AYÇA – HER ŞEYIN BAŞLANGICI – (1)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

AYÇA – HER ŞEYIN BAŞLANGICI – (1)
Ayça, uluslararası bir şirketin satış-pazarlama bölümünde ürün müdürüydü. Size onu biraz tanıtayım: Doğuştan gelen bir sıcaklığı, cilveli bir havası vardı; fakat kesinlikle hafif bir kadın değildi. 6 yıldır evliydi. Eşi, Tolga da iyi bir firmada çalışıyordu. Çocukları yoktu. Onca koşturmacanın içinde çocuk yapmaya fırsat bulamamışlardı. Şimdilerde bu konuyu sık sık gündeme getiriyorlar, artık zamanının geldiğini düşünüyorlardı.

Ayça 29 yaşında, kısa sarı saçlı, beyaz tenli, uzun boylu, kahverengi gözlüydü. Yüzü çok güzeldi; biçimli ve zarif dudaklar, küçük bir burun. Uzun ve biçimli bacakları, iri kalçaları vardı. Göğüsleri normal boyutlarda ama dimdikti. İş yerinde dozunda bir dişilik sergiler, sürekli diz hizasında veya biraz daha kısa ve dar etekler giyerek biçimli bacaklarını ve sıkı kalçalarını ortaya çıkarırdı. Erkeklerin kendisiyle ilgilendiklerini bilir, bundan tatlı bir zevk alırdı. Yine de hiç bir zaman abartmaz, kimseye ümit vermezdi.

İşi gereği sık sık seyahat eder, özellikle Akdeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’ya giderdi. Buralarda genellikle bayi toplantılarına katılırdı. Akşamları bayilerle yemek yemek ve şirket, memleket meseleleri hakkında sohbet işin bir parçasıydı. Ayça sıcak kanlı, hoşsohbet bir kadındı. Bu sayede işini gerçekten iyi yapar, her seyahat dönüşünde mutlaka bir kaç iş bağlamış olurdu.

Anadolu’daki bayiler arasında zaman zaman Ayça’ya özel bir ilgi gösteren, bunu hafiften belli edenler olurdu. Ne de olsa Ayça çok hoş bir kadındı. Fakat Ayça kibarca ve karşısındakini rencide etmeden araya mesafe koymayı iyi bilirdi. Bekarken hızlı bir yaşamı olmasına karşın, evlendikten sonra eşini hiç aldatmamıştı…

Ayça ve Tolga’nın hayatlarındaki her şey Ayça’nın bir Kayseri gezisinden planladığından erken dönmesiyle değişti. Yola çıkmadan önce Kayseri’den Cuma akşamı 19.00 uçağıyla dönmeyi planlamıştı fakat işler umduğundan çabuk hallolmuş, Perşembe akşamı aynı saatteki uçağa biletini değiştirerek İstanbul’a dönmüştü. Havaalanından eve giderken, Tolga’ya dönüşünü haber vermemekle iyi yaptığını, güzel bir sürpriz olacağını düşünüyordu.

Saat 9 civarında oturdukları apartmanın önüne park etti ve kapıyı anahtarıyla açarak, apartmana girdi. Asansörle 4.kata çıktı ve zili çalmadan kapıyı yavaşça açtı. “Bizimki kendisini televizyona kaptırmış, akşam yemeğini unutmuştur”, diye düşünüyordu; kendisi de kurt gibi açtı. Kapıyı açınca biraz şaşırdı çünkü antre ve salon karanlıktı. “Allah allah, Tolga evde değil mi acaba?” diye düşünerek ayakkabılarını çıkardı ve bavulunu antreye bırakarak mutfağa yürüdü. Buzdolabını kapatırken bir an sanki bir ses duydu. Sanki içeride, dipteki odaların birinde birileri konuşuyordu. Meraklanmış, biraz da korkmuştu. Tolga acaba yatak odasında mı televizyon izliyordu?

Ses çıkarmamaya özen göstererek uzun koridor boyunca ilerledi. Yatak odasına yaklaştıkça, içeriden hafif bir ışık geldiğini görüyordu. Gece lambası yanıyordu. Koridordaki birkaç saniyelik yürüyüş sırasında Ayça’nın aklından bin bir türlü şey geçti. Yatak odasında sanki birileri fısıldaşıyorlardı. Kendi kendine, “Benimki tam film gibi oldu. Herhalde az sonra Tolga’yı bir kadınla yakalayacağım”, diye gülümsedi. Böyle şeylerin sadece filmlerde olacağını düşünüyordu ama yine de aklı karışmıştı. Yatak odasının kapısında bir an durakladı. İçeriye paldır küldür girmeden kapının arasından şöyle bir bakmak istedi…

Ayça gözlerine inanamıyordu. Çok sevdiği kocası, kendi yataklarında bir kadınla sevişiyordu. Nefesi daraldı, boğazına bir şey oturdu sanki. Bağırmak istedi, sesi çıkmadı. Gözleri ışığa biraz alışınca, kadını tanıdığını farketti: Mirey.

Aptallaşmış ve kızgınlıktan ne yapacağını bilemez bir şekilde bir süre içeriye bakakaldı. Ne yapacağına, ne yapması gerektiğine karar verememişti. Sonunda kendini topladı, arkasını döndü ve hızla kapıya yöneldi. Antrede durmakta olan bavulunu kaptığı gibi kendini dışarı attı. Kapıyı çarpmayı da ihmal etmedi. Arkasından kimsenin gelmesini istemediğinden koşar adımlarla otoparka gitti, arabasına atladığı gibi hızla bahçeden çıktı.

Bir süre amaçsızca dolaştı. Bir türlü gördüklerine inanamıyor, kafasını toplayamıyordu. Yoksa, hayal mi görmüştü? Saatin neredeyse gece yarısına geldiğini fark edince geceyi geçirecek bir yer aramaya başladı. Yalnız kalmak ve düşünmek istiyordu. Bu yüzden arkadaşlarını filan arayıp, işleri iyice dallandırmak istemedi. Arabasını şehrin merkezindeki büyük otellerden birine sürdü. Resepsiyondaki kıza dalgın bir ifadeyle,

“Emin değilim, herhalde birkaç gece kalırım”, diye cevap verdi ve asansörle odasına çıktı. Odaya girince ne kadar acıktığını fark etti. Oda servisine yiyecek bir şeyler ve kahve siparişi verdi. Cep telefonunu çoktan kapatmıştı; Tolga’nın söyleyebileceklerini duymak istemiyordu. Üstündekileri çıkarıp duşa girdi. Yarım saat sonra biraz kendine gelmişti. Karnı tok, elinde kahve fincanı, boğaz manzaralı penceresinin önündeki koltukta oturmuş, olanları düşünüyordu.

Tolga’yla 6 yıldır evliydi ama evlilik öncesi dönemi de sayınca yaklaşık 9 yıldır birlikteydiler. Bu süre boyunca mutlu bir ilişkileri olmuş, birbirlerini hiç aldatmamışlardı. “Ben öyle sanıyormuşum en azından” diye düşündü. Daha önceden de farkına varmadan aldatılmış olma olasılığı midesini bulandırıyordu. Başka bir kadınla yatan kocasıyla hiçbir şeyi bilmeden ilişkisini sürdürmüş olmak, başkalarını öpen dudaklarının kendininkilere değmesine izin vermek…

Zaman geçtikçe Ayça, Tolga’nın kendisini aldattığı kadını düşünmeye başladı. Mirey, Ayça’nın çalıştığı şirkette önceleri sekreter, sonradan insan kaynakları elemanı olarak çalışan musevi asıllı bir kızdı. Ne yalan söylemeli, Ayça da biliyordu ki, Mirey şirketteki tüm erkeklerin (hatta belki bazı kadınların!) hayalini süsleyen bir esmer güzeliydi.

25 yaşlarında, uzun boylu, uzun siyah saçlı, mavi gözlü, dokunsan patlayacakmış gibi duran iri göğüsleri, biçimli kalçaları ve uzun bacaklarıyla gerçekten arzu uyandırması normal biriydi. İnsan bu kız neden burada çalışır da, gidip manken filan olmaz diye merak etmeden duramazdı. Mirey’i bu denli çekici yapan şeyler hem çok seksi giyinmesi, adeta her fırsatta kendini sergilemesi, hem de buna rağmen çok soğuk ve mesafeli tavırlarıydı. Şirkette kimseyle adı çıkmamıştı.

Ayça’nın en çok şaşırdığı şey Mirey’in henüz 3 aylık evli olmasıydı. Kendisi gibi musevi bir işadamıyla çok yakın zamanda evlenmişti ve Tolga Mirey’i tüm şirketin katıldığı düğünde ilk kez görmüştü. Hatta Ayça’ya “sizin şirkette ne güzel kızlar varmış” diye şaka yapmış, Ayça da “bu şakayı beğenmedim” diye onu hafiften terslemişti. Şimdi aklı almıyordu; nerede samimiyeti ilerletmişler, nerede işi bu noktaya getirmişlerdi? Üstelik kız yeni evliydi ve bunca zaman hiç kimseyle yakınlaşmasını duymamışken, şimdi neden onun kocasıyla birlikte oluyordu? Tolga öyle bir bakışta hayran olunacak yakışıklılıkta bir adam değildi. Düğünde gördüğü kadarıyla İzak (Mirey’in kocası) Tolga’dan daha hoş bir adamdı. Anlayamıyordu…

Ertesi sabah uyandığında kesinlikle işe gitmek istemiyordu. Bir kaç gün yalnız olmak, olanları düşünmek, belki bir takım kararlar almaktı niyeti. Şirketi aradı ve genel müdür yardımcısı Erman bey’e Kayseri’de üşüttüğünü, yataktan kalkamadığını, araya girecek hafta sonuyla birlikte üç gün dinlenirse iyileşeceğini söyledi. Erman bey anlayışlı adamdı. Zaten Ayça’yı hep sevmiş, işini, tavırlarını, sıcakkanlılığını hep beğenmişti. Ayça’ya kendisine dikkat etmesini, ona daha çok ihtiyaçları olduğunu filan söyledi. Telefonu kapattığında Ayça kendisini kesinlikle daha iyi hissediyordu.

“Şu Erman bey ne tatlı adam. Üstelik karısına da ne kadar bağlı” diye düşündü. Böylece yeniden kendini berbat hissetmeye başladı…

Kahvaltıdan sonra odasına döndüğünde bir süreliğine evi terk etmeye karar vermişti. Şimdi hazır Tolga evde yokken eve gidip, kendisine bir süre yetecek kişisel eşyalarını alacaktı. Tolga’ya kısa bir mektup yazarak, her şeyi gördüğünü, kendisini affedip affedemeyeceğini bilmediğini, zamana ihtiyacı olduğunu, vb. şeyleri anlatacaktı. Ne kadar süre için evi terk edeceğini, dönüp dönmeyeceğini, nerede kalacağını, bu durumu kimseye anlatıp anlatmayacağını filan bilmiyordu. “Bir süre otelde kalırım” diye düşünüyordu, “hem güzel bir otelde insan kendini bayağı iyi hissediyor”.

Öğlen civarında eve gitti. Bir suçlu gibi sessizce içeri girdi. Tasarlamış olduğu mektubu mutfak masasında yazdı. Eşyalarını almak için yatak odasına gidince yatağın, yataklarının darmadağın olduğunu gördü. Başının döndüğünü hissetti ve güçlükle yere oturdu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Dün geceden beri içine atmış olduğu gözyaşları sel gibi akıyordu. O şekilde ne kadar kaldığını kendisi de bilmiyordu. Sonunda kendine geldiğinde, saatin ilerlemiş olduğunu ve Tolga’nın eve gelebileceğini fark etti ve aceleyle eşyalarının bir kısmını valizlere doldurup, apar topar evden ayrıldı. Otele döndü ve resepsiyondaki kıza en az iki hafta daha kalacağını söyledikten sonra odasına çıkıp, eşyalarını yerleştirdi.

Kafası oldukça karışıktı ve olanları birisiyle paylaşmak istiyordu. Biraz tereddüt ettikten sonra Piraye’yi aramaya karar verdi. Yaklaşık iki saat sonra Piraye’yle akşam yemeği yemek üzere kalabalık Cuma akşamı trafiğinde Boğaz yolunda ilerliyordu. Piraye duyduklarına çok fazla şaşırmamış, kendi deyimiyle, erkek milletinden böyle şeylerin her zaman beklenebileceğini söylemişti.

Piraye, Ayça’nın liseden beri arkadaşıydı. Üniversite son sınıftayken üç yıldır çıktığı Hakan’la evlenerek herkesi şaşırtmıştı. Fakat evlilikleri kısa sürmüş, ikibuçuk yılın ardından boşanmışlardı. Evliliklerinin son altı ayında ikisi de birbirlerine olan sadakatlerini kaybetmişler ve aldatmışlardı. Boşandıktan sonra Piraye özgür bir hayatı seçmiş, bir dönem nerede akşam orada sabah, bohem bir yaşayış tarzını benimsemişti. Bir daha asla evlenmeyeceğini söylemiş, ancak seks konusunda kendini sınırlamamıştı. Dikkat çekici bir kumral güzeli olduğundan etrafında her zaman çok sayıda erkek olmuş, o da açıkçası kendini onlardan pek sakınmamıştı. Tüm dikkatine karşın, iki kez hamile kalmış ve kürtaj olmuştu.

Piraye, çok hızlı yaşanan beş-altı yılın ardından hız kesmişti. Uzun süre birlikte olduğu bir erkek arkadaşı olmamış, kısa aralıklarla sevgili değiştirmişti. Ayça bunun belki biraz da Piraye’nin içindeki bir çeşit tatminsizlikten kaynaklandığını zaman zaman düşünmüş, ancak bundan Piraye’ye hiç bahsetmemişti. Piraye gönül işlerinde erkeklere de, kadınlara da güvenilmemesi gerektiğini, tekeşliliğin insanın doğasına aykırı olduğunu, belki ancak yaşlanıp, cinsel güdüleri sönünce, yalnız yaşamamak için birisiyle birlikte olabileceğini söylerdi hep.

Ayça, bu görüşlere bugüne dek hemen hiç katılmamıştı. Tolga’yla gayet iyi bir evlilikleri vardı ve Piraye’nin Hakan’la evliliğinde mutluluğu yakalayamadığı için böyle iddialar ortaya attığını düşünürdü. Fakat artık ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Piraye’nin tezlerinin en azından erkeklerle ilgili kısmı doğrulanmış gibiydi…

Ayça, kalabalık lokantada tek başına oturmuş Piraye’nin gelmesini beklerken kendisini çok yalnız hissediyor, fakat bundan pek de rahatsızlık duymuyordu. Kendini bekar veya dul bir kadın gibi diğer erkeklerin sözde çaktırmadan, veya yanlarında erkekleri olan kadınların potansiyel bir tehditmiş gibi bakışlarına muhatap hissetmiş ve bu da belli oranda hoşuna gitmişti. Güzel bir kadındı ve yanında Tolga varken de onunla ilgilenen erkekler olurdu. Ancak ne yalan söylemeli, Ayça bu tip durumlarla pek ilgilenmezdi. Gururu okşanmasına rağmen, karşılık vermezdi. Evlilikte sadakate inanırdı. Şimdi tüm olanları düşündükçe, bunu hak edecek ne yaptım, diye üzülmekten kendini alamıyor, içten içe Tolga’ya büyük bir öfke duyuyordu.

“Hey, ne düşünüyorsun böyle arpacı kumrusu gibi?”

Piraye’nin geldiğini fark etmeyen Ayça birden düşüncelerinden uzaklaştı ve ayağa kalkıp arkadaşına sarıldı. Piraye’yi epeydir görmemişti ve onu ne kadar özlemiş olduğunu fark etmişti. Ceketini sandalyenin arkasına geçiren Piraye arkasına yaslandı ve gülümseyerek bahis şirketleri Ayça’ya bakmaya başladı. Gerçekten çok şık giyinmişti ve kendinden son derece memnun bir hali vardı.

Piraye işten geliyordu ve onu tepeden tırnağa şöyle bir gözden geçirince, ne kadar seksi giyindiğini fark etti. Kısacık siyah bir etek; seksi ince topuklu rugan ayakkabılar; beyaz, göbeği açıkta bırakan, hafif göğüs dekolteli bir body ve siyah bir ceket. Piraye bir reklam ajansında çalışıyordu ve reklamcılık camiasında insanlar kesinlikle finans dünyasındakiler gibi giyinmiyorlardı. Fakat yine de Ayça merakına engel olamadı:

“Söylesene Piraye, bu giysilerle nasıl rahat çalışabiliyorsun? Hiç bir şey yapmasalar, akşama kadar seni bakışlarıyla taciz ediyorlardır.”

“Kızım önemli olan kimin beni istediği değil, benim kimi istediğim. İsteyen istediği kadar baksın. İpler her zaman benim elimdedir.” İşte tam boşandıktan sonraki Piraye yaklaşımı. Hep vamp, hep kararlı, kendinden emin.Daha sonra. Yemeklerini yerken….

“Son zamanlarda var mı birisi hayatında? Hani bir çocuk vardı epeydir sana kur yapan. Ne oldu o?”

“Metin mi? Onunla bir ay filan çıktık. Aslında çok iyi biriydi. Ama pek bana göre değildi. Onun niyeti ciddiydi, hani neredeyse evlenme filan teklif edecekti. Yine de ondan hoşlanmıştım. İyi vakit geçirmiştik, yatakta da gayet ateşliydi. Ha ha ha…”

“Çok ayıp. Hem umut verip, hem de onu terk mi ettin?”

“Evlenecek değildim ya! Çok bile dayandım. Adam resmen gelip benim evimde yaşamaya kalktı. Her şeyimle ilgileniyordu. Evi topluyordu, bana yemekler pişiriyordu. Hatta dolaplarımı filan düzeltiyordu. Resmen aşıktı bana. Biraz benim de hoşuma gitti bunlar. Birinin seni kollaması, hayatını kolaylaştırması hoş bişey. Fakat sınırı belirlemek lazım. Ben de ona uysam, hemen roller değişir, beni sahiplenmeye, her şeye karışmaya başlardı. ‘Bak Metin’ dedim, ‘Benim kötü bir huyum var. Aşık olamıyorum. Ve insanlardan çabucak sıkılıyorum. Benimle uzun bir ilişki yaşayamazsın. Böyle devam edemeyiz. En iyisi yol yakınken ayrılalım. Senden gerçekten hoşlandım. Arada sırada yine buluşup, bişeyler yaparız. Hem böylesi daha güzel olur.’ Ve ayrıldık. Sonradan da bir iki defa buluştuk gerçekten. Bir gece onun evinde bile kaldım. Şimdi sanırım birisiyle çıkmaya başladı. Aramıyor. Onun için sevindim.”

“Ne zamana kadar böyle yaşayacaksın? Hep kaçan, hep kendini sakınan, yalnız kadın olmaya devam edeceksin?”

“Her zaman. En azından şimdiki ben olduğum sürece. Gördün işte beraberliğin seni ne hale getirdiğini. Adama güvendin, her şeyini ona verdin, o da gitti personeldeki kızla yattı.”

“Böyle söyleme. Henüz çok yeni herşey. Çok kırgınım.”

“Seni üzmek için değil, gerçekleri gör diye böyle konuşuyorum. Artık boşanır mısın, ayrı mı yaşarsın, ne yaparsın bilmem. Ama lütfen Tolga’yı biraz aklından çıkar. Gençsin, güzelsin, hayatını yaşa.. Gör bak, kendini nasıl özgür, nasıl güçlü hissedeceksin.”

“Kolay değil Piraye. Bunca yıldır onunlayım. Ondan önce çıktığım çocuğun yüzünü bile hatırlamıyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Hemen boşanma davası filan açmak istemiyorum. Boşanmak isteyip istemediğime emin değilim. Her şeyin bir açıklaması olmalı. Neden böyle yaptı, nerede hata yaptık?”

“Hiçbir yerde. Ya da baştan hataydı hepsi. Tüm evlilikler böyledir Ayça. Tolga’ya çok kızmıyorum ben. O sadece cesur davrandı. Seninle sevişirken hoşuna giden kızları becerdiği fanteziler kurmadı. Gitti, gerçekten becerdi. Kız güzel mi bari?”

“Evet, güzel. Şirketteki erkeklerin hepsi ona bayılıyorlar. Off Piraye, hiç aklımdan çıkmıyor. Nasıl da öpüşüyorlardı. Sanki hayatında ben hiç olmamışım, yıllardır sevgililermiş gibi. Düşündükçe kahroluyorum. Üstelik o da evli. Hem de çok yeni evlendi. Kocası da Tolga’dan hem daha yakışıklı, hem de zengin biri.”

