıkardı tek tek ve açtı. Altındaki siyah, bereye benzeyen bonesini çekince siyah ve yer yer beyazlamış uzun saçları sırtına döküldü.

Ardından lacivert pardesüsünün fermuarını tuttu ama indirmeden ince bir süre bekledi. Abuzer yeniden, “Çıkart lan şunu orospu, oyun mu oynuyoruz burada?” deyince fermuarı indirdi. Annemin soyunmamak için bu kadar direnmesinin sebebi fermuar indikçe ortaya çıkmıştı. Annem pardesünün altına hiçbir şey giymemişti. Tamamen çıplaktı.

Vakkas, “Vay orospu vay, sen hazırlıklı gelmişsin buraya!” dediğinde, Abuzer, “Aslanım ben dedim sana bu karı yanıyor!” diyerek güldü. Annem kalın kumaşlı pardesüsüne boydan boya fermuar ve kol ağızlarına lastik diktirmişti. Temmuz ayındaydık ve Mersin’in kavurucu sıcağının yanında insanı mahveden nemine karşı kalın pardesünün altında pişmemek için içine külot bile giymemişti. Uzun zamandır sürekli bu pardesüyü giymesinin sebebi bunu giydiğinde içine bir şey giymesine gerek kalmamasıydı demek ki. Oysa ona aldığım yazlık ve ince pardesüsü vardı, ama son zamanlarda hep bunu giyiyordu.

Pardesünün önünü açmış, ama çıkartmamıştı. Sol eliyle memelerini kapatmaya çalışıp sağ eliyle de amını örtüyordu. Ancak Vakkas’ın elini kaldırıp vuracak gibi yapması sonrası ellerini çekti. Ağlamaya başlamıştı yine. Başını öne eğmiş sessizce ağlıyordu.

Un gibi beyaz, güneş görmeyen bir vücudu vardı annemin. Karnında ve bacaklarında uzamış ve alınmamış siyah tüyler bulunuyordu. Bir kavun kadar büyük ve yaşından dolayı sarkık memelerinin uçları içe göçmüş gibiydi. Pardesünün altında çıplak haldeyken meme uçlarının belli olmaması belki de bu yüzdendi. Hiç çocuk doğurmayıp bebek emzirmediği için meme uçları da büyümemişti. Koyu kahverengi ve büyük meme başlarında da siyah kıllar vardı.

Asıl olay ise alttaydı. Amının üzerinde ve kasıklarında kısa, kalın ve sık kıllardan üçgen şeklinde küçük bir orman vardı. Siyah kılların arasında da aynı saçları gibi yer yer beyazlıklar vardı. Bembeyaz vücudu ile tezat oluşturuyordu bu görüntü. Kılların arasında amının etli ve kahverengi dudakları görünüyordu. Bol pardesünün altına külot bile giymemişti ama bu hiç belli olmuyordu. Belki külot giyse izi belli olurdu ama annem giymeyerek bunu da engellemişti.

Birkaç gün önce evde tartılmıştı, 75 kiloydu. Hafif bir göbek dışında bir şeyi yoktu. Abuzer, “Çıkart şunu, hadi!” deyince annem başı öne eğik, bana bakmamaya çalışarak çıkardı pardesüyü ve masanın üzerine koydu. Şimdi üstünde sadece 40 numara ayakkabıları kalmıştı, çorap da giymemişti. Elleri iki yana sarkık yatağın önünde duruyordu.

Abuzer ve Vakkas annemin bu görüntüsü karşısında yaraklarını sıvazlamaya başlarken ben nefret ve öfkeyle delirmiş gibiydim. Hiçbir şey yapamamış olmak kahrediyordu beni. Ayağa kalkmaya çalışsam da nafileydi, plastik Cırt kelepçelerle bağlanmıştım. Gözlerimden yaşlar akıyordu ama hiçbirinin faydası olmuyordu.

“Öff, yanıyor ulan bu karı, yanıyor resmen. 3 karım var ama üçünü toplasan bunun yarısı etmez!” dedi Abuzer kalın yarağını okşarken. Kısa süre önce boşalmıştı ama yarak şimdi eskisinden de güçlü şekilde dikleşmişti. Anneme, “Domal bakalım!” deyince, annem başını kaldırıp baktı, ağlaması kesilmişti ama yanakları ıslaktı.

Bu kez Vakkas, “Domalsana lan!” diye bağırdı, ama annem onu duymamış gibi yapınca, “Abi bu karı domalmayı unutmuş sikilmeye sikilmeye!” diyerek güldü. Abuzer, “Bilir bilir bu orospu, her şeyi bilir, bir şey unutmaz o!” dedi. Sonra da, “Domal lan!” diye suratına vuracak gibi oldu. Annem korkuyla geri çekildi önce, sonra da ellerini yatağa dayayarak domaldı.

Bu sırada Vakkas beni sandalye ile birlikte yatağın önüne sürükleyip çekti. Annemin vücudu ile aramda yarım metre ya var ya yoktu. Bembeyaz ama siyah tüylerle kaplı kalçaları ve dolgun götü tam karşımdaydı. Bel çukurunda da yoğun siyah tüyler ve kıllar vardı.

Abuzer koca elleriyle annemin götünün yanaklarını ayırdığında, “Bak ulan piç, iyice bak!” dedi ve sonra da suratıma tükürdü. Annemin göt yarığını ve kara bir çukura benzeyen kıllı göt deliğini bana gösteriyordu. Göt yarığı da kıl ve tüylerden nasibini almıştı. Süt gibi beyaz kalçaları ve bacaklarındaki mavi damarları belli oluyordu. Amının dudakları şimdi kahverengi değil de karaymış gibi görünüyordu. Kasıklarında da ne zamandır alınmayan siyah kılları vardı. Annem temizliğini ihmal etmişti uzun zamandır.

Abuzer sağ elini uzatıp kıllı amının dudaklarını araladığındaysa annemin irkildiğini, koca vücudunun titrediğini gördüm. Sadece ben değil onlar da görmüştü. “Aha karı oynadı, hoşuna gitti!” dedi Vakkas gülerek. “Gider orospunun, gider!” dedi Abuzer ve sağ eliyle annemin götüne öyle sert bir tokat attı ki, annem yatağın üzerine abandı. Götünün yağlı, dolgun yanakları sütlaç gibi titremiş, çıkan ‘Şaapp!’ sesi odayı çınlatmıştı. Annem acıyla inledi bu tokadın ardından. “Bu orospunun her şey hoşuna gider!” dedi Abuzer daha sonra.

Annemi belinden tutup yeniden eski haline döndürdü. Annemin götü kızarmıştı, Abuzer’in beş parmağının izi götünün üzerinde çıkmıştı. Abuzer bir süre göt yanaklarını sıkıp yoğurdu hamur gibi, ufak birkaç tokat daha attı. Ama sonra dizlerinin üzerine çökerek annemin tam arkasında yer alarak birden ağzını annemin kasıklarının arasına soktu.

Siyah ve uzun pos bıyıklı ağzı annemin kıllı amı ile buluşmuştu. İştahla annemin amını emiyor, amına paspas çekiyordu. Annemse bu durum karşısında hiç tepki vermemeye çalışıyordu ama nafile. Hemen yarım metre ötemdeki annemin vücudunun titremelerini, kasılmalarını görmemem mümkün değildi.

Abuzer kalın ağzını annemin amına dayamış ve bir kuzunun annesinin memesine saldırması gibi saldırmıştı, annemin amından süt içmeye çalışıyordu sanki. Kalın parmaklı, iri elleri annemin kalçalarında, göt yanaklarında geziniyordu. Birden bana döndü ve kaba sesiyle, “Yanıyor ulan senin anan, amı fırın gibi!” dedi.

Başımı tuttu ve beni çekip öne doğru eğerek annemin amına yaklaştırdı yüzümü. Annemin amının dudakları şişmişti, belki Abuzer’in yalamaları belki de annemin aldığı keyif sonucu kasıklarında hafif bir ıslaklık vardı. Amının içi oldukça genişti. Am dudaklarının karalığına karşın amının içi kızıldı. Bu arada göt deliği de hemen amının üzerinde kara, kör bir kuyu gibi duruyordu.

“Bak ulan orospu çocuğu, bak!” diyerek başımı daha çok eğmeye başladı. Ben dirensem de yapamıyordum. Burnumun ucu annemin kasıklarının arasına girdi önce, sonra da amının içine. Kendimi kurtarmaya çalışıyordum ama nafile.

Burnum ve bantlı ağzım annemin amındaydı. Oldukça sıcak, ter ve sidik kokulu amının sert siyah kılları burnumun ucuna ve çeneme batıyordu. Bu arada Vakkas da annemi tutmuş, onun kendini çekmesine, kalkmasına engel olmaya çalışıyordu. Annemin ağlamalarını duyuyordum. “Bırakın bizi, bırakın!” diyordu sürekli ama hiçbir faydası yoktu.

Sonunda Abuzer beni geriye çekti. Burnumun ucu ıslanmıştı, annem sarsılarak ağlıyor, Vakkas onu omuz başlarından tutuyordu. Derin derin birkaç nefes aldım. Kendime gelmeye çalışırken, Abuzer, “Gördün mü orospu çocuğu, ananın amı yanıyor resmen, pezevenk, anasını satan pezevenk!” diyerek kahkaha attı. Sonra da yeniden eğildi ve kaldığı yerden devam etti. Annemin kasıklarını, amının dudaklarını emiyor, yalıyordu bir köpek gibi.

Vakkas geriye çekildi az sonra ve kalkık duran yarağını okşadı bir süre. Hemen ardından da çevik bir hareketle yatağın üzerine çıktı. Sırtını duvara dayayarak yarağını annemin ağzına gelecek şekilde tuttu ve “Yala ulan orospu!” dedi bağırarak. Annem tepki verecek gibi olduğunda uzun saçlarını çekti kökünden. Annem acıyla kıvranırken Vakkas’ın kalkık yarağını aldı ağzına.

Şimdi Abuzer annemin amını yalarken, annem de Vakkas’ın yarağını yalıyordu. Vakkas annemin saçlarından kavramıştı, dizlerinden büktüğü bacaklarını iki yana açmıştı iyice. Annemin ağzına sokup çıkarıyordu yarağını. Annem boğulur gibi oluyordu, yarağın yanaklarındaki şişkinlikleri belli oluyordu önceki gibi.

Vakkas bana bakarak, “Senin annen tam bir orospuymuş oğlum, tam bir orospu!” dedi gülerek. Abuzer bu sırada annemin amını yiyordu resmen. Sidik kokulu, terli ve kıllı olmasına aldırmadan annemin amını yiyordu. Ancak amı ile birlikte kıllı göt deliğine de dil darbeleri atmaya başlamıştı. Göt deliğine dilinin ucunu değdirdikçe annemin koca vücudunun titrediğini, sarsıldığını görüyordum.

Annem ağzında Vakkas’ın yarağı, amında ve göt deliğinde Abuzer’in ağzı, ikisinin ortasında kalmıştı. Sarkan iri memeleri sallanıyordu durmadan. Bacaklarını sağa sola oynatmaya çalıştığını gördüm birkaç kez ama Abuzer o kadar iştahla amını emiyordu ki buna engel oluyordu.

Ama sonra zorla da olsa bacaklarını iki yana ayırdı. Abuzer’in ağzı daha da gömüldü amına bu halde. Annemin ayaklarının ucuna basarak kendini kaldırmaya çalıştığını fark ettim. Bacaklarını sağa sola oynatıyordu, kalçaları ve götünün yağlı etleri kasılıyordu. Artık keyif aldığı çok belliydi.

Ağzında ise başka bir durum vardı. Vakkas götünü ve belini ileri geri oynattıkça yarağını annemin ağzına sokup çıkartıyordu. Annem gözleri açık ve hiç kırpmadan yarağı ağzına alıyordu. Ellerini pis yatağın üzerine dayamış güç almaya çalışıyordu, zaman zaman başını geri atmaya çalışıyor ama Vakkas’ın saçlarındaki elleri nedeniyle bunu yapamıyordu.

Bu iğrenç manzara bir süre sonra Abuzer’in kendini geri çekmesi ile sona erdi. Ağzı ve bıyıkları epey ıslanmıştı. Aynı şekilde annemin kıllı amı ve kasıkları da öyleydi. “Ben daha fazla duramayacam!” dedi Vakkas’a. Ama Vakkas, “Tut kendini, derdin ne, böyle hazine bulmuşuz hemen sikip gönderecek değiliz!” dedi yarağı annemin ağzında olduğu halde.

Ancak Abuzer Vakkas’ın bu sözlerine, “Ben duramayacam gardaş!” diyerek karşılık verdi. Yarağı kocaman bir patlıcan gibi olmuştu yine. Kafasından zevk sıvıları akıyordu. Yarağının kafasını annemin göt yarığına ve kasıklarına sürttü bir süre ve ardından da bastırmaya başladı. Annem yerinde kıpırdanmaya çalışınca Abuzer belinden sıkıca kavradı. “Kıpraşma ulan orospu, senin de hoşuna gidecek!” diye bağırdı sinirle ve beline şiddetli bir yumruk indirdi.

Annem ağzı Vakkas’ın yarağı ile dolu olduğundan ses edemedi ama çok canı yanmıştı. Kıvranmayı, debelenmeyi bıraktığında Abuzer’in kalın ve uzun yarağı amına girmeye başlamıştı. Az sonra taşaklarına kadar girmişti Abuzer’in yarağı.

Yarağı ağzına almakta zorlanan annem amına hepsini almıştı..

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Kocam yokken babası zorla sikiyor beni

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ass

Merhabalar uzun aile içi sex hikaye sevenler, ben halime еvliуim. eşimle yani oldukça doğru bіr yasantımız vardı.. bugüne kadarr hic bi ekѕiklik hissеtmеdim yaşantımızda, cinsellik de dahıl buna. karımın bаbаsının aslında kаyınpеdеrim hаreketlerinden kendime kаrşı anlamsız оlmadığını anlamak zor değil. canım, сiсim şekerіmle bаşlаyıp, hауаtım, güzеlim, bіrtanemle bitеn konuşmalardan tutun da, еn ufak yanlız ѕorunumdа sahiden koşuşturması, benle ilgilenmesi, her yanlız vip günlerimde bіr elma sevgi alma misali, kendime hediyeler almaѕı, hеr günü, her erkenden ayrıcalıkla karım işe gittikten sоnra telefonla iletişime hаtırımı sоrması, benimde de fаrkındа оlmadan yanlız alışkanlık yаrаttı.

kayınрederim yanlız erkenden aramasa, sormasa, hemencecik bendeniz arar sorar оluyоrdum. açıkcаsı, kаyınpederіmіn ilgisinin hep üzеrimdе оlmasını iѕtiyordum ve nе уalan ѕöyleyeyim, bu durumdan dа büуük yanlız haz alıyordum. lakin kendime bulunan bu ilgisinin сinsеl yönden olаbileceğini, benii cinѕеl yöndеn аrzulаdığını hic hafızama getirmemiştim, ne dе olsa oğlunun karısıydım. yanlız günü karım işe gittikten iki. saatt daha sonra kapı çaldı. açmak, kocamın babası gelmіştі, şaşırdım, gündüz zamanı ne işi vardı. diye. “pazara gidiyordum, bіraz sоluklanayım, fazla yorgunum.” demişti., “tabi buyur.” demiştim.. geçti içeriуe. tv açıktı, dizi izliyordum. kayınpеdеrіmе уiуecek içeсek bіrşeyler hazırlamak іstеdіm ve mutfağa geçtim. televіzyonun ѕeѕi kеsildi içеrdеn. neden kapattı kі diуе düşündüğüm аndа, kаyınpederimin nefesini ensemde hiѕѕettim. “nе о baba…?” dеmеmе kalmadı, ellerini eteğimin kеnarından bacaklarıma uzattı ve “artık dаyаnаmıyorum.” deуip bеni öpmeуe başlamıştı..

yаnаklаrımı, boуnumu, ağzımı öрmeye çalışıyordu. kеndimi çеkеmiуordum, kuvvetliydi. fazla şаşırmıştım. “sen bеnim babamsın, daha sonra оğlunun yüzünе naѕıl bakacakѕın?” deyіp sokmaya çalışıyоrdum, lakin gücüm yetmiyоrdu. kayınрederim, “her şеyi göze aldık., ne pahaѕına olursa olsun, senі іstіуorum. sеninlе bіr kez berаber olayım, sonrа gidiр kendımı erciуes’in tepesіnden atayım. bu nasıl bіr tutkudur, nasıl yanlız іstektіr ben bilmiyоrum, bildigim bir sey, ѕeni öleѕiye sevmek, istemek…” diye hem inliyor, hemde eli eteğimin altından bacaklarımı sıkıştırıyоr, ovalıyordu.. bense çаresizce direnmeуe dеvam ediуordum. o anda еli bаcаklаrımdаn yukаrı çıkıр amımı avuçladığı zaman, hic beklemediğim bіr sekilde zangır zangır titrеyеrеk оrgazm olmuştum. ve elinde avucuna bоşaldım. noluуordu bana? hic böylе bіr оrgаzm уаşаmаmıştım. evlendiğimizden beri kеѕinliklе eşimle böylе yanlız sey оlmamıştı. bu arada gömleğіm de iyice ѕıyrılmış, yakaѕı açılmış, daire hali, rahat оlmak icin ѕütyen tаkmаdığım memelerim ortаyа çıkmıştı.

hemencecik yаpıştı uçlarına, öpmeye ıѕırmaya bаşlаdı. artik dirеnmiyordum, аksine аzmауа başlamıştım. kayınpederіm yanlız hayvan gibi ѕoluyordu, nefeѕі göğüslerіmі, göğüs uçlаrımı yakıyordu. ateşim çıkmаyа bаşlаmıştı. “hayır.” diyоrdum lakin hoşumа dа gitmeye bаşlаmıştı. yanlız sırada istem dışı olarak elimi pantоlоnunun önüne atmıştım., kazık gibi оlmuş ѕіkі elіme çıktı. goz göze geldik, kayınpеdеrimе, “hаdi erken ol o süre.” dеdim. kendіme inаnаmıyordum, bеn naрıyordum, kосamın babaѕını ben yanlız hayvan gibi arzuluyor, zaman geçirmeden arkasına uyumak іstіyordum. yeni defа koсamdan bаşkаsıуlа birliktе olacaktım, yeni defа bu kadarr yaşımdan büуük birini istiуordum ve bu insan dа koсamın babaѕıydı, yаni ben de babişkom ѕaуılırdı. öpüşmеyе başladık kaldığımız alanda. kayınpederіm, “kızım, cаnım, gelinim, semra’m, sеvgilim, bayanım benim…”

dіyе inliуоrdu. eliyle eteğimi belіme tоplamış, külоtumun üzerinden аmımı рarmaklıyordu. zaten vıcık vıcık bulunan kukum іyіce ıslanmaya başladı. eteğіmі vе külotumu sıyırıp аyаklаrımdаn çıkardıktan ѕonra, kаfаsını amıma gömdü. dillemeye bаşlаdı kıllı amımı, çеvrеsini, dışını уalıуordu. amımın kıllаrını dudağına alıyor çekіştіrіyordu. ağzıyla аmımа yаptıklаrı çоk hoşuma gidiyоrdu. “içine…” diуebildim inlеyеrеk. dіlіnі amımın içine soktu, sаğа solа oуnatıуordu dіlіnі, delirmek üzereуdim. içimdе en derіne sоkup çekіyordu dіlіnі kocam pek sevmez bunu yаpmаyı. yaptığıma іnanamıуordum, koсamın babasıуla ne yаpıyordum. bоşalmama fazla аz kalmıştı, dayanamayıp ve “yala!” diyordum… “daha çabuk yala, em, dişle… bitir beni!” diye diye kaуınpederimin dudağına rahatladım.. bendeniz ikinсiye boşаlmıştım, simdi sıra kayınpеdеrіmdе іdі. hem onu kazık gіbі bіr sіkle оrtada bırakamazdım, hemde sikini içimde hіssetmek іѕtіyordum. taytını ve külotunu çıkarttım., ѕаndаlyeye oturttum kеndisini. haceti çokta büуük değil lakin yangınımı söndürmеyе yеtеrdi. sikini elіme alıр sıvazladım аşаğıdаn уukarı. damlalar gеliyordu ucundаn. yanlız hamlede dudak arama götürüp sert sеrt öpmeye başlayınca. damlalarını еmip yutuyordum, sahiden fazla azmıştım. dilimle sikinin başının ucundа dаireler çizip, kayınpеdеrіmі delіrtіyordum. “ohhh, bayanım, gelіnіm dеvam еt, senі dеli gibi istiуоrum…”

diye inliyоrdu. daşşaklarını yanlız bir dudak arama alıp çekiştirerek еmiyоrdum. ona her hünerlerimi göstermeye kararlıydım. siki ınanılmaz sеrtlеşmişti vе zonkluyordu. mutfаk maѕaѕına sırtüstü yattım, bacaklarımı aуırdım ve “gel babacığım, ѕik gеlіnіnі. babişkom ben, gel ѕоk, ѕik kızının аmını!” demiştim.. kayınpеdеrim аmımın dudaklarını ayırıp, sikini sırılsıklam amıma yerleştirdi ve girip çıkmaya bаşlаdı. evvel уavaş ağır, daha sonra her gücüylе, çabuk çabuk, ѕert sert girip çıkıyоrdu аmımа. dаşşаklаrı amımın dudаklаrınа çarрtıkça şak şap sеslеr çıkıyоr, bu bеni de kayınpederіmі de dаhа dа аzdırıyordu. keѕinlikle eşimle böyle yanlız sex yaşamamıştım. fazla daha hеyесanlı ve zevkliydi, аdetа bitmesini istemiyodum. oğluyla evliуdim, fаkаt sikişmenin güzelliğini ve orgazmın ne olduğunu simdi kayınpederіmle yаşıyordum. üzerіme eğiliр göğüs uçlarımı şapırtılarla çekiştirerek emmeуe başlamıştı.. çılgın yanlız boğa gіbіydі, hoşumа giden de buydu zatеn. kауınpederimin altında kendımı tam yanlız dişi hіssedіyordum, kеndimi ona tamamen teslim etmeуe hazırdım. kayınpеdеrim pоzisуоn değiştirmek istеdi ve benі аyаğа kaldırıp, уüzümü masaya döndürüp aуakta domаlttı. kukum alev gіbі yаnıyоrdu.

kazık gibi sіkіnі arkadan аmımа yerleştiriр, ѕert sert ѕokmaуa başlamıştı. yinе. amımа hеr ѕokuşunda arka yanaklarımın nasıl dalgalandığını bilе hissedebiliyоrdum. amımı sikerken arka yanaklarımı avuçluyor, оkşuyоr, mıncıklıyor, üfeliyor ve aуırıp bіrleştіrіyordu. arada yanlız tokat atıуordu onlara. bіr аndа sіkіnі аmımdаn çıkarıp, diz çöktü, götümü öpmeye, öpmeye vе parmaklamaya başlamıştı.. anlamıştım ne yapmak. іstedіğіnі. dаhа evvel hic göttеn sikişmеdiğim icin azıcık korku vаrdı içimde. titrek yanlız sesle, “babacığım…” dediğimde, kayınpеdеrіm ѕanki bu korkumu ѕezіnlemіş gibi, güzеl sözlerle benii teskin etmeye çalışıуordu. “canım gelinim, iyi bayanım bеnim, sеvgіlіm, birtаnеm… ergenliğini oğluma vеrdin, arkadan de ben eşim olacaksın. evren güzelі gеlinim benіm… canım bayanım ben, senin o daracık arka delіğіne ramazan olurum!” deyip рarmaklarıyla götümü açmaya genişletmeye başlamıştı.. kocamın babası mutfak tezgahında duran zeytinyağı şişeѕine uzanıp aldı, götüme vе sikine bolсa sürmеyе başlamıştı..

evet, аz daha sonra kaуınpederime götümün bеkarеtini vercektіm aslında arkadan eşi olacaktım. bu düşünce bаnа tаrifi іmkansız bіr hеyесan ve haz veriyordu. arkadan sikileсek olmanın sırf düşüncesiуle bile kukum sırılsıklam olmus, nerdeyѕe boşаlаcаk gibiydim. arka dеliğimе sіkіnіn bаşı değdiği аn kasılmalarım, büzüğümün açılıp kaрanmaları bаşlаmıştı bile. kеndimе inanamıyоrdum, resmen götüm yаrаk istiyordu! büzüğümün аçılıp kapanma рeriyоtlarından birinde, zamanlamasını fazla güzel ауаrlауаn kocamın babası ѕikinin başını yanlız sırada götüme sokuvermişti. “baba bіrаz dur…” demiştim.. aсımıştı. heyeсаndаn nefesіm kesilmişti, іkіmіz de kısа yanlız ѕüre hareketѕіz duruр, soluklandık. arkasından kaуınpederimin siki yаvаş yаvаş, milim milim içimе kayıyordu. sikinin her miliminin götüme girişini hissediуordum. acıylа beraber süper, nefiѕ yanlız şеydi, böуlе birşey nаsıl anlatılır bilemiyorum, bu his lakin yaşanır… kaуınpеdеrimin daşşakları amıma değdiği аn, sikinin tamamının götüme girdiğini аnlаdım. siki ateşten yanlız kor gіbі götümü dağladı. inanılmazdı. o doluluk, o yoğunluk, o аteş götümden taşıр, vüсudumun her nоktаsını еtkiliyordu, taa beynіme kadarr. iѕtemim dışı, götümü yanlız değirmen taşı gibi döndürmeye başlayınca, ileri geri, sağa sola. artik kаyınpederim de yanlız sanatkar titizliği ilе ѕіkіnі götüme sokup çıkarıуor, pоmpalamalarının şiddetini arttırdıkça arttırıyordu. siki götüme her girişindе daşşakları da amıma çarpıyor, amımı kudurtuyordu. yanlız zaman daha sonra, “cаnım babammm…” dediğimi hatırlıyom, еvеt, boşalıуordum.

bоşalma ne demek, sankі işiyordum. stop durak bіlmіyоrdum. tam geçti derken bіr ilk dalga benі alıp аçıklаrа atıyordu. kayınрederim sikini götümden çıkarıp amıma ѕoktu ve amımı sіkmeye bаşlаdı. keyiften bayılmak üzеrеydim, “boşal…” dіуebіldіm іnlemelerіm arasında. kocamın babası içime рüskürüyordu. o sıcаk dölleri benі kendimize getіrdі. çivi çiviyi ѕöküyоrdu, yanlız аteşi yanlız bаşkа atеş söndürüуordu. kaуınpederim aniden sikini аmımdаn çıkardığında, arka yanaklarımda da döllerіnіn sıcaklığını hiѕѕettim. kayınpеdеrim hаlen уoğun birşekilde boşalıyordu, bitmiyоrdu dölleri. sanki gеnç bulunan kocam değіl babasıydı. boşalması bittikten sonrа döllеrіnі sikinin başıyla iуice yaydı belime vе kaѕıklarıma kаdаr. fazla zevkliуdi… yanlız iki. dakika dinlendikten sоnra tеmizlеndik vе topаrlаnmаyа bаşlаdık. giyinirken, “babacığım, bu yeni ve son dеfa olmuş. bіrdaha kesinlikle olаmаyаcаk!” demiştim.. kayınpederіm dе, “tamam bayanım, söz bіrdaha olmayacak!” demişti.. sözünü de tuttu, birdaha sіkіşmek іçіn taleрte bulunmаdı. lakin havlu atan bеn olmuştum., ѕikişme tаlebi yanlız hafta daha sonra benden çıktı. tam 2,5 senedir. da kaуınpederimle her fırsаttа sikişiуоruz. birtürlü yeter dіyemіyorum. ikі günü gеçti mі, kоşuуоrum arkasına yatıyоrum. kocamın babasıi çоk lakin fazla ѕeviyorum. o bеni götümdеn yeni ѕiken еrkеk, götümün sahіbі, götsеvеr kаyınpederіm…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Gül ile İlk Defa.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babe Shower

Gül eşinden boşandıktan sonra çocuklarıyla yalnız yaşayan, bir hayli geniş aile klanımız içerisinde akrabamız bir genç kadındı. Yakındık, samimiydik, dul olduğundan korunmaya alınmıştı, ailece sık sık görüşürdük. O yaz da kocası olmadığından ailesinin yazlığına onları bırakma işi bana kalmıştı. Altı ve on yaşındaki çocuklarını ve eşyaları arabaya yükleyip sekiz saatlik yolculuğun sonunda akşam üstü sahildeki evlerine varmıştık.

Yol boyunca çocukların uyumasını da fırsat bilerek uzun uzadıya konuşmuş, hatta müstehcen fıkralar bile anlatmıştık. Ayağındaki bez ayakkabılar, üstünde bolca bir şort etek, içinde göğüslerini iyice baskılayıp zapt etmiş spor sütyeni, iki renkli kalın askılı atlet vardı. Uyukladığı kısa aralıklarda hızımı iyice yavaşlatıp bol bol bacaklarını ve vücudunu seyrediyordum.

Çaktırmadan birkaç resmini almıştım yine. Hatta bir ara kendi şortumun bacak arasından elimi sokup sola doğrulttuğum penisimle oynarken öyle bir sertleşip kalkmaya başladı ki… Sonunda dayanamadım. Tenha ve kapalı gibi bir benzin istasyonuna girip pis tuvaletinde masturbasyon yapmak zorunda kaldım.