“İlginç. Kız belki de nemfomanyaktır. Yine de şaşırmıyorum, bu işler böyle işte. Kendine işkence edip durmasana! İntikam istiyorsan, sen de git onun kocasıyla yat.”

“Daha neler? Olacak şey mi bu?”

“Neden olmasın? Baksana adam da yakışıklıymış. Bir taşla iki kuş!”

“Anlaşıldı, senin niyetin dalga geçmek.”

“Ne münasebet! Gayet ciddiyim. Çaktırmadan bak, şu çaprazımızdaki masadaki adamlar yarım saattir bizi kesiyorlar. Bence hoş tipler. Ne dersin, bir şans verelim mi?”

“Nasıl yani, ne diyorsun sen şimdi? Tanımadığımız adamlara ne şansı verecekmişiz?”

“Kendilerini gösterme şansı. Bazen böyleleri acayip iyi çıkar.”

“İnanmıyorum sana Piraye. Sen şimdi bana daha önceden böyle yabancılarla birlikte olduğunu mu söylüyorsun?”

“Biri-iki maceram oldu. Ne var ki bunda, adı üstünde macera işte! En fazla ne kaybedersin? Merak etme, her önüme gelenle birlikte olmuyorum. Acayip seçiciyim. Korkma, kimin ne olduğunu anlarım. Bunlardan zarar gelmez bize.”

“Şaşırtıyorsun beni Piraye! Kusura bakma ama ben senin kadar hızlı değilim. Şurada yemek yiyip, dertleşelim dedik. Maceralarını ben yokken yaşa.”

“Tamam tamam, kızma hemen. Nasıl istersen. Göreceksin hak vereceksin bana zamanla. Tamam, seni yönlendirmeye çalışmayacağım. İstediğin gibi düşün, kararlarını kendin ver. Senden tek istediğim Tolga’yı aklına takmaman. Bir de hemen yarın eşyalarını toplayıp bana taşınman. Şu an sana en son gereken şey yalnız kalmak.”

“Sanırım haklısın. Biraz değişiklik bana iyi gelir. Hem eski günlerdeki gibi eğleniriz. Kız kıza…”

Böylece hemen ertesi sabah Ayça Piraye’nin evine yerleşti. Artık işine oradan gidip geliyor, kimseye de Tolga’dan ayrı yaşadığını söylemiyordu. Ailesine bile durumu bildirmemişti onların bitmek tükenmek bilmeyecek sorularına, yorumlarına katlanacak gücü yoktu. Evden ayrılışının üzerinden bir hafta kadar geçmişti ki, Tolga aradı bir akşam. “Sesi mutsuz ve yorgun geliyor” diye düşündü Ayça. Terk edildiği için mutsuz olması hoşuna gitmişti. Fakat neden yorgundu? Geceler boyu Ayça’yı düşünmekten mi yorulmuştu? Belki de yokluğunu fırsat bilip Mirey’le sürekli birlikte oluyorlardı. Bu yüzden yorgun olamaz mıydı?

– “Kusura bakma Tolga. Seninle konuşmak istemiyorum. Sana çok kızgınım ve kırgınım.”

– “Dinle beni Ayça. Bir hata yaptım. İnkar etmiyorum. Bir hataydı işte, anla lütfen. Ne olur yüz yüze konuşalım. Hatamı telafi etmek istiyorum.”

– “Demek kabul ediyorsun beni aldattığını. Güzel. Seni böyle kolay affedeceğimi nereden çıkarıyorsun? İnanmıyorum sana Tolga. Bu kadar basit mi her şey? Günlerdir soruyorum kendime, neden, neden…Neden aldattın beni? Neyimiz eksikti? Neyini tatmin edemedim senin?”

– “Ayça, yanlış şeyler düşünüyorsun. İnan bana, herşey benim hatam değildi.”

– “Ne demek şimdi bu? Ne anlatmak istiyorsun?”

– “Seni aldatmayı hiç düşünmemiştim. Bunca yıldır. İnan bana. Herşey çok ani oldu.” “Söylesene Tolga, ne zaman başladınız Mirey’le kırıştırmaya? Nasıl bu kadar ilerlettiniz muhabbeti?

– “Bana inanmayacağını biliyorum ama olanlar benim suçum değildi. En azından büyük bir kısmı. Sen Kayseri’ye gitmeden 1 hafta kadar önce bir akşam sana sürpriz yapmak için ofisinize gelmiştim. Kapıdaki güvenlikçi beni tanıdığından içeri girmeme izin verdi. Sizin katta kimse yoktu. O saatte çıkmış olamazdın. Sekretere sordum. Ofis çalışanlarının katıldığı bir yemeğe gittiğini söyledi. Önce Erman bey’le bir müşteriye uğrayıp, oradan da yemeğe katılacakmışsınız. Çaktırmadım ama biraz sinirlendim. O Erman bey’in öteden beri sana asıldığını biliyorum…”

– “Dur bir dakika. Erman bey evli bir adam ve bana asılmıyor.”

– “Sen öyle san. Kaç defa farkettim sana nasıl baktığını. Neyse, işte onunla çıktığını öğrenince epey bozuldum. Sürprizim de mahvolmuştu. Çıkıp eve gitmeye hazırlanıyordum ki, onu gördüm.”

– “Mirey’i?”

– “Evet. Düğünden tanışıklığımız olduğundan merhabalaştık. Havadan sudan biraz konuştuktan sonra bana benim de yemeğe mi katılacağımı sordu. Katılmayacağımı, aslında bundan haberim de olmadığını söyledim. Onun eşi de bir iş yemeğine gidecekmiş. O zaman biz de yalnız yemeyelim, birlikte yemeğe çıkalım dedi. Kabul ettim. Dediğim gibi sana da kırılmıştım. Mirey’le bir akşam yemeği yiyerek intikamımı almış olacaktım. Bunu da sana sen Erman bey’le gittiğin yemeği anlatana kadar söylemeyecektim.”

– “O yemeği tamamen unutmuşum. Tolga bu kıskançlığın aptalca. Erman bey şirketin genel müdür yardımcısı. Ben de ürün müdürüyüm. İş dışında aramızda hiçbir şey olmadı ve olamaz da.”

– “Her neyse. İşte o akşam Mirey’le yemeğe çıktık. Hafif bir yemek yedik ama o nedense gereğinden çok içti. Kısa sürede çakırkeyif oldu ve bana hiç beklemediğim şeyler anlatmaya başladı. Eşi İzak’la evleneli henüz 2-3 ay olmuştu ve bu süre zarfında İzak ona neredeyse hiç yaklaşmamıştı. Bir iki kez başarısızlıkla sonuçlanan girişimden sonra seks yapmayı denemeyi tamamen bırakmışlardı. Evlenmeden önce de hiç sevişmemişlerdi. Mirey bana bakire olmadığını, evlenmeden önce oldukça hızlı bir hayat yaşadığını söyledi. Bu durumda kocasıyla olan problemin sorumlusu kendisi değilmiş, vb. bu tarzda bir sürü şey anlattı.”

– “Maaşallah. Pek açık sözlüymüş.”

– “Ben de çok şaşırmıştım. İnan bana ona hiç çanak tutmadım. Hatta sarhoş olduğunu anlayınca artık onu evine bırakmayı teklif ettim. Sonra da evine bıraktım.”

– “O gece birlikte olmadınız mı yani? Bu kadar muhabbetten sonra?”

– “Hayır, ne münasebet! Sonraki 1 hafta içinde beni 1 kez telefonla aradı işyerinden. O gece fazla içtiğini, dertleşmeye ihtiyacı olduğunu, bu yüzden bana açıldığını, kendisini herkesle yüzgöz olan biri olarak görmemi istemediğini filan söyledi. Senin Kayseri’ye gittiğin gün beni yine aradı. Senin iş için Kayseri’ye gittiğini bildiğini, kendisinin de o akşam yalnız olduğunu, istersem 1 hafta önceki yemeğin rövanşını yapabileceğimizi, bu sefer içmeyeceğini söyledi. Epey tereddüt ettim ama sonunda kabul ettim.”

– “Neden? Kızın niyeti gayet açık değil mi? Sana resmen asılmış!”

– “Bu tip olaylara alışık olmadığım için tavırlarını yorumlayamadım. Yemekten bir şey olmaz dedim.”

– “Kabul et, Tolga. Mirey güzel bir kadın. Onun sana kur yapması hoşuna gitti!”

– “Emin değilim, olabilir belki de. Her neyse. O akşam Profilo’daki bowling salonuna gittik. Bowling oynadık ve hamburger yedik. 1 hafta öncekinin tersine bu kez özel şeylerden bahsetmedi ve çok neşeliydi. Onu evine bıraktım. Ertesi akşam işten erken döndüm. Senin o gece geleceğini bilmiyordum. Televizyon seyredip, biraz kitap okumayı düşünüyordum. Saat 7.5 gibi kapı çaldı. Mirey gelmişti. Çok şaşırmıştım. Bana adresi şirketten aldığını söyledi. Canının çok sıkıldığını, benimle bir kahve içmek istediğini söyledi. Henüz 5-10 dakika oturmuştuk ki, ansızın benimle sevişmek istediğini söyledi.

Kaç zamandır cinsel açlık çektiğini, çok güzel bir kadın olduğu için istediğiyle birlikte olabileceğini fakat asla böyle bir şey düşünmediğini, ama benden çok etkilendiğini anlattı. Ayrıca kocasının ilgisizliği yüzünden kendinden de şüpheye düştüğünü ve kendine olan güvenini yeniden kazanmak istediğinden söz etti. Bir yandan da soyunuyordu. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemedim. Sen de biliyorsun Ayça, o güzel bir kadın ve karşımda soyunup, benimle sevişmek istediğini söyleyince karşı koymam çok zordu.”

– “Ama imkansız değildi. Ah erkekler. Hepiniz aynısınız. Neden onu kapı dışarı edip, her kuşun etinin yenmeyeceğini söylemedin?”

– “Yapamadım. Çok üzgünüm.” “Peki hala birlikte oluyor musunuz?”

– “Hayır. O gece ilk ve tekti. Yemin ederim anla beni. Seni seviyorum. Dön artık evimize.”

– “Herşeyi anlattığın için seni affedeceğimi mi sanıyorsun Tolga? Olanları sindirmem kolay değil. Zaman gerekir. Belki zaman da yetmeyebilir. Ama şu an eve dönmeye niyetim yok. Bu anlattıklarından sonra senin ne kadar zayıf ve iradesiz olduğunu düşünmeye başladım. Dönemem.”

– “Peki. Sen bilirsin. Sana istediğin kadar zaman veriyorum. İyice düşün. Birlikte yaşadıklarımızı, güzel günlerimizi düşün. Her insan hata yapabilir Ayça. Affedebilmek erdemdir. Seni zorlamak istemiyorum. Kararını kendi kendine ver. Senden ricam o Piraye şıllığından akıl alma sakın.”

– “Ne demek şimdi bu? Ne biçim konuşuyorsun?”

– “Piraye’nin ne mal olduğunu gayet iyi biliyorum. Onu da uzun zamandır tanıyorum. Hakan’la ilişkilerinin nasıl bittiğini bahis siteleri sen benden iyi bilirsin.”

– “İkisi de hatalıydı.”

– “Bence suç %80 Piraye’deydi. Neyse. Ona güvenmiyorum ve onun bizim ilişkimiz hakkında fikir beyan etmesini, sana akıl öğretmesini istemiyorum. Bir süre kendini dinle. İnanıyorum sonunda bana hak vereceksin ve evimize döneceksin. O zamana dek bekleyeceğim seni Ayça.”

Ve böylece bitti telefon görüşmesi. Ayça altüst olmuştu. Mirey resmen kocasını baştan çıkarmıştı. Tolga da büyük zaafiyet göstermiş, bunca yıllık sadakatinin belki de aldatma fırsatı çıkmamasından kaynaklandığını kanıtlamıştı. Bütün bunlara inanamıyordu. Akşama Piraye’yle herşeyi konuşmak istiyordu. O erkekleri daha iyi tanıyordu şüphesiz. Hem Tolga’ya bu konuda hiçbir söz vermemişti.

Ayça’nın Tolga’yla yapmış olduğu konuşmayı tüm ayrıntılarıyla dinleyen Piraye fazla bir yorum yapmadı.

– “İyi o zaman, dinle kendini. Bu arada biz de eski günlerdeki gibi kız kıza eğlenelim”, dedi.Bunu takip eden birkaç hafta boyunca Ayça kendini gayet iyi hissetti. Tüm bu olaylar olmamış gibi işine gitti. Kimseye birşey anlatmadı. Mirey yıllık izinde olduğundan hiç karşılaşmadılar. Böyle bir karşılaşma olasılığı bile Ayça’yı rahatsız ediyor, ne diyeceğini, ne yapacağını bilemiyordu. Akşamları Piraye’yle güzel yerlere yemeklere gittiler, haftasonları yürüyüşler yaptılar, bol bol film izlediler, hatta yıllık izinleri eşzamanlı alıp birlikte güneye tatile gitmeyi planladılar.

– “Harika olacak”, diyordu Piraye. “Çok güzel bir tatil köyü orası, bütün gün güneşlenir, denize gireriz. Akşamları da çılgınlar gibi eğleniriz. Eminim çok çekici erkekler vardır orada. Hem de değişik milletlerden. Laf aramızda ben bugüne dek hiç yabancı bir erkekle yatmadım. Sen?”

– “Elbette hayır! Daha neler? Hem ben tatilde gönül maceraları yaşamayı düşünmüyorum. İyice dinlenmeli ve bol bol kafa dinlemeliyim. Vermem gereken kararlar var. Tatil dönüşü Tolga’yla konuşacağım. Bu şekilde devam etmek ikimiz için de doğru değil.”

Böylece Ayça ve Piraye 1 hafta sonraya izinlerini aldılar, rezervasyonlarını yaptılar. Tatil yaklaştıkça heyecanlanıyor, sanki ilk kez tatile çıkacakmış gibi içleri içlerine sığmıyordu…

Günlerdir beklenen tatilin başlamasına 2 gün kala gelen bir haber Ayça ve Piraye’nin tüm tatil planlarını altüst etti. Ayça çok önemli bir toplantı için Adana’ya gitmek zorundaydı. Erman bey ıkına sıkına Ayça’dan özür dilemiş, bu toplantının çok önemli olduğunu, toplantıda alınacak kararlara göre önümüzdeki yılın bütçesinin oluşturulacağını haber vermişti. Diğer tüm katılımcılar için toplantı tarihi en uygun tarihti ve merkezi temsilen toplantıya katılması gereken Ayça’nın tatil planı genel müdür Rıfat bey’in pek umurunda değildi. Erman bey tatil meselesini Rıfat bey’e açtığında,

– “Ayça tatile 2-3 gün geç çıksın, 1 hafta geç döner”, demiş ve konuyu kapatmıştı.

Ayça durumu Piraye’ye anlatınca, Piraye tatili iptal etmeyi önerdi.

– “Benim tatil tarihlerimi değiştirip ileri almam mümkün değil, rezervasyonu iptal edelim, sen Adana’dan dönünce birlikte birkaç günlüğüne Şile’ye filan gideriz”, dedi. Fakat ikisi de farkındaydılar ki, bu tatili çok istiyorlardı ve Piraye’nin çözümü kimseyi memnun etmeyecekti. Bunun üzerine Ayça, Piraye’nin tatile tek başına gitmesini, kendisinin de Adana’daki toplantıdan sonra direkt Antalya’ya geçip ona katılmasını önerdi.

– “Hem 2-3 gün tek başına olursan, belki o çok merak ettiğin çekici erkeklerle tanışma şansın artar. Ben gelince de 4 gün birlikte tatil yapmış oluruz”.

– “Bilmiyorum Ayça. Peki sana 4 gün tatil yetecek mi?”

– “Benim fazladan 1 haftam daha olacak, Rıfat bey öyle söylemiş. Eğer tatilköyünden memnun kalırsam, tatilimi uzatırım.”

Böylece plan revize edildi ve Piraye kararlaştırdıkları gibi Cumartesi sabahı Antalya’ya gitti. Ayça da o gün tatil alışverişini yaptı, valizlerini hazırladı ve Pazar günü Adana’ya uçtu. Dönüşte İstanbul’a uğramamak için tatil eşyalarını da yanına almıştı.Pazar gecesi geç saatte otele yerleşen Ayça, duşunu alıp oyalanmadan yattı. Pazartesi ve Salı günleri toplantıda geçecekti ve iyice dinlenmek istiyordu.

Ertesi sabah erken kalkan Ayça kahvaltıya inmeden önce odasındaki boy aynasında kendisini inceledi. Bayi toplantılarında hemen her zaman tek kadın kendisi olurdu ve tecrübelerinin ona öğrettiği bir şey varsa, bir sürü Anadolu bayisinin aralarında hoş bir kadın olmasından çok memnun olduklarıydı. Ona her zaman çok kibar davranırlar, bir dediğini iki etmezlerdi. Ayça her toplantıdan sonra İstanbul’a koltuğunun altında yeni sözleşmeler ve bir sürü alım taahhüdüyle dönerdi. Erman bey onun bayi toplantılarındaki başarısını etrafındakilere hep hayranlık dolu sözlerle ifade eder,

– “İnsanın Ayça gibi ürün müdürü olursa hayatta sırtı yere gelmez”, derdi.

O sabah Ayça aynanın karşısında bütün bunları aklından geçirirken, mini eteğinin iyice ön plana çıkardığı biçimli bacaklarını, diri kalçalarını, güzel yüz hatlarını dikkatle süzüyor,

– “Tolga’nın beni Mirey kaltağıyla aldatmasına hala inanamıyorum”, diye düşünüyordu.Ayça kahvaltı salonunda önceden tanıdığı bazı bayilerle karşılaştı; Mersin bayii Sadık bey, Tokat bayii Murat bey ve Denizli bayii Salih bey. Hepsi onu gördüklerine sevinmişlerdi.

– “Özlettiniz kendinizi Ayça hanım, şu toplantılar da olmasa vallahi yüzünüzü göremeyeceğiz”, diye takılıyorlardı. Salih bey,

– “Kaç defa davet ettim sizi Pamukkale’ye, ‘gelin size güzel bir haftasonu yaşatalım’ dedim. ‘Pamukkale’miz nefistir, otellerimiz 1.sınıf, pişman olmazsınız’ dedim. Ama sizden ses soluk çıkmadı”, diye sitem etti.

– “Hep aklımda Salih bey, hep istiyorum. Hatta geçenlerde bir arkadaşıma da sözettim. Bir fırsat bulsak, inşallah geleceğiz.”

– “Tabii, tabii. Arkadaşlarınızı da getirin. Hep birlikte eğleniriz.”

Gerçekten de Ayça bu öneriden Piraye’ye söz etmişti. Piraye,

– “Amaan, boş versene. Anlattığına göre kıro herifler. Bunlar kesin bize asılırlar orada.” diyerek ciddiye almamıştı Ayça’yı.

Kahvaltıdan sonra hep birlikte toplantı salonuna geçtiler. Yaklaşık 30 kadar bayi salonda yerlerini almışlardı. Çoğunu önceden tanıyordu Ayça. Aralarında ilk kez gördüğü 7-8 kişi de vardı. Hepsiyle selamlaştı, tanıdıklarına hal hatır sorup gönüllerini aldı. Bu işte insan ilişkileri, karşındakine değer verdiğini belli etmek (en azından öyle görünmek) hayati önemdeydi. Bu konularda Ayça’nın doğuştan gelme bir yeteneği vardı.

Toplantı sırasında çaktırmadan etrafını inceleyen Ayça sık sık kaçamak bakışlarla karşılaşıyordu. Bu bakışların bir kısmı dostça, rahatsız etmeyen bakışlardı. Mesela Zonguldak bayii Faruk bey’inki bu kategoridendi. Faruk bey şirketin en eski bayilerindendi. Şirketle daima iyi ilişkileri olmuş, yaşı gereği Ayça’ya hep babacan tavırlarla yaklaşmıştı. Şirketin işleyişi, bayi beklentileri gibi konularda ondan çok şey öğrenmişti Ayça. Gülümseyerek Faruk bey’i selamladı.