İlk defa bu kadar uzun süre baş başa kalıp rahatça sohbet etmiş ve hatta ağırlıklı olarak benimki olmak üzere cinsel hayatımıza dahi girmiştik. Oldukça sık görüşürdük. Hayli ilerlemiş, fakat mesafeli bir samimiyet vardı aramızda… Onun için benimle cinsel konularda konuşabilmek su içmek kadar doğal bir şeydi…

Annesi ve evli ablasıyla çocuklarından oluşan çekirdek ailesini de esk**en beri tanıdığımdan iki gün yazlıkta onlarla beraber kalacak, sonrasında işim için daha güneye devam edecektim.

Vardığımızda artık akşam üstü oluyordu ve deniz çok davetkardı. Aklımda sadece denize atlayıp serinlemekten başka, Gül’ü de denize girmeye razı edip onu bikiniyle görmek vardı.

Gül evlendikten sonra, hele özellikle ilk doğumundan sonra daha yuvarlak hatlara sahip olmuş, annelik onu daha bir seksileştirmişti. Ortadan büyük göğüsleri ikinci doğumunda biraz sarkmıştı. Ama her erkeği kışkırtacak denli derli toplu duruyorlardı. Bacakları biraz kalınca olsa da ayakları ve parmakları güzel, uzun ve her zaman bakımlı olurlardı.

Evimize misafirliğe geldiği zamanlarda çorapsız olması için dua eder, gelmelerini dört gözle beklerdim. Evimizde olduğu zaman zarfında büyük bir rahatlıkla oturup kalkar, her zaman giydiği kısa eteklerinden çoraplı bacakları açılıp saçılırdı. Ben de o açıldıkça görünen manzaraları mümkün olduğunca seyredip aklıma yazardım. Çaktırmadan telefonumla bir sürü frikikli resmini çeker, bunları da yalnız gecelerde kendime masturbasyon malzemesi yapardım.

Eşyaları alelacele indirip bir an önce sahile gitmek istediğimi ve denize girmenin onun için de çok iyi olacağını devamlı telkin ediyordum.

“Dur bakalım önce çocukları bir halledeyim, belki…” diyordu. İçinin burkulduğunu ve onun da benimle birlikte denize girmek istediği hissediyordum.

Daha fazla ısrar etmeden, kısa bir hoşbeşten sonra küçük çantamın içindeki deniz eşyalarımı alıp plajın yolunu tuttum.

Biraz yüzdükten sonra hala kıyıda şezlonglarda oturan kızları seyrederken bir anda plaja doğru koşar adım gelip elini güneşe siper yapıp sahilde beni arayan Gül’ü görünce çocuk gibi sevinip doğruldum ve çılgın gibi el sallayarak yerimi belli ettim.

Gerçekten çok heyecanlanmış, sevgilisiyle ilk defa buluşan biri gibi hissediyordum. Bir anda bu düşünce beni rahatsız edip içimi suçlulukla doldurdu. Ben ne yapıyordum? Saçma sapan bir yere gidebilecek riskli bir durumdu. Bu düşüncelerle o içimde uçan kelebekler bir anda duruverdi ve öylece eşyalarını hemen benimkilerin yanına bırakmasını seyretmeye başladım.

Fakat durgunluğum üstündeki straplez havlu deniz elbisesini aşağıya doğru indirip ayaklarından çıkarırken bir anda geçti.

İri çiçek desenli renkli bir bikini giymişti. Boynunun arkasından ipini bağlayıp denize doğru yürürken bacaklarını ve kalçalarını hayranlıkla seyretmeye dalmıştım.

Suyun kasıklarını geçmesi ve ürpererek içine çektiği karnıyla dahada irileşip taşacak gibi olan göğüslerine ipnotize olmuş şekilde bakıyordum. Sonunda suya dalıp biraz yüzdükten sonra yanımda bitiverdi.

Yanımda ayaklarını yere basıp göğsümüze kadar ulaşmayan suda dikilince saçlarından akan sular, göğüslerinin arası ve diken diken olmuş kolları nutkumu tutturmuş, kalakalmıştım. Kekeler gibi bir sesle ancak,

“Üşümüşsün…” diyebildim.

“Evet, hadi yüzüp ısınalım biraz…” deyip suyun üstüne zıplarcasına çıkıp kulaç atmaya başladı. Tabi bu arada harika kalçaları da ıslak ıslak önümden geçit töreni yapmış ve biraz önceki suçluluk çoktan yok olup gitmişti.

Hızlı kulaçlarla ona yetişip biraz daha açıldık. Durunca üşüdüğümüzden hızlıca hareket edip hem sohbet ediyor hem de yorgunluk atıyorduk. Bir ara arkadan şakalaşarak boynuma sarılmış, soğukça suyla iyice sertleşmiş göğüslerini sırtımda ezmişti. O ne hissetmişti bilemiyorum ama su bu kadar soğuk ve denizin içinde olmasak o anda penisim kazık gibi olurdu.

“Üşüdüm biraz.. Hatta baksana tüylerim diken diken oldu… Sür bak elini…” diyerek kolunu bana uzattı. Bu arada suyun üstüne doğru sırtüstü kaldırdığı vücudu, önce göğüsleri ve sonra da karnı olmak üzere suyun dışına bir ada gibi çıkmıştı. Kibarca, incitmeye korkarcasına koluna sürdüm elimi, ben pürüz değil ateş hissediyordum. Hatta bir anda göğüs ucunun birinin kalınca olan bikinisine rağmen belli olduğunu fark ettim.

“Sürmeme gerek yok.. Baksana göğüslerinden bile belli oluyor” deyince bir anda suyun içinde batıp utangaç,

“Nasıl yani? Açılmış mı?” deyip bikinisinin kaydığını zannedip düzeltmeye çalıştı.

“Yok hayır.. Üşüyünce ucu belli olmaya başlamış. Bir üşüyünce bir de tahrik olunca kabarır ve sertleşir ya, işte öyle…” dedim. Şimdi ne olduğunu anlamış ve utanmıştı. Ardından da hemen yüzüne bir muzip ifade gelmişti.

“Amann… Bizimki sertleşiyor, sizinki de küçülüp içine kaçıyor işte…” deyip şuh bir kahkaha attı.

Hiç tereddüt etmeden kafamı öne eğip şortumu suyun içindeyken sanki görebilecekmişim gibi açıp bakar gibi yaptım. Kafamı acele ve panikle kaldırıp

“Eyvah… Gül… Benimki yok olmuş.. Düşmüş galiba…” diyerek yalancı bir panik hareketiyle komiklik yapıyordum.

Bu arada o da buna katıla katıla gülüyorken ben de bir anda ciddileşip elimi şortumun içine soktuğum belli olacak şekilde gerçekten küçülmüş penisimi kavradım. Bu sefer ciddiyetle,

“Hakikaten kız… Bu benimki çok küçülmüş, baya bamya gibi olmuş” dedim. Gülüşmemizin sonunda,

“Hadi artık ben çıkayım, çocukları anneme bıraktım. Hem akşam yemeği için hazırlık yapmam lazım, yeter bu kadar gevezelik… Yarın deniz gevezeliğine devam ederiz.. Sen geliyor musun?” diye sordu.

“Ben biraz daha kalayım. Şu düşen çükümü bulup bamyanın yerine takmam lazım” deyince kahkaha atıp

“İyi fikir bence de… Sana her zaman lazım olacak…” dedi.

Arkasını dönüp hızlıca kıyıya doğru yüzmeye başladı. Çok geçmeden kıyıya ulaşıp kurulanmadan havlu elbisesini giydi, el sallayarak gözden uzaklaştı.

Ben de çok oyalanmadan çıkıp kurulanıp eve vardım. İki katlı bir villaydı, çok büyük değil ama güzel geniş bir balkonu vardı. Bana alt kattaki odayı yapmıştı annesi, onlar da üst katta yatacaklardı. Açıkçası benim de işime gelmişti. Hem alttaki banyo tuvalet bana kalacak hem de gece birkaç duble içip istediğim saatte yatabilecektim.

Evde koşuşturma başlamış, yakındaki sitede oturan ablası ve çocukları da gelince ev curcuna olmuştu. Duşumu alıp üstüme bir şeyler giyip mutfağa yöneldim. Gül alelacele topladığı saçları ve hafif bir günlük ev elbisesiyle bir şeyler yapıyor, annesi de gidip duş alıp giyinmesini söylenip duruyordu.

Yardım edecek bir şey olmadığını söyleyip beni balkona kovdular, ben de ikiletmeden balkonda yanlamasına duran salıncağın önündeki şezlonga attım kendimi… Annesi, ablası hatta büyük kızlar devamlı bir şeyler taşıyıp duruyorlardı. Sonunda ablası,

“İşte rakı da geldi.. Haydi kendine koy bir kadeh…” deyince yerimden kalkıp dediğini yaptım. Sofra hazır ama yemek daha pişmemişti.

Gül hızlıca gelip salıncağa kendini attı, salıncağın zıplamasını eğlenceli bulup çocuk gibi biraz daha yerinde sıçrayarak zıplamasını sağlamıştı. Çok eğlendiği ve neşesinin yerinde olduğu belliydi.

Yerinden hafifçe uzanıp eğilerek elimdeki kadehi işaret etti, ben de ona doğru uzatınca bir anda kapıp, irice bir yudum alıp yutmadan bana geri uzattı. Şaşırmıştım, o da hala yutamamış ve gülmeye başlamıştı. Birazı sıkıca kapalı tutmaya çalıştığı dudaklarının arasından parmaklarından eline akmış. gerisini de zorla yutmuştu.

“Yuh görmemiş.. Şey görmüş yeni gelin gibi ne atlıyorsun öyle?” dedim. Gülerek

“Atlarım… Tutarım… Yutarım…” dedi. Dedi ama bir anda manasını da anlayınca kalakaldı.

“Vallahi afiyet olsun…” dedim ben de gülerek. Utanmıştı biraz ve o arada parmak arası terliklerinden kurtulup hemen benim bacaklarımın önünde bacak bacak üstüne attı. Şezlong zaten alçak olduğundan ve de boyu salıncağın üçte biri kadar bir yerini kapladığından üstteki ayağının tabanı neredeyse dizlerimin üstünde gelmek üzere bir yerde duruyordu.

Bakakalmış ve gerçekten hipnotize olmuştum. Her zaman bakımlı olan yeni sürülmüş parlak koyu kırmızı ojeli, yumuşacık tabanlı pembe bir ayak önümde duruyordu. O farkında olmadan bir hava tutturmuş, bir şeyler anlatıyor, bülbül gibi şakıyıp duruyordu. Zaman zaman da anlattıklarıyla ya da salıncağın hafif sallanmasıyla hareket eden ayağını, ayak bileklerini ve oturduğundan ezilmiş baldırlarını seyrediyordum.

Gerçekten tahrik olmaya başlamıştım ve penisim altta kıvrık durduğu yerden külodumun içinde sertleşmeye ve kendine çıkış arar şekilde hareketlenmeye başlamıştı.

O hala bir şeyler anlatıyor, ayakucunda olanların farkına varamıyordu. Bir anda ayak değiştirince manzara değişmiş, ezilip kızarmış baldırı daha da bir açığa çıkmıştı.

Bir anda göz göze geldik ve benden bir cevap beklediği belli bir suratla bana bakıyor, ama cevap gelmeyince benim yüzümdeki bu acaip ifadeyi anlamaya çalışıyordu. Yutkunarak

“Efendim..? Duyamadım Gül…” diyebildim kısık bir sesle.

“Zaten deminden beri duymuyor gibisin. Nerelerdesin sen?” dedi.

“Şey.. Biliyorsun ben… Ayaklar konusunda biraz fazla hassasım.” diyebildim çekinceli bir şekilde. Biraz doğrulmuştum oturduğum yerde, çünkü penisim baya sertleşmiş ve solda bulduğu boşlukta şortumun altında sopa gibi duruyordu.

“Aaaa.. Sen sevmiyor muydun ayakları?” diye gülerek muzipçe bir tavırla bir anda doğrulup, üste attığı bacağını indirip sanki iğrenip kaçındırmak için yapar gibi dizime ve bacaklarıma sürtmeye başladı. Durumumu daha da zora soktuğundan haberi yoktu tabi..

Bir anda seri bir hareketle bacaklarıma sürttüğü ayağını sol elimin avuçiçi ile topuğundan, sağ elimle de parmaklarından sıkıca yakalayıp tuttum. Biraz kaçırmaya çalışsa da hemen bundan vazgeçip anlamayan yüzle bakmaya başladı.

“Sen.. Sen yanlış anladın.. Ben ayaklardan, hele bakımlı ve ojeli ayaklardan çok tahrik olurum ve de şu anda oldum.” diyebildim. Hala anlamamış ve sorgular bir ifade ile,

“Nasıl yani şimdi? Tahrik… Nasıl yani?” diyebildi.

Ellerimin arasındaki ayağını hala bırakmak istemeyen bir kuvvetle tutuyordum. Kalakalmıştı ve sağ elimle hiç bırakmadan biraz sıkıp biraz yumuşatarak hafif bir masaj yapar hale gelmiştim. O da ayağını çekip kaçıramıyor, heyecanı artmış ama ne olduğunu anlamamıştı.

“Nasıl yani.. Bayağı tahrik mi oluyorsun?” dedi.

“Evet canım, bak istersen…” diyerek kaykılarak oturduğum yerden, elimde tuttuğum ayağını bırakmadan önünde ayağa kalktım. Çok az bir mesafe vardı ve yukarıya doğru elimde kalkan bacağına doğru dönüp, solda sertleşip ayağa kalktığımda iyice belli olan penisimi ayak tabanına yasladım.

Bir anda bir sessizlik oldu ve ayağının altında taş gibi olmuş penisimi hissetti, nefes bile alamıyordu sanki zaman durmuş gibiydi. Ellerimin arasından usulca indirip ayağını bırakınca iyice belli olan penisimi şortumun üstünden tek elle kavrayıp,

“Şu yaptığına bak.. Ne hale getirdin bamyayı… Sayende patlıcan oldu” dedim.

Gülmüyordum ama kızgın bir sesim de yoktu. Bir an gözü penisime takılmış ve suskunluğu dudaklarının ucundaki muzur gülmeyle bozulmuştu. Hatta utanıp başını balkondan dışarıya çevirip bir kahkaha attı. Onun gülmesiyle ben de bir anda rahatlamış, içimden bir patlama gibi kısa bir gülüş gelmişti.

“Ne yapacağım şimdi biliyor musun? Gidip bunu indirmem lazım, iş çıkarttın bana…” diyerek döndüm ve gözüme ilk ilişen bir şalı önümü kapatır şekilde tutarak banyoya yöneldim.

Banyoya girdiğimde sabırsızlıkla kapıyı kapatıp şortumu indirip hemen taş gibi penisimi kavrayıp masturbasyona başladım. Ses çıkarmadan hızlıca yapıyor, tüm gün gördüklerimi film şeridi gibi gözümün önünden geçirerek hayalimde Gül’ü kuruyordum.

Bir anda gözüme çamaşırlığın üzerinde duran külodu ve birbirinin içine soktuğu cuplarıyla bugün giydiği bikini çarptı. Hiç sonunu düşünmeden, sanki cezalandırıyormuşum gibi onları elime alıp önce bikinisinin altını koklayıp öpüp, sonra da penisimin başına sürmeye başladım.

Artık patlamak üzereydim ve elimde çanak gibi tuttuğum bikinisinin üstünden birinin içine fışkırarak boşaldım. Son damlasına kadar içine doldurup sildikten sonra, diğerini üstüne kapatıp tekrar kirli sepetinin üstüne koydum. Hızlıca kıpkırmızı olmuş ve hala yarı sert penisimi kurulayıp banyodan çıktım.

Annesi ve ablası salonda çocukları yediriyorlardı, bana bakmadan

“Yemek hazır, çocuklar yiyince yiyebiliriz biz de…” dediler. Kalbim hala deli gibi attığından sadece gevelercesine bir “tamam” diyebildim.

Balkona çıktığımda Gül sorgular bir şekilde yüzüme bakıyordu. Ona doğru yöneldim ve iyice yaklaşınca hafifçe kulağına eğilip

“Sana banyoda, bikininin içinde mesaj bıraktım” dedim. Bir an hala kabarıklığı hafifçe belli olan şortumun önüne, oradan da yüzüme doğru baktı ve hiç bir şey demeden kalkıp banyoya doğru yürümeye başladı.

Salıncaktan kalktığı yere bu sefer ben oturdum. Ama oturunca bir anda bir pişmanlık ve büyük bir suçluluk da benim içime oturdu. Bu yaptığımın bir geri dönüşü yoktu ve akraba sayılan evli bir kadına yapılması cesaretten çok aymazlık olan bir davranıştı ve çok ama çok kötü sonuçları olabilirdi.

Salondaki hareketlilik çocukların yemeğini bitirdiğini ve annesiyle ablasının mutfaktan yemekleri getirdiğini gösteriyordu. Gül ise ortalarda yoktu.

İki üç dakika geçmeden Gül hariç herkes balkona gelip sofraya oturmuştu. Hatta çocuklar bile masada yerlerini almışlardı. Annesinin birkaç seslenmesine cevap vermeyen Gül artık benim de paniklememe sebep olmaya başlamıştı. Küsmüş ve gelmeyecek, ya da acaip bir duygu patlamasıyla ortalık ayağa kalkacak ve bunu ben nasıl açıklayacaktım.

Büyük kızlardan biri anneannesinin direktifi ile yine banyonun kapısına gidip sofranın hazır olduğunu ve onu beklediğimizi söyledi.

Birkaç dakika geçmemişti ki koridorda Gül göründü. Hızlıca adımlarla geliyor, başındaki havludan da duş aldığı belli oluyordu. Biraz durgun ve ifadesiz bir suratla balkona çıkıp yerine oturdu. Masadakilerin neşesi onda yoktu ve benim olduğum tarafa bakmıyordu bile.

Sadece gerekli cümleler kuruyor, bir şey anlatmıyordu. Benim de içim gittikçe daha çok eziliyor, resmen yerin dibine geçesim geliyordu. Neden sonra bir anda neşelendi ve ablasıyla annesiyle sohbete başladı, ama bana karşı hiçbir tepki vermiyor, beni muhatap almıyordu. Bu şekilde yemeğimiz bitti.

Sofra toplanırken ben de birkaç sefer bir şeyler taşıyarak yardımcı olmuş, koridorda karşılaştığımızda bile yokmuşum gibi bir tavırla yanımdan geçip gitmişti. Ben de biraz değişiklik olarak çocuklarla oyun oynayıp vakit geçirmeye çalışıyordum. Aklımdan geçen, sabah erken saatte bir bahane bulup buradan kaçmaktı. Zihnimde de söyleyeceğim bahaneleri planlıyordum.

Yaklaşık bir saat geçmişti ki ablası gitmek için hareketlendi. Yanıma gelip önce sıcacık ve samimi bir sarılışla veda etti, mızıklanan çocuklarını çeke çeke evden ayrıldılar. Gül zaten uykusu gelmiş olan ufaklığı yukarıya odasına çıkarmış, anneannesi de büyük kızı artık yatma vakti geldiğine ikna etmeye çalışıyordu ki yukarıdan otoriter ve kızgın bir sesle Gül’ün bağırışını duyduk. Kesin bir sesle artık yatılacağını söylüyordu.

Onlar ışıkları söndürüp yukarı çıktığında ben de yarı karanlık mutfağa geçtim. Kendime bir kadeh rakı koyup hızlıca mutfakta içerek suçluluk duygusundan kurtulmayı ve sonra da sızıp uyumayı düşünüyordum.

Bir anda bir karartının mutfağın kapısına geldiğini hissettiğimde dönüp ifadesiz bir yüzle kapıdan bana bakan Gül’ü gördüm. Hiç bir şey söylemeden dönüp balkona yöneldi. Rakımın üstüne ek yapıp ben de arkasından balkona çıktım. Salıncağın ortasına oturmuş, bu sefer bağdaş kurmuştu. Suçlu bir sessizlikle yine aynı şezlonga iliştim.

Bu sessizlik süresi uzadıkça içim daha çok eziliyor ve patlamasının şiddeti daha da çok artacakmış gibime geliyordu. Derken bir hışımla gözlerimin içine bakarak;

“Sen ne yaptığını sanıyordun? Sen nasıl.. Nasıl böyle bir şeye cür’et edersin? Annemin evinde.. Çocuklarımın yanında.. Nasıl yaparsın bunu?” deyiverdi. Verecek hiçbir cevabım, hiçbir savunmam ve bahanem yoktu, çok çılgınca ve saçma bir şey yapmıştım.

Kekeler bir şekilde birşeyler söylemeye çalışırken, sözümü kesip tekrar aynı hiddetle

“Ne kadar korktuğumu, gördüğüm şeyin ne olduğunu anladığımda ne kadar şaşırıp şok olduğumu biliyor musun”

“Evet.. Özür dilerim Gül.. Biliyorum, çok saçma ve gereksiz bir şeydi”

“Özür dilerim mi?..Sen ne yaptın biliyor musun? Benim bikinime bilmem neyini sürttün… “ derken, yüzünün ifadesine bir anda aşırı sinir kaynaklı, engellenemez bir gülme yayıldı.

Şaşırmıştım ama bu duygu değişimi beni daha da afallatıp korkutmuş, daha ciddi bir patlamayı bekler hale gelmiştim. Suçlulukla öne eğilmiş başımı kaldırmadan rakımdan bir yudum aldım.

“Bir de utanmadan karşıma geçmiş keyif rakısını yudumluyor beyefendi.. Boşalmış ya… Rahatlamış ya…” deyince kendi kendime hakikaten ne utanmazsın diye içimden geçirdim. Tam ağzımı açıp, sabah erkenden giderim.. çok özür dilerim diyeceğim anda yine gülerek

“Bir de ikram bile etmiyor, sadece kendi içiyor bencil pezevenk…” dedi. Duyduğuma şaşırmış, aklım da duygularım da altüst olmuştu.

“Bak hala bakıyor… Versene şunu öküz.. Hep bencilsiniz. Hiç karşınızdakini düşünmüyorsunuz.. Sikelim boşalalım, dönüp kıçımızı yatalım.. Ooohh… Sen iç biz seyredelim.. Versene şunu bana…” deyip elini uzattı.

Aklım yerinden çıkmış dumur olmuştum. Hem bu kelimeleri ondan daha önce duymamış, şok olmuştum, hem de konuşmanın mecrasının nasıl bir anda değiştiğini anlayamamıştım. Kadehi uzattığımda elimden koparırcasına alıp yine kocaman bir yudum içti, bu sefer hiç oyalanmadan yutuverdi. Bana bakmadan,

“Nasıl böyle bir şey yaparsın?” diye bu sefer gerçek bir cevap bekler şekilde sordu. Geveleyerek

“Gerçekten özür dilerim.. Bir anda gerçekten kontrolden çıktı.. Ve düşüncesizce yapıverdim. Gerçekten çok özür..” derken beni sustumak için eliyle işaret etti ve

“Gerçekten ayaklar bu kadar çok mu tahrik ediyor seni..?”

“Evet” dedim utangaçça, “Sadece bakarak bile boşalabilirim..”

“Peki benimkiler de o kadar mı güzel..? Ne anlatabilirsin onlarla ilgili?” deyince yüzüne baktım, ifadesiz yüz gitmiş ama gülen bir hali de yoktu.

Anlamaya çalıştığı belli oluyordu. Altında bağdaş kurduğu sağ ayağını çıkartıp bu kez uzatıp, otururken kıvrılmış dizimin üstüne koyup beklemeye başladı. Yine heyecanlanmıştım,

“Gerçekten çok güzel ve bakımlılar.. Her zaman da güzeller.. Seni her gördüğümde açık bir ayakkabı veya ince şeffaf çoraplı olmanı diliyorum” dedim itiraf edercesine.

“Ulan manyak…”diyerek bir ayağı altında diğer ayağı hala dizimdeyken doğrulup bana doğru dikildi.

“Zaten ilk şoku ayağımı taş gibi olmuş pipine yasladığında yaşadım.. Daha ne olduğunu anlayamamıştım ki dönüp çıkıp gittin.. Bir de geldin ki, neymiş, mesaj bırakmışmış.. Banyoda iki saat mesaj aradım saçma sapan bir yazı olur da annemin ya da çocukların eline geçmesin diye…” Durdu, bir yudum daha aldı,

“Sonra bikini dediğin aklıma geldi. Alıp baktım ki içinde krema gibi bir şey var.. Ne olduğunu anlamamla donup kalmam bir oldu. Şokla ağlamaya başladım. Sesim duyulmasın diye hemen duşa girdim ki ses gelmesin.. Alelacele bikinimi, senin spermlerini yıkarken bu sefer içim bir acaip oldu”

Son cümlesinden sonra bakışını kaçırarak sözünü kesti. Anlattıkları içime oturuyordu ama bir anda cümlenin gerisini getirmeyişi bu sefer beni çoşturdu ve nereden geldiğini bilemediğim bir cesaretle alaycı bir sesle “Eeee?” dememle hiddetle dönerek

“Orospu çoc… Sen beni düşünerek otuzbir çekmişsin.. Neremi, nasıl düşledin diye düşündüm. Hem utandım hem de.. Ne bileyim işte.. Merak ettim”

“Her yerini.. Göğüslerini… Bacaklarını… Kalçalarını… Karnını… Hele ayaklarını…” dedim kısık sesle… Tane tane…

“Yuh sapık… Ben anneyim be… Genç kız değilim ki… İki tane çocuk doğurdum ben… Hem de akrabayız… Neremi beğendin o kadar sapık?” dedi yarı kızgın o kendine has güzel gülümsemesiyle. Bu arada dizimdeki ayağıyla sertçe dürtüyordu. Sonra bir anda

“Şimdi de tahrik oluyor musun? Kalkıyor mu yine pipin? Yoksa biraz önce boşaldın, bitti, rahatladın mı benim evdeki öküz gibi?” diyerek daha sertçe bastırmaya başladı.

Gerçekten tahrik olmaya başlamış, her sertçe bacağımı ittiğinde hareketlenen penisim, bacaklarımın arasında sıkışıp sıkışıp uyanmaya başlamıştı.

“Evet” dedim. “Tahrik oluyorum.. Seni seyretmek hoşuma gidiyor. Beğeniyorum ulan işte seni… Hayranım sana… Ayaklarına… Bacaklarına… Güzelliğine… Daha ötesi var mı?”

“Seyretmek mi? Sadece seyretmek yetiyor mu bari?” dedi gülerek.

“Hayır yetmiyor.. Sadece daha da azdırıyor beni…” diyerek yine hızlı bir hamleyle ayağını yakaladım. Bu sefer birkaç kez çekip kurtarmaya çalıştıysa da öyle kuvvetli tutumuştum ki… Sonunda vazgeçip

“Manyak.. Sıkma… Morartacaksın ayağımı… Bırak lütfen…” dedi.

“Hayır bırakmayacağım.. İzin ver ayaklarının hak ettiği ilgiyi göstereyim onlara… Beğenmezsen, istersen sapık var diye bağırırsın…” dedim.

“Sapık var zaten.. Bikini sapığı.. Ayak sapığı.. Başka ne sapığı?”

“Röntgen sapığı… Bir ara bana gel de, evdeki bilgisayarda senden habersiz çektiğim kendi resimlerini göstereyim sana… Koca bir dosya var senin resimlerinle dolu…”

Bunu söylerken kımıldamasına fırsat vermeden iki elimle kavradığım ayağına baş parmaklarımla tabanından itibaren masaja başladım. Önce parmaklarının dibini, yavaşça ortasına doğru hafif hafif baskılarla geziniyor, her noktasına ayrı ayrı baskılar yaparak hangisinin daha çok hoşuna gittiğini yüzünden ve bacağındaki kasların gerilmesinden anlamaya çalışıyordum.

Şezlongu oturduğum yerden bir kalça hareketi ile tam karşısına gelecek şekilde çevirip altında bir seviyede olduğumdan daha rahat bir şekilde masaj yapmaya başlamıştım.

“Nasıl resimler? Sakın internetlerde görmeyeyim onları, yoksa gebertirim seni…”

“Hayır canım, merak etme… Sen benim en değerli varlığımsın. Kimselerle paylaşmam seni… Onlar benim masturbasyon hayallerimin kaynağı…”

Bir elimi arada bir bileklerinden çekip daha yukarılara baldırına doğru arkadan kaydırıyor, pürüzsüz teninin tadını çıkartıyordum. Hafif hafif gevşemeye başlamış, rahatlayarak vücudundaki gerginlik kaybolmaya yüz tutmuştu. Yumuşadığı belli oldukça biraz daha cüretkar şekilde bacağını iki elimle ovmak için bacaklarımın arasına şezlonga yaslayıp dizine kadar çıkardığım ellerimi hafif sıkışlarla bileğine kadar indiriyordum.

Ses kesilmiş, dikkatle beni seyrediyor ve gittikçe gevşiyordu. Usulca tuttuğum ayağını bu sefer yukarıya doğru kaldırıp eğildim ve önce parmaklarını yavaşça öptüm. Bir an huylanıp kaçırmaya çalışsa da bırakmayarak bunu tekrarladım. Huylanma ile gıdıklanma arası yaşadığı bu şehvet dalgası nedeniyle yüzüne bir gülümseme yayıldı ve dudaklarının arasından

“Sen sapıksın gerçekten.. Çok güzel bir şey bu…” diyebildi.

“Dur, daha yeni başladık. Hemen bitme sakın…” dedim sakince ve fısıldar gibi…

Bu sefer ayağını daha iştahla ve daha sertçe kavrıyor, diplerine bastırdıkça açılan parmaklarını daha iştahla öpüyordum. Ojeli ayaklarına baktıkça ve öptükçe gerçekten iyice azıyordum.

Altına kıvırdığı diğer ayağını çıkarması için işaret ettim. Altta ezilmiş ve kızarıp üstünde izler çıkmıştı.

“Şu garibanın haline bak.. Onu hemen öpe öpe iyileştireyim” dedim. Tipik kadın tepkisiyle şımarıkça bir sesle

“Ne o, şişman mıyım yani? Ezmişim bacaklarımı koca kıçımla, öyle mi?”

“Hayır” dedim.. “Sadece yıllarca hak ettiğini almamış. Şimdi hakkını vereceğim ona…” Sağ ayağını yine bacaklarımın arasına indirip bu sefer sol ayağını avuçlarımın içinde masaja ve öpücüğe boğmaya başladım.

Bu arada penisim iyice sertleşmiş, sıkıştığı yerde ızdırap vermeye başlamıştı. Kendimi geriye doğrultup tek elimde ayağı olduğu halde diğer elimle şortumun içinden penisimi dik hale getirmiştim. Elim ilk seferinde girmeyince düğmesini açıp fermuarımı da indirdiğimden içimdeki külodun lastiğinden başının ucu dışarıya çıkmıştı.

İpnotize olmuş şekilde yaptıklarımı seyrediyordu. Ayağına gösterdiğim bu ilgiden zaten içi geçmiş vaziyetteydi. Benim penisimi düzeltmem ve ucunun gözükmesi onu iyice etkilemeye başlıyordu. Sağ ayağını bacaklarımın arasında dayandığı yerden kaldırıp kasıklarımın üzerine bıraktım.

Donup kalmış, sanki penisimin ezilmesinden korkarcasına ayağını hareket ettirmeden tutar olmuştu. Penisim kasılıp kasılıp duruyordu, daha çok görmesi ve daha yakından hissetmesi için külodumu şortumun içinde aşağıya itip bel lastiğinden testislerimin altına taktım.

Artık oturduğu yerden tişörtümün üstüne çıkan penisimi tamamen görüyordu. Yine ayağını alıp tam tabanına gelecek şekilde penisime yasladım. Artık diğer elimdeki ayağını öpmeyi bırakıp parmaklarını emmeye ve yalayıp yüzüme bastırarak ezmeye başlamıştım.

Kasılıp duran penisim ayağının altında onun da karşılık vermesi ile çoşarken, ben de gittikçe artan bir hırs ve açlıkla, yıllarca seyredip hayalimde yaşattığım o güzelim ayaklara doymaya çalışıyordum. Hızım da, heyecanım da, hırsım da artmıştı ve Gül de benim bu vaziyetimi görerek azıyor, çoştukça çoşuyordu.

Öpüp yalanmaktan pırılpırıl parlar hale gelmiş ayağını da diğerinin yanına, kasıklarıma, biri penisimin bir yanında, diğeri diğer yanında olacak şekilde aşağıya indirdim. Bacakları iki yana iyice açılmış iki tabanı arasında da iyice sertleşip dikilmiş penisimi sıkıştırmıştım.

Ellerimle bacaklarının iç taraflarından baldırlarına doğru okşaya okşaya yukarıya aşağıya gezdirip ovalıyordum. Şortunun önü kasıklarında iyice gerilmiş, üçgeni olabildiğince dışarıya doğru şişmişti. Elimi üstüne koyduğumda ilk hareket olarak nefesiyle bir uhh çekse de hemen ellerime engel olacak şekilde beni durdurup, şehvetten ve heyecandan kısılmış bir sesle

“Dur bir dakika.. Napıyoruz biz? Ya yakalanırsak?” diye sorguladı.

Azgınlıktan gözüm dönmüş, artık tavan yapmıştım. Bu anın bitmesini hiç mi hiç istemiyordum. Fakat kendimizden geçmiştik ve istemediği bir şeye zorlamaktan ziyade, birine yakalanmak korkusu ile ben de durdum.

Geri çekildiğimde rahatlamış ama tatminsiz de kalmıştı. İyice azmış ama yarım kalmış hissediyordu, bu da suratından belli oluyordu.

“Sen kalk, bir çocuklara bak gel, annene de bak, uyumuş mu?” dedim.

Tek tek elime usulca aldığım ayaklarına birer öpücük kondurarak parmak arası terliklerini giydirdim. İstemeyerek yerinde kalkarken bacaklarının titremesini görüyordum. Dengesini sağlamaya çalışırken poposuna tam denk gelen okkalı bir şaplak indirdim. Gülerek hızlı ve sessiz adımlarla koridordan dönüp merdivenlerden yukarı çıkıp gözden kayboldu.

Oturduğum yerde toplanıp birkaç saniye bundan sonra ne olacak diye düşünürken gittiği yere kadar deyip ayağa kalktım. Hala taş gibi olan penisimi zorla külodumun ve şotumun içine hapsedip su almak için mutfağa yöneldim.

Yukarıdan konuşma sesleri geliyordu. Annesine bir şeyler söyledi ve çocukların odasına gittiğini duydum. Mutfakta ışık yakmadan en büyük bardağa dolaptan buz ve su doldurup tekrar balkona döndüm. Kulak kabarttığımda yukarıda derin bir sessizlik hakimdi ve Gül gelmiyordu.

İçim bir garip oldu. Belki de böylesi daha hayırlı diye düşündüm. Belli ki pişman olmuş aşağıya inmemeye karar vermişti. Yarım kalan rakımı içip sonra yatarım diye içimden geçirirken bir hayalet gibi bir anda beliren Gül’ü görünce irkildim. Düşüncelere daldığımdan gelişini görmemiştim. O da herhalde iyice sessiz bir şekilde gelmişti.

Yüzü biraz durgun gibiydi yavaşça gelip salıncakta yanıma ilişip kolumun altına sokuldu ve bir anda sanki titriyormuş gibi bir sallantı oldu.

Dönüp yüzünü kaldırmaya çalışıyordum ama o yüzünü saklıyordu. Elim gözünden süzülen birkaç damla yaşla ıslanmıştı. Neden sonra yüzünü bana çevirmeye razı olduğunda gözlerinde gerçekten yaş olduğunu gördüm.

“Pişman oldun değil mi Gül? Özür dilerim. Bunu sana yapmamalıydım.” dedim yumuşakça.

“Hayır.. Suç senin değil. Sadece… Az önce gerçekten çok arzuladım. Yukarıda çocukları görünce bir acaip oldum” dedi.

Gerçekten bu sefer pişman olmuştum.

“Hadi yatalım Gül, boş ver” dedim.

“Hayır seni istiyorum” deyip bir anda dudağıma yapıştı. Öyle arzuyla ve şevkle emiyordu ki morartacak diye korkarak zorla dudaklarından kurtuldum.

“Napıyorsun Gül? Lütfen dur.. Bu acaip bir yere gidiyor.” deyince

“İstediği yere gitsin. Umurumda bile değil. Beni sen azdırdın.. Şimdi de sen doyuracaksın.. Becer beni.. Sik beni.. Ne istiyorsan onu yap… Ama ne olur beni böyle bırakma…” deyip yine boynuma sarıldı.

Kontrolü elime alıp dudaklarından kurtulup bu sefer ben onun boynuna, saç diplerine yumuldum. Nefesimle irkilip daha da tahrik olduğunu biliyordum ve sağ elim kısa geceliğinin üstünden göğüsüne yapışıverdi.

Yatmak için hazırlandığından sütyenini çıkarıp açık yakalı yumuşacık bir gecelik giymişti. Göğsünü kavrıyordum ama bu bana yetmiyordu. Elimi eteğinin altından sokup esneterek sıcacık göğüs altlarına ulaştım. Alttan kavradığım göğsünü kibarca ama artan şiddetle sıkıyor, bir parmağımı da zaman zaman göğüs ucunun üstünde gezdiriyordum.

O güzel dudakları bana ayak uydurmaya çalışıyor, bütün şehveti ve hırsıyla dudaklarımızı koparacak gibi birbirimizi emiyorduk. Ellerim göğüslerinde hoyratlaşırken bir anda

“Dur yırtacaksın…” deyip ellerimi itekleyerek kurtuldu. Elbisesini düzeltip saçlarını yukarıya kaldırdı. Boynunun arkasındaki iki düğmeyi açmam için oturduğu yerde yan döndü. Söylemesine gerek yoktu ve milisaniye içinde ikisini de açmış ve omuzlarından aşağıya kayışına rehberlik etmiştim bile…

Geceliğin içinde hapsolan göğüsleri zıplarcasına ortaya çıkmıştı. O anda tüm dünyanın duyabileceği bir şevk ve zevk çığlığı atabilirdim. Açığa çıkan göğüslerini kavramak için hamle yaptığımda kollarını göğüslerini kapatırcasına kendine sardı.

Tecavüz değil keyfini çıkarmak istiyor, gönlünün duygularının, yıllarca unuttuğu kadınlığının okşanmasını ve öyle açılıp kendini sunmayı bekliyordu.

Beklediğini yapıp bir centilmen olmak için biraz sakinleyip keyfini çıkartması ve zirveye yavaşça çıkmasını sağlamak için kendime hakim olmaya başladım.

Ellerimi omuz başlarını kibarca kavrayacak şekilde konumlandırıp boynuna dudaklarımı yaslayıp ufak öpücükler ve sıcak nefeslerle doldurmaya başladım. Bazen uzunca saçları engel oluyor, o zaman bir elimle saçlarını diğer taraftaki omzundan göğüslerine doğru akması için kılavuzluk yapıyor, göğüslerine değsem bile bunu kibarca yapıyordum.

Sırtında aşağılara doğru inmeye çalıştıkça huylanıyordu. Ve tüm duyguları iyice uyandığından sırtı dikleşip yay gibi oluyor, ellerimle kollarını dış taraftan kavrayarak hem sıkıp hem de okşayarak coşkumuzun artmasına yardımcı oluyordu. Sessiz bir hırıltı ve çoşkun bir şevkle dolduğu gittikçe belli oluyordu.

Gerçekten artık iyice azmıştı ve bu gevşeyip gittikçe sunmaya başladığı göğüslerinden belli oluyordu. Göğsünde sıktığı kolları artık bacak arasına kadar kaymış, doğal olarak göğüslerini de iki yandan ortaya doğru sıkıştırıp öne doğru fırlamalarını sağlamıştı. Kollarının açıldığını hissettiğimde sağ omzunun üstüne çıkan dudaklarım aşağıdaki muhteşem manzarayı görmemle heyecanımın bin kat artmasına sebep olmuştu.

Kollarından içeriye doğru yönelen ellerim, kibarca iki göğsünün de uçlarına da temas edecek şekilde alttan kavramaya başlamıştı. Heyecandan biraz terlemiş vücudu, ellerimin özellikle göğüslerinin altından kavramasına, kayarcasına o iki güzelim yuvarlağı taşsa da, avuçlarımın içine oturmasına yardımcı olmuştu. Alttan yavaş yavaş sıkarak masaj yapıyor, aynen sütün gelmesi için yapılan masaj gibi kibarca davranıyordum.

Çok azmış, hatta taş gibi olmuştum ama bu gecenin sert bir sikiş değil, öncelikle uzun zamandır hem ruhen hem de fiziken doyumsuz kalmış bir kadının sevişme ve tatmin gecesi olması için kendime hakim olmalıydım. Onun müsaade ettiği ve açıldığı zamanlarda okşayacak, hatta içini sonuna kadar dolduracaktım.

“Göğüslerim güzel mi?” diye kısık bir sesle sordu. Onay, şefkat, ilgi ve yalan da olsa bir sürü renkli kompliman bekliyordu. Halbuki hiç gereği yoktu ve ben de kulağına iyice yaklaşarak nefesimi de hissedeceği şekilde, ama kısık bir sesle,

“O kadar güzeller ki.. Avuçlarımın içinde iki adet ateş tutuyorum sanki.. Onları azıcık açılan göğüs dekoltenden bile görmek o kadar çıldırtıyordu ki beni… Şimdi burada yakından görmek, seyretmek… Bunlar avucumun içindeyken bana hissettirdiklerini tarif edemem. Bunu sen hissedemezsin. Çünkü tüm gün seninle beraberler ve sırf bu yüzden bile seni kıskanabilirim” dedim.

Bunu dinlerken gözlerinin kapandığını ve başının geriye doğru gitmesiyle hayalinde yaşattığını hissediyordum. Çok kısa bir sessizlikten sonra

“Bir de onları dudaklarımın arasında ve uçlarını emerken neler hissedeceğimi ve sana nasıl zevk vereceğini artık düşünemiyorum bile..”

Bu son tarif içindeki son kalan kısmı da ateşlemiş ve arzuyla büzdüğü dudaklarından bir nefeste çıkan bir sesle,

“O zaman ne duruyorsun? Alsana onları.. Em artık…”

Yan oturduğu koltuktan sırtını yaslamasına yardımcı olup hala sağ elimde olan göğsüne eğildim. Çok yavaş hareket ediyor, seyrederek yaşayacağı hazzın birbirini tamamlaması ve daha da sabırsızlanması için ağırdan alıyordum. Nefes alış verişi bir anda durmuş ve göğsünün biraz önce ayaklarına ve boynuna masaj yapar gibi öpüp emen dudaklarımla kavuşmasını bekliyordu.

Kavuşma direkt olarak orta boy, koyuca hareli ve ucu sertleşmiş meme ucunun dudaklarımın arasına gelmesi ile gerçekleşmişti. Aralanmış dudaklarımın arasında hafifçe emdim. Sonra da dilimle meme ucunu yeniden buluşurdum. Bu kez daha ıslak ve daha sertçe daha istekle ve daha açlıkla…

Aldığı zevkle inleyerek bir nefes koyuverdi. Sabırsızlıkla devam etmemi bekler hale gelmişti. Altından kavradığım elimle biraz daha dikleştirip bu sefer komple ucunu dudaklarımın içine emerek daha ıslak bir şekilde vantuzlamaya başladım.. Bunu devamlı miktarını ve şiddetini arttırarak yeniliyor, her seferinde daha da emip, ucunu dilimle damağım arasında kibarca ezip emiyordum.

“Ooff.. Çıldırtacaksın beni” diyebildi kısıkça.. Bunu bile sesini kontrol edemeyeceği korkusu ile birkaç seferde söyleyebilmişti. Sağ elini boynuma koymuş kontrolsüzce bastırıyor, parmaklarını kısa saçlarımın arasında gezdirip beni okşuyordu.

“Bunları süt doluyken yapabilmeyi o kadar çok isterdim ki..” deyip yeniden önce sağ sonrada dışından kavrayıp bana doğru yönlendirdiğim sol göğüs ucuna yapıştım. Artık daha sertçe ve şevkle emip yalıyordum. Yalamaya doyamıyor, bir ona bir ona, sanki birbirlerini kıskanmalarına fırsat vermemek için çabalar gibi yetişmeye çalışıyordum.

Bütün yüzüm kendi tükürüğümle ıslanmış, artık aralarında kayarken bile onları ezip masaj yapar hale gelmişti. O başımı iki eliyle kavramış artık yukarıya tekrar dudaklarına çıkarmaya çalışıyordu. Sonunda buna izin vererek yukarıya dudaklarına çıkıp bana yumulmasına izin verdim.

Çılgınca dudaklarımı emiyor, yalıyor dilini içine sokuyordu. Ben de uzattığı dilini hafifçe emerek ona yardımcı oluyor, yavaşlamasını fırsat bilip bu sefer de ben onunkileri emip yalıyor ve dilimi içine sokuyordum. Nefeslenmek için ayrıldığımızda yüzüne bakıp

“Senin nereni daha çok seviyorum bilemiyorum ama dudaklarımı ve dilimi her yerine değdirip yalamak ve lezzetini tatmak istiyorum” deyip tekrar göğüslerinin arasına daldım.

Bu sefer önünde diz çökerek bacaklarının arasına girmiştim. İki elimle kenarlarından kavradığım göğüslerini ortada sıkıştırıp birer birer uçlarını yalayıp emiyor, sonra iyice birbirlerine sıkıştırıp iki ucunu da aynı anda yalamaya çalışıyordum.

Sonunda iki göğsünü de sıkıştırmayı bırakıp arasını öperek aşağılara inmeye başladım. Göbek deliğine yaklaştığımda bir anda huylanıp öyle bir kasıldı ki, hem elleriyle başımı kavrayıp karnından uzaklaştırmak için iterek yukarıya çekiyor, hem de bacaklarıyla omuzlarımdan kontrolsüzce sıkıştırıyordu.

Yüzümü yan çevirip göğüslerinin arasına yaslayıp biraz dinlenirken, onun da sakinleşmesini bekledim. Bacakları gevşeyince yeniden öpücüklerle ama bu sefer huylandırmamak için daha sertçe bastırarak aşağılara inmeye başladım.

Kasılsa da artık daha az tepki veriyor ve bu adımın da keyfini çıkartmaya çalışıyordu. Oturduğundan katlanıp kat yapmış göbeği, doğumların verdiği şişlik ve fazlalıklar dudaklarımın altında eziliyor, külot lastiğiyle göbek deliği arasını şenlendiriyordu. Elleri artık başımın iki yanında kulaklarımdan kavramış şekilde benim yolculuğuma bazen izin verip bazen de engel olurcasına yön verip durumunu kontrol ediyordu.

Dudaklarım ve dilim zaman zaman küloduna kadar geliyor ama onun zorlaması ile yine yukarıya yöneliyordu. Hiçbir Victoria Screet koleksiyonu şu anda benim önümdeki pamuklu uçuk pembe külot kadar seksi ve güzel değildi.

Başımı ellerinden kurtarıp ayrılmış bacaklarından geri çekildim. Sol ayağını yeniden ayak bileğinden tutup yukarıya kaldırdım ve direkt olarak parmak uçlarını yüzüme, dudaklarımın arasına getirip öpüp emmeye başladım.

Hem bunu yapıyor hem de göğüslerini ve daha yukarıda beni ve yaptıklarımı ilgi ve şehvetle seyreden gözlerini görüyordum. Gözleri kısılıyor, bazen zevkle kapanıp, sonra da bir saniyesini bile kaçırmamak ister gibi yine bana, dudaklarıma ve emdiğim o güzel parmaklarına odaklanıyordu.

Başka bir dünyada gibiydik ki değildik ve bir anda koridorun ışığının yanması ile panikle yerimizden sıçramamız bir oldu. Annesi aşağıya inmişti ve balkona doğru yarı uyuklar şekilde sallana sallana geliyordu.

Hemen salıncağın altından duvarın kenarına doğru yuvarlanıp boylamasına salıncağın gölgesine saklandım.

“Çabuk yat ve uyuyormuş gibi yap…” diyebildim kısık bir sesle… Yan yatıp göğüslerini anca kapatmıştı ki annesi kapıda belirdi. Net göremeyen gözlerle

“Gül?” diye seslendi. Gördüğü karanlığın kim olduğunu net seçemiyordu.

“Evet anne, benim” dedi titreyen sesiyle. “Ne oldu?”

“Kızım baktım yoksun merak ettim… Burada m uyuya kaldın? Hadi kalk yerine yat, üşürsün.” dedi.

“Annecim, çok özlemişim.. Biraz daha burada yatayım, sonra gelirim” diye cevap verdi. “Sen yat. Merak etme, iyiyim ben…”

“Kızım üstüne bir şey ört. Üşürsün hasta olma sonra.. Dur şu pikeyi al bari üstüne…” deyip kenardaki örtüyü getirip üstüne örttü. Başına bir öpücük kondurup arkasını döndü, çıkarken bir anda dönüp beni kastederek

“Odası rahattır değil mi? Uyudu herhalde” dedi.

“Evet anne, baya oldu yatalı.. Yorgunlukla rakı uyuttu onu da, sen merak etme” deyip geçiştirdi.

Işığı söndürüp merdivenlerden yukarı çıkışını gördükten sonra saklandığım yerden çıktım. İkimiz de derin bir oh çekmiştik. Ayağa kalkmadan yine yerde oturuyordum, Gül salıncakta oturur pozisyona gelince gülerek bana baktı ve

“Uuff baya yakalanıyorduk.. Kalbimin sesini duyacak sandım” dedi.

“Sen ne diyorsun? Ben arkada eridim adeta… Az daha rezil oluyorduk.” dedim. “Şehvet falan kalmadı. Resmen çüküm içine kaçtı” dedim. Gülerek

“Aaaa olmaz ama… Daha yeni başlamıştık” dedi şımarıkça.

“O zaman nerede kalmıştık?” diyerek yine bacaklarının arasına girdim. Tam iki bacağını ayırırken

“Böyle rahat değilim, iki büklüm oldum… Senin de dizlerin acıyacak.” deyip ayağa kalktı ve salıncağın minderini hemen önünde usulca yere indirdi. Muzipçe bir gülümsemeyle

“Dişi kuş yuvayı yapar” dedi. Sanki onsekizlik kız gibi konuşuyordu. Öyle de hissettiği belliydi ve minderin üstüne sırtüstü yattı.

“Ve erkek kuş da onu yalar” deyip bacaklarının arasına gelecek şekilde ben de yüzüstü yattım. Karnına doğru çekip kıvırdığı bacaklarıyla kasıkları ve vajinasını örten külodu tamamen gözümün önündeydi artık.

İleri doğru bir hamle ile kibarca bacaklarının içlerini kasıklarına doğru öpüyor hafif hafif emiyordum. Arada bir de içinden sızanlarla ıslanmış külodunun üstünden dudaklarımı yaslayıp hem kokluyor hem de öpüyordum. Artık yıllardır öpülüp yalanmamış kasıkları buna da alışmış, bacakları yapacaklarıma izin verir şekilde daha da açılmıştı.

Kalçalarının iki yanındaki lastiklere taktığım parmaklarımla yavaşça külodunu çekmeye başladım. Utangaçlıkla tereddüt ediyor, bazen kalçalarını bastırıp belinden lastiğinin inmesine, sonrasında da dışarıya doğru açtığı bacakları ile külodunu çıkarmama engel oluyordu.

Başımı biraz kaldırıp yüzüne baktım. Boynunu bükerek olabildiğince başını kaldırmış yaptıklarımı seyrediyordu. Kibarca ve sakince

“Merak etme.. İstemiyorsan daha ileriye gitmeyelim” dedim.

“Hayır… Çok istiyorum… Sadece biraz.. Utanıyorum… Bir de acımasından…” deyince yerimde doğrulup salıncaktan aldığım yastığı boynunun arkasına destek yapıp rahatlamasını sağladım ve

“Gül, hayatım.. Bırak sana bu zevki yaşatayım.. Seyret ve zevkini çıkar…” deyip yeniden tuttuğum külodunu yukarıya doğru kaldırmaya başlayıp otomatik olarak dikilen ayaklarından kayışını seyretmeye başladı.

Artık bir elimle bacaklarını dik tutuyor diğeriyle dizini de geçmiş olan külodunu yukarıya doğru çekiyordum. Önce biri sonra diğer ayağından kurtulan külodunu usulca yandan yere doğru bıraktığımda artık önümde öperek ve yalayarak kat edilecek iki bacak vardı.

Sol bacağını sağ omzuma alıp kolumla kavrayıp sağ ayağının tabanından öpmeye başladım. Kıvırılan bacağından gözüm tüysüz vajinasına takılıyor ama ulaşmak için acele etmiyordum. Bileğini ve diz kapağına kadar inen dudaklarımla eğilip kalkıyor, aynılarını da sol bacağına yapmaya başlıyordum. Artık ikisini de baldırlarının içlerine kadar yalayarak geldikten sonra yine kasıklarının önünde yerimi aldım.

Bu sefer iki bacağı da iyice açılmış ve kadınlığının en mahrem en kutsal yerini tüm güzelliğiyle gözlerime sunmaya başlamıştı. Yüzüne baktığımda gözlerini utanarak kaçırmış, bacaklarını açarak kendini, cinselliğini bu kadar ortaya sunmasından hem zevk almış hem de utanmıştı. Bu anın hemen geçmesi için sabırsızlanıyordu ve bana bakmadan

“Hadi.. Utandırıyorsun beni…” dedi.

“O kadar güzel ki… Seyretmesi bile yeter…” diyerek gerçekten davetkar duran hafif aralanmış dış dudaklarının içinden pembe pembe göz kırpan iç dudaklarını ve klitorisinin ucunu görebiliyordum. Epilasyonlu olduğu belli olan bir pürüzsüzlükle gerçekten başka bir tarifi olamayacak harikulade bir yasak meyveydi.

Dudaklarımı direkt olarak klitorisinin ucunun gözüktüğü üst kısmını komple arasına alacak şekilde yapıştırdım. Nefes alışverişi bazen duruyor bazen sıklaşıyordu. Biraz dudaklarımın arasında tutup dilimi de ağzımı ayırmadan iki dudağının arasına sokmaya başladım. Yukarıya doğru kıvırdığım ucu klitorisine baskı yapıp yukarıya doğru sıkıştırıp sonra biraz daha derine girmeye çalışıp tekrar aynı hareketi yapıyordu.

Artık nefesi değil inlemesi geliyordu kulağıma, üst taraftan ayrılıp bu sefer iki elimle yavaşça ayırdığım arasına soktum dilimi… Olabildiğince uzatıyor, benim dudaklarım onun iç dudaklarını ayırarak içine giriyor, dilimse yine ulaşabildiği en derin noktadan kıvrılarak yukarıya dışarıya doğru geliyordu.

Kasılmaları artıyor ve gelmek üzere olduğu hissediliyordu. Alttan kalçalarını da ayırır şekilde tuttuğum ellerimle vajinasını olabildiğince ayırmış, sırasız ve değişken bir şekilde dış dudaklarının içini yalayıp, iç dudaklarını dilimle üst dudağım arasında ezerek, zaman zaman da yüzümü olabildiğince bastırarak klitorisine kadar çıkıyordum. Kasılmaları son raddeye geldiğinde bir anda ılık pınarlar gibi akıntı yüzüme doğru gelmeye ve dilimin üstünden dudaklarımın arasından ağzıma dolmaya başladı.

Kasılmaları ve kalçasının kontrolsüzce sallanması ve bacaklarının arasında sıkışan başımla uzun zamandır yaşayamadığı ilk orgazmını kontrolsüzce, sarsılarak yaşıyordu.

Son birkaç istemsiz kasılmasını hareketsizce bekleyip yavaşlar yavaşlamaz daha bir iştah ve şevkle, daha bir şehvetle, sertçe dilimle becermeye başladım. Artık bir parmağım da ufak ufak yardımcı oluyor, ıslanmış delikten içeriye her seferinde daha derine girecek şekilde yol alıyordu. Yeni boşalmış olmasına rağmen hemen yine zevklenmeye başladığı belliydi.

Zevk sularıyla ıslanmış yüzümü gömüldüğü kasıklardan çıkartıp göğüslerine doğrulduğumda hala sağ elimin orta parmağı içinde ve neredeyse dibine kadar girmiş şekilde kıvrılmış ucuyla var olup olmadığı tartışılır G noktasını ararcasına vajinasının ön duvarındaki her noktaya baskı uyguluyordu.

İnlemeyle biten nefes alışları iyice artmıştı. Sadece ohh ve ıhh sesi çıkartabiliyordu. Göğsünü emmek için iyice üstüne abandığımdan bir eli ancak sırtıma diğeri de ancak karnımla kasığım arasına ulaşabiliyordu.

Ellerinin arayışını bitirmek için göğüsünden ayrılıp yüzüne doğru üstünde yükseldiğimde şortumun içinde taş gibi olmuş, saatlerdir çıkıp coşmayı bekleyen penisimi kavradı. Acemice ve kontrolsüz bir şehvetle şortumun üstünden iyice kavrayarak sıkıp duruyordu. Hırıltılı bir sesle

“Çıkart onu.. İstiyorum… Ben de onu yalamak istiyorum” dedi.

Parmağımı vajinasının içinden çıkartıp dizlerimin üstünde dikilince o da yattığı yerden kalkıp şortumu aşağıya doğru çekmeye başladı. Sertleşip kalkmış penisim takıldığından inemiyor, o da zorlayıp duruyordu. Bu bana acı verse de hırsımı ve azgınlığımı daha da arttırıyordu. Sonunda benim de ufak bir düzeltmemle, kazık gibi olmuş penisim açığa çıktı ve şehvetle yutmak istercesine dudaklarının içine ağzına alıverdi.

Gerçekten arzuyla ve şevkle emiyor, biraz da canımı acıtıyordu ama artık onu durdurmakta istemiyordum: Nefeslenmek için ayrıldığında

“Biraz daha sakin ol güzelim…” dedim gülerek. “Merak etme seni dibine kadar doyuracak… Ve o sadece senin bu gece…”

Hafifçe utanıp kızararak kendini yine sırtüstü attı. Kıvrık bacaklarını ayırarak tüm güzelliğini ortaya sererek

“Hadi sik beni.. Ne olur… Lütfenn…” dedi.

Bacaklarının arasına eğilip ağzımda biriken tüm tükürüğümü ona belli etmeden vajinasının dudaklarının üstüne bıraktım. Bacaklarının arasında yerimi alıp sol kolumla sağ koltuk altından yere yaslayarak tüm ağırlığımı verdim. Sağ elimle kavradığım penisimin başını vajinasının dudaklarına ve girerken kayıp canını acıtmasın diye üstüne bıraktığım tükürüğüme sürtttüm. Bu hareketim onu daha da ateşlendirmişti. Yavaşça aletimin başını dudaklarının arasından içeriye itiverdim.

İstemsiz bir şekilde heyecan ve korku ile öyle kasılıp duruyordu ki daha başını bile sokamadan ıslanmış kadınlık organı kasılıyor, kapanıp duruyordu. Biraz daha alışması için yavaş yavaş sürterken bir anda sadece başı girecek şekilde sokuverdim.