Bir de şu ismini bilmediği yeni Sivas bayii, ya da Mersin bayii Sadık bey gibi bakışlarını pek beğenmediği adamlar vardı. Sanki dostça ya da merakla değil, dişiliğine gösterdikleri ilgiyle süzüyorlardı onu. Sadık bey zaten her zaman ona aşırı bir ilgi gösterir, yemeklerde filan yanına oturur, fırsat bulsa hemen yılışacak bir izlenim verirdi. Üstelik Sadık bey bildiği kadarıyla evli bir adamdı. Ah erkekler…

Ayça toplantıdan sonra odasına çıkıp uzandı. Akşam yemeğini hep birlikte şehrin ünlü bir lokantasında yiyeceklerdi. Biraz kestirip, duşunu alıp hazırlanacaktı. Sekizde lobiden alacaklardı onu. Bu arada resepsiyonu arayıp, Çarşamba sabahı Antalya otobüsüne rezervasyonunu yaptırmayı unutmadı. Bir aksilik olmazsa öğlene tatil köyünde olacaktı. Yatağında uzanmış, uyku uyanıklık arası tatili düşünürken, Piraye’nin birileriyle tanışıp tanışmadığını merak etti. Belki de onun gibi olmak lazım diye düşündü; hiçbir şeyi düşünmeden kendini koyuvermek, hayatı sürekli bir macera arayışı olarak yaşamak…

Saat tam sekizde lobiye indi. Hemen herkes oradaydı, Ayça da gelince hemen taksilerle yola çıktılar. Ayça o akşam son derece şık, tekparça-omuzlardan askılı siyah bir gece elbisesi giymişti. Bu elbise acaba ortama fazla mı kaçar diye düşünmüş ama sonunda yine de giymeye karar vermişti. Dizüstü eteği, hafif göğüs dekoltesi, ince topuklu ayakkabıları, omzunda beyaz şalı ve küt kesimli sarı saçlarıyla gerçekten tüm dikkatleri üzerinde toplamıştı.

Takside yine hep olduğu gibi Sadık bey yanında oturuyordu. Çaktırmadan bacaklarını süzmesi Ayça’nın hoşuna gitmiyordu. Sadık bey 45 yaşlarında, orta boylu, göbekli, saçları büyük ölçüde dökülmüş, hiçbir çekiciliği olmayan, tipik bir Anadolu bayisiydi. Yaklaşımları hoşuna gitmese de adam şirketin sevilen, en çok satış yapılan bayilerindendi.

Yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuktan sonra şehrin biraz dışındaki lokantaya ulaştılar. Önceden hazırlanmış masalara yerleştiklerinde Ayça gruptaki tek kadın olduğu için kendini biraz tuhaf hissediyordu. Rahatsız değildi ama yine de garibine gidiyordu. Daha önceleri de bayi toplantıları hep böyle olurdu ama nedense bu kez bu durum daha bir gözüne batmıştı.

Masalar büyük bir dikdörtgen şeklinde yerleştirilmişti. Ayça tam ortaya, başköşeye oturtuldu. İki yanına Ankara bayii Hayri bey ve Rize bayii Ahmet bey oturmuşlardı. İkisiyle de fazla samimiyeti yoktu Ayça’nın. Biraz canı sıkılmıştı;

– “keşke Faruk bey’in yanına otursaydım” diye düşünüyordu. Herkes acıktığından bir süre kimse pek sohbet etmedi kendini yemeğe verdi. Ayça adeti olduğu üzere yemeğin yanında beyaz şarap içiyordu. Böyle zamanlarda en fazla 2 kadeh içer, bu da onu çakırkeyif yapmaya yeterdi. Fazlasını istese de içemezdi, bünyesi içkiye karşı dayanıksızdı.

– Bir süre sonra karınların doyması ve içkinin de etkisiyle herkeste bir gevşeme, rahatlama oldu; ortam neşelendi. Ayça da Hayri bey’le satışların artırılması üzerine hararetli bir tartışmaya daldı. Bir ara Ahmet bey’le de ilgilenmek için sağına döndüğünde yanında Sadık bey’in oturmakta olduğunu gördü. Sadık bey samimi bir tavırla rakı kadehini Ayça’nın kadehine vurarak,

– “Hadi bakalım sağlığınıza ve güzelliğinize içelim Ayça hanım, bu akşam göz kamaştırıyorsunuz”, diye yılıştı. Ayça hafifçe gülümseyerek teşekkür etti. İçinden

– “Buldu yine beni sırnaşık şey”, diye geçirdi. Kendisi için zoraki bir sohbete giriştiler. Sadık bey sürekli konuşuyor, konuşurken konudan konuya atlıyordu. Tam şirketin pazarlama stratejisini tartışmaya başlamışken, birden nasıl oluyorsa Sadık bey’in çocuğunun kolejlere giriş sınavını konuşurken buluyordu kendilerini Ayça.

– Laf lafı açtı, Sadık bey kadehleri peş peşe yuvarladı, ama bana mısın demedi. Sanki hiç içmemiş gibiydi. Bu arada Ayça’nın da kadehi boş durmuyordu. Bazen tüm karşı koymalarına aldırmadan Sadık Bey kadehini yeniliyor, bazen de masa masa dolaşan bayilerden biri kaşla göz arası elindeki şişeden takviye yapıyordu. İpin ucunun kaçmaya başladığını fark eden Ayça izin isteyip tuvalete gitti. Yüzünü gözünü yıkamak, biraz kendini toparlamak istiyordu. Aynada gözlerinin çakmak çakmak baktığını görüp,

– “Tamam Ayça. Bu kadar yeter. Artık daha fazla içmeyeceksin. Yoksa düpedüz sarhoş olacaksın”, diyerek makyajını tazeledi ve salona döndü.

Salonda iyice sarhoş olan bayilerin kahkahaları yankılanıyor, sigara dumanından insanın gözleri yanıyordu. Ayça masasına ilerlerken adımlarını zor attığını, umduğundan daha sarhoş olduğunu fark etti. Kendisi gibi sarhoş bir sürü erkeğin ısrarlı bakışları altında yerine oturdu. Sadık bey birdenbire

– “Söyle bakalım Ayça, kocan nasıl?” diye sormasın mı, Ayça şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Sadık bey’in birdenbire senli-benli konuşmasına mı, yoksa sanki kırk yıllık arkadaşıymış gibi Tolga’yı sormasına mı şaşıracağını bilemedi. Kekeleyerek,

– “İyi, çok iyi”, diyebildi.

– “Merak ediyorum da, insanın senin gibi güzel eşi olursa, onu nasıl böyle tek başına buralara gönderir acaba?”

– “İltifatınız için teşekkür ederim ama bunda merak edecek bir şey yok bence Sadık Bey. Günümüzde eşlerden her birinin kendi işi var. Sonuçta ben buraya gönül eğlendirmeye gelmedim ki.”

– “Ayça, lütfen canlı bahis sizli-bizli konuşmayı bırak artık. Yeni tanışmadık ya, ne zamandır tanıyoruz birbirimizi. Öyle değil mi?”

– “Evet, doğru söylüyorsunuz Sadık Bey, pardon… Sadık!”

– “Hah şöyle! Resmiyeti bırakalım canım.” Açıkçası Ayça ne yapacağını bilememişti. Kendine kızıyor, onun bu samimi tavrına çanak tutmuş gibi hissediyordu. Bu arada,

– “Şerefinize Ayça hanım, arkadaşlar sizden çok bahsettiler. Şirketimizin medar-ı iftiharıymışsınız. Ben Sivas bayii Mahmut Öztürk”, diyen sese başını çevirdiğinde, Hayri bey’in yerine gündüzki toplantıda kendisini bol bol kesen genç bayinin oturmuş olduğunu gördü.

– “Teşekkür ederim Mahmut bey. Tanıştığımıza memnun oldum. Nasılsınız?”

– “Sizi sormalı, ben gayet iyiyim. Ne zamandır diğer bayi arkadaşlarla tanışmak için can atıyordum. Kısmet bugüneymiş. Hem sizinle de tanışmak nasip oldu. Umarım bundan sonra sık sık görüşürüz. Sizi Sivas’a da bekleriz.”

– “İnşallah Mahmut bey, ilk fırsatta ziyaretinize gelirim.”

– “Dört gözle bekleyeceğim.” Bu son sözleri gayet yılışık bir ifadeyle ve doğrudan gözlerinin içine bakarak söylemesi Ayça’yı huzursuz etmişti.

“Nereden çıktı bu şimdi? Biriyle uğraşmak yetmezmiş gibi”, diye kendi kendine söyleniyordu. Mahmut elindeki şarap şişesini aniden Ayça’nın kadehine boşaltarak,

“Hadi ama, şerefe kadeh kaldıralım”, dedi. Ayça artık içmek istemediğini söylemesine rağmen hem Mahmut, hem de Sadık onu içmeye zorluyorlardı. İstemeye istemeye şarabını yudumlayan Ayça, karşısındakilerin,

“Olmadı ama, hadi fondip!” dolduruşlarına biraz direndiyse de, sonunda ısrarlara dayanamayıp kadehini bir dikişte bitirdi. Az sonra yanlarına gelen Adana bayii Cihat bey, aralarında karar verdiklerini, buradan kalkıp, şehrin tanınmış barlarından birine gideceklerini ve itiraz kabul etmediklerini haber verdi. Cihat bey hoşsohbet ve hayır denmesi zor bir adamdı. Kendini toplantının evsahibi olarak görüyor, iyi niyetle herkesi eğlendirmesi gerektiğini düşünüyordu. Ayça

“olmaz, kendimi çok yorgun hissediyorum” filan dediyse de bir anda ayaklanan ve etraflarında toplanan herkes ısrara başladı. Ne diyeceğini bilemeyen Ayça aralıksız ısrarlar karşısında oyunbozan olmamak için teklifi kabul etmek zorunda kaldı.

Az sonra yeniden taksilere doluşmuş bara doğru yola koyulmuşlardı. Ayça’nın takside yanında Mahmut oturuyordu ve bara gidene kadar aralıksız sırnaştı. Ayça kendini gerçekten iyi hissetmiyordu. Çok sarhoş olmuştu; başı dönüyor, gözleri kapanıyordu.

“Barda kahve içip kendime gelirim”, diye düşünüyordu. Ne kadar zaman sonra bara geldiklerini ayrımsayamadı Ayça. Barın içi çok geniş ve dumanlıydı. İçerisi kızlı erkekli Adanalı gençlerle doluydu. Müzik insanın kulaklarını sağır edecek kadar yüksek volümlüydü.

“Vay be, demek böyle yerler sadece İstanbul’da yokmuş”, diye düşündü Ayça. Kendini rahatlamış hissediyordu. Burada tek kadın değildi artık. İçeri girdikten sonra grup dağıldı ve küçük grupçuklar halinde çeşitli masalara geçildi. Ayça, bu geceki müdavimleri Sadık, Mahmut ve bir de Tokat bayii Murat’la birlikte arkalarda bir köşeye oturmuştu. Çok iyi biliyordu ki, bu tercihi kendisi yapmamıştı. Her şey bir anda olmuş, Sadık inanılmaz bir samimiyetle koluna girerek onu bu kuytu masaya getirmişti. Ayça bir kahveye her şeyden çok ihtiyaç duyuyordu. Ancak maalesef bu isteğini gerçekleştiremedi. Garson bu saatte içki dışında servis yapmadıklarını söyleyince, Ayça’ya düşünme fırsatı vermeyen Sadık,

“O zaman sen de hafif bir şeyler içersin”, diyerek garsona Ayça’nın ismini duyamadığı bir içki söyledi. Az sonra içkilerini yudumluyorlardı. Ayça kendisine getirilen kokteyl tarzı içkiyi çok beğenmişti. Gerçekten çok hafif ve lezzetliydi. Tadını o kadar beğendi ki, 2. kadehi söyledi. Bu arada Sadık ve Mahmut habire birbirlerinin sözünü keserek bir şeyler anlatıyorlardı. Gürültüden Ayça neredeyse hiçbir şey anlamıyor, sadece bu ikisinin kendisi için rekabete girdiklerini kadınca bir içgüdüyle hissediyordu. İçkinin etkisinden olsa gerek, kadınlık gururu okşanmıştı. Bu arada zaman ilerlemiş, Ayça farkında olmadan pek çok kadehi yuvarlamıştı. Artık kendini kaybetme noktasında sarhoş olmuştu. Arada bir sarhoşluğunu fark ediyor,

“Ne yaptım ben, neden bu kadar içtim?” diye kendine kızıyor, ama az sonra yeniden hepsini unutuyordu.

Nasıl oldu anlayamadı ama Ayça kendini loş pistte Mahmut’la dans ederken buldu. Kalabalığın arasında slow müzik eşliğinde Mahmut’la dans ediyordu! Bunu kırk yıl düşünse aklına getiremezdi. İlginç olan şey bundan rahatsız olmamasıydı. Mahmut gerçekten çok samimi davranıyordu. İki sevgili gibi beline sarılmış, habire bir şeyler anlatıp duruyordu. Ayça’nın tek anladığı çok çekici olduğu, ilk gördüğü andan beri Mahmut’un kendisine hayran olduğu türünden sözlerdi. Bir de önüne değen sertliği fark ediyordu zaman zaman. İnanılmaz sarhoştu, kendi kendine

“Kızım herif resmen değdiriyor”, diye gülüyordu. Kesinlikle cinsel duyguları filan uyanmamıştı, ama Mahmut’un bu tavırlarından da pek rahatsız olmuyordu sanki. Derken,

“Sıra bende, hep sen mi dans edeceksin?” diyen Sadık’ı duydu ve kendini bu kez de Sadık’ın kollarında buldu. Sadık sanki sevgilisiymiş edasıyla,

“Bu Mahmut denen herifi hiç tutmadım. Resmen sana asılıyor.”

Ayça başka zaman olsa Sadık’ın ağzının payını vermesini bilirdi ama içki kadehte durduğu gibi durmuyor ve paylaşılamayan kadın pozisyonu Ayça’nın çok hoşuna gidiyordu. Gülümsemekle yetindi. Bundan cesaret alan Sadık,

“Nasıl senin gibi bir kadına asılabilir? Herkes haddini bilsin”, diyerek elini Ayça’nın belinden aşağılara kaydırmaya başladı. Ayça irkildi ve tek mesele buymuş gibi,

“Ne yapıyorsun Sadık? Biri görecek”, dedi.

“Kimse bişey göremez. Görmüyor musun, içerisi nasıl karanlık?” Ve ısrarla ellerini kalçalarında tutmaya devam etti.

“Hadi bakalım, gidiyoruz artık.”

Bu sözlerle bu tuhaf dans sona erdi ve Ayça yerde mi, gökte mi olduğunu anlayamayacak kadar sarhoş halde kendini Sadık’la birlikte taksinin arka koltuğunda buldu. Artık neredeyse hiçbir kontrolü kalmayan Ayça, itiraz kabilinden biraz mırın kırın ettiyse de, yol boyunca mini eteğinden iyice sıyrılıp özgürlüklerini ilan eden bacaklarını okşamasına sesini çıkarmadı Sadık’ın. Bir yandan,

“Kendime gelmeliyim, rezil oluyorum”, diye hayıflanırken, başı o kadar dönüyordu ve bilinci o denli bulanmıştı ki, sesini çıkaracak hali yoktu.

812 no’lu odanın kapısı yavaşça açıldı. Bir el duvarın iç tarafını yoklayarak ilerledi ve odayı soluk bir ışıkla aydınlatan lâmbanın düğmesine bastı. Omzuna yaslanmış, güçlükle ayakta durabilen sarışın genç bir kadını taşıyan orta yaşlı, hafif göbekli bir adam odaya girdi ve kadını yatağın üzerine bıraktı. Ceketini ve kravatını çıkardı, banyoda yüzünü yıkadı ve yatağın kenarına, kadının yanına oturdu.

“Ne kadar güzel. Hep bu anı beklemiştim”, diye düşündü. Sarışın kadın çok içmişti. Hafif hafif kıpırdıyordu. Birden gözlerini açtı ve su istedi. Suyunu içmek için adamın yardımıyla doğruldu ve sırtını yastıklara dayadı. Gülümsedi,

“Çok susamışım.”

Adam eğildi, yüzünü yaklaştırdı ve kadının yüzüne küçük öpücükler kondurmaya başladı. Kadın hafifçe irkildi ve yüzünü uzaklaştırmaya çalıştı. Adam buna izin vermedi. Kadının çenesinden tutarak yüzünü kendininkine çevirdi ve dudaklarını öpmeye başladı. Kadın ağzı kapalı olduğu için konuşamasa da, elleriyle adamı iteklemek istedi. Adam aldırmadı, kadını gitgide daha derin öpüyordu. Az sonra dudaklarını çekti ve kadının boynunu ve çıplak omuzlarını öpmeye başladı. Kadın,

“Hayır. İstemiyorum, hayır”, diyerek elleriyle adamın başını uzaklaştırmaya çabalıyordu. Fakat adam onu dinlemiyordu ve dilini kadının boynu üzerinde dolaştırarak yeniden yüzüne ulaştı ve burnunu, yanaklarını, kulak memelerini yalamaya başladı. Kulak memelerinin yalanması kadının hoşuna gitmişe benziyordu, çünkü karşı koymaları azalmıştı. Belki de bundan cesaret alan adam dilini kadının dudakları üzerinde kaydırarak, ağzına soktu. Kadın karşılık vermiyordu, ama karşı da koymuyordu. Gözlerini kapamış, sanki adamın istediğini yapmasına izin vermişti. Adam kadını öpmeye devam ederken, bir yandan da elbisesinin askılarını kaydırdı. Sırtından tutarak kadını öne getirdi ve elbisesinin sırt fermuarını açtı.

Az sonra kadın üzerinde siyah sütyeni ve küloduyla yatakta sırtüstü yatıyordu. Gözleri kapalıydı. Adam da pantolonunu ve gömleğini çıkarmıştı. Kadının uzun ve düzgün bacaklarına, göbek çukuruna, dolgun göğüslerine hayranlıkla bakıyordu. Daha fazla kendini tutamadı ve kadının bacaklarını öpmeye başladı. Dizlerinden ayak bileklerine kadar olan bölgeyi uzun uzun öptü, yaladı.

Sonra yukarıya yöneldi ve dilini bacakların üzerinde boylu boyunca gezdirerek göbek çukuruna ilerledi. Burayı uzun uzun yaladı. Dilini çukura sokup çıkardıkça kadın hafif hafif inliyordu. Adam daha da yukarı ilerledi ve kadının sütyenini çıkararak göğüslerini özgürlüklerine kavuşturdu. Bu nefis biçimli, çok iri olmayan ama dipdiri göğüslere bir süre hayranlıkla baktı ve ardından onları çılgınca emmeye başladı. İki eliyle göğüsleri yanlardan bastırarak hoyratça avuçladı ve ağır ağır yoğurdu.

Kadının inlemeleri artmıştı. Gözleri tamamen kapalıydı. Meme uçları sivrilmeye başlamıştı. Adamın dili uçlarda gezindikçe nefes alıp verişleri hızlandı. Göğüsleri iki yanlarından sımsıkı kavrayan adam, meme uçlarını hoyratça ısırarak emmeye, yüzünü göğüslere sürtmeye, aç bir bebek gibi gayretle somurmaya başladı. Biraz canı yanan kadın gözlerini açmadan inlemeye devam etti. Sesinin çok yükselmesinden çekinen adam, kadını öperek susturmayı denedi. Bu kez öpücüklere kadın da karşılık veriyordu. Ve çılgınca öpüşmeye başladılar. Dilleri dans ediyor, birbirlerinin dudaklarını emiyorlardı.

Dudaklarını kadınınkilerden güçlükle ayıran adam, acele hareketlerle kadının külodunu adeta kopararak çıkardı. Açık kahverengi tüylerle kaplı aşk üçgenine kısa bir süre baktıktan sonra, bacaklarını ayırarak başını gömdü. Kadının vajinasını salyalarını akıta akıta boydan boya yalıyor, klitorisini emiyordu. Bir süre böyle devam ettikten sonra dilini kadının içine sokup çıkarmaya, adeta onu diliyle becermeye başladı. Başını arkaya atarak iyice kasılan kadın, artık açık seçik ve yüksek sesle inliyor, adamın başını içine doğru ittiriyordu. Adamın salyalarıyla kadının vajinasından sel gibi boşalmaya başlayan sıvılar birbirine karışmıştı. Yaklaşık 10 dakika sonra başını kadının vajinasından ayıran adam,

“Umduğumdan da tatlıymışsın, hayatımda böyle nefis bişey tatmadım”, dedi. Kadının onu duyup duymadığı belli değildi. Cevap vermedi ama kısık sesle inlemeye devam etti.