Bir anda sesi ve nefesi değişti. Ona sanki tüm içini doldurmuşum gibi geldiğine emindim. Biraz bekleyip kasılmaları azalırken ve her kasılma arasında biraz daha, biraz daha penisimi içeriye zorlarken neredeyse yarısına kadar girmiştim.

Yıllardır ayak parmaklarından başlayıp ayaklarını, göğüs dekoltesini, hatta koltuk altından bazen gözüken göğüs beyazlığından tahrik olup masturbasyon yaptığım, tatillerde ve normal zamanlarda çektiğim resimlerle koleksiyonumda olan ulaşılmaz Gül, bu gece altımda ve her yerini bana sunmak için sabırsızlanan bir kadındı. Hatta penisim vajinasının yarısına kadar girmiş birazdan onu inlete inlete zevkin doruklarına çıkartıp, yalanırken bile boşalan bu kadını çılgınlar gibi orgazm etmeye hazırlanıyordum.

İçinde dünyalar vardı, eminim. Ama bu yetmeyecekti ve dahası da vardı. Biraz geri çekilerek başını içinden çıkartmadan yine yarısına kadar yavaşça sokuyor, çok yavaş bir tempoda sikiyordum. Artık alıştığına kanaat getirdiğim dört beş giriş çıkıştan sonra biraz daha içeriye girdim.

Daha derine girince biraz daha yukarıya doğru çıkıyor ve nefes alışverişi artıyordu. Dudaklarının arasından

“Oohh çok güzel… Harika bir şey… Durma ne olur…” diye mırıldanıyordu.

Üstüne komple uzanıp ağırlığımı dengeli bir şekilde üstüne verip biraz ezip aynı zamanda da belimi kasıklarına göre ayarlayıp kulağına eğilip

“Merak etme daha hepsi girmedi… Birazdan dibine kadar sokacağım ve seni inlete inlete sikeceğim… Bu gece esas şimdi başladı” dediğimde büyük bir zevkle ohhh çekti.

Daha sözüm biterken gerçekten penisimi kalçalarımı kaldırarak geri çekip bu sefer neredeyse dibine kadar sokmaya başladım. İçgüdüsel olarak yukarıya doğru kaçmasını koltuk altlarından geçirip omuzlarından kendime doğru çekerek sınırlandırıyordum.

Bir kaç saniye içinde tutup yeniden, yavaşça bir tempo ile başını çıkarmadan sikmeye başladım. Gerçekten yavaştan başlamış, her seferinde biraz daha hızlanarak sikiyordum. Artık orta bir tempodayken kollarımın üstünde dikilip her girişimde sallanan göğüslerini seyretmeye başladım. Benimle birlikte onlar da tempoya uymuş, yana doğru açılmış şekilde yüzüne doğru gidip gelerek dalgalanıyorlar ve bu da beni çıldırtıyordu. Seks esnasında seyretmesi en güzel şeydi.

Daha da dikilip dizlerimin üstüne kalktığımda bacaklarını da dizlerinin arkasından kollarıma takıp canını acıtmayacak şekilde dikip sikmeye devam ettim. Gelmek üzere olduğumu hissettiğimde içinde hareketsiz kalıp yine yakaladığım bir ayağına dikkatimi verdim. Vajinasındaki kasılmalarını penisimde hissettiğim halde ayağını yalayıp öpmeye başladım. O da kısılmış gözleriyle beni seyrediyor ve hala onun her parçasıyla böyle ilgilenmemden daha da memnun şekilde seyrin ve dudaklarımın keyfini çıkartıyordu.

Kastığım kasıklarım ve birleşik penis ve anüs kaslarından dolayı öğrendiğim teknikle boşalma hissim geçince yeniden bacaklarını indirip ağırlığımı kollarımın üzerindeyken kasıklarına vererek bu sefer daha hızlı ve sert sikmeye başladım. Artık her seferinde şap şap sesleri çıkıyor, duyulmaması için biraz kalçamı sağa sola oynatıyor, böylece penisim de içeride rahminin tüm duvarlarına ve dibine kadar hazzı hissetmesini sağlıyordu.

Nefes nefeseydim, durmadan kulağına fısıldıyordum,

“Daha… Biraz daha var… İşte… Şimdi dibine kadar gireceğim, sakın bağırma, çığlık atma…” dedim ve daha ona bir şey söyleme fırsatı dahi vermeden, hızla girdiğim halde sonuna doğru yavaşlayıp, yavaşça penisimin başı artık kadınlığının en dibini, kasıklarım vajinasının dudaklarını iyice ezdiği noktaya kadar sokup bastırmaya başladım.

Esasen daha önce girdiğim noktada dibine yaslandığını hissediyordum ama artık kanırtmak ve dibine kadar girmek istiyordum. Bu hamle gerçekten gözlerinin faltaşı gibi açılmasına sebep oldu ve neredeyse gerçekten çığlık atmasına ramak kala geri çekip biraz soluklanmasını bekledim.

Biraz rahatladığında yeniden orta bir hızda sikmeye devam ediyordum ama benim de kollarım yorulmaya başlamıştı. Gelmek üzere olduğu kasılmalarından belli oluyordu ve boşalmaya başlarken tekrar en dibine kadar birkaç kez bastırıp komple dışarıya çekip içinden çıktım. Bu hareketim öldürücü darbe olmuştu Gül için… Kasıla kasıla sırtüstü yattığı yerde titreyerek boşalıyordu.

İçinden çıkan penisimle vajinasından bir boşalma sesi gelmiş ve bacaklarını kapatıp bir anda top gibi olmuştu. Oturduğum yerden onu seyrediyordum, biraz şoku geçince dirsekleri üstünde kalkıp bana

“Neredeyse ağzımdan çıkacaktı… Ooff neydi o öyle? Hiç bitmeyecek sandım…” dedi. İsterik bir halde yarı gülüyor yarı baygın ve azgın gözlerle bakıyordu. Penisim hala dimdik ama kızarmış ve ıslaklıkla pırıl pırıl parlar bir halde yanında duruyordu. Bir anda

“Dur teşekkür edeyim şu yaramaza…” deyip eğilip ağzına aldı. Ucunu ve ancak yarısını ağzının içine alabiliyordu. Birazdan nefeslenmek için yeniden kendini sırtüstü mindere attığında,

“Bitti sanmıyorsun herhalde… Değil mi canım?” deyip onu sekste en sevdiğim pozisyona hazırlamaya başladım.

Acemice ne yapmasını istediğimi anlamaya çalışıyordu. Sonunda sol tarafına doğru yatırıp sol bacağını altımda, sağ bacağını da sağ elimle ayırır şekilde yatırıp tükürüklediğim penisimi sıvazlayarak içine bir hamlede soktum. Zaten spermlerim hala içinde olduğundan kayarca girip çıkıyordu.

Artık daha hızlıca ama kırmadan bir tempo tuturmuştum. Bazen dibine kadar giriyor bazen ucunu bile çıkartıp tekrar sokuyordum. Göğüslerinin sallanmasını seyredip avuçluyor, gittikçe azıyor, azdıkça daha hırsa ve şehvetle sikiyordum. O da gözlerini tamamen kapatmış, kontrolü bırakmış bir şekilde her noktasında hissedeceği bir şekilde sikiliyordu. Bu sefer kendimi tutmayacak ve boşalacaktım. Artık patlamak üzereydim ve nefes nefese bir şekilde zorla

“Nerene boşalayım? İçine mi? Yüzüne mi?”

“Hem içime istiyorum, hem de yüzüme…” dedi kesik kesik… Benden duyduğu sözler iyice azdırmıştı. Gittikçe artan bir sertlikle, dibine kadar bastırarak sikmeye devam ediyordum. Biraz daha uzatmak için elimden geleni yapıyor, Gül’ü daha da çok tahrik etmek için,

“Şimdi sikerken amının içine fışkıracağım… Sıcaklık hissedeceksin… Sonra da çıkartıp kalanını dudaklarına ve yüzüne fışkırtacağım” diye diye, tüm duygularını altüst eder şekilde tahrik eşiğini yükseltmek için çabalıyordum.

Gerçekten kasılmaya başladığımda dibine kadar bastırıp önce çok şiddetli olmak üzere iki kere fışkırdım. Gerisini yüzüne boşaltmak için penisimin dibinden sıkarak içinden çıkarttım. Telaşla Gül’ü sırtüstü döndürüp karnının üzerinden göğüslerinin arasına oturttuğum penisimi başıyla yüzüne boşaltıverdim. İki defa içinde fışkırttığım halde yaşadığım hazdan olsa gerek inanılmaz bir şiddetle ve aşırı miktarda boşalıyordum.

Sol elimle yukarıda tuttuğum başını bırakmamıştım. Tüm yüzü spermlerimle dolmuştu. Gözkapağı bile yapışmıştı. Ama o hayatında ilk defa bunu yaşadığı halde hiçbir iğrenme belirtisi göstermeden, olanların her saniyesini seyredip zevkini çıkarmaya çalışıyordu.

Yine gelmek üzereydi ve sadece sikilmekten ziyade biraz önce ahlaksızca söylediklerim ve içine boşalan penisimin verdiği zevk ve yüzüne gelen spermler onu daha da azdırıp yeniden zirveye taşıyordu. Aşağıdan vajinasına uzattığı elini vibratör gibi çalıştırarak klitorisine masaj yapıyordu.

Eğilip spermlerime bulanmış dudaklarına öpücük kondurup oradan yine yayılmış göğüslerine indim. Spermli dudaklarım uçlarında kayıyor ve doymamış bir açlıkla yeniden emiyordum. Yanına uzanıp hala bir göğsünü emerken diğer elim onun elinin yanına indirip onun da parmağını yönlendirerek ikimizin aynı anda içine girmesini sağladım. Dışarı çıkmaya başlayan spermlerim daha uyarıcı ve kayganlaştırıcı oluyordu.

Sonunda olduğum yerde doğrulup dönüp bu kez ters bir şekilde başımı bacaklarının arasına sokup yalamaya başladım. Yine inlemeye, karnı hızla inip kalkmaya başlamıştı. Dilimi sokmam ve parmağım yetmiyor daha çok emmek istiyordum. Hızlıca bacaklarının arasına girip yeniden emmeye başladım. Bir taraftan da penisimi yeniden sıvazlıyor, hala koruduğu sertliğini biraz daha arttırıyordum.

Tekrar girebileceğime kanaat getirince yeniden bacaklarını kollarıma alıp kendime çekip bu sefer tek hamlede içine giriverdim. Yeni boşalmışken yeniden sertleşip içine girmeme şaşırmış, ama buna memnun olmuş bir şekilde göğüslerini sıkıca tutup kendini tümüyle bana bıraktı.

Artık hiç aralık vermeden dibine kadar girip çıkıyordum. Gül bundan zevk alıyor ve çıldırıyordu. Göğüslerini sıkıp, kendini yalamak uzattığı dudak ve dil ucuna yetiştirmeye çalışıyor, kendi meme uçlarını emmesine yardım ediyordum. Yüzünde hala kalan spermlerimi alıp dudaklarına sürüyor, o da parmağımı deliler gibi emiyordu.

Yeniden kasılmaya başladığında ben de neredeyse boşalmak üzereydim ve bu sefer kasılmaları esnasında durmamış, sikmeye devam etmiştim. Titriyor, kasılıyor, sırtı bazen kambur, bazen yay gibi oluyor ama ben durmuyordum.

Altımda çırpınıyor, aşırı zevkten kaçınmaya çalışıyordu. Ama bacakları kollarımda, onun kollarını da bileklerinden tutup kendime çekerek son noktasına kadar sikiyordum.

Artık ben de tekrar gelmek üzereydim ve bu sefer çıkıp göğüslerinin arasında testislerimi oturtttum bir güzel… Yine başını arkadan destekleyerek ağzının içine sokup birkaç defa gidip geldim. Şişen başı bütün ağzını doldurmuşken fışkırarak boşaldım. Önce tereddüt etti. Ama sonra vakum gibi emerek tüm spermimi boşaltıp yuttu.

Son damlası ağzının içine aktığında zorla da olsa titreyerek üstünden kalkıp salıncağa oturdum. Hala deli gibi nefes alıyor, üst üste böyle boşalmama sebep olan bir seksin verdiği hazzı yaşıyordum.

Gül tamamen bitmiş ve teslim olmuş bir şekilde sırtüstü yatıyor, gözünü tavana dikmiş bir şekilde sessizce soluklanmaya çalışıyordu.

Bir süre ikimiz de konuşmadık. Sonrasını da düşünmedik. Sadece yaşadığımız inanılmaz seksi ve tatminin hazzın tadına varıyorduk. Sonunda ilk o konuştu;

“Eee..? Ben neyapacağım şimdi? Her yerim yapış yapış…”

Bunu söylerken oturur vaziyete gelmiş, bir eli vajinasından hala sızanları tutmaya çalışıyor, diğeri de göğüslerini alttan sıvazlıyordu. Oturduğum yerden kalkıp elimi uzattığımda tutundu ve çekerek ayağa kaldırdım.

“Uuff akıyor, akıyor…” diyerek panikle yetişebilmek için eğilip bacaklarına akan spermleri engel olmaya çalışıyordu. Kasıklarına doğru çıkan elini üstünden kavrayıp elini itip

“Bırak aksın… Hoşuna gitmiyor mu?” dedim ve yüzüme bakarken bir anda büyük bir şehvetle dudaklarına yapışıp öpmeye başladım. O seksin ve ve orgazmların üstüne bu şehvet gerçekten çok özeldi. Bir süre ayakta bu şekilde öpüşüp birbirine yapışmış vücutlarımızı ayırdığımızda ikimizi de bir gülme tutmuştu.

“Bu saatte banyo yapamam, ne yapayım?”

“Islak havlu ile silelim seni…”

Gül sperme bulanmış minderin arkasını çevirip sererken ben de şortumu giyip sessizce banyoya yöneldim. Işığı yakmadan girdim ve yüz havlusunu kısık suyla ıslatıp sıkıp yine balkona döndüm. Saçını başını düzeltiyor ama üstü hala çıplaktı ve açıkçası biraz daha zaman olsa yine yapardım.

“Sakın çığlık atma sıcak suyla ıslattım ama soğumuştur… Başka da yolu yok bu saatte canım…” diyerek üşüyüp irkilmesine fırsat vermeyecek şekilde şefkatle vücudunu silmeye başladım.

Donup kalmış beni izliyordu. Onca sevişme ve tatminden sonra dönüp gitmeyerek ona bebek gibi hizmet etmeme hem şaşırmış hem de duygulanmış şekilde seyrediyordu.

Her yerini silip temizledikten sonra giyinmesine yardım ederek beraberce koridorda merdivenlerin başına kadar geldik. Hala el eleyken dönüp dudaklarımdan kısa ama yumuşacık bir öpücük kondurup alelacele merdivenlerden çıktı. Çocukları kontrol ettiğini tahmin ediyordum ve tuvalete girip çıkmasını sessizce bekledim. Annesi sese uyanmış, konuşuyorlardı

“Uyuyakalmışım, şimdi çıktım… Hadi iyi geceler…” deyince ben de odama süzülüp kapıyı sessizce kapattım. Yatağa yattığımda çok yorgun ama çok zinde, aşırı tatmin olmuş ama hala yaşadıklarımın etkisiyle çok şehvetli ve belirsiz duygular içinde dönüp sızdım.

Sabah ufaklıklardan birinin beni dürtmesi ile uyandım. Belli ki annesi göndermişti.

“Abi uyan uyan…” diyordu. Ben gözlerimi açınca da yarım yamalak “Anneee, uyandı” gibisinden bir şeyler haykırarak odadan çıktı. Arkasından pırıl pırıl bir yüzle neşeli bir ses odaya girmeden kapıdan bana sesleniyordu. Sanki bütün gece benimle sevişmemiş, orgazmdan orgazma koşmamış gibi… Dinç, diri, canlı bir kadının sesiydi…

“Uykucuu… Kalk artık, sofra hazır seni bekliyoruz…”

Kalkıp hemen duşa girdim. Hızlı bir yıkanma ile temiz şort ve tshirt giyip balkona çıktım. Masaya çoktan oturmuş ev ahalisinde serin yaz sabahı mutluluğu vardı Ama Gül bir başka parlıyordu. Sanki bir gün önce bütün yol boyunca benimle sohbet eden o yorgun ve tükenmiş Gül gitmiş, yerine bir başka kadın gelmişti.

Gerçekten güzel, doyurucu, tatmin edici bir seks kadınları inanılmaz güzelleştiriyordu.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Gül ile İlk Defa.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ass

Gül eşinden boşandıktan sonra çocuklarıyla yalnız yaşayan, bir hayli geniş aile klanımız içerisinde akrabamız bir genç kadındı. Yakındık, samimiydik, dul olduğundan korunmaya alınmıştı, ailece sık sık görüşürdük. O yaz da kocası olmadığından ailesinin yazlığına onları bırakma işi bana kalmıştı. Altı ve on yaşındaki çocuklarını ve eşyaları arabaya yükleyip sekiz saatlik yolculuğun sonunda akşam üstü sahildeki evlerine varmıştık.

Yol boyunca çocukların uyumasını da fırsat bilerek uzun uzadıya konuşmuş, hatta müstehcen fıkralar bile anlatmıştık. Ayağındaki bez ayakkabılar, üstünde bolca bir şort etek, içinde göğüslerini iyice baskılayıp zapt etmiş spor sütyeni, iki renkli kalın askılı atlet vardı. Uyukladığı kısa aralıklarda hızımı iyice yavaşlatıp bol bol bacaklarını ve vücudunu seyrediyordum.

Çaktırmadan birkaç resmini almıştım yine. Hatta bir ara kendi şortumun bacak arasından elimi sokup sola doğrulttuğum penisimle oynarken öyle bir sertleşip kalkmaya başladı ki… Sonunda dayanamadım. Tenha ve kapalı gibi bir benzin istasyonuna girip pis tuvaletinde masturbasyon yapmak zorunda kaldım.

İlk defa bu kadar uzun süre baş başa kalıp rahatça sohbet etmiş ve hatta ağırlıklı olarak benimki olmak üzere cinsel hayatımıza dahi girmiştik. Oldukça sık görüşürdük. Hayli ilerlemiş, fakat mesafeli bir samimiyet vardı aramızda… Onun için benimle cinsel konularda konuşabilmek su içmek kadar doğal bir şeydi…

Annesi ve evli ablasıyla çocuklarından oluşan çekirdek ailesini de esk**en beri tanıdığımdan iki gün yazlıkta onlarla beraber kalacak, sonrasında işim için daha güneye devam edecektim.

Vardığımızda artık akşam üstü oluyordu ve deniz çok davetkardı. Aklımda sadece denize atlayıp serinlemekten başka, Gül’ü de denize girmeye razı edip onu bikiniyle görmek vardı.

Gül evlendikten sonra, hele özellikle ilk doğumundan sonra daha yuvarlak hatlara sahip olmuş, annelik onu daha bir seksileştirmişti. Ortadan büyük göğüsleri ikinci doğumunda biraz sarkmıştı. Ama her erkeği kışkırtacak denli derli toplu duruyorlardı. Bacakları biraz kalınca olsa da ayakları ve parmakları güzel, uzun ve her zaman bakımlı olurlardı.

Evimize misafirliğe geldiği zamanlarda çorapsız olması için dua eder, gelmelerini dört gözle beklerdim. Evimizde olduğu zaman zarfında büyük bir rahatlıkla oturup kalkar, her zaman giydiği kısa eteklerinden çoraplı bacakları açılıp saçılırdı. Ben de o açıldıkça görünen manzaraları mümkün olduğunca seyredip aklıma yazardım. Çaktırmadan telefonumla bir sürü frikikli resmini çeker, bunları da yalnız gecelerde kendime masturbasyon malzemesi yapardım.

Eşyaları alelacele indirip bir an önce sahile gitmek istediğimi ve denize girmenin onun için de çok iyi olacağını devamlı telkin ediyordum.

“Dur bakalım önce çocukları bir halledeyim, belki…” diyordu. İçinin burkulduğunu ve onun da benimle birlikte denize girmek istediği hissediyordum.

Daha fazla ısrar etmeden, kısa bir hoşbeşten sonra küçük çantamın içindeki deniz eşyalarımı alıp plajın yolunu tuttum.

Biraz yüzdükten sonra hala kıyıda şezlonglarda oturan kızları seyrederken bir anda plaja doğru koşar adım gelip elini güneşe siper yapıp sahilde beni arayan Gül’ü görünce çocuk gibi sevinip doğruldum ve çılgın gibi el sallayarak yerimi belli ettim.

Gerçekten çok heyecanlanmış, sevgilisiyle ilk defa buluşan biri gibi hissediyordum. Bir anda bu düşünce beni rahatsız edip içimi suçlulukla doldurdu. Ben ne yapıyordum? Saçma sapan bir yere gidebilecek riskli bir durumdu. Bu düşüncelerle o içimde uçan kelebekler bir anda duruverdi ve öylece eşyalarını hemen benimkilerin yanına bırakmasını seyretmeye başladım.

Fakat durgunluğum üstündeki straplez havlu deniz elbisesini aşağıya doğru indirip ayaklarından çıkarırken bir anda geçti.

İri çiçek desenli renkli bir bikini giymişti. Boynunun arkasından ipini bağlayıp denize doğru yürürken bacaklarını ve kalçalarını hayranlıkla seyretmeye dalmıştım.

Suyun kasıklarını geçmesi ve ürpererek içine çektiği karnıyla dahada irileşip taşacak gibi olan göğüslerine ipnotize olmuş şekilde bakıyordum. Sonunda suya dalıp biraz yüzdükten sonra yanımda bitiverdi.

Yanımda ayaklarını yere basıp göğsümüze kadar ulaşmayan suda dikilince saçlarından akan sular, göğüslerinin arası ve diken diken olmuş kolları nutkumu tutturmuş, kalakalmıştım. Kekeler gibi bir sesle ancak,

“Üşümüşsün…” diyebildim.

“Evet, hadi yüzüp ısınalım biraz…” deyip suyun üstüne zıplarcasına çıkıp kulaç atmaya başladı. Tabi bu arada harika kalçaları da ıslak ıslak önümden geçit töreni yapmış ve biraz önceki suçluluk çoktan yok olup gitmişti.

Hızlı kulaçlarla ona yetişip biraz daha açıldık. Durunca üşüdüğümüzden hızlıca hareket edip hem sohbet ediyor hem de yorgunluk atıyorduk. Bir ara arkadan şakalaşarak boynuma sarılmış, soğukça suyla iyice sertleşmiş göğüslerini sırtımda ezmişti. O ne hissetmişti bilemiyorum ama su bu kadar soğuk ve denizin içinde olmasak o anda penisim kazık gibi olurdu.

“Üşüdüm biraz.. Hatta baksana tüylerim diken diken oldu… Sür bak elini…” diyerek kolunu bana uzattı. Bu arada suyun üstüne doğru sırtüstü kaldırdığı vücudu, önce göğüsleri ve sonra da karnı olmak üzere suyun dışına bir ada gibi çıkmıştı. Kibarca, incitmeye korkarcasına koluna sürdüm elimi, ben pürüz değil ateş hissediyordum. Hatta bir anda göğüs ucunun birinin kalınca olan bikinisine rağmen belli olduğunu fark ettim.

“Sürmeme gerek yok.. Baksana göğüslerinden bile belli oluyor” deyince bir anda suyun içinde batıp utangaç,

“Nasıl yani? Açılmış mı?” deyip bikinisinin kaydığını zannedip düzeltmeye çalıştı.

“Yok hayır.. Üşüyünce ucu belli olmaya başlamış. Bir üşüyünce bir de tahrik olunca kabarır ve sertleşir ya, işte öyle…” dedim. Şimdi ne olduğunu anlamış ve utanmıştı. Ardından da hemen yüzüne bir muzip ifade gelmişti.

“Amann… Bizimki sertleşiyor, sizinki de küçülüp içine kaçıyor işte…” deyip şuh bir kahkaha attı.

Hiç tereddüt etmeden kafamı öne eğip şortumu suyun içindeyken sanki görebilecekmişim gibi açıp bakar gibi yaptım. Kafamı acele ve panikle kaldırıp

“Eyvah… Gül… Benimki yok olmuş.. Düşmüş galiba…” diyerek yalancı bir panik hareketiyle komiklik yapıyordum.

Bu arada o da buna katıla katıla gülüyorken ben de bir anda ciddileşip elimi şortumun içine soktuğum belli olacak şekilde gerçekten küçülmüş penisimi kavradım. Bu sefer ciddiyetle,

“Hakikaten kız… Bu benimki çok küçülmüş, baya bamya gibi olmuş” dedim. Gülüşmemizin sonunda,

“Hadi artık ben çıkayım, çocukları anneme bıraktım. Hem akşam yemeği için hazırlık yapmam lazım, yeter bu kadar gevezelik… Yarın deniz gevezeliğine devam ederiz.. Sen geliyor musun?” diye sordu.

“Ben biraz daha kalayım. Şu düşen çükümü bulup bamyanın yerine takmam lazım” deyince kahkaha atıp

“İyi fikir bence de… Sana her zaman lazım olacak…” dedi.

Arkasını dönüp hızlıca kıyıya doğru yüzmeye başladı. Çok geçmeden kıyıya ulaşıp kurulanmadan havlu elbisesini giydi, el sallayarak gözden uzaklaştı.

Ben de çok oyalanmadan çıkıp kurulanıp eve vardım. İki katlı bir villaydı, çok büyük değil ama güzel geniş bir balkonu vardı. Bana alt kattaki odayı yapmıştı annesi, onlar da üst katta yatacaklardı. Açıkçası benim de işime gelmişti. Hem alttaki banyo tuvalet bana kalacak hem de gece birkaç duble içip istediğim saatte yatabilecektim.

Evde koşuşturma başlamış, yakındaki sitede oturan ablası ve çocukları da gelince ev curcuna olmuştu. Duşumu alıp üstüme bir şeyler giyip mutfağa yöneldim. Gül alelacele topladığı saçları ve hafif bir günlük ev elbisesiyle bir şeyler yapıyor, annesi de gidip duş alıp giyinmesini söylenip duruyordu.

Yardım edecek bir şey olmadığını söyleyip beni balkona kovdular, ben de ikiletmeden balkonda yanlamasına duran salıncağın önündeki şezlonga attım kendimi… Annesi, ablası hatta büyük kızlar devamlı bir şeyler taşıyıp duruyorlardı. Sonunda ablası,

“İşte rakı da geldi.. Haydi kendine koy bir kadeh…” deyince yerimden kalkıp dediğini yaptım. Sofra hazır ama yemek daha pişmemişti.

Gül hızlıca gelip salıncağa kendini attı, salıncağın zıplamasını eğlenceli bulup çocuk gibi biraz daha yerinde sıçrayarak zıplamasını sağlamıştı. Çok eğlendiği ve neşesinin yerinde olduğu belliydi.

Yerinden hafifçe uzanıp eğilerek elimdeki kadehi işaret etti, ben de ona doğru uzatınca bir anda kapıp, irice bir yudum alıp yutmadan bana geri uzattı. Şaşırmıştım, o da hala yutamamış ve gülmeye başlamıştı. Birazı sıkıca kapalı tutmaya çalıştığı dudaklarının arasından parmaklarından eline akmış. gerisini de zorla yutmuştu.

“Yuh görmemiş.. Şey görmüş yeni gelin gibi ne atlıyorsun öyle?” dedim. Gülerek

“Atlarım… Tutarım… Yutarım…” dedi. Dedi ama bir anda manasını da anlayınca kalakaldı.

“Vallahi afiyet olsun…” dedim ben de gülerek. Utanmıştı biraz ve o arada parmak arası terliklerinden kurtulup hemen benim bacaklarımın önünde bacak bacak üstüne attı. Şezlong zaten alçak olduğundan ve de boyu salıncağın üçte biri kadar bir yerini kapladığından üstteki ayağının tabanı neredeyse dizlerimin üstünde gelmek üzere bir yerde duruyordu.

Bakakalmış ve gerçekten hipnotize olmuştum. Her zaman bakımlı olan yeni sürülmüş parlak koyu kırmızı ojeli, yumuşacık tabanlı pembe bir ayak önümde duruyordu. O farkında olmadan bir hava tutturmuş, bir şeyler anlatıyor, bülbül gibi şakıyıp duruyordu. Zaman zaman da anlattıklarıyla ya da salıncağın hafif sallanmasıyla hareket eden ayağını, ayak bileklerini ve oturduğundan ezilmiş baldırlarını seyrediyordum.

Gerçekten tahrik olmaya başlamıştım ve penisim altta kıvrık durduğu yerden külodumun içinde sertleşmeye ve kendine çıkış arar şekilde hareketlenmeye başlamıştı.

O hala bir şeyler anlatıyor, ayakucunda olanların farkına varamıyordu. Bir anda ayak değiştirince manzara değişmiş, ezilip kızarmış baldırı daha da bir açığa çıkmıştı.

Bir anda göz göze geldik ve benden bir cevap beklediği belli bir suratla bana bakıyor, ama cevap gelmeyince benim yüzümdeki bu acaip ifadeyi anlamaya çalışıyordu. Yutkunarak

“Efendim..? Duyamadım Gül…” diyebildim kısık bir sesle.

“Zaten deminden beri duymuyor gibisin. Nerelerdesin sen?” dedi.

“Şey.. Biliyorsun ben… Ayaklar konusunda biraz fazla hassasım.” diyebildim çekinceli bir şekilde. Biraz doğrulmuştum oturduğum yerde, çünkü penisim baya sertleşmiş ve solda bulduğu boşlukta şortumun altında sopa gibi duruyordu.

“Aaaa.. Sen sevmiyor muydun ayakları?” diye gülerek muzipçe bir tavırla bir anda doğrulup, üste attığı bacağını indirip sanki iğrenip kaçındırmak için yapar gibi dizime ve bacaklarıma sürtmeye başladı. Durumumu daha da zora soktuğundan haberi yoktu tabi..

Bir anda seri bir hareketle bacaklarıma sürttüğü ayağını sol elimin avuçiçi ile topuğundan, sağ elimle de parmaklarından sıkıca yakalayıp tuttum. Biraz kaçırmaya çalışsa da hemen bundan vazgeçip anlamayan yüzle bakmaya başladı.

“Sen.. Sen yanlış anladın.. Ben ayaklardan, hele bakımlı ve ojeli ayaklardan çok tahrik olurum ve de şu anda oldum.” diyebildim. Hala anlamamış ve sorgular bir ifade ile,

“Nasıl yani şimdi? Tahrik… Nasıl yani?” diyebildi.

Ellerimin arasındaki ayağını hala bırakmak istemeyen bir kuvvetle tutuyordum. Kalakalmıştı ve sağ elimle hiç bırakmadan biraz sıkıp biraz yumuşatarak hafif bir masaj yapar hale gelmiştim. O da ayağını çekip kaçıramıyor, heyecanı artmış ama ne olduğunu anlamamıştı.

“Nasıl yani.. Bayağı tahrik mi oluyorsun?” dedi.

“Evet canım, bak istersen…” diyerek kaykılarak oturduğum yerden, elimde tuttuğum ayağını bırakmadan önünde ayağa kalktım. Çok az bir mesafe vardı ve yukarıya doğru elimde kalkan bacağına doğru dönüp, solda sertleşip ayağa kalktığımda iyice belli olan penisimi ayak tabanına yasladım.

Bir anda bir sessizlik oldu ve ayağının altında taş gibi olmuş penisimi hissetti, nefes bile alamıyordu sanki zaman durmuş gibiydi. Ellerimin arasından usulca indirip ayağını bırakınca iyice belli olan penisimi şortumun üstünden tek elle kavrayıp,

“Şu yaptığına bak.. Ne hale getirdin bamyayı… Sayende patlıcan oldu” dedim.

Gülmüyordum ama kızgın bir sesim de yoktu. Bir an gözü penisime takılmış ve suskunluğu dudaklarının ucundaki muzur gülmeyle bozulmuştu. Hatta utanıp başını balkondan dışarıya çevirip bir kahkaha attı. Onun gülmesiyle ben de bir anda rahatlamış, içimden bir patlama gibi kısa bir gülüş gelmişti.

“Ne yapacağım şimdi biliyor musun? Gidip bunu indirmem lazım, iş çıkarttın bana…” diyerek döndüm ve gözüme ilk ilişen bir şalı önümü kapatır şekilde tutarak banyoya yöneldim.

Banyoya girdiğimde sabırsızlıkla kapıyı kapatıp şortumu indirip hemen taş gibi penisimi kavrayıp masturbasyona başladım. Ses çıkarmadan hızlıca yapıyor, tüm gün gördüklerimi film şeridi gibi gözümün önünden geçirerek hayalimde Gül’ü kuruyordum.

Bir anda gözüme çamaşırlığın üzerinde duran külodu ve birbirinin içine soktuğu cuplarıyla bugün giydiği bikini çarptı. Hiç sonunu düşünmeden, sanki cezalandırıyormuşum gibi onları elime alıp önce bikinisinin altını koklayıp öpüp, sonra da penisimin başına sürmeye başladım.

Artık patlamak üzereydim ve elimde çanak gibi tuttuğum bikinisinin üstünden birinin içine fışkırarak boşaldım. Son damlasına kadar içine doldurup sildikten sonra, diğerini üstüne kapatıp tekrar kirli sepetinin üstüne koydum. Hızlıca kıpkırmızı olmuş ve hala yarı sert penisimi kurulayıp banyodan çıktım.

Annesi ve ablası salonda çocukları yediriyorlardı, bana bakmadan

“Yemek hazır, çocuklar yiyince yiyebiliriz biz de…” dediler. Kalbim hala deli gibi attığından sadece gevelercesine bir “tamam” diyebildim.

Balkona çıktığımda Gül sorgular bir şekilde yüzüme bakıyordu. Ona doğru yöneldim ve iyice yaklaşınca hafifçe kulağına eğilip

“Sana banyoda, bikininin içinde mesaj bıraktım” dedim. Bir an hala kabarıklığı hafifçe belli olan şortumun önüne, oradan da yüzüme doğru baktı ve hiç bir şey demeden kalkıp banyoya doğru yürümeye başladı.

Salıncaktan kalktığı yere bu sefer ben oturdum. Ama oturunca bir anda bir pişmanlık ve büyük bir suçluluk da benim içime oturdu. Bu yaptığımın bir geri dönüşü yoktu ve akraba sayılan evli bir kadına yapılması cesaretten çok aymazlık olan bir davranıştı ve çok ama çok kötü sonuçları olabilirdi.

Salondaki hareketlilik çocukların yemeğini bitirdiğini ve annesiyle ablasının mutfaktan yemekleri getirdiğini gösteriyordu. Gül ise ortalarda yoktu.

İki üç dakika geçmeden Gül hariç herkes balkona gelip sofraya oturmuştu. Hatta çocuklar bile masada yerlerini almışlardı. Annesinin birkaç seslenmesine cevap vermeyen Gül artık benim de paniklememe sebep olmaya başlamıştı. Küsmüş ve gelmeyecek, ya da acaip bir duygu patlamasıyla ortalık ayağa kalkacak ve bunu ben nasıl açıklayacaktım.

Büyük kızlardan biri anneannesinin direktifi ile yine banyonun kapısına gidip sofranın hazır olduğunu ve onu beklediğimizi söyledi.

Birkaç dakika geçmemişti ki koridorda Gül göründü. Hızlıca adımlarla geliyor, başındaki havludan da duş aldığı belli oluyordu. Biraz durgun ve ifadesiz bir suratla balkona çıkıp yerine oturdu. Masadakilerin neşesi onda yoktu ve benim olduğum tarafa bakmıyordu bile.

Sadece gerekli cümleler kuruyor, bir şey anlatmıyordu. Benim de içim gittikçe daha çok eziliyor, resmen yerin dibine geçesim geliyordu. Neden sonra bir anda neşelendi ve ablasıyla annesiyle sohbete başladı, ama bana karşı hiçbir tepki vermiyor, beni muhatap almıyordu. Bu şekilde yemeğimiz bitti.

Sofra toplanırken ben de birkaç sefer bir şeyler taşıyarak yardımcı olmuş, koridorda karşılaştığımızda bile yokmuşum gibi bir tavırla yanımdan geçip gitmişti. Ben de biraz değişiklik olarak çocuklarla oyun oynayıp vakit geçirmeye çalışıyordum. Aklımdan geçen, sabah erken saatte bir bahane bulup buradan kaçmaktı. Zihnimde de söyleyeceğim bahaneleri planlıyordum.

Yaklaşık bir saat geçmişti ki ablası gitmek için hareketlendi. Yanıma gelip önce sıcacık ve samimi bir sarılışla veda etti, mızıklanan çocuklarını çeke çeke evden ayrıldılar. Gül zaten uykusu gelmiş olan ufaklığı yukarıya odasına çıkarmış, anneannesi de büyük kızı artık yatma vakti geldiğine ikna etmeye çalışıyordu ki yukarıdan otoriter ve kızgın bir sesle Gül’ün bağırışını duyduk. Kesin bir sesle artık yatılacağını söylüyordu.

Onlar ışıkları söndürüp yukarı çıktığında ben de yarı karanlık mutfağa geçtim. Kendime bir kadeh rakı koyup hızlıca mutfakta içerek suçluluk duygusundan kurtulmayı ve sonra da sızıp uyumayı düşünüyordum.

Bir anda bir karartının mutfağın kapısına geldiğini hissettiğimde dönüp ifadesiz bir yüzle kapıdan bana bakan Gül’ü gördüm. Hiç bir şey söylemeden dönüp balkona yöneldi. Rakımın üstüne ek yapıp ben de arkasından balkona çıktım. Salıncağın ortasına oturmuş, bu sefer bağdaş kurmuştu. Suçlu bir sessizlikle yine aynı şezlonga iliştim.

Bu sessizlik süresi uzadıkça içim daha çok eziliyor ve patlamasının şiddeti daha da çok artacakmış gibime geliyordu. Derken bir hışımla gözlerimin içine bakarak;

“Sen ne yaptığını sanıyordun? Sen nasıl.. Nasıl böyle bir şeye cür’et edersin? Annemin evinde.. Çocuklarımın yanında.. Nasıl yaparsın bunu?” deyiverdi. Verecek hiçbir cevabım, hiçbir savunmam ve bahanem yoktu, çok çılgınca ve saçma bir şey yapmıştım.

Kekeler bir şekilde birşeyler söylemeye çalışırken, sözümü kesip tekrar aynı hiddetle

“Ne kadar korktuğumu, gördüğüm şeyin ne olduğunu anladığımda ne kadar şaşırıp şok olduğumu biliyor musun”

“Evet.. Özür dilerim Gül.. Biliyorum, çok saçma ve gereksiz bir şeydi”

“Özür dilerim mi?..Sen ne yaptın biliyor musun? Benim bikinime bilmem neyini sürttün… “ derken, yüzünün ifadesine bir anda aşırı sinir kaynaklı, engellenemez bir gülme yayıldı.

Şaşırmıştım ama bu duygu değişimi beni daha da afallatıp korkutmuş, daha ciddi bir patlamayı bekler hale gelmiştim. Suçlulukla öne eğilmiş başımı kaldırmadan rakımdan bir yudum aldım.

“Bir de utanmadan karşıma geçmiş keyif rakısını yudumluyor beyefendi.. Boşalmış ya… Rahatlamış ya…” deyince kendi kendime hakikaten ne utanmazsın diye içimden geçirdim. Tam ağzımı açıp, sabah erkenden giderim.. çok özür dilerim diyeceğim anda yine gülerek

“Bir de ikram bile etmiyor, sadece kendi içiyor bencil pezevenk…” dedi. Duyduğuma şaşırmış, aklım da duygularım da altüst olmuştu.

“Bak hala bakıyor… Versene şunu öküz.. Hep bencilsiniz. Hiç karşınızdakini düşünmüyorsunuz.. Sikelim boşalalım, dönüp kıçımızı yatalım.. Ooohh… Sen iç biz seyredelim.. Versene şunu bana…” deyip elini uzattı.

Aklım yerinden çıkmış dumur olmuştum. Hem bu kelimeleri ondan daha önce duymamış, şok olmuştum, hem de konuşmanın mecrasının nasıl bir anda değiştiğini anlayamamıştım. Kadehi uzattığımda elimden koparırcasına alıp yine kocaman bir yudum içti, bu sefer hiç oyalanmadan yutuverdi. Bana bakmadan,

“Nasıl böyle bir şey yaparsın?” diye bu sefer gerçek bir cevap bekler şekilde sordu. Geveleyerek

“Gerçekten özür dilerim.. Bir anda gerçekten kontrolden çıktı.. Ve düşüncesizce yapıverdim. Gerçekten çok özür..” derken beni sustumak için eliyle işaret etti ve

“Gerçekten ayaklar bu kadar çok mu tahrik ediyor seni..?”

“Evet” dedim utangaçça, “Sadece bakarak bile boşalabilirim..”

“Peki benimkiler de o kadar mı güzel..? Ne anlatabilirsin onlarla ilgili?” deyince yüzüne baktım, ifadesiz yüz gitmiş ama gülen bir hali de yoktu.

Anlamaya çalıştığı belli oluyordu. Altında bağdaş kurduğu sağ ayağını çıkartıp bu kez uzatıp, otururken kıvrılmış dizimin üstüne koyup beklemeye başladı. Yine heyecanlanmıştım,

“Gerçekten çok güzel ve bakımlılar.. Her zaman da güzeller.. Seni her gördüğümde açık bir ayakkabı veya ince şeffaf çoraplı olmanı diliyorum” dedim itiraf edercesine.

“Ulan manyak…”diyerek bir ayağı altında diğer ayağı hala dizimdeyken doğrulup bana doğru dikildi.

“Zaten ilk şoku ayağımı taş gibi olmuş pipine yasladığında yaşadım.. Daha ne olduğunu anlayamamıştım ki dönüp çıkıp gittin.. Bir de geldin ki, neymiş, mesaj bırakmışmış.. Banyoda iki saat mesaj aradım saçma sapan bir yazı olur da annemin ya da çocukların eline geçmesin diye…” Durdu, bir yudum daha aldı,

“Sonra bikini dediğin aklıma geldi. Alıp baktım ki içinde krema gibi bir şey var.. Ne olduğunu anlamamla donup kalmam bir oldu. Şokla ağlamaya başladım. Sesim duyulmasın diye hemen duşa girdim ki ses gelmesin.. Alelacele bikinimi, senin spermlerini yıkarken bu sefer içim bir acaip oldu”

Son cümlesinden sonra bakışını kaçırarak sözünü kesti. Anlattıkları içime oturuyordu ama bir anda cümlenin gerisini getirmeyişi bu sefer beni çoşturdu ve nereden geldiğini bilemediğim bir cesaretle alaycı bir sesle “Eeee?” dememle hiddetle dönerek

“Orospu çoc… Sen beni düşünerek otuzbir çekmişsin.. Neremi, nasıl düşledin diye düşündüm. Hem utandım hem de.. Ne bileyim işte.. Merak ettim”

“Her yerini.. Göğüslerini… Bacaklarını… Kalçalarını… Karnını… Hele ayaklarını…” dedim kısık sesle… Tane tane…

“Yuh sapık… Ben anneyim be… Genç kız değilim ki… İki tane çocuk doğurdum ben… Hem de akrabayız… Neremi beğendin o kadar sapık?” dedi yarı kızgın o kendine has güzel gülümsemesiyle. Bu arada dizimdeki ayağıyla sertçe dürtüyordu. Sonra bir anda

“Şimdi de tahrik oluyor musun? Kalkıyor mu yine pipin? Yoksa biraz önce boşaldın, bitti, rahatladın mı benim evdeki öküz gibi?” diyerek daha sertçe bastırmaya başladı.

Gerçekten tahrik olmaya başlamış, her sertçe bacağımı ittiğinde hareketlenen penisim, bacaklarımın arasında sıkışıp sıkışıp uyanmaya başlamıştı.

“Evet” dedim. “Tahrik oluyorum.. Seni seyretmek hoşuma gidiyor. Beğeniyorum ulan işte seni… Hayranım sana… Ayaklarına… Bacaklarına… Güzelliğine… Daha ötesi var mı?”

“Seyretmek mi? Sadece seyretmek yetiyor mu bari?” dedi gülerek.

“Hayır yetmiyor.. Sadece daha da azdırıyor beni…” diyerek yine hızlı bir hamleyle ayağını yakaladım. Bu sefer birkaç kez çekip kurtarmaya çalıştıysa da öyle kuvvetli tutumuştum ki… Sonunda vazgeçip

“Manyak.. Sıkma… Morartacaksın ayağımı… Bırak lütfen…” dedi.

“Hayır bırakmayacağım.. İzin ver ayaklarının hak ettiği ilgiyi göstereyim onlara… Beğenmezsen, istersen sapık var diye bağırırsın…” dedim.

“Sapık var zaten.. Bikini sapığı.. Ayak sapığı.. Başka ne sapığı?”

“Röntgen sapığı… Bir ara bana gel de, evdeki bilgisayarda senden habersiz çektiğim kendi resimlerini göstereyim sana… Koca bir dosya var senin resimlerinle dolu…”

Bunu söylerken kımıldamasına fırsat vermeden iki elimle kavradığım ayağına baş parmaklarımla tabanından itibaren masaja başladım. Önce parmaklarının dibini, yavaşça ortasına doğru hafif hafif baskılarla geziniyor, her noktasına ayrı ayrı baskılar yaparak hangisinin daha çok hoşuna gittiğini yüzünden ve bacağındaki kasların gerilmesinden anlamaya çalışıyordum.

Şezlongu oturduğum yerden bir kalça hareketi ile tam karşısına gelecek şekilde çevirip altında bir seviyede olduğumdan daha rahat bir şekilde masaj yapmaya başlamıştım.

“Nasıl resimler? Sakın internetlerde görmeyeyim onları, yoksa gebertirim seni…”

“Hayır canım, merak etme… Sen benim en değerli varlığımsın. Kimselerle paylaşmam seni… Onlar benim masturbasyon hayallerimin kaynağı…”

Bir elimi arada bir bileklerinden çekip daha yukarılara baldırına doğru arkadan kaydırıyor, pürüzsüz teninin tadını çıkartıyordum. Hafif hafif gevşemeye başlamış, rahatlayarak vücudundaki gerginlik kaybolmaya yüz tutmuştu. Yumuşadığı belli oldukça biraz daha cüretkar şekilde bacağını iki elimle ovmak için bacaklarımın arasına şezlonga yaslayıp dizine kadar çıkardığım ellerimi hafif sıkışlarla bileğine kadar indiriyordum.

Ses kesilmiş, dikkatle beni seyrediyor ve gittikçe gevşiyordu. Usulca tuttuğum ayağını bu sefer yukarıya doğru kaldırıp eğildim ve önce parmaklarını yavaşça öptüm. Bir an huylanıp kaçırmaya çalışsa da bırakmayarak bunu tekrarladım. Huylanma ile gıdıklanma arası yaşadığı bu şehvet dalgası nedeniyle yüzüne bir gülümseme yayıldı ve dudaklarının arasından

“Sen sapıksın gerçekten.. Çok güzel bir şey bu…” diyebildi.

“Dur, daha yeni başladık. Hemen bitme sakın…” dedim sakince ve fısıldar gibi…

Bu sefer ayağını daha iştahla ve daha sertçe kavrıyor, diplerine bastırdıkça açılan parmaklarını daha iştahla öpüyordum. Ojeli ayaklarına baktıkça ve öptükçe gerçekten iyice azıyordum.

Altına kıvırdığı diğer ayağını çıkarması için işaret ettim. Altta ezilmiş ve kızarıp üstünde izler çıkmıştı.

“Şu garibanın haline bak.. Onu hemen öpe öpe iyileştireyim” dedim. Tipik kadın tepkisiyle şımarıkça bir sesle

“Ne o, şişman mıyım yani? Ezmişim bacaklarımı koca kıçımla, öyle mi?”

“Hayır” dedim.. “Sadece yıllarca hak ettiğini almamış. Şimdi hakkını vereceğim ona…” Sağ ayağını yine bacaklarımın arasına indirip bu sefer sol ayağını avuçlarımın içinde masaja ve öpücüğe boğmaya başladım.

Bu arada penisim iyice sertleşmiş, sıkıştığı yerde ızdırap vermeye başlamıştı. Kendimi geriye doğrultup tek elimde ayağı olduğu halde diğer elimle şortumun içinden penisimi dik hale getirmiştim. Elim ilk seferinde girmeyince düğmesini açıp fermuarımı da indirdiğimden içimdeki külodun lastiğinden başının ucu dışarıya çıkmıştı.

İpnotize olmuş şekilde yaptıklarımı seyrediyordu. Ayağına gösterdiğim bu ilgiden zaten içi geçmiş vaziyetteydi. Benim penisimi düzeltmem ve ucunun gözükmesi onu iyice etkilemeye başlıyordu. Sağ ayağını bacaklarımın arasında dayandığı yerden kaldırıp kasıklarımın üzerine bıraktım.

Donup kalmış, sanki penisimin ezilmesinden korkarcasına ayağını hareket ettirmeden tutar olmuştu. Penisim kasılıp kasılıp duruyordu, daha çok görmesi ve daha yakından hissetmesi için külodumu şortumun içinde aşağıya itip bel lastiğinden testislerimin altına taktım.

Artık oturduğu yerden tişörtümün üstüne çıkan penisimi tamamen görüyordu. Yine ayağını alıp tam tabanına gelecek şekilde penisime yasladım. Artık diğer elimdeki ayağını öpmeyi bırakıp parmaklarını emmeye ve yalayıp yüzüme bastırarak ezmeye başlamıştım.

Kasılıp duran penisim ayağının altında onun da karşılık vermesi ile çoşarken, ben de gittikçe artan bir hırs ve açlıkla, yıllarca seyredip hayalimde yaşattığım o güzelim ayaklara doymaya çalışıyordum. Hızım da, heyecanım da, hırsım da artmıştı ve Gül de benim bu vaziyetimi görerek azıyor, çoştukça çoşuyordu.

Öpüp yalanmaktan pırılpırıl parlar hale gelmiş ayağını da diğerinin yanına, kasıklarıma, biri penisimin bir yanında, diğeri diğer yanında olacak şekilde aşağıya indirdim. Bacakları iki yana iyice açılmış iki tabanı arasında da iyice sertleşip dikilmiş penisimi sıkıştırmıştım.

Ellerimle bacaklarının iç taraflarından baldırlarına doğru okşaya okşaya yukarıya aşağıya gezdirip ovalıyordum. Şortunun önü kasıklarında iyice gerilmiş, üçgeni olabildiğince dışarıya doğru şişmişti. Elimi üstüne koyduğumda ilk hareket olarak nefesiyle bir uhh çekse de hemen ellerime engel olacak şekilde beni durdurup, şehvetten ve heyecandan kısılmış bir sesle

“Dur bir dakika.. Napıyoruz biz? Ya yakalanırsak?” diye sorguladı.

Azgınlıktan gözüm dönmüş, artık tavan yapmıştım. Bu anın bitmesini hiç mi hiç istemiyordum. Fakat kendimizden geçmiştik ve istemediği bir şeye zorlamaktan ziyade, birine yakalanmak korkusu ile ben de durdum.

Geri çekildiğimde rahatlamış ama tatminsiz de kalmıştı. İyice azmış ama yarım kalmış hissediyordu, bu da suratından belli oluyordu.

“Sen kalk, bir çocuklara bak gel, annene de bak, uyumuş mu?” dedim.

Tek tek elime usulca aldığım ayaklarına birer öpücük kondurarak parmak arası terliklerini giydirdim. İstemeyerek yerinde kalkarken bacaklarının titremesini görüyordum. Dengesini sağlamaya çalışırken poposuna tam denk gelen okkalı bir şaplak indirdim. Gülerek hızlı ve sessiz adımlarla koridordan dönüp merdivenlerden yukarı çıkıp gözden kayboldu.

Oturduğum yerde toplanıp birkaç saniye bundan sonra ne olacak diye düşünürken gittiği yere kadar deyip ayağa kalktım. Hala taş gibi olan penisimi zorla külodumun ve şotumun içine hapsedip su almak için mutfağa yöneldim.

Yukarıdan konuşma sesleri geliyordu. Annesine bir şeyler söyledi ve çocukların odasına gittiğini duydum. Mutfakta ışık yakmadan en büyük bardağa dolaptan buz ve su doldurup tekrar balkona döndüm. Kulak kabarttığımda yukarıda derin bir sessizlik hakimdi ve Gül gelmiyordu.

İçim bir garip oldu. Belki de böylesi daha hayırlı diye düşündüm. Belli ki pişman olmuş aşağıya inmemeye karar vermişti. Yarım kalan rakımı içip sonra yatarım diye içimden geçirirken bir hayalet gibi bir anda beliren Gül’ü görünce irkildim. Düşüncelere daldığımdan gelişini görmemiştim. O da herhalde iyice sessiz bir şekilde gelmişti.

Yüzü biraz durgun gibiydi yavaşça gelip salıncakta yanıma ilişip kolumun altına sokuldu ve bir anda sanki titriyormuş gibi bir sallantı oldu.

Dönüp yüzünü kaldırmaya çalışıyordum ama o yüzünü saklıyordu. Elim gözünden süzülen birkaç damla yaşla ıslanmıştı. Neden sonra yüzünü bana çevirmeye razı olduğunda gözlerinde gerçekten yaş olduğunu gördüm.

“Pişman oldun değil mi Gül? Özür dilerim. Bunu sana yapmamalıydım.” dedim yumuşakça.

“Hayır.. Suç senin değil. Sadece… Az önce gerçekten çok arzuladım. Yukarıda çocukları görünce bir acaip oldum” dedi.

Gerçekten bu sefer pişman olmuştum.

“Hadi yatalım Gül, boş ver” dedim.

“Hayır seni istiyorum” deyip bir anda dudağıma yapıştı. Öyle arzuyla ve şevkle emiyordu ki morartacak diye korkarak zorla dudaklarından kurtuldum.

“Napıyorsun Gül? Lütfen dur.. Bu acaip bir yere gidiyor.” deyince

“İstediği yere gitsin. Umurumda bile değil. Beni sen azdırdın.. Şimdi de sen doyuracaksın.. Becer beni.. Sik beni.. Ne istiyorsan onu yap… Ama ne olur beni böyle bırakma…” deyip yine boynuma sarıldı.

Kontrolü elime alıp dudaklarından kurtulup bu sefer ben onun boynuna, saç diplerine yumuldum. Nefesimle irkilip daha da tahrik olduğunu biliyordum ve sağ elim kısa geceliğinin üstünden göğüsüne yapışıverdi.

Yatmak için hazırlandığından sütyenini çıkarıp açık yakalı yumuşacık bir gecelik giymişti. Göğsünü kavrıyordum ama bu bana yetmiyordu. Elimi eteğinin altından sokup esneterek sıcacık göğüs altlarına ulaştım. Alttan kavradığım göğsünü kibarca ama artan şiddetle sıkıyor, bir parmağımı da zaman zaman göğüs ucunun üstünde gezdiriyordum.

O güzel dudakları bana ayak uydurmaya çalışıyor, bütün şehveti ve hırsıyla dudaklarımızı koparacak gibi birbirimizi emiyorduk. Ellerim göğüslerinde hoyratlaşırken bir anda

“Dur yırtacaksın…” deyip ellerimi itekleyerek kurtuldu. Elbisesini düzeltip saçlarını yukarıya kaldırdı. Boynunun arkasındaki iki düğmeyi açmam için oturduğu yerde yan döndü. Söylemesine gerek yoktu ve milisaniye içinde ikisini de açmış ve omuzlarından aşağıya kayışına rehberlik etmiştim bile…

Geceliğin içinde hapsolan göğüsleri zıplarcasına ortaya çıkmıştı. O anda tüm dünyanın duyabileceği bir şevk ve zevk çığlığı atabilirdim. Açığa çıkan göğüslerini kavramak için hamle yaptığımda kollarını göğüslerini kapatırcasına kendine sardı.

Tecavüz değil keyfini çıkarmak istiyor, gönlünün duygularının, yıllarca unuttuğu kadınlığının okşanmasını ve öyle açılıp kendini sunmayı bekliyordu.

Beklediğini yapıp bir centilmen olmak için biraz sakinleyip keyfini çıkartması ve zirveye yavaşça çıkmasını sağlamak için kendime hakim olmaya başladım.

Ellerimi omuz başlarını kibarca kavrayacak şekilde konumlandırıp boynuna dudaklarımı yaslayıp ufak öpücükler ve sıcak nefeslerle doldurmaya başladım. Bazen uzunca saçları engel oluyor, o zaman bir elimle saçlarını diğer taraftaki omzundan göğüslerine doğru akması için kılavuzluk yapıyor, göğüslerine değsem bile bunu kibarca yapıyordum.

Sırtında aşağılara doğru inmeye çalıştıkça huylanıyordu. Ve tüm duyguları iyice uyandığından sırtı dikleşip yay gibi oluyor, ellerimle kollarını dış taraftan kavrayarak hem sıkıp hem de okşayarak coşkumuzun artmasına yardımcı oluyordu. Sessiz bir hırıltı ve çoşkun bir şevkle dolduğu gittikçe belli oluyordu.

Gerçekten artık iyice azmıştı ve bu gevşeyip gittikçe sunmaya başladığı göğüslerinden belli oluyordu. Göğsünde sıktığı kolları artık bacak arasına kadar kaymış, doğal olarak göğüslerini de iki yandan ortaya doğru sıkıştırıp öne doğru fırlamalarını sağlamıştı. Kollarının açıldığını hissettiğimde sağ omzunun üstüne çıkan dudaklarım aşağıdaki muhteşem manzarayı görmemle heyecanımın bin kat artmasına sebep olmuştu.

Kollarından içeriye doğru yönelen ellerim, kibarca iki göğsünün de uçlarına da temas edecek şekilde alttan kavramaya başlamıştı. Heyecandan biraz terlemiş vücudu, ellerimin özellikle göğüslerinin altından kavramasına, kayarcasına o iki güzelim yuvarlağı taşsa da, avuçlarımın içine oturmasına yardımcı olmuştu. Alttan yavaş yavaş sıkarak masaj yapıyor, aynen sütün gelmesi için yapılan masaj gibi kibarca davranıyordum.

Çok azmış, hatta taş gibi olmuştum ama bu gecenin sert bir sikiş değil, öncelikle uzun zamandır hem ruhen hem de fiziken doyumsuz kalmış bir kadının sevişme ve tatmin gecesi olması için kendime hakim olmalıydım. Onun müsaade ettiği ve açıldığı zamanlarda okşayacak, hatta içini sonuna kadar dolduracaktım.

“Göğüslerim güzel mi?” diye kısık bir sesle sordu. Onay, şefkat, ilgi ve yalan da olsa bir sürü renkli kompliman bekliyordu. Halbuki hiç gereği yoktu ve ben de kulağına iyice yaklaşarak nefesimi de hissedeceği şekilde, ama kısık bir sesle,

“O kadar güzeller ki.. Avuçlarımın içinde iki adet ateş tutuyorum sanki.. Onları azıcık açılan göğüs dekoltenden bile görmek o kadar çıldırtıyordu ki beni… Şimdi burada yakından görmek, seyretmek… Bunlar avucumun içindeyken bana hissettirdiklerini tarif edemem. Bunu sen hissedemezsin. Çünkü tüm gün seninle beraberler ve sırf bu yüzden bile seni kıskanabilirim” dedim.