Adam kadını yüzükoyun çevirdi ve ensesinden başlayarak aşağıya doğru tüm sırtını, belini, kalçalarını, bacaklarının ve dizlerinin arka taraflarını, baldırlarını öperek, emerek, yalayarak, ısırarak ilerledi. Ayak bileklerini, topuklarını uzun uzun öptü. Tabanlarını, parmak aralarını yaladı, parmaklarını emdi. Acele etmeden yukarıya ilerledi ve kadının poposunu ısıra ısıra öpmeye başladı. Kadının ağzından akan salyaları yastığı ıpıslak yapmıştı. Adam, elleriyle kadının kalçalarını araladı ve dilini arka deliğine soktu. Kadın şiddetle inledi.

“Sus bebeğim, duyacaklar.” Adam diliyle kadının arka deliğini becermeye devam ederken, bir yandan da parmaklarını vajinasına sokuyordu.

“Ne kadar da ıslandın, sanki altına kaçırmış gibi. Çarşafı berbat ettin. Artık iyice kıvama geldin. Canavarın tadına bakma zamanın geldi.”

Ve adam kazık gibi olmuş penisini tek bir hamlede kadının vajinasına sonuna kadar soktu. Kadın küçük bir çığlık attı ve kendini tatlı tatlı esnetmeye başladı.

“Kaltak, hoşuna gitti değil mi? Biliyordum. Dur bakalım, biraz da benim istediklerim olsun.” Adam ritmik hareketlerle kadının üzerinde gidip gelmeye başladı. Zevkten kudurmuş gibiydi. Elleriyle alttan kadının göğüslerini avuçladı, tüm gücüyle yüklenmeye devam etti. Kısa süre sonra nefes alıp verişleri iyice hızlandı;

“Tanrım, daracıkmışsın, bebeğim benim” şeklinde homurdanmalar arasında tüm bedeni elektriğe kapılmış gibi kasılarak, boşalmaya başladı.

Zevkten haykırmamak için başını kadının saçlarına gömmüştü. Bu şekilde belki birkaç dakika titremesi devam etti. Biraz sonra oda tamamen sessizliğe ve hareketsizliğe gömülmüştü. Yalnızca iki insanın birbirine karışan düzenli nefes alıp verişleri duyuluyordu..

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

YAZI ÖZLEDİM.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

YAZI ÖZLEDİM.

Ben 41 yaşında yaşıma göre oldukça yakışıklı 1.90 boyunda atletik yapılı ve oldukça fizikli biriyim. Uluslararası bir firmada yönetici olarak çalışıyorum. 17 yıllık karımla 16 yaşında mine isminde bir kızımız var. Sizlere geçen yaz kızım mine ile yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum.yaşadığım bu olaydan sonra internetteki araştırmalarım sonucunda yalnız olmadığımı, başkalarının başından da böyle şeyler geçtiğini anladım. Bu yüzden hem belki biraz kendimi rahatlatmak ve yaşanmışlıklarımı meşrulaştırmak adına burada anlatıyorum bunları Karımla son derece mutlu bir evliliğimiz vardı. Onu elimde sonsuz fırsatlar olmasına rağmen hiçbir zaman aldatmamıştım. Zaten aldatacak birisi de değildim. Kızım mine 16 yaşında lise 2 sınıf bir kolej öğrencisiydi. Benim genlerimden kaynklanıyor olacak 1.77 boyunda oldukça uzun ayrıca beyaz tenli kahverengi saçlı oldukça tatlı bir kızdır. Yüzünde onu daha çekici yapan çilleri ve uzun kahverengi saçları herkesi çıldırtıcak cinstendi. Geçen yaza kadar benim düşünmediğim şekilde..? İzmirin sıcağından bunalmıştık, kızımın okulunun son bulması ve benim de işlerimin biraz rahatlamasıyla 2 yıldır ailecek yapamadığımız bir deniz keyfi yapmaya karar vermiştik. Cuma sabahı erkenden toparlanıp yola çıkmıştık. Firma olarak da işyaptığımız Ceşmedeki 5 yıldızlı bir otelde lüks bir oda ayırtmıştım. Odada 2 ayrı çift kişilik yatak vardı. Minibar jakuzi vs ne arasanız. Otele vardığımız zaman mine baba hadi hemen denize girelim diye tutturdu. Ben yorgunum diyip yarın sabah gireriz kızım derken diğer odaya gidip bikiniyse gelmesi bir oldu. Bembeyaz ve dimdik memelerinerdeyse bikininsin üstünden fırlıyacaktı ilk defa minenin göğüslerini böyle görüyordum. Kızıma daha önce hiç kötü gözle bakmamıştım. Tam bir ideal baba tam bir aile reisiydim. Belki tek çocuk olduğu için belki çok cana yakın olduğu için zaten bir dediğini de iki etmiyorudm minenin. Herneyse kızımın adeta şaha kalkmış göğüsleri karşısında afallayıp kaldım karıma da durumu çaktırmamaya çalışıyordum. E gidelim o zaman diyebildim. Eşim de içerde hazırlanıyordu zaten. Toparlandık ve yürüyüş mesafesiyle 20 dk uzaklıkta olan ve tatil köyüne ait plaja doğru yola çıktık. Ben her ne kadar iyi bir aile babası fikrinde olsam da kaslı vücudumla çizdiğim yakışıklı olgun erkek imajımın farkındaydım. Beni izleyen gözleri faredince kendi kendime hala iş var bizde havasına felan giriyordum. Bi yandan da kızımın bembeyaz vücudunu aklımdan atmaya çalışıyordum. Denize girdiğimizde kızım ve karım kıyıya yakın yerlerde yüzüp arada güneşlenmeye çıkıyorlardı ben de baya açılmıştım. Minenin denize girip çıkmasıyla su alan bikinisinin iyice şiştiğini farettim suyun içinde benim alet dimdik olmuştu. Resmen kendimden geçmiştim. Bir süre sonra kızım denize tekrar gelince bende kıyıya yaklaşarak ona yüzmeyi öğretmeye başladım. Kızım elinde o kadar fırsat olmasına rağmen sudan korktuğu için yüzmeyi tam öğrenememişti. Mineni belinden tutuyor yüzmesini sağlayacak komutlar veriyordum. Bir yandan da kumsalda iyice bronzlaşmak için yatan karımı göz ucuyla kontrol ediyordum. Bir ara kızımın belindeki elimi farkında değilmişim gibi kasıklarına doğru kaydırdım. Ben de tam olarak ne yaptığımın farkında değildim. Bir yandan bir suçluluk duygusu bir yandan da ensestin verdiği sınırsız zevk vardı. Kızım heyecanlandığı ve vücudu suda olduğu için pek bir şey hissetmiyordu ve ben hoyratça kasıklarında gezdiriyordum elimi. Diğer elimse göbeğinin biraz üstünde memelerinin hemen altındaydı. yatay konumdaki kızımı suyun içinde özgürce elleyebiliyordum. Karımsa arada kumsaldan bize bakıp el sallıyor ve gülümsüyordu. Bu beni daha da rahatlatıyordu süperbahis güvenilir mi Sikim resmen zonkluyordu. Kızıma bu kadar yeter diyi iyice açıldım. Kızımsa annesinin yanına gitti. Bense iyice açıldım ve kimsenin olmadığı derin bir yerde yüksek bir taş keşfettim. Taşın üstünde ayakta durabiliyordum su boynuma geliyordu. Burada kumsalda yürüyen kızıma bakarak 31 çekmeye başladım resmen gözüm kararıyordu hayatımda böyle zevk aldığımı hatırlamıyordum. Kendi kendime acaba gerçeği nasıl olur diye sormaktan kaçamadım. Eve geldiğimizde nerdeyse akşam olmuştu kızım üstüne diğer bir bikinisinni sütyenini giymiş. Altınaysa mini etek gibi fırfırlı bir şey geçirmişti. Bacakları ışıl ışııl parlıyordu. Bir ara bacaklarında parlak çorap olduğunu sandım. Ama dikkatli baktığımda yoktu. Kızım pencereden batmakta olan güneşi izlerken karım da içerde kremleniyordu. Bir ara tolga sırtıma krem sürer misin diye seslendi ben kararsız kalmıştım. Bir yandan penceredeki l****a kızım bi yandan çağıran karım. Geliyorum karıcım dedim. Ama kalktım ve kızımın yanına gittim. Pencere dar olduğu için arkasına geçip omzundan seyreder gibi yapıyordum.kızım baba ne kadar güzel batıyor güneş keşke bizim evden de böyle görünse diyordu. Ben o sırada uçmuş bir şeklide istersen her zaman buraya getirebilirim sizi kızım diye cevap verdim. Bir anda yanlışlıkla da olsa dimdik olmuş aletim kızımın taş gibi sert olan iki kalçasının arasına yerleşti kızım bir anda irkilse de bozuntuya vermedi ben de utancımdan kımıldayamadım utandığımı farkettirmemek için. Kızım sen benim için çok değerlisin annenle ikinizin istediklerini yapmak için uğraşıyorum vs klasik edebiyat yapıyordum. Ama gerçekten de öyle birisiydim hep. Kızımda canım babacım dedi ve kendisini geri yaslayıp başını çevirerek yanağıma bir öpücük kondurdu. Sikim kızımın götüne iyice yerleşmişti. Bende deniz sortu kızımın altındada saten kumaştan ince bir etek vardır. Sikimi derinliklerine kadar hissettiğinden emindim. Bir yandan da muzipçe gülüyordu. İçerden gelen karımın sesiyle irkildim ve kendimi geri çektim. Kızım baba daha güneşin batışı sonlanmadı nereye dedi bıyık altından gülerek. Galiba anlamıştı. Ama bozuntuya vermemiş ya da kötü niyetimin olmadığını düşünmüştü kızımla hep çok yakındık. Karımın yanına doğru uzaklaştım pencereden. Gece biraz da pişmanlık duyuyordum ama Azgınlığım da doruk noktasındaydı artık. Azgınlığımı karımla yatıştırmayı düşündüm. Karımsa yanmış sırtı ve omuzlarıyla hasta gibi yatıyordu. Ateşim var diyordu. Sarılamadım bile doğal olarak. Ertesi sabah mine hadi çarşıya çıkalım gezelim diyordu. Karım kızını gezdir ben hastayım siz çıkın dedi. Jipin anahtarlarını alarak kızımla aşağıya indim. Kızım yanıma oturdu. Baba bana da öğretsene sürmeyi dedi. Üstünde dünkü eteği vardı. Aradığım fırsat artık buydu. Olur ama önce direksiyonunu geliştirmen gerek diye cevapladım. Olur dedi. Koltuğu bira geriye çekerek zaten geniş olan arabada ikimizinde sığacağı şekle getirdim kızım uzun boylu olmasına rağmen zayıftı gögüsleri ve kalçaları aksine tam bir afet gibi büyümüşlerdi. Kızım kucağıma geldi. Altımda deniz şortu vardı 16 cm lik sikim artık maximuma ulaşmış belki daha da büyük bir hal almıştı. Yavaştan arabayı hareketlendirdim. Kızımın kalçalarının arasına sikimin iyice uzanmasını sağlamak için arada gaz fren yapıyordum. Kızımsa zaten boş olan ıssız toprak yolda direksiyonu tutuyordu. Heyecandan kendinden geçmişti kaza yapmamaya çalışıyordu biricik l****am kendi aklınca. Bense o sırada uçmuştum. Bilerek hızlanıp yaşalayıp kızımı kucağımda hoplatıyordum. Hep hoplatmada sikimi kızımın bacaklarının arasına baskı yapıyor kızım superbahis yüksek sesle ?Ay? diye sesler çıkartıyordu. Bikaç dakika sonra kızmın amının dudaklarını hisstmeye başlamıştım. Demek ki kızım sabah külotunu da çıkarmıştı. Böylece direk amının dudaklarını yumuşacık eteğinden de olsa hissedebiliyordum. Bu kızımın uyarıldığının kanıtıydı ayrıca amının dudakları şişmişti çünki. Düz yolda şehre doğru yaklaşırken kızım bacağım ağrıdı diyerek biraz kalkmasını söyledim. Kızım kalkarkalkmaz şortumun önündeki boşluktan sikimi çıkartıp onu geri oturdum. Yavaşça aradaki eteğini de yukarı doğru sıyırıyordum. Baba araba niye bu kadar sallanıyor diyordu mine. Ben se dur kızım belinden tutayım da daha rahat sür diyerek beline sarıldım. Bi yandan gaz fren kontrolü yapıyor bi yandan da sikimle kızımın amını arıyordum. En sonunda sikim kızımın amının dudakları nın arasına yatay şekilde yerleştirdim. Kızıma ince belinden sarılmış sikimi amına sürtüyordum. Az sonra dayanamadım ve bağırarak boşadılm. Kızım korkmuştu amı döl içinde kalmıştı ama o korkudan farkedememişti. Kaza mı yaptık felan diyordu . bende yok kızım şaka yaptım hemen korktun dedim. Kızım bozularak uff hep kandırıyosun beni dedi. Bende iyice terlemişsin kızım in hadi kucağımdan dedim. Çarşıya vardığımızda kızmın bi bacağından 1 damla dölümün aktığını görüyordum. Büyük bir turistik eşya satan dükkana girdik. Kızım üst raflarda bi ayıcık gördü boyu yetişmiyordu tabi. Arkadan dayanayak alamıyormuşum gibi 2 saat uğraştım ve ayıcığı aldım. Ama alana kadar ne zevkler yaşadım orada. Çarşıyı gezip gördükten sonra. Dönüş yoluna çıktık. Ben yolda iyice kararımı vermiştim bugece mineyi sabaha kadar sikecektim bi yolunu bulup. Dönüş yolunda mine bana döndü ve baba gelirken bana ne yaptığını biliyorum. Dedi . şok olmuştum. Gözleri doluyordu. Çarşıda da yapınca iyice anladığını ve bi daha yaparsam annesine söyliyeceiğini söyledi. Kızım bilerek olmadı . hem ayıp değil sen benim kzıımsın kötü şeylet yapar mıyım ben hiç sana diye açıklamaya çalışıyordum. Benim gece mineyi sikme hayalim artık suya düşmüştü. Ertesi sabah denize girmeye gittik. Karım dünkü gibi evde kalmıştı. Mineyi kıyıda bıraktım ve ben açıldım tekrar derin kısımlarıda bulduğum taşın oraya gittim ayakta onu izliyordum. Dalgalar gelip geçtikçe minenin körpe vücudu ortaya çıkıyor beni iyice azdırıyordu. Kıyıya yanına gitmeye karar verdim. Yanına gittiğimde baba ben sıkılıyorum burada sen ileriye gidiyorsun hep diyordu. Birden tüm plan şekllendi kafamda. Mineye gel istersen seni de götüreyim dedim. Mine boynuma sarıldı ve açılmaya başladık. Aradığım fırsat buydu kımızı denizde herkesin içinde kimse görmeden sikecektim. İyice açıldıktan sonra. Arkanı dön de daha rahat yüzelim dedim. Olmaz dedi. Dünkü olaydan korkuyordu . tamam o zaman dedim. O tamamen bana sarılmıştı sadece etrafa bakıyordu. Arada balıklar gelip ısırık atıyolardı. Mine balıklar çarpınca korkmuştu ay baba diyerek iyice yaslanmıştı ve resmen tırmanmıştı bana. Ağzım memelerinin hizasındaydı bihayli açılmıştık. Benim taşın oraya yaklaşmıştık. Çarpan dalgalar ve balıklardan korkan mine geri dönelim baba diyordu. Ben biişolmaz kızım sarıl bana diyordum. Dalga gelirken ağzımı memelerine gömüyordum. Aklıma bikinisinin altının ipini çözmek geldi. Büyük bir dalga bekledim. Dalga gelirken korkan kızımın bikininsin altının ipini çözdüm ve şortumun çebine koydum. Mine noluyo baba bikinim düştü felan diyordu. Bende arama bahanesine elimi amına attım. Baba napıyosun sen yine diyordu. Ben kendimden geçmiş bir haldeydim ders olsun diye mineyi bıraktım ve 1-2 m ileri gitti mine deli gibi arkamda çırpındı ve bana sarıldı superbahis giriş çırılçıplak amı sikimin üstüne gelnişti. Mineyse ağlıyordu. Bak kızım kendini bana bırak hiç bişey olmicak dedim. Mine baba yapma bagırrım diyordu. Ben de bağırırsan seni burada bırakır giderim kimse sesini duyamaz zaten denizin içi burası diyordum. Minenin gözünden yaşlar geliyordu. Daha fazla onu teselli etmeyle uğraşmak istemiyordum. Kızmın bikinisinin üstünü de çözdüm kızım baba yapma görecekler ayıp diyordu. Arkası plaja dönüktü zaten minenin. Kimse göremez kızım dedim memelerine saldırdım meme başlarını emiyor arada hafifçe dişliyordum. Bi yandan da sikimi minenin körpecik amının üstünde gezdirmeye çalışıyordum. Ama suda batmadan bunları yapmak zor oluyordu. Mine ye çaktırmadan benim taşın oraya doğru sürükledim ikimizi. Bir an bile memelerini boşlamıyordum. Mineyse bana sarılmış durumda sadece ağlıyordu. Ayağım beni büyük taşa geldiği zaman iyice rahatladım. Minenin taşı farketmesini istemedim. Farketse kozum kalmayabilirdi elimde. Mine de gözlerini kısmaya başlamıştı. Ağlıyordu ama gizlice inlemeleri de geliyordu. Bacaklarını belime dolamasını söyledim. Hiç karşı koymadan yaptı. Sanki yapmazsa olacaklardan korkuyormuş gibi. Ama açık bir şeklide hoşuna gitti için emirlerime uyuyordu. Dimdik olmuş memelerini bıraktım ve mineyi amına girebileceğim bir şekle getirmek için biraz aşağıya indirdim. Ağzına yumuldum çılgınlar gibi öpüyordum. O öpüşüme karşılık vermese de bana sıkıca sarılıp bırakmasından ve kalçasını oynatmasından belli oluyordu bana aitliği kabul edişi. Sikimin başı kımızın amının ağzındaydı artık. Bir an duraksadı kendini geri çekti ve baba kızlığımı bozmayacaksın di mi bakireyim ben dedi. Tekrar ağlamaya başlamıştı. Kızım benim ben senin babanım bundan sonra her istediğini yapıcam koca dan daha yakın olcam sana. Yeter ki izin ver bana diyordum. Olmaz diyor direniyordu. Tamam kızım o zaman sadece sürtüreyim ve seni yalayayım olur mu dedim. Bundan zevk aldığı zaten açıkça ortadaydı. Boynunu büktü ve sessiz kaldı. Şimdi dola bacaklarını belime dedim. Suyun içinde kızımın amına sürttürmeye başladım öyle hızlandım ki suda yukarı çıkmaya başladık resmen . artık ben de yoruluyordum. Kızımsa titriyor kasılıyordu. Kalçalarını sağa sola oynatıyordu. Badana çekerken bi yandan da dudaklarını vakumluyordum. Biran durdum sikimi kavradım ve kızmın amına dayadım. Hiç ses çıkartmıyordu. Korkma kızım sadece başını sokucam kızlığın bozulmayacak böylece dedim. Başını sallayarak sessizce tamam dedi. Benimkinin başını soktum. Sıfır hareketle duruyorduk. Kızım hala titriyordu. Bir an kendini yukarı kaldırdı ve sikimin üstüne tğm ağırlıgıyla bıraktı. Kızım kendini bana vermişti. Mineyi öz kızımı santim santim bozmuş bakireliğini almıştım ve Yarrağımı tamamen içine almıştı genişlemiş amı. Ben ohhh kızım işte bu diye inledim Kızım hadi yap artık ne olur dayanamıyorum ne yapacaksan yap diyordu. Sikimin kalan kısmını da kökledim. Bi müddet böyle durdum. O hala bağırıyor yap artık diyordu. Gücü yetmez bi şekilde gitgel yapmaya çalışıkyordu ellerini boynuma dolamış bir şeklide. Kızıma hadi söyle dedim. Ne söylicem dedi bitkin bi halde. Baba beni sik de dedim. Baba beni sik hepsini sok demeye başladı bi yandan da omuzlarımı öpüyordu. Ben artık kendimi kaybettim ve karımı bile sikmediğim bir şekilde hızlandım mineni içinde. 30-40 saniye git gel yaptıktan sonra boşalıcagımı anladım. Kızımı hamile bırakmak istemiyordum. Kızım en son ne zaman aybaşın oldu dedim. Bi yandan da gidip geliyordum. Cevap vermedi. Söyle ne zaman oldu dedim. 12 gün oldu diyecekken artık herşeyin çok geç olduğunu anladım kızımın içine patlamıştım. Kızım ohh diye inliyordu. Baba o neydi dedi içime bi sıcaklık geldi dedi. Ben de seni hamile bıraktım sanırım kızım dedim. Ağlamaya başladı. Bişolmaz kesin değil dedim. bakarız bi çaresine sen benim oldun ya diyerek onu teselli ediyordum. Kendimizden geçmiş bir şekilde. Eve döndük.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Efe ile Nilin Hikayesi.-11

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Efe ile Nilin Hikayesi.-11
“Sana evlenmeden önce nasıl hamile kaldığımı anlatayım kocacım… Evet, hamile kaldım, kürtaj yaptırdım ama babasını bilmiyorum. Daha doğrusu, iki seçenek var. O delişmen, kucaktan kucağa gezdiğim dönemimde iki erkekle seviştim.