Bunu dinlerken gözlerinin kapandığını ve başının geriye doğru gitmesiyle hayalinde yaşattığını hissediyordum. Çok kısa bir sessizlikten sonra

“Bir de onları dudaklarımın arasında ve uçlarını emerken neler hissedeceğimi ve sana nasıl zevk vereceğini artık düşünemiyorum bile..”

Bu son tarif içindeki son kalan kısmı da ateşlemiş ve arzuyla büzdüğü dudaklarından bir nefeste çıkan bir sesle,

“O zaman ne duruyorsun? Alsana onları.. Em artık…”

Yan oturduğu koltuktan sırtını yaslamasına yardımcı olup hala sağ elimde olan göğsüne eğildim. Çok yavaş hareket ediyor, seyrederek yaşayacağı hazzın birbirini tamamlaması ve daha da sabırsızlanması için ağırdan alıyordum. Nefes alış verişi bir anda durmuş ve göğsünün biraz önce ayaklarına ve boynuna masaj yapar gibi öpüp emen dudaklarımla kavuşmasını bekliyordu.

Kavuşma direkt olarak orta boy, koyuca hareli ve ucu sertleşmiş meme ucunun dudaklarımın arasına gelmesi ile gerçekleşmişti. Aralanmış dudaklarımın arasında hafifçe emdim. Sonra da dilimle meme ucunu yeniden buluşurdum. Bu kez daha ıslak ve daha sertçe daha istekle ve daha açlıkla…

Aldığı zevkle inleyerek bir nefes koyuverdi. Sabırsızlıkla devam etmemi bekler hale gelmişti. Altından kavradığım elimle biraz daha dikleştirip bu sefer komple ucunu dudaklarımın içine emerek daha ıslak bir şekilde vantuzlamaya başladım.. Bunu devamlı miktarını ve şiddetini arttırarak yeniliyor, her seferinde daha da emip, ucunu dilimle damağım arasında kibarca ezip emiyordum.

“Ooff.. Çıldırtacaksın beni” diyebildi kısıkça.. Bunu bile sesini kontrol edemeyeceği korkusu ile birkaç seferde söyleyebilmişti. Sağ elini boynuma koymuş kontrolsüzce bastırıyor, parmaklarını kısa saçlarımın arasında gezdirip beni okşuyordu.

“Bunları süt doluyken yapabilmeyi o kadar çok isterdim ki..” deyip yeniden önce sağ sonrada dışından kavrayıp bana doğru yönlendirdiğim sol göğüs ucuna yapıştım. Artık daha sertçe ve şevkle emip yalıyordum. Yalamaya doyamıyor, bir ona bir ona, sanki birbirlerini kıskanmalarına fırsat vermemek için çabalar gibi yetişmeye çalışıyordum.

Bütün yüzüm kendi tükürüğümle ıslanmış, artık aralarında kayarken bile onları ezip masaj yapar hale gelmişti. O başımı iki eliyle kavramış artık yukarıya tekrar dudaklarına çıkarmaya çalışıyordu. Sonunda buna izin vererek yukarıya dudaklarına çıkıp bana yumulmasına izin verdim.

Çılgınca dudaklarımı emiyor, yalıyor dilini içine sokuyordu. Ben de uzattığı dilini hafifçe emerek ona yardımcı oluyor, yavaşlamasını fırsat bilip bu sefer de ben onunkileri emip yalıyor ve dilimi içine sokuyordum. Nefeslenmek için ayrıldığımızda yüzüne bakıp

“Senin nereni daha çok seviyorum bilemiyorum ama dudaklarımı ve dilimi her yerine değdirip yalamak ve lezzetini tatmak istiyorum” deyip tekrar göğüslerinin arasına daldım.

Bu sefer önünde diz çökerek bacaklarının arasına girmiştim. İki elimle kenarlarından kavradığım göğüslerini ortada sıkıştırıp birer birer uçlarını yalayıp emiyor, sonra iyice birbirlerine sıkıştırıp iki ucunu da aynı anda yalamaya çalışıyordum.

Sonunda iki göğsünü de sıkıştırmayı bırakıp arasını öperek aşağılara inmeye başladım. Göbek deliğine yaklaştığımda bir anda huylanıp öyle bir kasıldı ki, hem elleriyle başımı kavrayıp karnından uzaklaştırmak için iterek yukarıya çekiyor, hem de bacaklarıyla omuzlarımdan kontrolsüzce sıkıştırıyordu.

Yüzümü yan çevirip göğüslerinin arasına yaslayıp biraz dinlenirken, onun da sakinleşmesini bekledim. Bacakları gevşeyince yeniden öpücüklerle ama bu sefer huylandırmamak için daha sertçe bastırarak aşağılara inmeye başladım.

Kasılsa da artık daha az tepki veriyor ve bu adımın da keyfini çıkartmaya çalışıyordu. Oturduğundan katlanıp kat yapmış göbeği, doğumların verdiği şişlik ve fazlalıklar dudaklarımın altında eziliyor, külot lastiğiyle göbek deliği arasını şenlendiriyordu. Elleri artık başımın iki yanında kulaklarımdan kavramış şekilde benim yolculuğuma bazen izin verip bazen de engel olurcasına yön verip durumunu kontrol ediyordu.

Dudaklarım ve dilim zaman zaman küloduna kadar geliyor ama onun zorlaması ile yine yukarıya yöneliyordu. Hiçbir Victoria Screet koleksiyonu şu anda benim önümdeki pamuklu uçuk pembe külot kadar seksi ve güzel değildi.

Başımı ellerinden kurtarıp ayrılmış bacaklarından geri çekildim. Sol ayağını yeniden ayak bileğinden tutup yukarıya kaldırdım ve direkt olarak parmak uçlarını yüzüme, dudaklarımın arasına getirip öpüp emmeye başladım.

Hem bunu yapıyor hem de göğüslerini ve daha yukarıda beni ve yaptıklarımı ilgi ve şehvetle seyreden gözlerini görüyordum. Gözleri kısılıyor, bazen zevkle kapanıp, sonra da bir saniyesini bile kaçırmamak ister gibi yine bana, dudaklarıma ve emdiğim o güzel parmaklarına odaklanıyordu.

Başka bir dünyada gibiydik ki değildik ve bir anda koridorun ışığının yanması ile panikle yerimizden sıçramamız bir oldu. Annesi aşağıya inmişti ve balkona doğru yarı uyuklar şekilde sallana sallana geliyordu.

Hemen salıncağın altından duvarın kenarına doğru yuvarlanıp boylamasına salıncağın gölgesine saklandım.

“Çabuk yat ve uyuyormuş gibi yap…” diyebildim kısık bir sesle… Yan yatıp göğüslerini anca kapatmıştı ki annesi kapıda belirdi. Net göremeyen gözlerle

“Gül?” diye seslendi. Gördüğü karanlığın kim olduğunu net seçemiyordu.

“Evet anne, benim” dedi titreyen sesiyle. “Ne oldu?”

“Kızım baktım yoksun merak ettim… Burada m uyuya kaldın? Hadi kalk yerine yat, üşürsün.” dedi.

“Annecim, çok özlemişim.. Biraz daha burada yatayım, sonra gelirim” diye cevap verdi. “Sen yat. Merak etme, iyiyim ben…”

“Kızım üstüne bir şey ört. Üşürsün hasta olma sonra.. Dur şu pikeyi al bari üstüne…” deyip kenardaki örtüyü getirip üstüne örttü. Başına bir öpücük kondurup arkasını döndü, çıkarken bir anda dönüp beni kastederek

“Odası rahattır değil mi? Uyudu herhalde” dedi.

“Evet anne, baya oldu yatalı.. Yorgunlukla rakı uyuttu onu da, sen merak etme” deyip geçiştirdi.

Işığı söndürüp merdivenlerden yukarı çıkışını gördükten sonra saklandığım yerden çıktım. İkimiz de derin bir oh çekmiştik. Ayağa kalkmadan yine yerde oturuyordum, Gül salıncakta oturur pozisyona gelince gülerek bana baktı ve

“Uuff baya yakalanıyorduk.. Kalbimin sesini duyacak sandım” dedi.

“Sen ne diyorsun? Ben arkada eridim adeta… Az daha rezil oluyorduk.” dedim. “Şehvet falan kalmadı. Resmen çüküm içine kaçtı” dedim. Gülerek

“Aaaa olmaz ama… Daha yeni başlamıştık” dedi şımarıkça.

“O zaman nerede kalmıştık?” diyerek yine bacaklarının arasına girdim. Tam iki bacağını ayırırken

“Böyle rahat değilim, iki büklüm oldum… Senin de dizlerin acıyacak.” deyip ayağa kalktı ve salıncağın minderini hemen önünde usulca yere indirdi. Muzipçe bir gülümsemeyle

“Dişi kuş yuvayı yapar” dedi. Sanki onsekizlik kız gibi konuşuyordu. Öyle de hissettiği belliydi ve minderin üstüne sırtüstü yattı.

“Ve erkek kuş da onu yalar” deyip bacaklarının arasına gelecek şekilde ben de yüzüstü yattım. Karnına doğru çekip kıvırdığı bacaklarıyla kasıkları ve vajinasını örten külodu tamamen gözümün önündeydi artık.

İleri doğru bir hamle ile kibarca bacaklarının içlerini kasıklarına doğru öpüyor hafif hafif emiyordum. Arada bir de içinden sızanlarla ıslanmış külodunun üstünden dudaklarımı yaslayıp hem kokluyor hem de öpüyordum. Artık yıllardır öpülüp yalanmamış kasıkları buna da alışmış, bacakları yapacaklarıma izin verir şekilde daha da açılmıştı.

Kalçalarının iki yanındaki lastiklere taktığım parmaklarımla yavaşça külodunu çekmeye başladım. Utangaçlıkla tereddüt ediyor, bazen kalçalarını bastırıp belinden lastiğinin inmesine, sonrasında da dışarıya doğru açtığı bacakları ile külodunu çıkarmama engel oluyordu.

Başımı biraz kaldırıp yüzüne baktım. Boynunu bükerek olabildiğince başını kaldırmış yaptıklarımı seyrediyordu. Kibarca ve sakince

“Merak etme.. İstemiyorsan daha ileriye gitmeyelim” dedim.

“Hayır… Çok istiyorum… Sadece biraz.. Utanıyorum… Bir de acımasından…” deyince yerimde doğrulup salıncaktan aldığım yastığı boynunun arkasına destek yapıp rahatlamasını sağladım ve

“Gül, hayatım.. Bırak sana bu zevki yaşatayım.. Seyret ve zevkini çıkar…” deyip yeniden tuttuğum külodunu yukarıya doğru kaldırmaya başlayıp otomatik olarak dikilen ayaklarından kayışını seyretmeye başladı.

Artık bir elimle bacaklarını dik tutuyor diğeriyle dizini de geçmiş olan külodunu yukarıya doğru çekiyordum. Önce biri sonra diğer ayağından kurtulan külodunu usulca yandan yere doğru bıraktığımda artık önümde öperek ve yalayarak kat edilecek iki bacak vardı.

Sol bacağını sağ omzuma alıp kolumla kavrayıp sağ ayağının tabanından öpmeye başladım. Kıvırılan bacağından gözüm tüysüz vajinasına takılıyor ama ulaşmak için acele etmiyordum. Bileğini ve diz kapağına kadar inen dudaklarımla eğilip kalkıyor, aynılarını da sol bacağına yapmaya başlıyordum. Artık ikisini de baldırlarının içlerine kadar yalayarak geldikten sonra yine kasıklarının önünde yerimi aldım.

Bu sefer iki bacağı da iyice açılmış ve kadınlığının en mahrem en kutsal yerini tüm güzelliğiyle gözlerime sunmaya başlamıştı. Yüzüne baktığımda gözlerini utanarak kaçırmış, bacaklarını açarak kendini, cinselliğini bu kadar ortaya sunmasından hem zevk almış hem de utanmıştı. Bu anın hemen geçmesi için sabırsızlanıyordu ve bana bakmadan

“Hadi.. Utandırıyorsun beni…” dedi.

“O kadar güzel ki… Seyretmesi bile yeter…” diyerek gerçekten davetkar duran hafif aralanmış dış dudaklarının içinden pembe pembe göz kırpan iç dudaklarını ve klitorisinin ucunu görebiliyordum. Epilasyonlu olduğu belli olan bir pürüzsüzlükle gerçekten başka bir tarifi olamayacak harikulade bir yasak meyveydi.

Dudaklarımı direkt olarak klitorisinin ucunun gözüktüğü üst kısmını komple arasına alacak şekilde yapıştırdım. Nefes alışverişi bazen duruyor bazen sıklaşıyordu. Biraz dudaklarımın arasında tutup dilimi de ağzımı ayırmadan iki dudağının arasına sokmaya başladım. Yukarıya doğru kıvırdığım ucu klitorisine baskı yapıp yukarıya doğru sıkıştırıp sonra biraz daha derine girmeye çalışıp tekrar aynı hareketi yapıyordu.

Artık nefesi değil inlemesi geliyordu kulağıma, üst taraftan ayrılıp bu sefer iki elimle yavaşça ayırdığım arasına soktum dilimi… Olabildiğince uzatıyor, benim dudaklarım onun iç dudaklarını ayırarak içine giriyor, dilimse yine ulaşabildiği en derin noktadan kıvrılarak yukarıya dışarıya doğru geliyordu.

Kasılmaları artıyor ve gelmek üzere olduğu hissediliyordu. Alttan kalçalarını da ayırır şekilde tuttuğum ellerimle vajinasını olabildiğince ayırmış, sırasız ve değişken bir şekilde dış dudaklarının içini yalayıp, iç dudaklarını dilimle üst dudağım arasında ezerek, zaman zaman da yüzümü olabildiğince bastırarak klitorisine kadar çıkıyordum. Kasılmaları son raddeye geldiğinde bir anda ılık pınarlar gibi akıntı yüzüme doğru gelmeye ve dilimin üstünden dudaklarımın arasından ağzıma dolmaya başladı.

Kasılmaları ve kalçasının kontrolsüzce sallanması ve bacaklarının arasında sıkışan başımla uzun zamandır yaşayamadığı ilk orgazmını kontrolsüzce, sarsılarak yaşıyordu.

Son birkaç istemsiz kasılmasını hareketsizce bekleyip yavaşlar yavaşlamaz daha bir iştah ve şevkle, daha bir şehvetle, sertçe dilimle becermeye başladım. Artık bir parmağım da ufak ufak yardımcı oluyor, ıslanmış delikten içeriye her seferinde daha derine girecek şekilde yol alıyordu. Yeni boşalmış olmasına rağmen hemen yine zevklenmeye başladığı belliydi.

Zevk sularıyla ıslanmış yüzümü gömüldüğü kasıklardan çıkartıp göğüslerine doğrulduğumda hala sağ elimin orta parmağı içinde ve neredeyse dibine kadar girmiş şekilde kıvrılmış ucuyla var olup olmadığı tartışılır G noktasını ararcasına vajinasının ön duvarındaki her noktaya baskı uyguluyordu.

İnlemeyle biten nefes alışları iyice artmıştı. Sadece ohh ve ıhh sesi çıkartabiliyordu. Göğsünü emmek için iyice üstüne abandığımdan bir eli ancak sırtıma diğeri de ancak karnımla kasığım arasına ulaşabiliyordu.

Ellerinin arayışını bitirmek için göğüsünden ayrılıp yüzüne doğru üstünde yükseldiğimde şortumun içinde taş gibi olmuş, saatlerdir çıkıp coşmayı bekleyen penisimi kavradı. Acemice ve kontrolsüz bir şehvetle şortumun üstünden iyice kavrayarak sıkıp duruyordu. Hırıltılı bir sesle

“Çıkart onu.. İstiyorum… Ben de onu yalamak istiyorum” dedi.

Parmağımı vajinasının içinden çıkartıp dizlerimin üstünde dikilince o da yattığı yerden kalkıp şortumu aşağıya doğru çekmeye başladı. Sertleşip kalkmış penisim takıldığından inemiyor, o da zorlayıp duruyordu. Bu bana acı verse de hırsımı ve azgınlığımı daha da arttırıyordu. Sonunda benim de ufak bir düzeltmemle, kazık gibi olmuş penisim açığa çıktı ve şehvetle yutmak istercesine dudaklarının içine ağzına alıverdi.

Gerçekten arzuyla ve şevkle emiyor, biraz da canımı acıtıyordu ama artık onu durdurmakta istemiyordum: Nefeslenmek için ayrıldığında

“Biraz daha sakin ol güzelim…” dedim gülerek. “Merak etme seni dibine kadar doyuracak… Ve o sadece senin bu gece…”

Hafifçe utanıp kızararak kendini yine sırtüstü attı. Kıvrık bacaklarını ayırarak tüm güzelliğini ortaya sererek

“Hadi sik beni.. Ne olur… Lütfenn…” dedi.

Bacaklarının arasına eğilip ağzımda biriken tüm tükürüğümü ona belli etmeden vajinasının dudaklarının üstüne bıraktım. Bacaklarının arasında yerimi alıp sol kolumla sağ koltuk altından yere yaslayarak tüm ağırlığımı verdim. Sağ elimle kavradığım penisimin başını vajinasının dudaklarına ve girerken kayıp canını acıtmasın diye üstüne bıraktığım tükürüğüme sürtttüm. Bu hareketim onu daha da ateşlendirmişti. Yavaşça aletimin başını dudaklarının arasından içeriye itiverdim.

İstemsiz bir şekilde heyecan ve korku ile öyle kasılıp duruyordu ki daha başını bile sokamadan ıslanmış kadınlık organı kasılıyor, kapanıp duruyordu. Biraz daha alışması için yavaş yavaş sürterken bir anda sadece başı girecek şekilde sokuverdim.

Bir anda sesi ve nefesi değişti. Ona sanki tüm içini doldurmuşum gibi geldiğine emindim. Biraz bekleyip kasılmaları azalırken ve her kasılma arasında biraz daha, biraz daha penisimi içeriye zorlarken neredeyse yarısına kadar girmiştim.

Yıllardır ayak parmaklarından başlayıp ayaklarını, göğüs dekoltesini, hatta koltuk altından bazen gözüken göğüs beyazlığından tahrik olup masturbasyon yaptığım, tatillerde ve normal zamanlarda çektiğim resimlerle koleksiyonumda olan ulaşılmaz Gül, bu gece altımda ve her yerini bana sunmak için sabırsızlanan bir kadındı. Hatta penisim vajinasının yarısına kadar girmiş birazdan onu inlete inlete zevkin doruklarına çıkartıp, yalanırken bile boşalan bu kadını çılgınlar gibi orgazm etmeye hazırlanıyordum.

İçinde dünyalar vardı, eminim. Ama bu yetmeyecekti ve dahası da vardı. Biraz geri çekilerek başını içinden çıkartmadan yine yarısına kadar yavaşça sokuyor, çok yavaş bir tempoda sikiyordum. Artık alıştığına kanaat getirdiğim dört beş giriş çıkıştan sonra biraz daha içeriye girdim.

Daha derine girince biraz daha yukarıya doğru çıkıyor ve nefes alışverişi artıyordu. Dudaklarının arasından

“Oohh çok güzel… Harika bir şey… Durma ne olur…” diye mırıldanıyordu.

Üstüne komple uzanıp ağırlığımı dengeli bir şekilde üstüne verip biraz ezip aynı zamanda da belimi kasıklarına göre ayarlayıp kulağına eğilip

“Merak etme daha hepsi girmedi… Birazdan dibine kadar sokacağım ve seni inlete inlete sikeceğim… Bu gece esas şimdi başladı” dediğimde büyük bir zevkle ohhh çekti.

Daha sözüm biterken gerçekten penisimi kalçalarımı kaldırarak geri çekip bu sefer neredeyse dibine kadar sokmaya başladım. İçgüdüsel olarak yukarıya doğru kaçmasını koltuk altlarından geçirip omuzlarından kendime doğru çekerek sınırlandırıyordum.

Bir kaç saniye içinde tutup yeniden, yavaşça bir tempo ile başını çıkarmadan sikmeye başladım. Gerçekten yavaştan başlamış, her seferinde biraz daha hızlanarak sikiyordum. Artık orta bir tempodayken kollarımın üstünde dikilip her girişimde sallanan göğüslerini seyretmeye başladım. Benimle birlikte onlar da tempoya uymuş, yana doğru açılmış şekilde yüzüne doğru gidip gelerek dalgalanıyorlar ve bu da beni çıldırtıyordu. Seks esnasında seyretmesi en güzel şeydi.

Daha da dikilip dizlerimin üstüne kalktığımda bacaklarını da dizlerinin arkasından kollarıma takıp canını acıtmayacak şekilde dikip sikmeye devam ettim. Gelmek üzere olduğumu hissettiğimde içinde hareketsiz kalıp yine yakaladığım bir ayağına dikkatimi verdim. Vajinasındaki kasılmalarını penisimde hissettiğim halde ayağını yalayıp öpmeye başladım. O da kısılmış gözleriyle beni seyrediyor ve hala onun her parçasıyla böyle ilgilenmemden daha da memnun şekilde seyrin ve dudaklarımın keyfini çıkartıyordu.

Kastığım kasıklarım ve birleşik penis ve anüs kaslarından dolayı öğrendiğim teknikle boşalma hissim geçince yeniden bacaklarını indirip ağırlığımı kollarımın üzerindeyken kasıklarına vererek bu sefer daha hızlı ve sert sikmeye başladım. Artık her seferinde şap şap sesleri çıkıyor, duyulmaması için biraz kalçamı sağa sola oynatıyor, böylece penisim de içeride rahminin tüm duvarlarına ve dibine kadar hazzı hissetmesini sağlıyordu.

Nefes nefeseydim, durmadan kulağına fısıldıyordum,

“Daha… Biraz daha var… İşte… Şimdi dibine kadar gireceğim, sakın bağırma, çığlık atma…” dedim ve daha ona bir şey söyleme fırsatı dahi vermeden, hızla girdiğim halde sonuna doğru yavaşlayıp, yavaşça penisimin başı artık kadınlığının en dibini, kasıklarım vajinasının dudaklarını iyice ezdiği noktaya kadar sokup bastırmaya başladım.

Esasen daha önce girdiğim noktada dibine yaslandığını hissediyordum ama artık kanırtmak ve dibine kadar girmek istiyordum. Bu hamle gerçekten gözlerinin faltaşı gibi açılmasına sebep oldu ve neredeyse gerçekten çığlık atmasına ramak kala geri çekip biraz soluklanmasını bekledim.

Biraz rahatladığında yeniden orta bir hızda sikmeye devam ediyordum ama benim de kollarım yorulmaya başlamıştı. Gelmek üzere olduğu kasılmalarından belli oluyordu ve boşalmaya başlarken tekrar en dibine kadar birkaç kez bastırıp komple dışarıya çekip içinden çıktım. Bu hareketim öldürücü darbe olmuştu Gül için… Kasıla kasıla sırtüstü yattığı yerde titreyerek boşalıyordu.

İçinden çıkan penisimle vajinasından bir boşalma sesi gelmiş ve bacaklarını kapatıp bir anda top gibi olmuştu. Oturduğum yerden onu seyrediyordum, biraz şoku geçince dirsekleri üstünde kalkıp bana

“Neredeyse ağzımdan çıkacaktı… Ooff neydi o öyle? Hiç bitmeyecek sandım…” dedi. İsterik bir halde yarı gülüyor yarı baygın ve azgın gözlerle bakıyordu. Penisim hala dimdik ama kızarmış ve ıslaklıkla pırıl pırıl parlar bir halde yanında duruyordu. Bir anda

“Dur teşekkür edeyim şu yaramaza…” deyip eğilip ağzına aldı. Ucunu ve ancak yarısını ağzının içine alabiliyordu. Birazdan nefeslenmek için yeniden kendini sırtüstü mindere attığında,

“Bitti sanmıyorsun herhalde… Değil mi canım?” deyip onu sekste en sevdiğim pozisyona hazırlamaya başladım.

Acemice ne yapmasını istediğimi anlamaya çalışıyordu. Sonunda sol tarafına doğru yatırıp sol bacağını altımda, sağ bacağını da sağ elimle ayırır şekilde yatırıp tükürüklediğim penisimi sıvazlayarak içine bir hamlede soktum. Zaten spermlerim hala içinde olduğundan kayarca girip çıkıyordu.

Artık daha hızlıca ama kırmadan bir tempo tuturmuştum. Bazen dibine kadar giriyor bazen ucunu bile çıkartıp tekrar sokuyordum. Göğüslerinin sallanmasını seyredip avuçluyor, gittikçe azıyor, azdıkça daha hırsa ve şehvetle sikiyordum. O da gözlerini tamamen kapatmış, kontrolü bırakmış bir şekilde her noktasında hissedeceği bir şekilde sikiliyordu. Bu sefer kendimi tutmayacak ve boşalacaktım. Artık patlamak üzereydim ve nefes nefese bir şekilde zorla

“Nerene boşalayım? İçine mi? Yüzüne mi?”

“Hem içime istiyorum, hem de yüzüme…” dedi kesik kesik… Benden duyduğu sözler iyice azdırmıştı. Gittikçe artan bir sertlikle, dibine kadar bastırarak sikmeye devam ediyordum. Biraz daha uzatmak için elimden geleni yapıyor, Gül’ü daha da çok tahrik etmek için,

“Şimdi sikerken amının içine fışkıracağım… Sıcaklık hissedeceksin… Sonra da çıkartıp kalanını dudaklarına ve yüzüne fışkırtacağım” diye diye, tüm duygularını altüst eder şekilde tahrik eşiğini yükseltmek için çabalıyordum.

Gerçekten kasılmaya başladığımda dibine kadar bastırıp önce çok şiddetli olmak üzere iki kere fışkırdım. Gerisini yüzüne boşaltmak için penisimin dibinden sıkarak içinden çıkarttım. Telaşla Gül’ü sırtüstü döndürüp karnının üzerinden göğüslerinin arasına oturttuğum penisimi başıyla yüzüne boşaltıverdim. İki defa içinde fışkırttığım halde yaşadığım hazdan olsa gerek inanılmaz bir şiddetle ve aşırı miktarda boşalıyordum.

Sol elimle yukarıda tuttuğum başını bırakmamıştım. Tüm yüzü spermlerimle dolmuştu. Gözkapağı bile yapışmıştı. Ama o hayatında ilk defa bunu yaşadığı halde hiçbir iğrenme belirtisi göstermeden, olanların her saniyesini seyredip zevkini çıkarmaya çalışıyordu.

Yine gelmek üzereydi ve sadece sikilmekten ziyade biraz önce ahlaksızca söylediklerim ve içine boşalan penisimin verdiği zevk ve yüzüne gelen spermler onu daha da azdırıp yeniden zirveye taşıyordu. Aşağıdan vajinasına uzattığı elini vibratör gibi çalıştırarak klitorisine masaj yapıyordu.

Eğilip spermlerime bulanmış dudaklarına öpücük kondurup oradan yine yayılmış göğüslerine indim. Spermli dudaklarım uçlarında kayıyor ve doymamış bir açlıkla yeniden emiyordum. Yanına uzanıp hala bir göğsünü emerken diğer elim onun elinin yanına indirip onun da parmağını yönlendirerek ikimizin aynı anda içine girmesini sağladım. Dışarı çıkmaya başlayan spermlerim daha uyarıcı ve kayganlaştırıcı oluyordu.

Sonunda olduğum yerde doğrulup dönüp bu kez ters bir şekilde başımı bacaklarının arasına sokup yalamaya başladım. Yine inlemeye, karnı hızla inip kalkmaya başlamıştı. Dilimi sokmam ve parmağım yetmiyor daha çok emmek istiyordum. Hızlıca bacaklarının arasına girip yeniden emmeye başladım. Bir taraftan da penisimi yeniden sıvazlıyor, hala koruduğu sertliğini biraz daha arttırıyordum.

Tekrar girebileceğime kanaat getirince yeniden bacaklarını kollarıma alıp kendime çekip bu sefer tek hamlede içine giriverdim. Yeni boşalmışken yeniden sertleşip içine girmeme şaşırmış, ama buna memnun olmuş bir şekilde göğüslerini sıkıca tutup kendini tümüyle bana bıraktı.

Artık hiç aralık vermeden dibine kadar girip çıkıyordum. Gül bundan zevk alıyor ve çıldırıyordu. Göğüslerini sıkıp, kendini yalamak uzattığı dudak ve dil ucuna yetiştirmeye çalışıyor, kendi meme uçlarını emmesine yardım ediyordum. Yüzünde hala kalan spermlerimi alıp dudaklarına sürüyor, o da parmağımı deliler gibi emiyordu.

Yeniden kasılmaya başladığında ben de neredeyse boşalmak üzereydim ve bu sefer kasılmaları esnasında durmamış, sikmeye devam etmiştim. Titriyor, kasılıyor, sırtı bazen kambur, bazen yay gibi oluyor ama ben durmuyordum.

Altımda çırpınıyor, aşırı zevkten kaçınmaya çalışıyordu. Ama bacakları kollarımda, onun kollarını da bileklerinden tutup kendime çekerek son noktasına kadar sikiyordum.

Artık ben de tekrar gelmek üzereydim ve bu sefer çıkıp göğüslerinin arasında testislerimi oturtttum bir güzel… Yine başını arkadan destekleyerek ağzının içine sokup birkaç defa gidip geldim. Şişen başı bütün ağzını doldurmuşken fışkırarak boşaldım. Önce tereddüt etti. Ama sonra vakum gibi emerek tüm spermimi boşaltıp yuttu.