Daha önce anlatmıştım ya, kız değilim diye beni ortada bırakan sevgilim Hasan yeniden ortaya çıktı. Beni amcaoğlun Ahmet’in yanında görünce kızdı, arabasına bindirip götürdü, seviştik diye…

O günden sonra biz Hasan’la her fırsatta buluşuyoruz, sevişiyoruz. Ama artık seviştikçe evlilikten bahsetmez oldu. Buluşmalarımız hep cinsellik üzerine… Beni seks dürtüsü için kullanıyor. İyice anladım bunu…

Hoş, benim de ondan farkım yok, ben de onu kullanıyorum. Genç, güçlü, yakışıklı bir erkek… Her sevişmemizde ayrı zevk alıyorum. Fakat, ona söylemesem bile evlilik olayını rafa kaldırması beni içten içe yaralıyor.

Ahmet’i boşlayınca o da her gördüğünde beni sorgulamaya, sıkıştırmaya başladı. Hasan’dan haberi olmuş bir şekilde… Sonunda bir gün olan oldu. Hasan’la buluşmuştuk. Epey ara vermiştik, birbirimizi özlemiş vaziyetteydik. Daha doğrusu seks yapmayı… Bir an önce sevişebilmek için hızlı adımlarla onun arabasına gidiyorduk ki, karşı karşıya geldik Ahmet’le…

Kaçınılmaz son… İki horozum birbirinin üzerine yürüyor, ben onları sakinleştirmeye, aralarına girip birbirlerine zarar vermelerini engellemeye çalışıyorum. Beni paylaşamamaları, benim yüzümden kavga etmeleri hoşuma gidiyor bir yandan… Koltuklarım kabarıyor onlara çaktırmamaya çalışıyorum.

“Bırakın sokak ortasında kavga etmeyi çocuklar gibi…” diye parladım sonunda… “Herkes bize bakıyor. Yapmayın.” Durup bana baktılar. “Ahmet… Senin baban işte, sizin evde kimse yok bugün… Hadi sizin eve gidelim, oturup konuşalım. Bu işi kestirip atalım.” dedim.

Hala göğüs göğüse birbirlerine girecek gibi bakıyorlar, tıslıyorlar. Zorlukla ikisini de yatıştırıp ikna ettim. Ahmet’lerin evine daldık biz… Salonda iki koltuğa oturttum erkeklerimi… Ben ortalarında, ayaktayım. İkisinden birini seçmemi bekliyorlar. Ahmet’e içecek bir şeyler olup olmadığını sordum, dolapta bira olduğunu söyledi ters ters… Mutfağa gidip buzdolabından birer tane bira çıkardım, açtım, adamlara ikram ettim, içiyoruz.

“Neyi paylaşamıyorsunuz siz bakalım?” diye hırladım. “Benim için kavga ediyorsunuz. Çok mu seviyorsunuz beni? Evlenecek misiniz benimle?”

İkisinden de tıs çıkmadı. Biliyordum zaten, bunu bekliyordum…

“İkiniz de beni seks oyuncağı olarak görüyorsunuz. Farkındayım.

Sen Ahmet… Baban varken benimle bir geleceğin yok, doğru mu? Baban annemi sikiyor, ben de onun kızıyım, orospuyum diye baban aşk yaşamamıza karşı çıktı. Babanla ikiniz aynı yatakta benimle seviştiniz, sırayla siktiniz beni, doğru mu? Bakireyim diye götümden siktiniz. Hayatta seninle ciddi bir ilişki, hele evlilik olayı yaşayamam ben…” Ahmet’ten ses çıkmadı. Başı öne eğik, öfkesi sönmüş…

“Sen Hasan… Beni kandırıp siktin. İlk erkeğim olduğun halde, kan gelmedi diye etmediğin hakaret kalmadı. Ne patlak olduğumu bıraktın, ne orospuluğumu… Bu da doğru mu? Şimdi geldin, evlenmeyi vaat ederek beni becerip duruyorsun. Artık evlilikten konuşmaz oldun. Aklın fikrin beni sikmekte… Senin niyetin evlenmek filan değil, hevesini bende söndürmek… Yalan mı?”

Hasan’dan da ses çıkmadı. Onun da başı öne eğildi. Söyleyecek bir şeyi yoktu çünkü… İkisi de doğruları söylediğimi biliyordu.

“Üçümüz de biliyoruz ki birbirimizle olan ilişkilerimiz hep seks üzerine… Siz ne kadar benim etimden faydalanıyorsanız, neticede ben de sizden faydalanıyorum. Sizin kadar ben de seks yapmak istiyorum, sevişmek, arzularımı tatmin etmek istiyorum. Beni evlenilecek değil, eğlenilecek kız olarak görüyorsunuz. Ama siz de benim damızlık aygırımsınız.”

Bir anda bira şişesini yere bırakıp üzerimdeki giysileri çıkarmaya, soyunmaya başladım. İkisi de şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı. Az sonra odanın ortasında küloduma varıncaya kadar çıkarmış vaziyette, çırılçıplaktım. Yerden birayı aldım, diğer elimle önümü avuçlayıp onlara seslendim,

“Ben duşa gidiyorum, sonra da yatak odasına… Biranız bitince sizi de oraya bekliyorum. İster tek tek gelin sikin beni, ister ikiniz beraber gelin, grup yapalım… Benim için hava hoş… Ben sevişmeyi, aşk oyunlarını ikinizin kollarında öğrendim. Gelin bakalım, iyi öğrenmiş miyim… Elbirliğiyle yarattığınız azgın orospunun marifetlerini görün…”

Dediğimi yaptım, kokulu bir duş şampuanıyla kısa bir duştan sonra aceleyle kurulanıp yatak odasına attım kendimi… Sırtıma yastıkları dayayarak uzandım. Çırılçıplak, biramı yudumlamaya başladım. Merakla olacakları bekliyordum. Ya yanıma gelecekler, ya da kendilerine yediremeyip siktirip gideceklerdi.

Biraz sonra banyodan su sesi geldi. Biri daha yıkanıyordu. Sevindim. İyiye işaret… Az sonra zevkli saatler yaşayacaktım demek ki… Su sesi kesildi, yatak odasının kapısında Ahmet belirdi.

Ev sahibi olmanın avantajını kullanmış olmalıydı. Islak ve çıplak, iştah uyandırıcı kaslı bedenine küçük havluyu sarmış, kapıda dikiliyor, bana bakıyordu. Elimi uzatıp yanıma çağırdım,

“Gelsene aşkım, niye bekliyorsun orda?” dedim kısık sesle…

Yavaşça yanıma, yatağın benim uzandığım tarafına geldi. Ayakta duruyordu. Elimi beline uzattım, havluyu biraz indirip sertleşmiş sikini görmeye çalıştım.

Dilimi sikinin üstünde gezdirdim. İnledi. Saçlarımdan tutup kendine çekmeye çalıştı, süperbahis güvenilir mi izin vermedim. Dilimin ucuyla sikinde dolanıyordum Ahmet’in… Havluyu yere düşürüp sikinin başını ağzıma aldım. O sıcak sertliğini ağzımın mümkün olduğunca derinlerine sokup somura somura emdim.

Saçlarımı tutup kendine çekiyor, ayakta inliyordu oğlan… Sadece dilimle koca yaraklı bir erkeği inletebilmek hoşuma gidiyordu.

“Ohhh… Yala orospum…” dedi biraz sonra… “Demek Hasan seni sikti ha? Neden bana söylemedin bunu?” Bir an ağzımdan sikini çıkarıp yanıtladım,

“Söylemem mi gerekiyordu? Bilsen daha rahat sikecektin beni değil mi?”

“Evet, daha rahat olacaktım. Bütün deliklerinden sikecektim seni…”

“Merak etme şimdi yaparsın… Rahat ol sen… Kasma kendini…” diyerek yatağa çektim, çıkıp kucağına oturdum. Sımsıkı sarıldım boynuna… Altımda sikinin sertliğini hissedebiliyordum. Taş gibi olmuş, kalçalarımın arasına girmişti koca siki… Harika bir duyguydu.

Ben Ahmet’in kucağında, hırsla öpüşür, memelerimi ona yalatırken kapıda Hasan belirdi. O da bornoz giymişti üzerine… Duştan çıkmış, ıslak saçlarıyla kapıda durup ikimizi izliyordu. Bornozun aralık duran önünden, aradan çıkmıştı aleti… Dimdik, tek gözüyle bize, bana bakıyordu.

“Ben de gelebilir miyim?” dedi bir süre izledikten sonra… Ahmet’in yüzü bana, sırtı kapıya dönük olduğundan fark etmemişti. Rakibinin sesini duyunca bozuldu sanırım… Onun bozulmasına aldırış etmeden, sanki çok doğal bir şeymiş gibi,

“Gel canım,sen de gel…” diyerek Ahmet’in kucağından kalktım, yatağa sırt üstü uzandım. Hasan’a kollarımı açtım yattığım yerden… Hasan yatağın diğer tarafına dolandı. Üzerime eğilip dudaklarımı öperken sabırsızca bornozun kuşağını çözüp omuzlarından sıyırdım. Mutlulukla sarılıp kendime, üzerime çektim onu da… Ahmet yanımızda bizi izlerken hırsla boynuna sarılıp öpüştük.

Teninin sıcaklığını, çıplak tenimde hissetmek harikaydı. Bacaklarının arasındaki sert erkeklik organı kasıklarıma baskı yapıyordu. Kıvandım, bacaklarımın arasına girmesini sağladım sertliğinin… Bacaklarımı sımsıkı kapatıp sertliğini daha çok hissetmeye çalıştım öpüşmeye devam ederken…

Dudaklarımı somura somura bitiren Hasan, aşağılara inmeye başladı. Göğüslerimi, sertleşmiş uçlarını öptü, yaladı, emdi. Sonra karnımı, kasıklarımı dolaştı diliyle… Bacaklarımı aralayıp arasına aldım erkeği…

Ne istediğimi anlamışçasına dilini benim suları akmaya başlayan amcığıma gömdü bir anda… Hırsla somurmaya, diliyle klitorisime sürtmeye başladı. En çok sevdiğim şeyi yapıyordu bana… Amımı yalıyordu. Zevkten bayılıyordum. Bir elimle göğsümü okşarken, bir elimle Hasan’ın saçlarını karıştırıyor, başını kendime bastırıyordum. Bacaklarımı mümkün olduğunca ikiye ayırmış, dilinin daha rahat çalışmasını sağlıyordum bir yandan…

“Sizin keyfiniz yerinde, ben ne oluyorum burda…” diyen sesini duydum Ahmet’in… Yanımızda oturmuş, Hasan’ın beni yalamasını izliyordu, eli sikindeydi. Elinden tutup kendime çektim onu da…

“Gel, göğüslerimi yala sen de… Boş kaldılar. Dilini istiyorlar… Bıkınca Hasan’la yer değiştirirsiniz.”

Offf… Efecim… Öyle bir zevk ki anlatılmaz. Vücudumun her tarafında iki erkeğin elleri, parmakları, dilleri, dudakları dolaşıyor. Aynı anda… Ben aralarında zevkten bitiyorum. Hasan bir kez amımı yalaya yalaya, Ahmet memelerimi emip avuçlayarak boşalttılar beni, yatağın içinde şehvetle, kısık feryatlarla kıvranıyorum yılan gibi…

“Offf… Karıcım, inan o an yanınızda olmak isterdim. Harika olurdu seni ikisinin arasında seyretmek…”

“Çok istiyorsan gerçekleştiririz kocacım… Sözümü kesme, dur… Benim orgazm kasılmalarım daha bitmeden Ahmet üzerime hamle yaptı, bacaklarımın arasına girmeye çalıştı. Baktım, Hasan bozuluyor, ters ters bakmaya başladı, yine hır çıkacak. Hasan’ın boynuna sarılıp dudaklarından öptüm.

“Bırak, önce o girsin. Şimdiye kadar kızım diye hep arkadan yaptı. Biraz tadını alsın. Sonra sen girersin.” diyerek yatıştırmaya çalıştım. Biz öpüşürken Ahmet bacaklarımın arasına girmiş, belinden tuttuğu sikinin başını benim ıslak amıma sürtmeye başlamıştı.

Çok güzel bir duygu… İki erkeğin arasında olmak… Ahmet beni yara yara içime girerken, Hasan da dudaklarımı somuruyor, memelerimi okşuyordu. Çılgınlar gibi öpüşüyorduk ikimiz…

Bir yandan amımda koca bir yarak gidip gelmeye başlamış, bir yandan diğeri dudaklarımı emip göğüslerimi okşarken kalkmış sikini elime tutuşturmuş vaziyette… Dillerimizle birbirimizi okşuyoruz. Saçlarını çekiştiriyorum, boynuna sarıldım sımsıkı, vücudumun her yerinden beynime zevk sinyalleri gidiyor.

Dudaklarımı emen erkeğin dudaklarından kurtardım, avucumun içinde okşayıp durduğum sikini parmaklarımın arasında sıkarak,

“Sen de ağzıma ver Hasan…” dedim. “İkinizi aynı anda almak istiyorum. Sen de ağzımı sik lütfen…”

Hasan durur mu? Hemen kalkıp isteğimi yerine getirdi. Yatağın kenarına dizini dayayıp sikini ağzıma uzattı. Ben daha yalayayım diye dilimi uzatırken saçımı arkaya çekip açılan ağzımın içine o koca sikini sokuverdi.

Artık iki alet de deliklerimde gidip geliyordu. Ahmet bunca zamandır götümü siktiğinden hayalini kurduğu amıma girmiş, beni sarsa sarsa, vurdura vurdura sikiyordu beni… Hasan sikini dilediği gibi yalattırıyor, kah başını dilimle okşuyordum, kah saçlarıma asılıp sikini bademciklerime kadar sokuyor, beni nefessiz bırakana kadar tutuyordu. superbahis Havasızlıktan ölecek hale geldiğimde acıyıp çıkarıyor, çenemden sızan tükürüklerimle köpüren ağzımda gidip geliyordu.

Bacak aramda çalışan Ahmet bir süre sonra iyice hızlanmış, canımı yaka yaka, beni bağırta bağırta sikiyordu artık… Kalçalarımdan tutup bastırıyor, kasıklarımız birbirine çarpıyordu yarağını sokup çıkarırken…

“Ahhh… Geliyorum…” demeden içime boşalmaya başlamıştı bile… Böğüre böğüre sıcak spermlerini amıma boşalttı. İşi bitince yana devrildi. Bunun üzerine Hasan,

“Sen boşalmadın galiba orospu…” diyerek domalttı beni yatakta… Arkamdan hızlı bir giriş yaptı. Daha az önce amıma boşalan Ahmet’in dölleri amımın dudakları arasından dökülür, bacaklarımdan sızarken bu kez Hasan sikiyordu beni… Kalçalarımdan tutmuş, yavaş yavaş, arka deliğimle oynayarak girip çıkıyordu içime…

“Nasıl, hoşuna gitti mi döllü am sikmek?” dedim Hasan’a… Homurdandı ayı gibi, işine devam etti.

Ahmet de yanıbaşımda, uzandığı yerden ilgiyle bizi izliyordu eli sikinde… Biraz yan dönüp, arkamda gidip gelen erkeğin sikinin çıkmamasına dikkat ederek uzandım, başımı Ahmet’in göğsüne koydum. Bedenimin üst kısmını okşamaya başladı. Saçlarımı, sırtımı, kollarımı, alttan göğüslerimi… İnliyordum sürekli… Uzanıp dudaklarını öptüm. Öpüşmeye başladık.

Hasan arkamda, sikini vajinama sokup çıkarırken ben diğer erkekle öpüşüyordum. Biraz sonra yattığı yerden vücudunu biraz yukarı alıp tekrar sertleşen sikini ağzıma soktu, zevkle onun sikini yalamaya, emmeye başladım ben de…

Daha önce Ahmet ve babasının beni acımasızca arkamdan becerdiği o yatak odasında şimdi üçümüzün zevk inlemeleri birbirine karışıyordu. Benim Ahmet’in sikini yalarken çıkan ağız şapırtıları, Hasan’ın kasıklarının kalçalarıma çarparken çıkan şaplama sesleri ve benim her sikini içime vurdurduğunda çıkan ah seslerim, feryatlarım, erkeklerin inlemeleri orkestrayı tamamlıyordu.

Hasan önümden çıkardığı sikiyle arka deliğimi okşamaya başladığında niyetini anladım. Götümü de sikecekti. Eh, benim pek itirazım olamazdı buna, arkamın da hatırını sorması hoşuma gitmişti. Başladığından beri sikiyle amıma girip çıkarken ıslak parmaklarıyla da önünde yüzük gibi duran göt deliğimi okşuyor, arkama da parmağını sokup çıkarmakla uğraşıyordu çünkü…

Sikini tükürükleyip ıslattı. Parmaklarını amıma daldırıp zaten bacaklarımdan bolca süzülen zevk sularımı aldı, benim deliğimi yağladı. İki kaygan organı kavuşturdu sonra, önce başını, sonra yavaş yavaş gövdesini soktu arkama…

Zaten alışkın olan minik deliğim memnuniyetle kabul etti misafirini… Yara yara gidip gelmeye başladı arkamda… Büzüğümden yayılan zevk dalgasını hissedince hoşnutlukla inledim.

“Ohhh… Çok güzell…”

“Ahmet, sen de alttan amcığını yala azgın orospumuzun…” diye talimat verdi Hasan… “Zevkten öldürelim kahpeyi ortağım… Sikilmenin ne olduğunu öğrensin…”

Ortağım lafını duyunca bayıldım. Hoşuma gitti. Daha bir iki saat önce birbirine dalmak üzere olan iki öfkeli ve kıskanç erkek şimdi benim üzerimde ortaklık kurmuştu. Ahmet, parlayan gözlerle bakıyordu ama pek de altıma girip yalama heveslisi gibi görünmüyordu. Avuçlarımda tutup yaladığım sikini sıkıp çekiştirdim oğlanın,

“Hadi Ahmet… Ortağın ne diyor baksana… Dön de yala şu amcığımı… Ortağın götümden sikerken sen de amımı yala aşkım… Ohhh… Hadi… İki ortak birden zevk verin bana… Sikin beni… Yalayın… Aaahhh…”

“Peki canım… Sen nasıl istersen…” dedi o da… Dönüp altıma girdi, kasıklarımın hizasına kadar ilerledi sırt üstü… Yastığı alıp uzattım, anladı, alıp başının altına koydu. Rahat çalışması için bacaklarımı biraz daha araladım. Ahmet’le 69 pozisyonuna geçmiştik. Ben sikini ağzıma sokup emerken, Ahmet dilini uzatıp amımı yalamaya başladı. Şehvetle kendimden geçtim.

“Ohhhh… Harikaa…” diye inledim. İki erkek tarafından sikilmek harikaydı. Biri arkama geçmiş, anal seks yapıyor, koca sikiyle gidip geliyordu. Diğer erkeğim alttan diliyle amımı, klitorisimi okşuyor, ıslak ve sıcak dil beni zevkten bitiriyordu.

Hasan belimi tutmuş arka deliğimi pompalarken bir ara çıkardı. Ne oluyor diye başımı çeviremeden hart diye amıma sokuverdi kaygan sikini… İnledim,

“Ahhh… Çok zevkli sevgilim… Sikin çok zevk veriyor… Harikasın…”

Ahmet önce biraz durakladı. Sanırım başının üstünde, burnunun dibinde gidip gelen yaraktan çekinmişti. Amımı onun dudaklarına bastırdım istekle…

“Yala Ahmet… Bırakma, yala canım… Klitorisimi yala, lütfen…” diye yalvardım. Ağzımın içindeki sikini şiddetle somurmaya başladım sonra…

Oğlan sikine verdiğim zevkle emrimi dinleyip yalamaya başladı. Artık nasıl yapıyordu bilmiyorum. Sanırım arada Hasan’ın sikini de dillemek zorunda kalıyordu. Nitekim biraz sonra Hasan’ın inlemeleri arttı,

“Offf… Ahmet…” diyerek hareketsiz kaldı. Ahmet’in başı kıpır kıpırdı altımda, durmadan yalıyordu bir yerleri… Ama beni değil, dilini hissetmiyordum.

“Ne yapıyor aşkım, söyle bana, sikini mi yalıyor Ahmet?” diye merakla sordum.

“Evet Nil… Ortağım sikimi yalıyor. Yala Ahmet… Taşaklarımı da yala… Ben de seninkini yalıcam, yeter ki sen yalamaya devam et… Evet… Böyle… Dilini hissettir bana… Oooohhhh…”

Biraz sonra tekrar hareket etmeye başladı. Ben de tekrar Ahmet’in dilinin zevkini klitorisimde aldım. Tekrar eski tempoya dönmüştük. Hasan amımdan çıkardığı sikini bu kez arkama soktu, arkamda superbahis giriş gidip gelmeye başladı. Sonra yine amıma soktu… Bir öne, bir arkaya sokuyor, beni zevkten öldürüyordu.

“Ohhh… Nil… Tıpkı azgın orospular gibisin yavrum… Yirmi santimlik yarağı amına da alıyorsun, götüne de… Gıkın çıkmıyor. Oohhh… Orospum benim… Amını götünü siktiğimin orospusu… Aaahhhh…”

“Ohhh… Sizin orospunuzum ben… Beni siz orospu yaptınız piçler… Doyurun beni şimdi… Sikin beni… İkiniz beraber sikin… Ooohhh…”

“Gel ulan buraya…” diye hırladı Hasan… Arka deliğimde gidip geliyordu o anda… Sikini kökleyip belimden tuttu. Yavaş yavaş arkaya kaykılıp sırtüstü yatağa uzanırken beni de içimden çıkmadan üstüne uzatmıştı büyük bir beceriyle…

İkimiz de sırtüstü yatıyorduk, o altta, ben üstte… Alttan belimi tutan ellerini bacak içlerime uzattı, bacaklarımı açtı.

“Gel Ahmet… Sen de önden gir ortak… Ben götünü sikerken, sen de amına koy. İki erkek birden sikelim bu azgın kahpeyi…”

Ahmet ikiletmedi bile… Bir anda bacaklarımın arasında bitiverdi. Taş kesilmiş siki elinde, iştahla ikiye ayrılmış bacaklarımın arasında dudakları açılmış, ıslak amıma bakıyordu. Yanaşıp başını dayadı.

“Ahhh….” diye inleyip dudaklarımı ısırdım. Zor oluyordu. Hasan’ın siki arkamda kazık gibi dururken, Ahmet’in siki daralmış vajinamda ilerlemeye çalışıyordu. Çıkarıp sikine tükürdü, ıslattı, sonra tekrar soktu. Zorlukla, milim milim açılan amımda ilerlemeye başladı.

Bacaklarımı iyice açıp ona yardımcı olmaya çalıştım. Sonunda başardı. Sikinin başı rahmime değdiğinde durdu. İçimde iki tane erkeklik organı vardı artık… İnanılmaz bir duygu, bir dolgunluk hissi, biraz acı… Sürekli inliyordum.

Bir an hareketsiz kalan iki erkek, işaret almış gibi aynı anda hareket etmeye başladılar. Hasan alttan belini indirip kaldırarak götümün içinde sikini hareket ettirirken Ahmet de amımda gidip geliyordu. İki penisin içimde, duvarlarıma sürtündüğünü hissediyordum. Bu da delirtiyordu beni…

Bir zaman onlar gidip geldi, ben ortalarında hareketsiz durdum. Erkekler yorulup durunca ben kalçalarımı indirip kaldırdım. İki erkeğin sikinin arasında mekik gibi gidip geldim.

“Ohhh, geliyorummm…” diye inledi Ahmet… İçime boşalmaya başladı. Onun spermlerinin aktığını, sikinin içimde kasıldığını hissetmek beni coşturdu, ben de orgazm oluyordum. Eh, ben kasılınca altta Hasan’ın sikine baskı yaptım, bu da Hasan’ın boşalmasını başlattı. Zincirleme bir reaksiyon yaratmıştık. Üçümüz aynı anda birbirimizden etkilenip orgazm oluyorduk.

İnlemeler, böğürmeler arasında iki erkek de taşaklarında ne varsa içime boşalttılar. Üstümdeki Ahmet yana devrilince ben de kendimi yatağa attım. Hala büyük bir zevkle sarsılıyordum yatakta… Ellerimi apış arama sokmuş, yan yatar vaziyette bacaklarım seğirerek, kasıla kasıla dakikalarca kıvrandım.

Ahmet’in ana babasının yatağında üç çıplak genç insan, nefes nefese uzanmış, soluklarımızın düzelmesini bekliyorduk. İki erkek iki yanıma uzandı sonra… Mutlulukla başımı çevirip biriyle öpüştüm, diğer yana çevirip diğeriyle…

“Çok güzelmiş…” dedim. “Gördünüz mü? Kavga etmenize hiç gerek yokmuş. Böyle daha çok zevk aldım ben… İki erkek, zevkimi ikiye katladınız. Siz de daha çok zevk aldınız, öyle değil mi?”

“Ne yalan söyleyeyim, haklısın Nil…” dedi Hasan… “Çok zevk aldım ben de… Senin sayende oldu. Senin bizi ateşlemenle…” Ahmet de söze katıldı,

“Ben de zevk aldım. Ama, unutma Hasan… Bana borcun var.” dedi. Hasan güldü,

“Merak etme oğlum, biz delikanlıyız. Sikini yalıcam dediysem yalarım.”

Hepimiz kahkahalarla güldük. Rahatlamış, zevk almış, mutluyduk.

O gün akşama kadar seviştik. Banyoya duş almaya gittik, duşun altında üç kişi seviştik. Karnımız acıktı, mutfakta iki erkeğin sırayla kucağına oturup beni beslemelerine izin verdim. Sonra da beni kucaklayıp yatağa götürmeleri çok güzeldi. Hasan sözünü tuttu, ben iki erkeği izlerken o Ahmet’in sikiyle ilgilendi. Sonra ikisi de azınca üstüme çullanıp benimle ilgilendiler.

Eve döndükten sonra ertesi gün, aklıma birden korkunç bir şey takıldı. Hasan’la buluşmaya giderken eczaneden doğum kontrol hapı alacaktım. İki erkek karşılaşıp kavgaya başlayınca aklımdan çıkıp gitmişti hapı almak… İki erkeğin arasında grup seks olayına girince de tamamen unutmuştum.

Sonraki buluşmalarımızda hap kullandım kullanmasına ama… Korktuğum başıma geldi. Adetim gecikince korkuyla eczaneden aldığım gebelik test çubuğunun gözünde iki kırmızı çizgi bana bakıyordu. Hamileydim.

Buluşup hamile olduğumu söylediğimde iki ortağın yüzündeki ifadeyi görmeni isterdim kocacım… Önce birbirlerine baktılar, sonra da bana…

“Hangimizden?” diye sordu Hasan…

“Hangimiz baba peki?” dedi Ahmet, ikisi de aynı anda… Omuzlarımı silktim…

“Bilmiyorum ki… İkinizden de olabilir… O gün çeşme gibi spermlerinizi akıttınız içime…” Hasan düşünceli düşünceli,

“Doğru söylüyorsun Nil… Peki ne düşünüyorsun? Bebek konusunda?” dedi.

“Siz ne düşünüyorsunuz? Biriniz benimle evlenecek mi? Baba olmayı hanginiz üstlenecek?”

Ne düşündükleri kısa zamanda ortaya çıktı. Hasan ortadan kayboluverdi. Memleketine gitmiş. Sonradan orada evlendiğini duydum.

Ahmet biraz ilgilendi. Babasının, yani senin amcanın da yardımıyla kürtaj oldum. Babası belli olmayan, daha doğrusu iki babalı bebek hikayesi de orada, kürtaj masasında bitti. Ahmet bir daha yanaşmadı bana, uzak durdu, ayrılmış olduk.

Üzüldüm, sıkıldım, bunalıma girdim. Arayış içinde, dibe vurmak üzereyken komşu teyzenin yönlendirmesiyle kapandım, örtü, türban filan… Beni tanıdığında o sıkıntılı dönemi atlatmaya çalışıyordum.

İşte böyle kocacım… Benim grup seks ve kürtaj hikayem böyle… Ne düşünüyorsun bakalım?

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

ŞIMARIK OLGUN GÜZEL.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

ŞIMARIK OLGUN GÜZEL.
Babam şımarıklığımın cezasını günün birinde çekeceğimi söylerdi. Ama yine de beni şımartmaktan geri kalmazdı. Zengin bir ailenin tek güzel kızı olarak büyüdüm. Çocukken ne istedim ise alındı ne istedim ise yapıldı. Yirmi yaşında benden 15 yaş büyük kocam ile evlendirildiğimde de bir şey değişmedi. Aileler dosttu, onlar da zengindi ve ben şehrin en güzel kızlarından biriydim. Tüm hayatım aynı şekilde geçti denebilir. Hiç para sıkıntısı çekmeden ve düşüncesizce para harcayarak.

Evliliğimde hep süren giden küçük kavgalar ailemden kalan malları Milano da yaptırdığım özel mücevherlere ve kıyafetlere yatırdığımı duyan kocam ile büyük bir kavgaya neden olmuştu. Hem de kızımın düğünü öncesinde. Düğün günü binlerce liralık kıyafetim ve takılarımla gelinden daha çok dikkat çekmiştim. Kocamın zoruyla gittiğim psikologlar da benzer şeyler söylemişti aslında. Doktorun söyledikleri daha karmaşıktı ama en doğrusu kocamın söylediğiydi belki “ baban da ben de çok şımartacağımıza dövmeliydik seni” Yaşım ilerledikçe lüks tutkum ve çevremdekilere üstünlük sağlamaya merakım iyice saplantıya dönüştü. Kocam, doktorum ve kızım bile beni dizginleyemiyordu. Allahtan güzelliğini benden alan kızım da zengin bir adam bulmuştu ve onun şirketinde kocasının uydurduğu bir müdürlük yapıyordu. Böylece paramı istediğim gibi harcıyordum.

49 yaşımda dul kaldığımda ise sadece bir iki ay sürdü normal insanlar gibi yaşamım. Sonra çocukluk arkadaşımın estetik yaptırdığını öğrendim. İki gece kıskançlıktan uyuyamadım üçüncü gece ABD’deki en pahalı klinikte idim. Aynı yere her sene uğrayıp bir yerimi düzelttirdim mutlaka.

image
Yan villaya taşınanlara hoşgeldinize gittikten bir hafta sonra evdeki tüm eşyaları kapıya koydum ve özel yapım mobilyalarıma 250.000 TL saydım. Bu hayat çocukluğumda ve evliliğimdekinden pek farklı değil idi aslında. Ama farkı dört sene sonra anladım. İstinyepark Armani de kasaya gelip kredi kartımı uzattığımda ” kartınız iptal olmuş” dedi tezgahtar parçası. Haftalardır beklediğim etek ve ayakkabı elimde kızımı aradım. Bir saat sonra gelip ödemeyi yaptı.

Eve giderken bankayı aradı. Sonra da kavga patladı. Hesaplardaki para suyunu çekmiş yaklaşık iki kartta 150.000 TL borç birikmişti. Akşama kızım aradı, parayı kocasının kapayacağını yıllardır gitmediğimiz yazlığı satıp ona borcumuzu ödeyebileceğimizi söyledi. Yazlık 450.000’ e gitti. Kalan 300 ise bana ancak 5 ay dayandı. Neredeyse küs olduğum kızımı ikna edip kocasından para almasını sağlamam bir ay sürdü. Bir ay sonunda kızım kredi kartlarımı iptal edip elime beş bin limitli bir ek kart verdi. Fabrikadan gelen kira artı beşbin. Evin tüm masraflarını ve hizmetçinin parasını kızım ödemesine rağmen aylık neredeyse 25.000 gelir ile sadece üç ay sonra kapıma dayanan avukat ile uyandım. Komşuda görüp ben de almazsam çıldıracağım 60.000 TL lik saati, kocamı tanıdığı için veren saatçi avukatı ile dayanmıştı kapıya. Kızımı aradım son çare olarak. “yeter artık” diye kapattı suratıma telefonu.

Kalan onbin TL borcu iki güne getireceğim diye ikna edip soluğu damadın ofisinde aldım. Tabii ki saat kolumda, vücut hatlarımı gösteren özel dizayn kıyafetlerim ve yeni yaptırdığım göğüs estetiğine dikkat çeken pırlanta kolyem ile. Sekreteri “misafirleri var, uzun kalacaksanız bekleyin, yoksa girebileceğinizi söyledi” dedi. Dünkü çocuk mu bekletecek beni kapıda.

İçeri dalıp derdimi sessizce anlatıp çıkmam iki dakika. İstediğim sadece 10.000 TL. Tamam hallederim dedi suratını asarak. Kızım duymasın diye rica ettim ama iyice surat asarak misafirleri ile sohbete döndü. Sinirle eve geldim. Bok vardı erken yaşta ölecek diye kocama söylendim. Bir kadeh şarap içip ağlayarak uyuyakalmışım. Damadın telefonu ile uyandım, “evde isen parayı bırakayım geçerken.”

Damada ettiğim bedduaları unutup hizmetçiye seslendim kahve yapsın diye. Yarım saat sonra canlı kaçak bahis damat geldi. Hizmetçi kahveleri sunduktan sonra çekilmesi için bekledi. Sonra cebinden bir zarf çıkarttı ve masanın üstüne koydu.

“ İçinde 5.000 var. Ara adamı bugün alıp gelsin. Bir daha da kızından da benden de para isteme.”

Bana kimse küstahlık yapamaz. Zarfı itekledim ona doğru “Sana dünyalar güzeli bir kız verdim benle terbiyeli konuş” Sustu sessizce kahvesini içti. Dize gelmişti, 35 yaşında bir velet mi bana akıl öğretecek.

“ Aslında dedi sevgili kayınvalideciğim. Güzel kızın sana para yetiştirmek için kendi mücevherlerinden satıyor. Arada benim hesaplarımdan para tırtıklıyor. Yani istesem onu da beş kuruş ödemeden kapının önüne koyarım ve ikiniz de bu evde senin İtalyan elbiselerin ve mobilyalarını yersiniz. O yüzden 55’inde 15 lik şımarık kız gibi davranacağına beni dinleyeceksin”

Ağzımı açar gibi olunca “ kapa çeneni ” dedi. “ Tek şansın kızını sevmem, onun da tek şansızlığı senin gibi bir anası olması, şimdi yarın sabah kalan beşbini de almak mı istersin yoksa saate sonrasında bu lükse veda mı edersin”

Hizmetçi tekrar gelince sustu. Karmakarışıktı ruh halim. Hizmetçinin arkasından baktı. “ Bunun da parasını ben ödüyorum biliyorsun, iki gün sonra o da giderse aç kalırsın” Hayatım boyunca bir kahvaltı sofrası bile hazırlamamıştım, haklıydı. Tüm ömrüm boyunca duymadığım bir korku olan fakirlik düşüncesi ile panik içindeydim. Anlamsızca ayağa fırladım.

Oturduğu yerden konuşmaya devam etti “ Bugün odamdaki adamları gördün mü?” Hiç dikkatimi bile çekmemişti. “Daha yaşlı olan bankacı ile bir iş yapmak üzereyim. Bu gece için Çırağan’a iki kız göndereceğim ama o telefonda seni sordu”

Kan yürüdü beynime.“ Ne diyorsun sen şerefsiz, ananı mı satacaksın” Bağırmama rağmen sakince ayağa kalktı. Sehpanın üzerindeki zarfı aldı ceketine koydu. “ Beş yıldır dulsun, kırk beşinde bir adam ile yemek ve sonrasında her ne bok ise. Yarın sabaha sen bir saat ben de bir ihale kazanmış olacağım. Ha hayır dersen benim için bir şey değişmez ama sen altı aya kalmaz fabrika kirasını da çar çur eder, sokağa düşersin”

“ Çek git evimden” diye bağırdım. Hizmetçi koşarak içeri daldı “ Hanıma double viski ver biraz düşünmesi lazım” diyerek çıkıp gitti. Acımasız olduğu anlatılırdı çalışanlarına karşı bu yüzünü ilk kez görmüştüm. Hayatımda yaşadığım ilk sıkıntının şoku ile ellerim titreyerek ilk kadehi içtim. İkinciyi ise odamda ağlayarak. Bankaları aradım, gerçekten beş kuruş kalmamıştı. Fabrikanın üç aylık kirasına ise daha iki ay. Üçüncü kadehi içerken kolumdan çıkarmadığım saate bakarak, onu alırken aklımda kalan pırlanta taşlı saati düşündüm. Bir haftadır her gün gidip bakıyordum vitrine. Hizmetçi akşam banyomu hazırladı bu arada, tam sakinlemiş kuvete gömülürken telefon çaldı, damat, açmadım. İki dakika sonra bir mesaj “Eve geldim, garajdayım,eve çıkayım mı arayacak mısın beni?” Ellerim titreyerek aradım.

“ Sakın kızıma bir şey deme. İnsan zannederdim seni şerefsiz herif” diye bağırdım. “ Sus lan şımarık karı, yüzbinlerimi yedin. Şimdi biraz çalışacan hem kendi hem kızının hayatını kurtaracan. Ha bir de üste para kazanacan. Bu paraya assolist gönderirdim lan ben otele.” Kendi kendine kahkaha attı. Adama bir kadeh içir, iki kırıştır, o kadar estetik bir işe yarasın”

“ Orospu çocuğusun” dememe sadece güldü. “ Annem iyi bir kadındı biliyorsun, iki saat sonra şöförümü gönderiyorum seni Çırağan’a bırakacak. Aile yemeği dedim ona. Beş altı yıl uzun süre sen de zevk almaya çalış ” Yine küfür etmek için ağzımı açtığımda telefon kapandı.

Sinirden titreyen vücudum kuvet içinde kaskatı kesilmişti. Kocamın son yılları da dahil yedi yıldır erkeksiz olduğum şimdi aklıma geliyordu. Zaten hiç irileşmemiş minyon, güzel vücudumdan alınan yağlar, dikleştirdiğim göğüsler ve güzellik kampları seks için değildi ki. Hep birilerinden makrobet güvenilir mi duymuştum veya çevremde moda olduğu içindi. Beni mutlu eden, kocamla sevişmelerimizden çok ertesi gün bana alacakları için onu ikna etmemdi. Senden çocuk istiyorum dediğimde bir araba, ağzıma ilk aldığımda kolye, yıllarca yalvartıp daracık arkama aldığımda ise yazlığı kapmıştım. O yaz boyunca her fırsatta arkadan yapmıştı. Yıllardır pazar günleri hizmetçi yokken kendimi okşadığım bu kuvet içinde iki deliğim de sızlıyordu şimdi. Benim rüyalarımda erkekler değil lüks eşyalar olmuştu hep. Menopoza girmek üzereydim ve yedi yıldır erkek görmemiş ıslanmış kadınlığım parmaklarımı içine çekiyordu.

image
Dördüncü kadehte beynim uyuşmuştu ve ayna karşısında idim. Hayatımda ilk defa çalışacaktım ve iyi kazanacaktım. Paris’ten gelen iç çamaşırlarımın üstüne bugün damada giderken giydiğim elbise, beni nasıl beğendi ise öyle görsün tekrar dedim kendi kendime. Tekrar damat aradı. “ Yasemin sofra hazırlıyor. Anlatayım mı bugünü” ” Uzatma şerefsiz gönder şöförünü”

Gelen Mercedes’in arka koltuğuna oturduğumda şöförü üzerime sıktığım bir şişe parfüm ve visk**en rahatsız olup camını araladı. Yirmi dakika sonra Çırağan’ın lobisinde idim. Etraftaki yaşlı erkeklere bakıp tanımaya çalışıyordum. Damada mesaj attım. “Nasıl tanıyacağım bu herifi?” İki dakika sonra cevap geldi. “ Herif dediğin iyi kazanan bir genel müdür yardımcısı, senin zengin dul bir tanıdık olduğunu ve bana pahalıya patladığını söyledim”

Biraz sonra bilmediğim bir numara aradı. Açtım. Kibar bir ses. Lobiye indiğini ancak arkamda oturanların çalışanları olduğunu görünce geri döndüğünü söyledi. Odasına gelmemi rica ederken kırmızı mı beyaz şarap mı diye ekledi.

Sanki bir orospuyum ve koca lobide herkes bana bakıyormuş gibi gelerek asansörlere yürüdüm. Asansör kapısı kapandığında derin derin nefes alarak sırtımı duvara dayadım. Kata geldiğimde çoktan vazgeçmiştim. Kapıdan dışarı çıkmayıp geri dönmeye düşünürken bir el kapıyı tuttu.