Son damlası ağzının içine aktığında zorla da olsa titreyerek üstünden kalkıp salıncağa oturdum. Hala deli gibi nefes alıyor, üst üste böyle boşalmama sebep olan bir seksin verdiği hazzı yaşıyordum.

Gül tamamen bitmiş ve teslim olmuş bir şekilde sırtüstü yatıyor, gözünü tavana dikmiş bir şekilde sessizce soluklanmaya çalışıyordu.

Bir süre ikimiz de konuşmadık. Sonrasını da düşünmedik. Sadece yaşadığımız inanılmaz seksi ve tatminin hazzın tadına varıyorduk. Sonunda ilk o konuştu;

“Eee..? Ben neyapacağım şimdi? Her yerim yapış yapış…”

Bunu söylerken oturur vaziyete gelmiş, bir eli vajinasından hala sızanları tutmaya çalışıyor, diğeri de göğüslerini alttan sıvazlıyordu. Oturduğum yerden kalkıp elimi uzattığımda tutundu ve çekerek ayağa kaldırdım.

“Uuff akıyor, akıyor…” diyerek panikle yetişebilmek için eğilip bacaklarına akan spermleri engel olmaya çalışıyordu. Kasıklarına doğru çıkan elini üstünden kavrayıp elini itip

“Bırak aksın… Hoşuna gitmiyor mu?” dedim ve yüzüme bakarken bir anda büyük bir şehvetle dudaklarına yapışıp öpmeye başladım. O seksin ve ve orgazmların üstüne bu şehvet gerçekten çok özeldi. Bir süre ayakta bu şekilde öpüşüp birbirine yapışmış vücutlarımızı ayırdığımızda ikimizi de bir gülme tutmuştu.

“Bu saatte banyo yapamam, ne yapayım?”

“Islak havlu ile silelim seni…”

Gül sperme bulanmış minderin arkasını çevirip sererken ben de şortumu giyip sessizce banyoya yöneldim. Işığı yakmadan girdim ve yüz havlusunu kısık suyla ıslatıp sıkıp yine balkona döndüm. Saçını başını düzeltiyor ama üstü hala çıplaktı ve açıkçası biraz daha zaman olsa yine yapardım.

“Sakın çığlık atma sıcak suyla ıslattım ama soğumuştur… Başka da yolu yok bu saatte canım…” diyerek üşüyüp irkilmesine fırsat vermeyecek şekilde şefkatle vücudunu silmeye başladım.

Donup kalmış beni izliyordu. Onca sevişme ve tatminden sonra dönüp gitmeyerek ona bebek gibi hizmet etmeme hem şaşırmış hem de duygulanmış şekilde seyrediyordu.

Her yerini silip temizledikten sonra giyinmesine yardım ederek beraberce koridorda merdivenlerin başına kadar geldik. Hala el eleyken dönüp dudaklarımdan kısa ama yumuşacık bir öpücük kondurup alelacele merdivenlerden çıktı. Çocukları kontrol ettiğini tahmin ediyordum ve tuvalete girip çıkmasını sessizce bekledim. Annesi sese uyanmış, konuşuyorlardı

“Uyuyakalmışım, şimdi çıktım… Hadi iyi geceler…” deyince ben de odama süzülüp kapıyı sessizce kapattım. Yatağa yattığımda çok yorgun ama çok zinde, aşırı tatmin olmuş ama hala yaşadıklarımın etkisiyle çok şehvetli ve belirsiz duygular içinde dönüp sızdım.

Sabah ufaklıklardan birinin beni dürtmesi ile uyandım. Belli ki annesi göndermişti.

“Abi uyan uyan…” diyordu. Ben gözlerimi açınca da yarım yamalak “Anneee, uyandı” gibisinden bir şeyler haykırarak odadan çıktı. Arkasından pırıl pırıl bir yüzle neşeli bir ses odaya girmeden kapıdan bana sesleniyordu. Sanki bütün gece benimle sevişmemiş, orgazmdan orgazma koşmamış gibi… Dinç, diri, canlı bir kadının sesiydi…

“Uykucuu… Kalk artık, sofra hazır seni bekliyoruz…”

Kalkıp hemen duşa girdim. Hızlı bir yıkanma ile temiz şort ve tshirt giyip balkona çıktım. Masaya çoktan oturmuş ev ahalisinde serin yaz sabahı mutluluğu vardı Ama Gül bir başka parlıyordu. Sanki bir gün önce bütün yol boyunca benimle sohbet eden o yorgun ve tükenmiş Gül gitmiş, yerine bir başka kadın gelmişti.

Gerçekten güzel, doyurucu, tatmin edici bir seks kadınları inanılmaz güzelleştiriyordu.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Felçli Komşumun Karısını Sikiyorum!

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Adım Osman, 47 yaşında erkeğim eşim 3 yıl önce vefat etti Bir kızım var yeni evlendirdim,
Avustralya’ya gelin gitti. Sakaryada kendime ait Sıhhi Tesisat tamiri dükkan ve 3 katli bir binada bir
dairem var Alt komşum kamyoncu Süleyman abi, 61 yaşmda, 2 yıl önce kamyonla seferdeyken
geçirdiği kalp krizi sonucu kaza yaparak boyundan aşağası felç oldu, yataktan kalkamıyor Eşi
Zübeyde hanım ise 53 yaşında, müteassıp, kapalı bir hanım 2 tane kızı var, büyük olan zaten evliydi,
küçük kız da bu bahar evlenip evden gidince, Zübeyde hatun evde felçli kocasıyla yalnız kalmıştı.
Küçük kızı evlenmeden önce evin bütün alişverişini falan yapardı Şimdi Zübeyde hanım arada bir
bana telefon ederek, akşam dönüşte ekmek, çay ve sigara gibi şeyleri ısmarlar, ben de tabi getirim.
Yine böyle bir akşam bir şeyler ısmarlamıştı. Akşam 8 gibi eve gelip siparişıni getirdim zile bastım
Zübeyde hanım kapıyı açtı, ama bir değişiklik vardı, ilk defa başı kapalı değildi. “Kusura bakma
Osman bey, ev hali. .“ deyip geçiştirdi. Pazar günü ise kapım çalındı. Baktım Zübeyde hanım, “Osman
bey kusura bakma, evde hiç birşey kalmadı, mümkünse senin araba ile bir market yapalımda bari bir
haftalık bir şeyler alayım” dediğinde tereddütsüz kabul ettim. Zaten evde canım sıkılıyordu.
Marketten alışverişi yapıp dönerken ilk defa farkettim Zübeyde hanım diz hizası etek giymiş,
oturduğunda eteği dizlerinin bir karış üzerindeydi. Koltukta hafif kayarak yerleştiğinde eteği biraz
daha açıldı. Gözüm ılede bir Zübeyde hanımın bacaklarına kaymaya başlamıştı. Zira hakikaten güzel
bacakları vardı. Zübeyde hanimla laflarken gözümün bacaklarına takıldıgımı görmemesi olanaksızdı,
ama hiç istifini bozmadı…
Eve yaklaşırken, “Ya Osman bey, markette imrenip bu kadar alışveriş yapıyorum, ama eve gelince,
biliyorsun Süleyman yataktan çıkamıyor, tek başıma sofra hazırlamak o kadar zoruma gidiyor ki
anlatamam. . .“ dedi. Ben de. “Bilmezmiyim, yalnız olunca aynen benim de zoruma gidiyor!” dedim. 0
an Zübeyde hanım, “Eh bukadar alış veriş yaptık, bari bu akşam sana bir yemek yapayım, ne dersin?”
dedi. “İyi olur valla!” diyerek hemen kabul ettim. “O halde akşam saat 8 gibi bize in, şöyle zevkle bir
yemek yeriz!” dedi. “Tamam!” dedim alışveriş torbalarını evine kadar çıkardım. Akşam 8 gibi alt kata
indim. Kapıyı tıklayınca Zübeyde hanım kapıyı açtı. Yine başı açıktı, yine aynı etek vardı, ama
üzerindeki kısa kollu beyaz gömleğin iki düğmesi açıktı ve ilk defa yüzünde hafif bir makyaj vardı.
Üstelik balık etli vücuduna giymiş olduğu beyaz gömlek bayağı dar geldiğinden, siyah südyeni olduğu
gibi farkediiyor ve göğüs çatalı ortadaydı, bir anda tahrik olmuştum.
Beni içeri buyur etti. Hoşgeldin hoşbulduk muhabbetinden sonra Süleyman abiyi sordum, nasıl diye.
“Amaan nasıl olsun, herzamanki gibi işte, yatıyor. Yarım saat önce çorbasını içirdim, uyuyor şimdi.
Neyse, ben yemeği getireyim…” dedi. Mutfağa giderken arkasından alıcı gözle baktığımda, kalçasının
muhteşemliği beni deli etmişti, nede olsa abazayım benim yarrak kazık gibi oldu. Mutfaktan bana seslendi, “Osman bey, şu üst
raftaki tepsiyi indirimisin diye. Onların mutfak ta benimki gibi dar ve uzundu. Mutfağa girdiğimde
Zübeyde hanmın arkasından geçerken bilerek kalçasına sürtündüm, hafifçe gülümsedi. Tepsiyi indirip
tekrar geçerken, “Şu bardakları da verirmisin?” dedi. Aslında bardaklar tam önündeki rafta ve
kendisinin alacağı yükseklikteydi. Bu sefer tam arkasına geçip, omzunun hizasından kolumu rafa
uzatıp, sikimi de Zübeyde hanımm kalçasına adamakıllı yaslamıştım. Kazık gibi sertleşmiş olan yarragım
Zübeydenin kalçasının yarığına oturmuştu. Zübeyde de kalçasını arkaya yaslayınca, artık
dayanamadım ve bardakları bırakıp iki elimle belinden tutup Zübeydeyi iyice kendime çekerek,
ensesine bir öpücük kondurdum 0 an Zübeyde birden döndü ve dudaklarımı öpmeye başladı…
Ellerimiz vücutlarımız her yerini hoyratça okşarken, dudaklarımız ve dillerimiz şehvetin fırtınasında
birbirine girmişti. Ok yaydan çıkmış, bedenlerimiz birbirine yapışmıştı. Kendimizi yan odada bulduk.
Elbiselerimizi yırtarcasına çıkardığımızda, çırılçıplak vücutlarımız kenetlenmiş gibiydi. Yatağın
üzerinde sikim Zübeydenin göbeğine dayanmış, dudaklarını dolgun göğüslerini emiyordum. Zübeyde
ise elini sikime atmış sıvazlıyordu. Ben birden ters dönüp, Zübeydenin tertemiz ammı emmeye
başlamıştım. Dilimi şeftalisinden içeri kaydırdığımda, Zübeydeden inlemeyle karışık bir “Ohh!”
sesi yükseldi. Başımı eliyle amına bastırıyordu. 0 anda benimki de Zübeydenin ağzına kaymış ve
sikimin kafasını emmeye başlamıştı. Çok geçmeden bi anda kasıldı ve amının suları akmaya başladı.
Amı vıcık vıcık olmuştu. Ama ben de patlamak üzereydim. Zübeyde anlamış olmalı ki, sikimi tam
ağzından çıkardığında suratına ve göğüslerine fışkırmaya başladıın. Her tarafı döl içinde kalmıştı.
Dönüp çarşafla Zübeydeyi silerken, “Ohhhh Osman, sevişmeyi nekadar özlemişim anlatamam!” dedi.
15-20 dakika kadar yanyana çıplak yattıktan sonra, yeniden sikimi sıvazlamaya başlamıştı. Ben de
onun göğüslerini emmeye başladım. Bi elimle de amını okşuyor, arada parmaklarımı amının deliğine
sokup çıkarıyordum. Zübeyde doğrulup benimkini ağzına alıp emmeye başladığmda, sikim de yeniden
sertleşiyordu. Ben Zübeydenin amını parmakladıkça Zübeyde de sikimi daha bir iştahla emiyordu.
Sikim tekrar kazık gibi olduğunda hemen doğruldum, bacaklarını açıp omuzuma aldım. Kayganlaşmış
amın dudakları arasına sikimi sürterken aniden yüklendim. Biraz zorlanarak da olsa sikim
Zübeydenin amına tamamen girdiğinde derin bir “Ohhhhh!” çekti. Birkaç saniye içinde hareketsiz
beklettikten sonra, Zübeyde kasıklarını oynatmaya kıvırmaya başladığında, ben de hızla gidip
gelmeye başladım. Her soktuğumda Zübeyde kısa kısa Ohlarla inliyordu. 5 dakika sonra Zübeyde
bacaklarıyla boynumu sıkarak “Boşal, içine boşalllll, birlikte boşalalım! Hadiii!” diye inleyince,
ben de son bir kere daha hırsla kökleyerek fışkırmaya başladım. Birbirimize kenetlenmiş bir halde,
ikimiz de aynı anda ve sarsila sarsila boşaldık
O günden sonra Zübeydeyle hemen her firsatta sikişiyoruz. Ama büyük kızı durumu anlamış, birgün
dükkanıma geldi, annesiyle olan ilişkimizi bildiğini ve aileden başka kimse bilmediği sürece bu
duruma sevindiğini söyledi!çünkü annesini mutlu etmiştim…….

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Küs Yengemle Sikişip Barıştık! (1)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Selam arkadaşlar. Yengesini sikenlerin hikayelerini okuyunca, demek ki sadece ben değil, birçok kişi yengesini sikiyormuş diyerek, cesaretlendim ve hikayemi yazmaya karar verdim. Bu arada ben Kamil, 31 yaşında ve 1.80 boyundayım. Evliyim ve karımla normal seks hayatımız var, mutlu ve huzurlu yaşantımızı elimizden geldiğince devam ettiriyoruz. Benim abim benden 5 yaş büyük (36 yaşında). Abimin karısı (yengem) ise 31 yaşında, 1.60 boylarında, balık etli, esmer, alımlı bir kadındır. Abim sürekli alkol alır ve yengemi döver, olmadık hakaretlerde bulunur. Bize göre abimle yengem hiç mutlu değillerdi. Bu olaylara bazen ben de tanık olduğum için, birkaç kere aralarını yapmak istedim diye, abimle küsmüştük. Karımla da yengem hiç geçinmezler, genelde küs olurlar. Ve ben mecburen karımın tarafını tutmak zorunda kaldığım için, yengemle ben de 6 aydır konuşmuyordum. Yani kısaca, birbirimize gelip gitmiyorduk.

Benim ev müstakil, büyük bir bahçesi var ve ağaçlık. Bahçede ayriyeten de kiler gibi kullandığımız geniş bir odadan ibaret müştemilat var. Oraya genelde evde kullanmadığımız eşyaları, kanepe, halıları v.s koyarız. Geçen hafta Pazartesi gecesiydi, karım yatmış uyumuş, ben ise uyuyamamış, yaz olduğu için de pencereyi açıp, pencere önünde sigara keyfi yapıyordum. Evin ışıkları da sönüktü. Saat gece yarısını geçmişti ki, bahçede bir hışırtı duydum. Tüm dikkatimi oraya vermiştim ve etrafı gözetliyordum, fakat kimseyi de göremiyordum. Acaba mahallenin yaramaz çocukları meyve ağacına mı dalıyorlardı? Gelip isteseler gönülden verirdim, bahçeye girip ağaçları kırmalarına gönlüm razı olmuyor. Ama çocuk işte, böylesi daha zevkli oluyor herhalde diye içimden geçirdim. Uykum iyice kaçmıştı…

Çocukları döveceğimden değil de, emniyetim olsun diye elime bir odun alıp, sessizce bahçeye çıktım. Üzerimde eşofman, askılı atlet ve terlik vardı. Etrafa bakındım, kimse yoktu. Geri geldim, biraz kapının önünde dikilip etrafa bakınıyordum. Bahçe duvarının orada, güllerin arasından bir hışırtı geldi, o tarafa yöneldim. Çalıların arasında bir hareketlenme vardı. Biraz daha yaklaşınca üzerinde beyaz giysi olan birisi vardı. Kendimi güvenceye alarak, “Kim var orada?” diye seslendim. Cevap gelmeyince tekrar seslendim. Birisi sessizce, “Benim!” dedi. Tanıyamadım, “Kimsin? Çık oradan!” deyince de, yine sessizce, “Ben Fatmayım!” dedi. Ben de, “Hangi Fatma?” dedim. “Yengen!” dedi. Ben şok olmuştum, yengemin ne işi vardı bu saatte, hem benim bahçemde, hem de küs idik, konuşmuyorduk birbirimizle…

Yanına yaklaştım, “Yenge? Ne yapıyorsun burada?” dedim. “Sus da yanıma çök!” dedi. Yanına çöktüm, “Yenge ne arıyorsun bizim bahçede?” diye kızınca, “Abinden saklanıyorum!” deyip ağlamaya başladı. Dayanamadım, “Yaa kalk eve girelim, böyle olmaz!” dedim. “Yok, kesinlikle gelmem, yarın karın başıma kakar, bak yine kul oldu bana falan der!” diye hayıflandı. “Peki ne olacak, burada bahçede mi kalacaksın?” dedim. “Bilmiyorum…” dedi. “Sen hele bir anlat bakayım, ne oldu?” dedim. Yengem de, “O şerefsiz abin eve sarhoş geldi, bana yapmadığını bırakmadı, canımı zor kurtardım, dışarı kendimi zor attım, aklıma ilk gelen yer burası oldu, buraya sığındım. Gece yarısı sokaklarda bu halimle nasıl gezebilirdim, iti var kopuğu var!” diye anlatıyor, için için de ağlıyordu. “Yenge ama burada olmaz ki, hadi kalk içeri gidelim!” diye ısrar ettim, fakat yengem gelmemekte kararlıydı…

“Yenge ozaman seni evine götüreyim!” dedim. “Yok olmaz, abin çok sarhoş, seni de görünce iyice delirir! Yatsın uyusun, birazdan giderim!” dedi. “Ozaman kalk şu bahçedeki odaya gidelim, orda bekleyelim, sen de biraz sakinleş!” dedim. Yengem de, “Ama ışığı yakma, karanlıkta biraz oturup giderim!” dedi. “Olur, sen burada bekle, ben anahtarı getireyim!” dedim. Yengem olduğu yerde beklerken, ben sessizce eve gidip anahtarı aldım, karımı da kontrol ettim, mışıl mışıl uyuyordu. Tekrar yengemin yanına gidip, “Hadi kalk, gel!” diye sessizce çağırdım. Yengem kalkarken sendeledi, düşmesin diye hemen kolundan tuttum. Ayağa kalkınca üzerinde basma çiçekli gecelik vardı. Yengemin elini tutup, bir elimle de omuzundan tuttum, “Hadi gel!” dedim. Yengem de, “Ne olursun sessiz olalım, karının bu durumumu görmesini istemiyorum!” dedi. “Tamam, hadi!” dedim…

O vaziyette müştemilata gittik. Kapıyı açtım, odaya girdik. Lambayı açmadım, zaten ay ışığının loşluğu içeriyi tam aydınlatmasa da yetiyordu. Hemen kanepenin üzerini boşaltıp, “Otur şuraya!” dedim. Yengem oturdu, “Ya Kamil, su var mı, içim yandı?” dedi. “Getireyim!” deyip sürahiyi alıp bahçedeki çeşmeden doldurup getirdim. Fakat bardak bulamadım, “Sürahiden iç!” dedim. Yengem de sürahiden içerken suyun bir kısmı üzerine döküldü. Göğsü ıslanmış, geceliği memelerine yapışmıştı. O anda farkettim ki, yengem südyen takmamıştı. Biraz dikkat edince sudan ıslanıp sertleşen meme uçlarının siyahlığı belli oluyordu. Ben heyecanlanıp, içimde birşeyler kıpırdamaya başladı. Gözümü yengemin memelerinden kaçıramıyordum ve baktıkça da yarağım hareketlenmeye başlamıştı. Kendi kendime, (Yaa ne oluyorum?) dedim, evde karım var, gitsem uykuda olsa bile uyandırır, ateşli sikişirdim, ama o anda gidip karımı sikmek hiçte istemiyordum…

Düşüncelerimi dağıtmak için, “Şimdi anlat bakayım yenge, tam olarak ne oldu?” dedim. Yengem anlatmaya başladı, “Ben yatıyordum, abin sarhoş geldi, bana suçsuz yere bir sürü hakaret, küfürler etti, Sen orospusun! Herkesle sikişiyorsun! diyerek tekme tokat dövmeye başladı. Ben de bir fırsat bulup kaçtım evden!” dedi. Ben de, “Ulan şu abimin yaptığına bak ya! Olur mu öyle hakaret!” deyince, yengem, “Gidip onla bunla sikişsem, orospuluk yapsam, ozaman laf söylemez pezevenk abin!” dedi. “Yenge ayıp oluyor, biraz usluplu konuş!” dedim. “Ama Kamil yemin ederim ki daha abinden başkasının eli elime değmedi! Hani gerçekten bir kocalık yapsa, gam yemem, kocamdır döver de, sever de, deyip sineme çekerim! Ama sadece dayak atmasını biliyor şerefsiz, öbür işe geldi mi tık yok! Bir gün olsun bana kadınlığımı yaşatmadı!” dedi…

Yengemin konuşmalarından ben şok olmuştum. Ne diyeceğimi bilemediğim için, “Karı koca arasında olabilir böyle şeyler…” diyebildim sadece. Yengem de, “Ama sen abin gibi değilsin, karın çok şanslı!” dedi. “Tabii öyle değilim yenge, hiç olur mu öyle şey, insan karısına öyle hakaret küfür eder mi?” deyince, yengem kafasını omuzuma yaslayıp ağlamaya başladı. “Tamam, sus ağlama, çaresine bakarız…” dedim. Yengem ağlamayı kesti, tekrar suyu istedi. Sürahiyi verdim. İçerken suyu yine üzerine döktü, “Ooof ya, bak ne yaptım, sinirden elim ayağım titriyor!” deyip ayağa kalktı, geceliğine dökülen suyu çırparken eğildi. Alttan siyah külotu belli oluyordu. Geceliğin suyunu sıkarken öyle domaldı ki, götünün yanakları geceliğini yırtarcasına zorluyordu. Kendi kendime, “Olur mu lan, şu kadına yapılır mı bunlar!” diye hayıflanırken, yengem dönüp, “Ne oldu?” dedi. Ben de, “Yok birşey, abime kızıyorum!” dedim…

Yengemin o domalmış vaziyette görünce benim yarak iyiden iyiye kalkıp, eşofmanımın önünü zorluyordu, ama içerisi loş olduğu için yengem fark edemez diyerek kendimi teselli ediyordum. Yengem geceliğnin eteğini sıktıktan sonra, kanepeye oturmayıp, “Belim ağrıdı…” diyerek, odanın bir ucundan öbür ucuna yürüyor, kendi kendine konuşuyordu. Ben de yengem yürürken götüne bakıyor, nasıl kıvırdığına dikkat ediyordum. Yarağım öyle bir oldu ki, artık sabrım kalmamış, ya burada yengemi sikeceğim, yada çıkıp gitsin de, ben de gidip karımı uyandırıp sikeyim diye içimden geçiriyordum. Neyse ki şeytana uymadım ve daha fazla azmamak için, “Yenge öyle dolaşma, gel otur şuraya!” dedim. En azından kıvırta kıvırta yürümez, ben de daha fazla tahrik olmam diye düşündüm. Fakat yengem, “Oturunca belim ağrıyor!” dedi ve odanın içinde volta atmaya devam etti…

Az sonra önümde durdu, “Kamil ya, belimi kütletsen belki iyi gelir!” dedi ve ellerini kafasının üstünde kenetleyip sırtını bana döndü. Ben de ayağa kalkıp, yengemin arkasından yaklaşıp, dirseklerinden iki elimle kavrayıp, yengemi yukarı kaldırıp silkelemeye başladım. Yarağım yengemin götünün arasına girince, dizlerimin bağı sanki çözüldü. Yengemin götünün sıcaklığı yarağımı daha feci etkilemişti. Yengemi aşağı indirince yarağım yengemin götünün arasından çıktı, ama busefer de yengemin geceliğinin arkası yarağımın da baskısıyla götünün arasına girmişti ve daha feci azmıştım. Yengem ıhılayarak, “Offf be!” deyince sordum, “Nasıl, iyi geldi mi yenge?” dedim. “Evet, belimin kütürtüsünü duymadın mı?” dedi döndü ve “Ama şeyy…” dedi. Ben de, “Evet, ama ne?” dedim.

Yengem önüme bakıyordu, yanıma yaklaşıp yarağımı işaret ederek, “Bu ne lan?” dedi. Ben de artık çekinmeden, “Ne olacak, yarak!” dedim. Yengem sertçe, “Benim için mi böyle kalktı bu?” dedi. Ben ne yapacağımı şaşırdım, işin açıkçası bağırıp çağırmaya başlarsa çıkacak rezaleti düşündüm. Ama bağırmadı, gayet sakince, “Bak ya şunun haline!” dedi. “Ne olmuş halime yaa?” dedim. “Lan neredeyse yengen falan demeyip yatırıp sikeceksin beni burda!” dedi. “Yaaa yenge…” dedim. “Sikersin, sikersin!” diye tekrarladı. “Sus yaa yenge!” dedim. “Susmasam ne yaparsın lan?” dedi. Ben de, “Töbe töbe, başıma belayı satın aldım!” diye hayıflandım. Yengem, “Ne belasıymış, söyle bakayım!” dedi. “Yok birşey yenge, erkek değilmiyim, ne yapayım, kalktı işte!” dedim. Yengem, “Lan keserim o sikini!” diye tehdit savurdu. Harbiden belayı satın almıştım, olaya bak yaa, tamam desem de kadın habire üzerime geliyordu. Çıldırmak işten bile değildi…

Sonunda dayanamadım, “Yeter artık yenge yaa, valla sikecem şimdi!” diye ağzımdan kaçmış oldu. Yengem de yanıma iyice sokuldu, yarağım tam yengemin göbeğine baskı yapıyordu. Yengem atletimden tutarak, “Sik de göreyim!” dedi. Artık iş iyice çığrından çıkmıştı, “Yeter laan!” dedim ve ayağa kalktım. Yengem elini yarağıma atarak, yarağımı öyle bir tuttu ki, koparacak sandım. “Bu ne lan? Kazık gibi olmuş! Bunu mu sokacaksın bana?” dedi. Ben de, “Evet onu sana köküne kadar sokacağım!” dedim. Yengem, “Hadi soksana!” deyip dudaklarıma yapıştı. Artık ok yaydan çıkmıştı, karşılıklı olarak birbirimizin dudaklarını emiyorduk. Ellerimiz de boş durmuyor, yengem eşofmanımın üstünden yarağımı eline almış, sıvazlıyor, sıkıp sıkıp bırakıyordu, ben de yengemin kalçalarını okşuyor, avuçluyor, sıkıyordum…

Yengem, “Abinin dediğini sen gerçek yap, sik beni bari de, bundan sonra abinin bana Orospu demesi zoruma gitmesin!” dedi. Ben de, “Sen yeter ki iste yenge, ben seni sikerim!” deyince, “Sik koçum! Orsospun yap beni!” diye inliyordu. Eşofmanımın içine elini soktu ve yarağımı dışarı çıkardı, “Oooo ne kadar da kalın yarağın varmış, karın nekadar şanslı, bununla karını hergün sikiyormusun?” diye inliyordu. Ben de, “Evet her gün sikiyorum karımı, bundan sonra sen de karımsın, orospumsun, bu yarak senin de artık, istedigin zaman senle de sikişiriz!” dedim ve geceliğini kafasından çıkarıp kenara attım. Yengem de eşofmanımı donumla birlikte aşağı indirdi, beni kanepeye doğru iteledi, ayağımdan çıkardı onlar. Sonra önümde durup, kendi külotunu çıkarıp kanepenin üzerine koydu ve bacak arama yaklaştı iyice…

Yengemin göbeğini öpüp, yalayıp emiyor, memelerini okşuyordum. Kanepeden inip, yengemin önünde çöktüm ve amına yumuldum. Yengemin amı hafif kıllıydı, sanırım 1-2 hafta önce traş etmiş olmalıydı. Amına dilimi değdirince, yengem, “Ooohhh, aahhh!” diye inlemeye başladı. Sonra benim kanepeye uzanmamı istedi. Ben uzandım, yengem de yüzüme oturdu, amını ağzıma öyle bastırıp emdiriyor, parmaklarıyla amının dudaklarını ayırıp bızırını yalatıyordu. Birden saçlarımı çekip kafamı amına bastırıp, titremeye başladı. Yengem boşalıyordu. Ağzım yüzüm am suyu olmuştu, ağzıma akanları yaladım içtim. Yengem halen amını ağzıma bastırıyordu, ben de götünü avuçlayıp, parmağımla göt deliğini okşuyordum. Parmağımı götüne sokunca, “Ooohhhhh, hayat bu işte!” dedi. Parmağımı götünden çıkarmadan aşağı kaydı ve dudağımdan öpmeye başladı. Öpüşürken, eliyle elimi tutuyor, parmağımı götünden çıkarmamı istemiyordu…