“ Mine Hanım” Kırkbeşinde göstermeyen temiz yüzlü şık bir erkek. “ Evet” dedim. “ Sizi bekliyordum” Uzattığı eli tuttum. Koridorda odasına kadar yürüdük. Kapıyı açıp bana yol verdi. Boğaz manzaralı geniş bir süit geniş oturma bölümünde kovada bir beyaz şarap. “ Size bir kadeh koyayım ben işten yeni geldim ve izninizle bir duş almam lazım” Doldurduğu kadehi uzatırken beni baştan aşağı süzdü. O banyoya doğru giderken damattan gelen bir mesaj daha ” kaynanam olman dışında tüm hikayeni anlattım, sana nazik davranmasını rica ettim”

Pezevenk diye söylendim. Ne yapılır ki böyle anlarda diye bilmeden salakça aynı yerde dikildim. Zaten viskiler çarpmıştı yeterince, bir dikişte şarabı da bitirip ikinci kadehi doldurdum. İçerden bana da “bir kadeh getirir misin” diye seslendiğinde daldığım Boğaz manzarasından uyandım. Elimde iki kadeh odaya girdiğimde bornozu üzerinde yatakta oturuyordu. Demek böyle olacaktı bakire evlendiğim kocamdan sonra 53’ümde bir orospu olarak adını bilmediğim birisine sikilecektim.

Tereddüdümü anlamıştı. “ Burak bana her şeyi anlattı. Lütfen rahat olun. Bugün odaya girdiğinizde o kadar güçlü bir havanız vardı ki aklım sizde kaldı. Sadece şansımı denemek istemiştim, şans yüzüme güldü”

Hala ona bakıyordum. “ Güzel olgun kadınlar çıldırtıyor beni” konuşarak yanıma kadar geldi. “ Ama siz şimdiye kadar gördüğüm en güzel kadınlardansınız” Kıpırdayamıyordum. Boyu benden yirmi santim uzun geniş gövdeli bir adam. Hafif göğüs dekolteli diz üstü tek parça elbisemin sırtındaki fermuarı çekti. Önümde durarak iki eli iki yana doğru omuzlarımı elbiseden kurtardı. Omuzlarındaki elleri göğüslerime inerken sütyenimi çıkarmamasını istedim.

image
Sanki çıplak kalmamak beni koruyacakmış gibi. Ayaklarıma doğru elbisemin düşmesi ile elleri kalçalarımı kavradı ve dudakları boynumdan dudaklarıma tipobet ulaştı. Sanki hiç öpüşmemiş gibi ağzım kapalı olmasına rağmen dili dudaklarımın üzerinde gezindi. Çıplak vücuduna giydiği bornozdan çıkan siki göbeğime doğru batıyordu. Sanki tecavüze uğruyor gibi tepkisiz kalınca durdu. “ En son ne zaman seviştin?” Utandım. Ona bakmadan. ” Yedi belki de sekiz yıl “ dedim. Kalçalarımdaki elleri ile ellerimi tuttu. ” Şimdi tüm ışıklar kapıyorum sen de yatağa uzan ve gözlerini kapat. Dediğini yaptı sadece banyonun kapısının altından sızan bir ışık ile yatağa uzandım. Ayak ucumdan gelen sesi sayesinde üzerime uzanan karaltısını fark ettim. “ Kapalı mı gözlerin?” “ Evet” Üzerimdeydi ama ağırlığını vermemişti. Yumuşak dudakları göğüslerimde idi. Askılarını kurtardığı sutyenden çıkan, geçen sene estetik geçirmiş sipsivri göğüs uçlarım ilk defa yalanıyordu. Onun vücuduma değen yerlerinden çırılçıplak olduğu belli idi. Siki bacaklarıma çarpıyor taşlaşmış olarak bana sürtünüyordu. Alkol, dakikalardır yalanan göğüslerim ve kalçalarımı sıkan elleri nerde kiminle olduğumu unutturmaya başlamıştı.

Göğüslerime övgüler düzerek üzerimden doğruldu bacaklarımı hafif kırıp araladı. Bir eli ile külodumu aralayıp sikinin başını sürttü. Sıkı sıkı kapadım gözlerimi. Fazla ıslanmamıştım, korku ve girecek sikin büyüklüğünü bilmeyerek kastım kendimi. Bacak aramdaki acıyı beklerken hafif bir ürperme ile gıdıklandım. Amımın çevresinde bir tur atan dudakları yukardan aşağı öperek indi. Su içen küçük bir kedi gibi amıma küçük vuruşlar ile giren bir dile dayanamayıp ilk inilti çıktı ağzımdan.

image

Bacaklarımı iyice açıp amımı tamamen hapsetti ağzına. İçimde gezen dili çıkartıp arada bızırımın üstüne bastırıyor boştaki eli göğüslerimi sıkıyordu. Derinlerden gelen bir ıslaklık amımı kaplarken inlemelerim sıklaşmıştı. Göğüslerimdeki eli şimdi alt dudağımı okşuyor az evvel açmadığım ağzımda bir parmağı geziyordu. Ağzımda ıslanan parmağı, dili hala bızırımda iken yavaşça içime kaydı. Şimdi yabancı bir parmak ve dil amımı keşfediyordu. Kocam beni yalarken boşaltmayı sever akan sularıma aldırış etmeden yalamayı sürdürürdü.

image
“ Sırılsıklam ve çok lezzetlisin” diyerek amımdan ayrıldı üzerime doğru ağırlığını verirken dudakları alt dudağımı yakaladı. Bacaklarımı biraz araladım. Sikinin başı ile dili aynı anda içime girdi. Bekledi. Sert ve sıcak bir sikle yıllar sonra buluşan amım özlemle açılmıştı. Ensemden tutup dudaklarımı ısırarak sikini biraz daha kökledi. Dudaklarımdan ayrılmadan girip çıkmaya başladı. Sanki bir bakireyi siker gibi davranması ile yıllardır sik görmemiş amım küçük bir sızı ile içindeki siki sarmaladı.

Nefes alabilmek için dudaklarımı kurtardım. Bu sefer tamamen vücudumuz birbirine yapıştı. Boynumu emiyor ve belini oynatarak içimdeki siki gezdiriyordu. Bir iki dakika böyle sikildim. Göğüs aramda başlayan terlemenin orgazm başlangıcı olduğunu biliyordum. “ Üste çıkmanı istiyorum” dediğinde “ çok yakınım devam et” diye fısıldadım sadece. Bunu duyması daha da hırslandırdı. İnanılmaz bir hızla içime giriyor taşakları çarptığında benim de içimde bir yerler yerinden oynuyordu. Kesinlikle kocamınkinden uzun bir sikti içimdeki. Bacaklarım iyice kıvrılmış her defasında dibini buluyordu.

image

Göğüslerimden ateş aşağılara indi ve her zamanki gibi öne doğru eğilerek, kesik kesik nefes vererek boşaldım. Dudaklarıma yapışarak sikini içimde hareketsiz tuttu. Ben sakinleşince aynı hıza dönerek sikmeye devam etti. Amımdan çıkan seslere onun hırıltıları karışıyordu. Bacaklarımı omzuna alıp yaptığı son girişte içimdeki demir sertliğindeki sikin kasılmalarını ve taşaklarından amımın derinliklerine giden spermlerini hissediyordum.

Siki içimde yavaş yavaş boşalmaya devam ediyordu. Arada içimden çıkıyor amımın çevresine spermlerini bırakıyor ve tekrar içime giriyordu.Sertliği geçene kadar konuşmadan içimde kaldı. Sadece göğüslerimi emip mırıldanıyordu. Öperek kalktı sana bornoz getireyim diyerek banyoya yöneldi. Elimi bacak arama attığımda bir avuç sperm geldi avucuma.

image
Çarşafı üzerime çektim utangaç kızlar gibi. Getirdiği bornoza sarılarak banyoya girdim.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

ŞIMARIK OLGUN GÜZEL. 4

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ass

ŞIMARIK OLGUN GÜZEL. 4
Umduğumdan daha fazla oyalıyor işler. Bir sürü insan ile tanışıyorum sanat camiasından. Gün içinde ise en az üç dört kere Kerem ile görüşüyoruz. Ilk defa elimde kira geliri kalıyor, onunla galerinin eksikliklerini masraflarını kapıyorum. Her konuşmamızda beni Bodrum’a çağırıyor. Aklım çoktan Bodrum’a gitmiş durumda ama kendimi kaptırmamak için bin bahane buluyorum. İki günde bir de Bankacı Ali Arıyor açmıyorum. En sonunda mektup uzunluğunda bir kaç mesaj atıyor. Aylardır aklından çıkmadığımı, sadece hayatımda olmak istediğini yıllardır aradığı kadın olduğumu filan yazmış. Ertesi gün öğle yemeği için galerinin karşısındaki kafeye randevu veriyorum. Hem güvenli hem de banka lazım dükkanın işleri için:)

Akşam Kerem arıyor. Yarın Bodrumdasın mutlaka diyor. Yeni bir butik hotel almış restorasyonu için sanat eserleri, tablolar lazım. Gel yardım et bana diyor. Tam bahane bulmaya çalışırken bütçem altı yüz bin diyor. Bu işlerde en az bire üç kazanılır. Arkadaş işi yapsam bile üç yüz cepte demek. İşler yoğun ama yarın öğlene uçarım diyorum. Bu sefer nazik davranması gereken benim Ali’yi arıyorum. Şaşırıyor. İş toplantısı çıktı. Haftaya buluşalım. Çocuk gibi seviniyor.

Ertesi gün Bodrum havaalanındayım. Kızım şüphelenmesin diye yönetici kızı da yanıma alıyorum. Beni karşılamaya gelmiş Kerem. Yanımdaki kızı görünce bozuluyor. Arabaya doğru yürürken anlatıyorum nedenini. Tamam sen beni bozmadan rolünü oyna gönderelim onu başımızdan. Arabada biz hemen oteli gösterelim yöneticine sen de bizde biraz dinlen, sevgilim çok sevindi seni tanımak istiyor sen bizde kalıyorsun ama mutlaka diyor. Hemen devam ediyorum rolüme, aa olur mu Ayşen nerede kalacak diyorum. Ona oteldeki en iyi odayı ayırdım hem çalışır hem oteli tanır. İyi olur kızım sen bir bak neler yapabiliriz bir çalış yarın beraber gezip fikirlerini anlatırsın diyorum.

Önce beni Bodrum’daki çiftliğine bırakıyor. Yıllar önce kocam ile geldiğimizden beri daha da görkemli bir hal almış. Ben Ayşen Hanım ile işlerimi halledip bir iki saate gelirim diyor. Siz havuzda filan oyalanırsınız. Kız arabada beklerken bana içeri kadar eşlik ediyor. Kapı arkasında dudaklarıma yapışıyor. Beş gibi gelirim canlı kaçak bahis biraz yüzeriz gece de güzel bir caz kulübüne gideriz. Dönüp tekrar kapıyor dudaklarımı.

image
Sevgili tabii ki yalan. Maksat kızı sorunsuzca başımızdan göndermek. Evin hizmetçisi havuza açılan konuk evine kadar eşlik ediyor. Konuk evi bile ayrı bir villa büyüklüğünde. Havuz asıl villa ile ikisinin arasında kalmış. Araba ile girişte gördüğüm yer hizmetli evi olmalı. Elbiselerim dolaplara yerleştirilirken ben bikinimi giymek için banyoya geçiyorum. Çıplak bedenimi bir kere daha kontrol edip gençliğinde beni çıldırtırdın dediklerinden daha minik beyaz bikinimi giyiyorum. Yatak odamdan havuz on adım. Havuz kenarında gölgeliğim, yatak genişliğinde şezlongum, günlük gazeteler hazır. Hafif rüzgar altında, iyice gölgeye çektirip kendimi biraz uyukluyor, hafif alkollü meyve kokteylimi içiyorum. Hizmetçi uzaktan hep beni kolluyor, meyveler, içecekler gidip geliyor.

Beyefendi on dakikaya evde olacakmış haberini verdiğinde canlanmak için havuza atlıyorum. Asıl niyetim onu havuzdan üstüme yapışan ıslak mayo ile çıkıp karşılamak. Evin içindeki koşturmadan geldiği belli oluyor. İki dakika sonra ikinci kattaki terastan gömleğinin düğmelerini çözerken sesleniyor. Ben de geliyorum havuza. Havuz kenarına oturuyorum astarsız seçtiğim ince bikini ıslanınca göğüs uçlarım belirmiş, ıslak ince bacaklarım akşam güneşinde parlıyor.

Üzerinde şort mayosu suya atlayarak yanıma yüzüyor. Belimden tutarak suyun içine çekiyor ve sarılarak öpüşüyoruz. Dur yapma yalnız değiliz. Evlerine gönderdim ikisini de yemek hazırlamak için çağırana kadar. Suyun içinde bacaklarımı beline doluyorum ufak ufak öpüyor.

– Aklımı başından aldın, kaç gündür ne yaptığım işi biliyorum ne konuştuğumu.

– Hadi çapkın kimleri getirmişsindir bu eve sen.

– Görecen birazdan senden sonra kimse olmadığını diyerek avuçluyor neredeyse tamamen çıplak kalçalarımı.

Liseli aşıklar gibiyiz suyun içinde. Şimdi ikimizin de ayakları yerde, onun elleri belimde suyun içinde oynaşıyoruz. Nefessizce, son görüşmemizden sonra olanları konuşuyoruz. O anlatırken ben boynuna öpücükler koyuyorum ben konuşurken kıpırdanan erkekliği karnıma makrobet güvenilir mi sürtünüyor, elleri kalçalarımda geziyor.

İçmek için bir şeyler alıp havuz kenarına oturuyorum o ise tekrar suya girip bacak aramda dikiliyor. Kızı ne yaptın diyorum. Bizim en sikici müdürlerden birini verdim oteli gezdiriyor akşam da bir discoya götürecek. Sabah nefes alacak hali kalmaz. Kahkahalar ile gülüyoruz, otuzunda bekar güzel bir kız, eğlensin biraz. Dudakları ile göğüslerimin arasındaki su damlacıklarını alıyor tek tek. Elleri ile iki bacağımı okşuyor. Çıkarsana üstünü kimseler yok. İkiletmeden göğüslerimi sunuyorum Elleri ile tek tek tutup sıkıp sıra ile uçlarını emiyor. Kırlaşmış saçlarından kafasını bastırıyorum göğüslerine. O kadar sakin yavaş ve nereyi öpeceğini bilerek ilerliyor ki. Elleri boşta şimdi. Bikinimin altı da yavaş yavaş çekiştiriliyor hafif kıpırdamamla o da bacak arama inmiş durumda. Bir adım geri giderek çıkartıp suya atıyor. İleri adımını atarken kendi şortu da çıkmış halde.

Kocamdan sonraki iki sevişmemde de yarı ayıktım şimdi ise tüm benliğimle hazırım. Sol dizimden başlayarak öpe öpe geliyor. Bacaklarımın yarısı suyun içinde. Genç kız gibi hala bu diyerek kadınlığımı öpüyor. Bacaklarımı iyice dikerek öpmeye devam ediyor. Havuzun suları ve dili yavaş yavaş çarpıyor amıma ve kalçalarıma. Dili içime girdi bile. Ne kadar sakin ne kadar kıvrak. Daireler çizen dilini sert sert sokuyor içime. Ama rahat değilim havuz kenarındaki taşlardan. Söyleyince içeri geçelim diyor. Ben önde o arkada sürgülü kapısı açık odama giriyoruz. Gülerek abartılı şekilde kıvırtıyorum.

Arkadan sarılıyor. Silikonlu, vücuduma göre büyük göğüslerim kayboluyor ellerinde. Otuz yıl önce elime geçecektin bak neler yapardım sana. Bir eli göğsümde diğerini amıma bastırıyor. Mesela diyorum.

Yatağın kenarına getiriyor ve ensemden öne doğru bastırıyor. Daha tam sertleşmemiş erkekliği ile amımı fırçalıyor. Kalın başın içime girmesi için biraz daha dikleştiriyorum kalçalarımı o da elleri ile iyice ayırıp başını sokuyor içime.

Elimi bacak arama atıp sikin dışarda kalan kısmını okşuyorum biraz. İçime iyice yerleşiyor şimdi çıkmayacak kadar sert. Bir tipobet iki yavaş git gelden sonra içimdeki sertliği ve kalınlığı boşluk bırakmıyor. Konuşmayı seviyor. O minik götün ne kadar güzel, bir yandan hafifçe tokatlıyor. Sırf sana benziyor diye kimleri siktim bu evde. Hızlanmaya başladı. Minem güzel götlüm, bak nasıl inliyorsun altımda diye boşaldım üzerlerine. Yıllarca böyle bir sikici aşığımmış neredeydi aklım. O Minem diye inledikçe daha çok kıvırıyorum kalçalarımı.

image
Cevap ver bana diye bağırıyor o Minem dedikçe sik Mineni diyorum. Alışkan değilim bu tür konuşmalara. Seninim artık dedikçe azgınlaşıyor. Ter içindeyiz artık. Bu terlemenin sonu orgazm benim için. Ama içimdeki sikin sertliği azalıyor. İkimizin de soluklanması kazım,öne doğru emekleyerek çıkartıyorum kalın siki içimden. Hemen sonra dönüp amımdan çıktığı için parlayan güzel siki ağzıma alıyorum. Gün ışığında kırlaşmış kılları ile taşakları iki büyük torba gibi sarkıyor. Onları avuçlarken, ağzımı da böyle sikiyor muydun diyorum. Evet seks kölem yapıyordum seni. Bir iki dakika taşaklarını okşuyorum sikinin ucuna dilimle masaj yapıyorum. Tekrar eski görkeminde.

Sikinden ayırıyor beni dudaklarıma yapışıyor. Yatağın üzerine devrilirken beni yan çeviriyor. Kaldırdığı bir bacağımın arasından siki tekrar içimde. Kurt sikici. Bu sayede fazla yorulmadan güzel bir hızda girip çıkıyor bir elinin parmakları ise bızırımın üstünde. Hiç ihtiyacım yok aslında siki o kadar güzel bir kalınlıktaki içimde boş nokta kalmadı.

Artık o da konuşmuyor. Dakikalar boyu açık kapıdan gelen rüzgara ikimizin de inlemeleri karışıyor. Üstüme gel diyorum. Tüm ağırlığı ile yerleşiyor. Girişleri en derini buluyor. Erkeğin altında ezile ezile sikilmeyi seviyorum. Hele böyle kusursuz bir sikici olursa. Orgazmımın öncüsü terle iyice sarılıyorum omzuna tırnaklarım etinde. Anlıyor daha sert ve darbeli vuruyor içime. Ağzım sonuna kadar açık ahlar içinde kasılırken içimde bekliyor. Dudaklarını ısırırcasına kapıyorum. Doldur sen de içimi. Alt dudağım dişleri arasında uzarken sik yine hareketleniyor. Belimin altına bir yastık koyarak tam misyonere geçiyor üzerime abanmadan kalçalarımı avuçlayarak vücuduna yapıştırıyor alt kısmımı.

Yanıyor içim, Minem, Minem, derken gözleri kapanıyor ve amımın derinlerinde hiç değilmemiş yerlerime aktığını hissediyorum. Küçülüp çıkına kadar içimde kalıyor. Kollarının arasında miniciğim. Elleriyle ile yüzümü tutuyor. Öpüşerek uyuyakalıyoruz.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

TATİLDE KOCAMI ALDATTIM..(Alıntı)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

TATİLDE KOCAMI ALDATTIM..(Alıntı)
25 yaşında 5 yıllık evli bir kadınım. Eşimle aynı yaştayız. Mükemmel bir evliliğimiz var, mutluyum, anlayışlı, her isteğimi yerine getiren bir kocam var. Ama tek sorunumuz cinselliğe bakış açımız… Kocam tam anlamıyla azgın bir erkek… Bense, onun kadar sekse meraklı değilim. Yetiştiriliş tarzım, seksi umacı gibi gösteren ailem, kendimi bakire olarak kocama saklayıp her şeyden kendimi soyutlamam, her şey bir araya geldi, neredeyse frijit bir kadın oldum çıktım. Yıldırım aşkına tutulup birbirimizi sevdik, flört dönemini kısa tutup evlendik. Birbirimizi yeteri kadar tanıyamadan… Sadece, ben ona ilk erkeğim olduğunu anlattım, o da buluğ çağından beri seks yaptığından bahsetti. Sayısız kız ve kadınla yatmış, ama tanıştıktan sonra sadece ben varmışım. Her şeyi bana o öğretecekmiş. Seviştiği hiçbir kadın benim kadar güzel, seksi, gösterişli değilmiş. Gerdek gecesinden başlayarak öğretmeye başladı da… İlk defa bir erkeği çırılçıplak gördüm, kalkmış bir erkekliğe ilk kez yakından bakıp dokundum, bacaklarımın arasına ilk kez bir yabancı el, bir erkek organı değdi… Zifaf korkumu anlayışlı, sevecen kocamın yardımıyla atlatabildim, tüm gece uğraştıktan sonra, sabaha karşı bekaretimi verdim. Sonrası da hep böyle devam etti. Sürekli kocam istedi, ben verdim. Sadece içki içtiğim nadir günlerde bazen azıp ilk hareketi ben yaptım. Tek kadeh bile beni sarhoş etmeye yeter, rahatlar, gülmeye başlarım. İkinci kadehte hareketlerimi kontrol edemem, o seksi görev gibi gören kadın gider, kocama azgın bir fahişe olurum, sonra da sızar kalırım. Sabah başımın ağrısıyla, bacaklarımın arasında kocamın kurumuş dölleriyle, yanımda mutlu mesut yatan kocamla uyanırım. Bir ay önce tatile gittik. Güzel bir tatil köyüydü. Geniş bir arazinin içinde yayılmış bungalow tipi, içleri çok güzel dekore edilmiş müstakil evlerden oluşmuştu. Her şey harikaydı, gülüyor, eğleniyorduk. Gündüzleri ortadaki büyük yüzme havuzuna, geceleri köyün içindeki diskoya gidiyorduk. Günlerimiz harika geçiyordu.
Üçüncü günün sonunda havuz başında eğlenceler düzenleyen animatör gençle samimi olduk. Adı Hakan’dı ve hep bizimle takılmaya başlamıştı. Kocamla kafaları uyuyor, ben de onlara katılıyordum. Kısa sürede Hakan’ın asıl amacının bana asılmak olduğunu anladım. Hareketleri, bana bakışları değişikti. Tamam yakışıklı çocuktu, güçlü kuvvetli, gösterişli kasları, sportmen vücuduyla güzel bir erkekti. Ama kocam varken ona yüz veremezdim. Kocama birkaç kez ima ederek anlatmaya çalıştım. Gece yatağımızda benimle sevişirken,
-“Kadir…” dedim. “Şu Hakan… Gözü hep üzerimde… Yiyecek gibi bakıyor. Havuzda iki parça bez var üstümde, onları da gözleriyle soyuyor. Çekiniyorum…” falan dedim. Aldırmadı bile… Güldü… -“Sikecek gibi mi bakıyor? Aldırma aşkım… Dediğin gibi, yanında ben varım. Öyle güzelsin ki, hele o minik bikinilerini giydiğinde öyle seksi oluyorsun ki, zavallı Hakan da her erkek gibi sana bakmadan yapamıyor. Boş ver… Sana bakan diğer erkeklerin yanında o da benim güzel, seksi karıma biraz bakıversin… Bence sakıncası yok… Biz tatilimizin tadını çıkaralım.” diyerek sevişmeye devam etti. Ne geniş kocam vardı benim… Kendine o kadar güveniyordu ki, kıskanmak kelimesini bilmiyordu bile… Kocam her zamanki gibi misyoner pozisyonunda üstümde gidip gelirken, bu kadar rahatlığın iyi bir şey olup olmadığını sorgulayarak yattım altında… Bir parça kıskansa daha mı hoşuma gidecekti? Kısıtlasa, her şeyime karışsa, kızsa… Karar veremedim bir türlü… Boş verdim ben de… Dikkatimi içime girip çıkan kocamın erkekliğine verdim, bir parça zevk duymaya çalıştım. Ertesi gün tatilimiz yine aynı şekilde devam etti. Yine havuz başı… Yine her boş anında yanımızda biten Hakan… Kocamın olmadığı anlarda onun beni yer gibi bakışları… Bir yandan çekiniyordum, pek yüz vermiyordum, bir yandan da böylesine beğenilmekten, istenilmekten gizli gizli bir mutluluk duyuyor, içim bir hoş oluyordu. Bir yanımda kocam, diğer yanımda Hakan… Bana hayran iki erkeğin arasında kendimi prenses gibi hissediyordum. Beşinci gün akşamı diskoya gittik. Harika bir ortam vardı. İnsanın kanını kaynatan canlı, gürültülü bir müzik, etrafta dünyaya aldırmaksızın dans edenler, öpüşenler, sevişenler… Sütyensiz, dik memelerimi ortaya seren kısacık, askılı bir tişört, altımda mini etek, ayaklarımda yüksek topuklu sandaletler vardı. Yanımda müziğe uygun kıpırdayıp duran kocamla ayakta dikilip etrafı seyrediyorduk. Hakan elinde kokteyl kadehleriyle yanımızda bitti. İçkiye dayanıksız olduğumu bildiğimden pek içmek istemiyordum. Ama hem Hakan’ın, hem kocamın ısrarlarını kıramadım, getirdiği kadehi aldım, içmeye başladık. İşte yine aynı şey oluyordu. Birkaç yudum sonra alkol damarlarımda dolaşmaya başladı. Benim de o evli, ağırbaşlı, ev kadını maskem bir anda çıt diye kırıldı, içimdeki kadın ortaya çıkıverdi. Birinci kadehlerimiz bittiğinde Hakan hemen gidip ikincileri getirdi. Ben de onlara katılmaya, olduğum yerde kıpırdayıp dans etmeye başladım. İkinci kadehlerimizi fondip yapıp kocamla kendimizi dans pistine attık. Loş ışığın altında yanıp sönen, dönüp duran ışıklar, gümbür gümbür çalan hareketli müzikler… Biraz sonra Hakan yanımıza geldi, yanımızda dans etmeye başladı. İki erkekle beraber dans ediyordum. Oryantal müzik başladı. En sevdiğim müzik… Kıvrılıyor, bükülüyor, uzun saçlarımı, mini eteğimi savurarak, müziğin ritmini içimde duyarak dans ediyordum. Hakan ve kocam da karşımda alkışlarıyla tempo tutuyorlardı. İkisinin de gözleri benim her yerimde dolaşıyor, bense onların arzulu bakışlarının altında bir profesyonel dansöz gibi kıvırıyordum.
Müzik bitti, masamıza döndük. Hakan tekrar içki getirdi. Ben artık kendimi iyice koyvermiştim. Bir dikişte onu da içtim. Olduğum yerde devam eden çılgın dans müziğinin etkisinde masada oturan erkeklerin önünde dans ediyordum. Öyle coşmuştum ki, oturduğum koltuğun üzerine bile çıktığımı hatırlıyorum. İkisi de, hatta etraftaki erkekler de aşağıdan beni izliyorlardı. Savrulan minicik eteğimin altına giydiğim tanga külodu bile görüyorlardı eminim… Ve alkolün verdiği cesaretle buna aldırmıyordum bile… Hatta hoşuma gidiyordu bana öyle bakmaları… Kocam da beni durdurmak, aşağıya indirmek için hiçbir hareket yapmıyordu. Sanırım bana bakmaları kocamın da hoşuna gidiyordu. Bir süre sonra yoruldum. Hareketli dans, fazla kaçırdığım alkol iyice etkilemiş, ayakta duramıyordum. Başım dönüyordu. Gülüyor, saçma sapan konuşuyordum. Kocam koluma girdi, -“Hadi gidelim hayatım, sen iyice oldun. Hakan bana yardım eder misin, karımı odamıza çıkaralım…” dedi.
İki yanıma geçip kollarımı boyunlarına attılar, beni kaldırıp diskodan çıkardılar. Aslında onların da benden farkları yoktu, onlar da iyi içmişlerdi. Kahkahalarla gülüyorlar, konuşuyorlar, dengelerini zor sağlıyorlardı. Ama ne de olsa erkek olduklarından içkiye daha dayanıklıydılar. Diskodan çıktık. Odamıza kadar olan yol boyunca kocamın eli sırtımda, Hakan’ın eli ise belimde, kalçalarımdaydı. Ben yürüdükçe elini kalçalarımda okşarcasına oynatıyordu. Öyle sarhoştum ki, tepki veremiyordum, o da okşamalarına devam ediyordu. Odamıza geldik, kapıyı açtılar, içeri girdik hep birlikte… Beni yatağın yanına kadar getirdiler. Önce oturdum, sonra başım dönünce sırt üstü attım kendimi… Altımdaki mini etek sıyrılmış,küloduma kadar meydandaydı, biliyordum fakat aldırmıyordum. Bu kafayla, gecenin bu saatinde etek düzeltmekle uğraşacak halim yoktu hiç…
Hakan da ayakta, hemen önümde duruyor bana bakıyordu. Sanırım tanga külodumun manzarası hoşuna gitmiş olmalıydı, gözlerini ayıramıyordu benden… Kocam yandaki koltuğa oturmuş, mini buzdolabından içecek bir şeyler aranıyordu sarhoş sarhoş… Hakan bana bakmayı bırakıp isteksizce iyi geceler diledi. Kapıya yönelmişti ki kocam elinde içki şişesiyle seslendi, -“Nereye Hakancım? Gel birer içki daha alalım dostum, cila olur…” diye davet etti. O da üstüne atladı, teklifi hemen kabul etti. Beni izlemeye doyamamıştı anlaşılan… Daha ilk içkilerini içerken kocam esnemeye başlamıştı. Bu arada Hakan’ın telefonu çaldı. Balkona çıkıp bir süre konuştu. Konuşurken bile gözleri benim üzerimden ayrılmıyordu, görüyordum. Hakan balkondayken kocam içkisini bitirmiş, koltukta kaykılıp horlamaya başlamıştı. Konuşmasını bitiren Hakan kocamın yanına geldi, -“Kadir abi…” diye seslendi, horlayarak uyuklayan kocamı dürttü birkaç kez, uyandırmaya çalıştı. Kocam hala uyumaya devam ediyordu. Onu bıraktı, benim yanıma geldi. Ben kolumu bile kaldıramıyordum, güvenilir bahis şirketleri kısık gözlerimin arasından etrafımda fıldır fıldır dönen odada olup bitenleri izlemeye çalışmakla yetiniyordum sadece… Yanıma oturdu. Uzun uzun beni seyretti. Her zamankinden farklı, boğuk bir sesle, -“Bukeett…” diye seslendi bana… Başımı hafif kaldırıp aynı tonda, peltek peltek yanıtladım, gülüyordum bir yandan, -“Efendiimm..”
-“Sen niye bir içki daha içmiyorsun Buket?” Elimi tutmuş okşuyordu bunu sorarken… -“Çok sarhoş oldum Hakancım…” dedim. “İçki istemiyorum artık…” -“Canım, daha çok soda var bunun içinde… Bak, bu hapı da içine atıyorum. Bu ilaç baş dönmesine, sarhoşluğa birebirdir, etkilerini azaltır…” -“Azaltır mı? Heyy, güzelmiş. Ver bari içeyim…” dedim, kolumu zorla kaldırıp kadehi aldım elinden, sırtımı yatağın başlığına dayayıp yudum yudum içtim. O da benimle beraber kendi içkisini yudumlarken havadan sudan konuşup duruyordu. Bu arada benden taraftaki elini de dizime atmıştı. Sonra o konuşmaya devam ederken, dizimdeki eli çok yavaş hareketlerle bacağımı okşamaya, hafif hafif yukarılara doğru ilerlemeye başladı. Umursamadım. Zaten bir şey yapacak, karşı koyacak halim de, niyetim de yoktu.
Biraz sonra okşamaların dozu arttı, bacağımdaki el yine okşaya okşaya eteğimin altına girdi. Adeta bir yılanın süzülmesi gibi ilerliyordu bacaklarımda… Hoşuma da gidiyordu okşaması… Kedi gibi gerindim uzandığım yerde… İçimde bir şeyler akmaya, kaynamaya başladı. Bacaklarımın arasında okşayarak ilerleyen eli şimdi küloduma ulaşmış, kadınlığımı okşuyordu tanga külodumun üzerinden… Yarım ağızla itiraz ederek doğrulmaya çalıştım, -“Aaa… Ne yapıyorsun Hakan?” dedim peltek peltek… -“Şşşş… Sakin ol canım… Seni sikmek istiyorum sadece…” diyerek omuzlarımdan tutup geriye bastırdı beni… Direkt olarak sikmekten bahsetmesi komiğime gitmişti. Kızacak yerde gülerek, -“Terbiyesiz…” dedim. Elimi eteğimin altında kıpırdayıp duran elinin üstüne koydum. “Ahh… Hakan… Hakan… Çok terbiyesizsin, biliyor musun? Hem terbiyesiz, hem yakışıklısın… Sana, heykel gibi vücuduna, kaslarına, mayonu kabartan erkekliğine baktıkça bakasım geliyor… Bitiyorum Hakan… Yağlarım eriyor… Islanıyorum…” Sarhoşluğun verdiği cesaretle kelimeler istemsizce ağzımdan dökülüyordu. İçimden geçirdiğim, kendime bile söylemediğim şeyleri dile getiriyor, duygularımı, hayranlığımı itiraf ediyordum ona… -“Ben de sana hayranım aşkım… Bu güzel, biçimli vücuduna, gülüşüne, seksiliğine… Hastayım sana… Seni ilk gördüğüm anda da, her gördüğümde de sikim kalkıyor… Seni sevmek, okşamak, sikmek için deliriyorum… Ohhh… Çok güzelsin yavrum… O gün bu gün… Şimdi seni sikmek üzereyim… İsteğim oldu… Kocanın yanında sikicem seni… Onun gözlerinin önünde… Her yerini sikicem… Bu gece benimsin… Benim kadınımsın… Benim…” Elimi tutup kucağına koydu. Pantolonunun altında sertleşmiş, kazık gibi olmuş aletini tutturdu bana… -“Şuna baksana… Nasıl istiyor seni… Amına girmek için sabırsızlanıyor yarağım… Ohhhh… Bebeğim benim… Canımm…” Cevap verecek halim bile kalmamıştı. Onun böyle kaba, müstehcen, amlı, sikli, yaraklı kelimeler kullanarak konuşması da ayrı delirtiyordu beni… Tahrik oluyordum… Kocamdan pek duymadığım, konuşmasına izin vermediğim, susturduğum sözcüklerdi bunlar… Kendimi bıraktım ben de…
Beni seven, okşayan eline karşı koyacak gücüm yoktu. Tam tersine, karşı koymak şöyle dursun, daha da ilerlesin, okşasın, sevsin istiyordum. Kanım kaynıyordu. Kadınlığımı okşayan el iyice cüretini arttırmış, külodumu çekip çıkarıvermişti. Parmaklarını içime sokmuştu. Islanmaya başlayan amımın dudaklarını, klitorisimi okşuyordu parmaklarıyla… Kocama bakmayı akıl edebildim o durumdayken… Hala koltuğun üzerinde kaykılmış horlayıp duruyordu. Top atılsa duyacak hali yoktu… Sonra, bir şeyin farkına vardım. Kasıklarımda bir yanma başlamıştı. Alev alev yanıyordu cinsel organım, etrafı, içleri kaşınıyordu… Sanki vücudumun bütün kanı oramda toplanmıştı. Adeta tüm kanımın damarlarımda oraya doğru ilerlediğini hissedebiliyordum. -“Ne… Ne oluyor bana böyle?” diye sormaya çalıştım. Cevap bile vermedi bana… Eteğimi belime kadar sıvamış, başını kasıklarıma eğmiş, tüm dikkatini orama vermişti. Dirseklerimin üzerinde doğrulmuş, ne yaptığını anlamaya çalışıyordum sarhoş kafayla… Dudaklarını yapıştırdı orama… Dilini çıkarmış, bir köpek yavrusu gibi yalıyor, dudaklarıyla somuruyordu. -“Mmmm…” diye inledim. “Ohhh… Hakan… Ne yapıyorsun sen?” dedim fısıltıyla… Yalamayı bırakıp bana baktı başını kaldırıp, -“Amcığını yalıyorum canım… Güzel amcığını… İstemiyorsan bırakayım… Ne diyorsun? Bırakayım mı?” -“Yoo… Hayır… Sakın bırakma… Çok güzel… Devam et…” diye atıldım hemen… “Yalaman hoşuma gidiyor, oramın ateşini alıyor sanki… Ne oluyor bana böyle Hakan? Oram yanıyor sanki… Ne yaptın bana sen? Yoksa… Koyduğun hap…” Gülümsedi, -“Sadece içkine ilaç koydum güzelim… Azdırıcı… Bu gece seni sikmem için yalvaracaksın bana… Sikimi sokmam için, amından götünden sikmem için… Sikimi yalayabilmek için bana yalvaracaksın…” -“Yoo… Hayır… Asla yapmam, yapamam senin dediklerini… Ben… Ben evli bir kadınım… Kocamın yanında nasıl yaparsın bunu bana Hakan?” diye itiraz ettim gücümün kalan son kırıntılarıyla… Beni bıraktı, ayağa kalkıp üzerindeki pantolon ve gömleği hızla çıkarıp atıverdi. Sadece slip küloduyla kaldı. Külodun önünde kocaman bir kabarıklık vardı. Sonra külodunu da indirip çıkardı. Havuzda mayosu ıslandığında kabarıklığını gördüğüm ve hep merak ettiğim aleti fırlayıverdi dışarıya… Kocamınkiyle aynı boyutta, biraz kalınca bir erkekliği vardı, taş gibi olmuş, yukarıya doğru kalkmış haldeydi. Bana yaklaştı, yattığım yerden saçımı tutup canımı yakarak kendine çekti. Kasıklarına, erkekliğine yaklaştırdı dudaklarımı… Ne istediğini biliyordum. Çaresiz dilimi çıkarıp ucunu yaladım yavaşça… -“Bu gece kocan benim tatlım… Yala onu…” dedi sert bir sesle… “Yala ve em…”
Sikinin başını ağzıma soktu haşince… Çaresizce dudaklarımı açıp içeriye kabul ettim. Saçımdan asılarak sikini sokup çıkarmaya başladı ağzıma… Diğer elini de uzatıp tişörtümün dekoltesinden soktu, sütyensiz göğüslerimin üzerinde dolaştırmaya, sıkıp avuçlamaya başladı. İnledim. Hoşuma gidiyordu onu yalamak… Kasıklarının erkek kokusu afrodizyak gibi daha çok tahrik ediyor, delirtiyordu beni… Sanki içkime koyduğu ilaç yetmezmiş gibi… Elimi kasıklarıma apış arama götürdüm. Orada yanan ateşi parmaklarımla okşayıp söndürmeye çalıştım. Ne mümkün… Yanıyordum alev alev… İnce parmaklarım yangını söndürmekte yetersiz kalıyordu… Bir de göğüslerimi avuçlayıp duran el daha da arttırıyordu ateşimi… Sonra ağzımdaki cinsel organını çıkarıverdi, onu tutan elimden kurtarıp geri çekildi. Aletini emmekten yalamaktan ıslanmış dudaklarıma yumuldu. Hırsla karşılık verdim dudaklarına… Nefessiz bırakıncaya kadar öptü beni… Sonra dudaklarıma da bırakıp beni yatağa itti, kendisi doğrulup geri çekildi. Yatağın yanında ayakta beni izliyordu ıslak aletini okşayarak… Elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi kalakaldım. Kasıklarımdaki o yanma, vajinamdaki şişkinlik, kaşıntı hissi hala devam ettiği gibi sanki şiddeti daha da artıyordu. İki elimi de apış arama götürdüm, sıkıyor, okşuyor, yatağın içinde bacaklarım sımsıkı kapalı kıvranıyordum.
Başımı yana çevirdiğimde birden gözüm kocama ilişti… Korktuğum başıma gelmişti… Gözleri açıktı… Bana bakıyordu… Yanıbaşında çırılçıplak bir erkekle beraber yatakta yatan karısına… Dünya başıma yıkıldı sanki… Utandım, yerin dibine geçtim… -“Oh, Kadir…” diyebildim. Bu arada Hakan üzerime eğilmiş, üzerimde ne varsa bir bir çıkarıp atıyordu. Kısa sürede ben de çırılçıplak kaldım, yatakta kıvranır haldeydim… Duramıyor, içimde yükselen seks isteğini durduramıyordum. Kocamın ifadesiz bakışları parlamaya başladı sanki… Anlayamıyordum… Olan biteni kavrayamıyordum… Neler oluyordu bana böyle? Her zamanki alkol azgınlığı değildi bu… İçime bir şey girmesi, bir erkeklik organının girip beni çılgınca becermesi için deliriyordum adeta