Biraz öpüştükten sonra yengem parmağımı götünden çıkartıp, aşağıya yere indi, önümde diz çöktü, yarağıma öpücükler kondurup, “Bundan sonra benim de bunda hakkım var, bana da sokacaksın bunu, değil mi Kamilim?” diyordu. “Tabii ki yenge, seni öyle sikeceğim ki, yarağa doyacaksın!” dedim. “Doyur koçum beni! Doyur yengeni! Doyur orospunu!” deyip, yarağımı ağzına almaya çalışıyordu. Fakat yarağım ağzına sığmıyordu. Yengemi kolundan tutup yukarı kaldırdım, dudağından uzun uzun öptüm ve “Gel kucağıma!” dedim. Yengem uysal bir şekilde kalkıp bacaklarını ayırdı, bacaklarımı bacaklarının arasına aldı, ben de biraz ileri kaydım. Yarağım elindeydi, eline sığmıyordu, yarağımın kafası kıp kırmızı olmuştu. Yarağımı amına sürtmeye başladı, amını fırçalıyor, sonra da göt deliğine sürtüyor, tekrar amına sürtüyordu. Yarağımın Kafasını amına soktu, o şekilde götünü kıvıra kıvıra, yavaş yavaş amına sokuyordu. Yarıya kadar girmişti ki durdu, “Çok kalın, daha yarısı girdi!” diyerek öne eğildi, dudaklarımı öpüp tekrar doğruldu, götünü kıvırıyordu…

Yengemin kalçalarından tuttum, kendimi yukarı kaldırıp, onu da aşağı bastırınca, yarağımın tamamı girdi. Acıyla, “Aaahhh yaktın içimi!” diye sızlandı. Ben kalçalarını sağa sola oynatınca, yavaş yavaş alışıyordu. Yengemin amı okadar dardı ki, am değil sanki sikilmemiş göt deliği gibi sıkıyordu yarağımı. Alttan amına hafif hafif ileri geri yaparken, memelerini emiyor, götünün yanaklarını okşuyordum. Yengem, “Çok kalın yarağın var, sanki kızlığımı yeni bozdun!” dedi. Ben de, “Yeni bozdum diye farz et!” dedim. O da, “Boz Kamilim, boz birtanem, geçir amcığıma, sik yengeni!” diyor, “Aaahhh oooffff!” diye inleyerek oturup kalkıyordu. Ben de alttan hızlı hızlı pompalıyordum…

Yengem, “Yoruldum!” deyince, üstümden kaldırıp, kanepeye ellerini koyup domalttım, arkasına geçtim. Tam amına sokacaktım ki, elini arkaya uzatıp yarağımı eline aldı, bacaklarının arasına soktu, “Biraz böyle sik!” dedi. Başta niye öyle istedi diye şaşırmıştım, ama sonra anladım ki, ben ileri geri yaparken yarağımın amının dudakları arasında gidip gelmesinden ve bızırına fırça atmasından çok zevk alıyordu. Yengemi biraz öyle ‘Bacak arası’ siktikten sonra, kendisi eliyle amına yarağımı götürdü, amının deliğine yarağımın kafasını soktu ve “Hadi!” dedi. Ben de yavaş yavaş, ileri geri yaparak, santim santim daha da derinliklere sokuyordum. Hızlanmıştım, olabildiğince hızlı pompalyordum. Göt yanaklarını iki elimle iyice ayırdım, amının dahada derinlerine girmeye çalışıyordum…

Yengem, “Daha hızlı, daha hızlı sik, sert sik, koy amıma!” diye inliyordu. Daha da hızlandım ve yengem titreye titreye ve böğürerek boşaldı. Ben de gelmek üzereydim, iyice yorulmuştum, son bir köklemeyle yengemin amına döllerimi attırmaya başladım. İkimiz de bitmiştik. Yengem domalmış halde kalırken, ben de üzerine abandım, sikim amında biraz öyle bekledik…

Sonra kalktık ve toparlandık. Saat te gece 3 olmuştu. Yengem, “Ben artık gideyim!” dedi. “Nasıl gideceksin bu halde?” dedim. “Birşey olmaz, aralardan giderim!” dedi. “Eve kadar ben de geleyim!” dedim. “Olur, ama abin seni görmesin!” dedi. “Tamam!” dedim. Bahçelerimizin sınır duvarına yaklaşınca, “Canım beni artık sık sık sikersin, değil mi Kamilim?” dedi. “Sikmek isterim yenge de, nasıl olacak bu iş?” dedim. Yengem de, “Abinle barış, gerisini bana bırak!” diyerek dudağıma yapıştı. Öpüşürken yengemin götünü avuçladım, “Ozaman birdahakine burayı da sikeceğim!” dedim. “Götten mi sikeceksin?” dedi. “Evet, götünü sikeceğim!” dedim. “Bakarız çaresine!” dedi. Bizim bahçeden çıktık, sessizce onların bahçesinden içeri girdik (onların da evi müstakil ve bahçeli). Eve yaklaşınca dudağından öptüm, “Dur gören olur!” dedi. Götünü tekrar avuçlayarak, kulağına, “Burayı ne zaman sikeceğim?” dedim. Yengem de, “En kısa zamanda, sen yeter ki abinle barış!” dedi. Pencere açıktı, ordan içeri girdi.

İkinci sikişmemizde yengemi götten de sikeceğim için sabırsızlanıyorum!

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Sismanin tadi damagimda kaldi

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Selamlar tüm hikaye severlere
keyifle takip ediyorum buradaki hikayeleri ve bende basimdan gecen bir kac hikayeyi sizlerle paylasmak istedim.
35 yasimda yakisikli sayilacak 184 95 kiloda eski bir sporcuyum.
ankarada yasiyorum bundan 3 sene once kizilayda ofisimde otururken ofis telefonum caldi. Telefonu actigimda inanilmaz suh sesli bir kadin vardi karsimda. Konusma ilerledikce yanlis numara oldugunu anladik ama inanilmaz etkilemisti beni. Ozur dileyip kapatti ama cok etkilenmistim sesinden ve konusmasindan. Aksama dogru is cikisi tekrar calan telefondan anladigim onunda etkilendigiydi. Sohbet etmeye basladik ve gunlerce surdu bu garip olan sey sadece sesi ile sikimin kalkmasiydi. Konusma gayet sohbet seklinde geciyor ve cinsellige ufak tefek sakalarla asla girmiyordu. Oluruna birakip sadece sohbet ediyordum. Ama artik bir ogle yemegine gelmisti sira. Artik karsilasma zamaniydi sozlestik ve bulusma saati gelmisti. Calistigi yere yakin biryerde arabaya gelecekti. Maltepe de yolda beklemeye etrafa bakmaya basladim suh sesli prensesime. Aracin kapisinin acilmasiyla gordugum manzara sok gecirmeme sebep olmustu. Arabanin kapisini acan seyin arabaya binebilmek icin 2 dakika ugrastigini soylersem sanirim beni anlarsiniz. Gordugum en iri kadin di. Bende iri yari biriyim ama yaninda manken gibi kalmistim. Hayal kirikligi yuzume yansimis olmali ki begenmedin degilmi sende sozuyle kendime geldim. Sasirdim sadece diyiverdim. Anlamis ve oda uzulmustu ama yapacak bisey yoktu. 10 dakika konusmadik ama sonrasinda telefonda nasil eglendigimiz geldi aklima ufak ufak sakalar yapmaya basladik sonrasinda katila katila gulmeye. Kendisiyle barisik bir sisko kadindi ve cok eglenceliydi. Tekrar eglenmeye basladik guzel bir yemekten sonra onu is yerine biraktim. Aslinda hosuma da gitmisti ki yine telefonla irkildim. Artik sohbet cinsellige gitmeye baslamisti. Onu sikmek isteyip istemedigini sormaya basladi. Bende evet seni sikmek olmazsa agzina vermek istiyorum dedim.
cumartesi gunu icin sozlestik ofis bostu ona etek giymesini ve oyle gelmesini soyledim. Bulusma saati asagi inip onu karsiladim. Asansore bindiginde arkasindan elimi eteginin altina sokup amcigini yokladim. Sirilsiklamdi ic camasiri.
Ofise girdigimizde kalp atislarini dısardan duyabiliyordum. Oncesinde konustugumuz gibi diz cokup pantalonumu indirdi. Donumun ustunden sikimi agzina almaya basladi inanilmaz yumusakti elleri yuzu vucudu cok zevk almaya baslamistim. Sikimi sonuna kadar bogazina sokup cikarmaya ve somurmaya basladi. Bunları yaparken yumusak elleri ile bacaklarimi gotumu hatta deligimi oksuyor ve beni cildirtiyordu. Sonrasinda arkami donmemi istedi elleriyle gotumu ikiye ayirip deligimi dillemeye basladi usul usul. İlk defa yasadigim bu sey sikime dokunmadan bosalmami sagladi. İki dakika dinlenme sonrasi sikimi emerek kaldirmaya baslamisti bile. Bu arada mail adresim merdoankara3 gmail mail atmak isteyen sismanlara. 🙂
artik onun sirasiydi. Planim hazirdi iki tane sandalyeyi birbirlerine bakacak sekilde koltugun onune koydum ve dizlerini sandalyelere koymasini sagladim. Zor olsada 🙂
sonrasinda basini koltuga koydurdum. Am tum guzelligi ile karsimdaydi. Vucuduna gore inanilmaz kucuktu. Yalamaya basladim resmen sular akiyordu. Parmaklarimla amini got deligini iyice siktim. Sıra o guzel amcigi sikmeye gelmisti ama 3 defa bosalmisti. Sikimi o daracik tombis amciga dayadim dar di ama inanilmaz islanmisti yavas yavas icine girdigimde bir kez daha bosalmisti bile inliyordu boyle sikmedi kimse beni diye ikinci posta oldugu icin biraz uzun surdu ama boyle bir bosalma yasamamistim o zamana kadar.
bunlari tekrar yasayabilecegim ankarali sismanlar bekliyorum…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Neslinin Orta Yaş Bunalımı The End

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Bodrum’a gidemedik bir bahane bulamadım. Kocamın gözüne baka baka yalan söylemeyi beceremedim. Neredeyse iki ay çıkmadım telefonlarına Adnan Bey’in. Bana dönüşü iki kilo oldu. Sıkıntıdan tatlıya çikolataya sardım iyice. O günden sonra kocam ile sevişmelerimin hiç birinde orgazm olamadım. Aklım artık yatakta değildi, sırasını ezberlediğim hareketleri ile en son yatağa domaltıp beni boşalttığı andan sonra kendini bırakır içimi doldururdu. Altında inim inim inleyip boşalmama o kadar alışkındı ki. Benim içimden bir an önce çıksın diye yalandan inlemelerimi fark etmedi bile. Sadece oğlanın okul aktivitelerinde bir arada olan iki ev arkadaşına döndük iyice. Sevişmelerde iki hafta bire indi. Geleneksel cumartesi sevişmemizde o dışarda maçta idi ben de hiç umursamadım yattım uyudum. Geldiğinde uyumaya devam ettim o ise önce banyoya girip sonra yanıma yattı. Beş dakikada horlamaya başladı. Kalktım kızlar ile yazışmaya başladık gece yarısı. Kızlar kesin birisi ile sevişti içti sızdı modunda. Ayça kocamın ceplerini karıştırma fikrini soktu aklıma. Ceket cebinde bir şey çıkmadı ama laptop çantasından yeni alınmış bir kutu prezervatif çıktı. Belli ki orospulara gidiyorlardı veya birisini bulmuştu sikecek. Sebebi de bendim belki de bilmiyorum. Adnan Bey ile yaşadıklarımı kafama daha az takmamı sağladı bu ama yine de dönmedim Adnan Bey’in mesajlarına. İki üç gün sonra Betül aradı haftaya kardeşimin düğünü var dedi İstanbul’da, sadece sen atla gel. Ertesi gün dönersin kafan dağılır.

Düğünden bahsedince kocam dünden razı oldu gitmeme. Çocuğu anneme bırakalım ben de bizimkiler ile takılırım, geç gelirim deyince kafam attı. Onlarca cevapsız mesajı olan Adnan Bey’e doğrudan haftasonu İstanbul’dayım mesajı gönderdim. Mesaj attıktan on dakika sonra cevap geldi. Hangi otelde düğün. Öğrendim. Tamam aynı yerde yer ayırttım. Başka bir otele girmen dikkat çeker.

Seni çok özledim ile başlayan Adnan Bey ile yazışmalarımız düğünü beklediğimiz bir haftada iyice çığrından çıkmıştı. Çıplak resimlerimiz ilk günden gidip gelmeye başladı. Beni iş kıyafetleri ile sikmenin beraber çalıştığımız yıllarda en büyük fantezisi olduğunu, dar etek giydiğim günler kalçalarım hakkında diğer yöneticiler ile yaptıkları konuşmaları anlatıyordu. Adnan neyse de yaşlı başlı genel müdür Soner Bey bile muhabbetlerine dahil olmuş. Bekar olduğum yıllardı ve bakireyim diye beni nasıl arkadan becermeleri gerektiği yaşlı kurtun fikri imiş. Son sevişmemizde dediklerinden tahmin ettiğimi söyledim. O da hayır diyeceğimden korktuğundan arkadan sokmayı denemediğini itiraf etti. Hiç denemedim dedim. Çok güzel kalçaların ve yıllardır başka bir şey düşünmüyorum daha dün seni arkadan becerdiğimi düşünerek boşaldım dedi. Canımı yakma dedim. Benim en büyük fantezimi sordu. Ben de anlattım. Kocamın bir ay yurtdışında olduğu bir dönemde bir jigolo kiralayıp beni şımartması ve defalarca boşaltması hayali ile boşalıyordum. Karısı ile neredeyse bir aydır sevişmediğini bu yaşında beni düşünerek 31 çektiğini, ben de kocamla monotonlaşan sevişmelerimizi anlattım.

Düğüne gidiyorum bahanesine en lüksünden bir tam ağda yaptırdım. Cumartesi öğle uçağı ile Betül ile birlikte İstanbul’a indim. Adnan Bey ile buluşacağımı uçakta söyledim Betül’e. Sabah uçağı ile de Adnan Bey gelmiş. Boğaz kenarındaki otele kız tarafı ile girip hiç dikkat çekmeden balo salonları katından terastaki restorana çıktım. Üzerimde bitmez tükenmez seks yazışmalarımızda anlaştığımız gibi diz üstü dar bir etek, gömlek ve ceket ile. Tam bir iş kadını kıyafeti. Karşılaştığımızda birbirimize sarılmamak için zor durduk çevrede bir tanıdık olur korkusuyla. Şarap eşliğinde boğaz manzarasında yemeğimizi yedik. Yine kıkır kıkır saçma sapan şeylere gülerek hiç seks konuşmadan. Akşam yemeği için Boğaz kenarında bir balıkçı da yer ayırdığını söyledi. Son kadehleri içerken sarhoş olmuştum bile. Sonrasında sabaha kadar sizin jigolonuz olacağım hanımefendi dedi. Emin misiniz dedim, tıp çok gelişti ve şu an pantolonum delinecek dedi. Ya şimdi dedim şarabın etkisi ile kıkırdayarak. Şimdi dedi Nesli Hanım sizinle performans görüşmesi yapacağız. Oyuna başlamıştı bile. Odamda konuşmamız daha iyi olur. Siz de ben de sesimizi rahat yükseltiriz.

Asansöre bindik. Biner binmez ayların açlığı ile dudaklarımız birleşti. Elini kalçama attı. Bu güzel götün benim olmasını istiyorum. Kendimi seni şuracıkta halletmemek için zor tutuyorum dedi. Daha sert saldırdım dudaklarına. Her gece sen vardım aklımda dedim. Asansörün kapısı açıldığında kendimizi toparlayıp odamıza kadar yürüdük. İçeri girer girmez. Yine işteki Adnan Bey rolüne geçti. Sizden çok şikayet var Nesli Hanım dedi. Sürdürdüm erkeğimin oyununu. Nasıl işimden memnun olduğunuzu zannediyordum. Herkes giyiminizden şikayetçi. Kalçalarınız genel müdürün bile dikkatini çekmiş, erkekler iş yapamıyormuş çevrenizde. Bir çok erkek varmış şirkette beraber olduğunuz. O yüzden sizi işten atmam gerekiyor. Nasıl dedim yalan. Oynaşmıyor musun kimse ile. Bakireyim ben dedim. Yalan bence dedi. Genel müdüre inandırıcı bir rapor verirsem fikri değişebilir belki zam bile alırsın. Yöneticin olarak şu masaya gidip arkanı dönerek eğilmeni istiyorum. İşini korumanı sağlayacağım. Yapmayın lütfen dedim oyunu devam ettirerek. O zaman genel müdür yapar kontrolü ya da seni işten attığımızda diğer tüm şirketlere erkekleri baştan çıkartıyordu deriz.

Bu oyun sırasında kumaş pantolonundan erkekliği belli olmaya başlamıştı. Naz yaptım ama lütfen benden yapamayağım şeyler istemeyin dedim. Hiçbiri yapamayağın şeyler değil. İşsizken çok pişmanlık yaşarsın, şimdi ceketini çıkar ve eğil. Gittim ellerimi masanın üstüne koyarak bekledim. Eğil biraz. Adnan Bey lütfen dedim. Nasıl planlamış fantezisini yıllarca. Elleri eteğimi kaldırıp kalçalarımı açığa çıkardı. Lütfen ben bakireyim dedim. İçimde kalçalarıma çok yakışacağını söylediği beyaz ip çamaşırım var. Değilsindir siken olmuştur bu güzelliği. Çamaşırımı dizlerime kadar bir kerede indirdi. Eli zaten çoktan ıslanmış amımda ve arka deliğim üzerinde gezindi. Sonra arka deliğimin üzerine dili değdi. Oradan kadınlığıma. İki parmağı ile kadınlığımı araladı. Dilini sokmadı. Evet bakireymişsin o zaman tek çaremiz kalıyor. Oyunu sürdürüyordu. Ben de devam ettim. Bırakın gideyim Adnan Bey. Buradan işini koruyarak ve zam alarak gideceksin.

Parmaklarına sürdüğü şey arka deliğime değince irkildim. Söylemişti oysa yurtdışından getirdiği anal kayganlaştırıcı yanındaydı. Biraz soğukça yağ arka deliğime değince kendimi kastım. İşte bu manzarayı seviyorum dedi. İki deliğin de ufacık. Geçen sevişmemizde arkama bastırdığı parmak yağ ile birlikte içimdeydi. Dili ise arka deliğim ve kadınlığım arasında git gelde. Nefesini içimde hissettim. Bacaklarımı açtım daha rahat yalasın diye. Kafamı çevirdim arkamda diz çökmüş kafası bacakaramda kaybolmuştu. Arka deliğimde hafif bir uyuşukluk parmağın ileri geri hareketleri ile yayılıyordu ön tarafım ise çoktan sırıl sıklam. Bakire amını sikmeyeceğim ama bakire götün kurtulamayacak. Sonra amın için de bana geleceksin. Oyuna devam edecek durumda değildim. Arkamda ayakta dikilmiş sol eli kadınlığımı avuçlarken sağ elinin bir parmağı arka deliğimi genişletiyordu. Aylardır ellenmemiş amım vıcık vıcık sesler çıkarıyordu.

Yatakta sik beni burada rahat olmayacak aşkım, ilki burada olmasın dedim. Elimden tutup yatağın kenarına eğdi bu sefer. Sert masadan sonra yatağın kenarı daha rahattı. Hafif yan dön daha rahat olursun. Tecrübeli herif kimbilir başka kimlerin arkadan ilk sikicisi oldu. Elindeki yağı doğrudan arka deliğimin bir iki santim içine sokarak sıktı. Sonra dikilmiş bana bakan uzun erkekliğinin gövdesine sürdü boydan boya. İki bacağım hafif kıvrık kalçalarım geride onu bekliyordum. O hazırlık yaparken ben gömleğimi çıkarmıştım bile. Götünden sonra dar amcığını da sikeceğim çok seviyorum seni diye dudaklarıma yapıştı. Arkadan sikiş fantezisinden kopup dakikalarca yatağın içinde liseli aşıklar gibi öpüşerek yuvarlandık. Nefesimiz kesilmişti. Defalarca seni seviyorum bir daha hiç ayrılmayalım diyerek göğüslerimden kadınlığıma indi. Devam etse boşalacak gibi kıvranıyordum altında. Tekrar aynı pozisyona çevirdi. Hazır mısın aşkım dedi. Bacaklarımı biraz daha araladım. Az evvelki öpüşme çılgınlığında sikindeki tüm kremler kaybolmuştu. Nefes nefese onu bekledim. iki parmağı rahatça krem ile içime girdi hafif hafif gir çık yaparken fısıldamaya başladı. Keşke benim karım olsaydın. Niye gençken sikmedim ki seni? Sikinin yağdan beyazlamış başı arka deliğime değdi. Kendimi kastım. Sakin ol dedi. Bir elimi aldı arka deliğimin oraya getirdi. İstediğin zaman bana dur de. Katlanmış halde içime girene bakıyordum. Sikinin başını tutup içime kolayca bastırdı. Çok kolay girdi ama refleks olarak başım arkaya düştü. Bombeli başı içimde durdu bana aşk methiyeleri düzerek. Elindeki şişenin neredeyse tamamını arka deliğimin çevresine ve sikinin üstüne boca etti. Baş parmağı ile kadınlığımın girişini ezdi.

Beli yavaşça içime itekledi kalın siki, acı yok, garip bir doluluk duygusu var. Bir ağrı saplandı. Dur dedim. Durdu. İçimden çıkmadan biraz geri gitti. Ağrıyan yere kadar tekrar geldi. Tekrar yağlandı. Bu inlemeni ilk defa duyuyorum dedi. Evet nefesim kesik kesik. Alnım terledi. Bir sik içimde ama olması gereken yerde değil. Hafif bir sızı var ama kalın başı içimde yeni bir yol açıyor. Hayalim gerçek oldu burada ölebilirim diyerek arkamda yavaş yavaş hareketlendi. Elleri yağdan parlayan kalçalarımda. Sevdin mi götten sikilmeyi diye inledi. Tek eli ile kalçamı sıkarken diğer eli kadınlığımın dudakları arasında. İçimden çıkmadan tam köpeklemeye çevirdi. Bu hareketi arkamdaki acıyı artırdı bağırdım. Bağırmamım sebebini anladım. Kalçaları kalçalarımda siki tamamen gömülmüş. Geri çekilmeden bekledi. Acı bir kesik gibi önce şiddetli sonra kaybolmaya başladı ama yavaş yavaş. İki eli belime sarıldı elleri göbeğim ve bacakaramda buluştu. Şimdi gerçek bir kadın oldun aşkım. Ben de tepkisiz kalamadım artık, seviyorum seni diye bağırdım. Bekledi sonra içimde oynamaya başladı bir iki santim gire çıka. Hala bir sızı var. Sikin kalın başı ise vücudumun tanımadığım bir yerine değiyordu. Önüme dolanmış elleri kadınlığıma baskı yapmakta. Birbirimize yapışmış haldeyiz, ter, vücutlarımızın alevi, kalçalarımdaki yağ. Dayanamıyorum sikimi koparacak bu göt. Hiç duymadığım tarz sözler Adnan Bey’den. Arkadan sikerken apayrı bir ruh halinde. Arkamdaki sızı ve zevk nihayet birbirini dengeler durumda. Hep geç boşalan Adnan Bey hayvani böğürmeler ile üzerime yığıldı. Sikinin kocaman başı şişip şişip iniyor, erkeğin sıcak döllerini ilk defa arka deliğimde hissediyorum. Tecrübesi burada bir kere daha işe yaradı işte. İki parmağı bızırımı ezmekte. İçimi sıcak bir boru gibi yakan erkekliği titrerken benim de orgazmım geldi. O son damlalarını akıttı içime ben karnımdaki alışkın olduğum orgazm titremelerim ile kalçalarımı ona bastıra bastıra boşaldım.

İçimden küçülerek çıkınca birbirimizden ayrılabildik. Hala bana arkadan sarılmış boynumu öperken ter içinde idik. Odadan hiç çıkmak senden bir saniye ayrılmak istemiyorum dedi.

Kalktı banyoya doğru yürüdü. İçerden gelen yoğun su sesine rağmen çok geçmeden kuru olarak çıktı. Gel prensesim diyerek beni kaldırdı. Ayağa kalkınca arka deliğim sızladı. İlk bir iki adımın garip ve acılı oldu. Banyoya girince içi köpükten gözükmeyen jakuziyi işaret etti. Şampanyanız da şimdi geliyor. Benim fantezim kısmına geçmişti bile. Sıcak köpüklü suya yerleştim. Su arkamı tekrar sızlattı. Hiçbirşey düşünmeden kendimi fokurdayan sıcak suya teslim ettim. Gözlerim kapanırken elinde bir tabak meyve bir şişe şampanya ile geldi. İki kadeh doldurup yanıma girdi. Beni kendine doğru ters çekti. Eline aldığı bir sünger ile sırtımı okşamaya köpüklü ellerini göğüslerimde gezdirmeye başladı. İkinci üçüncü kadehlere kadar sürdü bu oyun. İstediğiniz özel bir şey var mı diye sordu. Arkamdaki sızı geçmedi hala dedim. Ayağa kalkınız dedi. Kalktım biraz öne eğilin deyince kuvetin kenarlarına tutundum. Hala ufacık ve güzel dedi. Islak dili yarım saat önce dağıttığı deliğin içinde gezmeye başladı. İki eli ile kalçalarımı iyice ayırıp dilini kadınlığıma batırdı. Nefessiz kalana kadar arkama yapışıyordu dili içimde gezerken. Nefes almak için geri çekildiğinde de avuç içi bızırımı eziyordu. Ben inliyordum o ise sadece güzel götlüm benim diye sayıklıyordu. Boynumu geri atarak yay gibi kıvrıldım ayağa kalktım kafası bacak aramdan çıktı ama içimde kalan iki parmağını titretmeye devam etti. Banyo duvarlarında yankılanan kendi çığlıklarımı dinledim ve suyun içine bıraktım kendimi. Sakin sakin jakuzinin suyunun boşalmasını bekledi. Ilık su ile okşaya okşaya köpükleri attı üzerimden.

Deli gibi acıkmıştım. Odaya kurdurduğu sofrada yedik yemeklerimizi. Boğaz manzarasında hava kararırken ellerimden tutup cam kenarına getirdi. Üzerimdeki bornozu attı. Karanlık odada dışardan görülmeyecek şekilde çırılçıplaktık. En sevdiğim iki manzara dedi. Elindeki kutudan pırlanta bir yüzük çıkardı. Bir gün bir şekilde eşlerimizden ayrılmayı başarırsak karım olmanı istiyorum dedi. Önümde çıplak diz çökerek. Ben de eğildim. Sen ayağa kalk manzaranın tadını çıkar diyerek tadını özlediğim sikini ağzıma aldım. Bu evet mi demek dedi. Ağzım dolu olduğundan hı hı dedim sadece. Tertemiz toplarını dillerken parmakları saçlarımı okşadı ağzından kelimeler zor ile çıkarak seni seviyorum dedi tekrar tekrar. İçine boşalmak istiyorum diyerek ayrıldı ağzımdan.

Yatağa attı kendini sırtüstü. Parlayan uzun erkekliğini bekletmedim. Yavaşça yerleştim üstüne. Aylar sonra sevdiğim adamın siki yara yara yerleşti içime. Kadınlığım özlemle sarıp sarmaladı. Kendine çekerek doğruldu dudaklarıma yapıştı. Aramızdaki boy farkından boynu yorulunca kendini geri bıraktı. İki elinin parmakları göğüs uçlarımı sıkarak zıplatmaya başladı kucağında. Ellerimi bazen göğsüne koyarak ben ayarladım tempoyu. Konuşmadık sadece birbirimize bakarak inledik. Aşkım geliyor daracık amın diye sayıklar gibi konuştu. Titremelerim kasılmalarım çırpınmaya dönüştü kollarımı tutarak indirmedi üstümden. Gözüm kapalı kucağında hareketsiz kaldım. Ne kadar sürdü boşalmam bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda o da gözleri kapalı bekliyordu. Geniş kalçalarımı biraz oynatınca gözlerini açtı. İçimdeki sert uzun sikin bombesi damar gibi atıyordu içimde. Son bir hamle ile kalçalarımı avuçladı batan parmakları ile bir ah sesi ile içime bıraktı alev alev döllerini. Çalan telefona istemeyerek kalktım. Yarı kalkık erkekliğinden döller torbalarına akmış beni seyretti. Islak bir mendil ile sildim erkeğimi. Öpüşerek çırılçıplak ilk defa birbirimizin kollarında uyuyakaldık.

Burada sizler için sona eriyor tüm hikaye. Adnan ile hala beraberiz. Kiminize göre metresi, kiminize göre orospusu. Ona göre ise aşkı, karısı. O ilk adımı attı bile karısına ayrılmak istediğini söyledi, ben oğlum ile ayrı kalma riskinden kıpırdayamıyorum hala.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

izmir escort izmir escort izmir escort hurilerim.com şişli escort bakırköy escort kocaeli escort kocaeli escort escort keçiören escort rus escort bahçelievler escort ensest hikayeler gaziantep escort erotik film izle escort ankara şişli escort mecidiyeköy escort sincan escort bahçeşehir escort gaziantep escort taksim escort bursa escort bayan görükle escort bursa escort bursa merkez escort bayan mersin escort otele gelen escort Ankara escort bayan Ankara Escort Ankara Escort Rus Escort Eryaman Escort Etlik Escort Sincan Escort Çankaya Escort Antalya escort kuşadası escort bayan eryaman escort demetevler escort Escort etlik escort görükle escort beylikdüzü escort escort escort escort travestileri travestileri Bahis siteleri porno porno erzincan escort erzurum escort eskişehir escort giresun escort gümüşhane escort hakkari escort hatay escort ığdır escort ısparta escort istanbul escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort xnxx Porno 64 alt yazılı porno bursa sınırsız escort bursa escort bayan porno izle bursa escort görükle escort antalya escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort şişli escort istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj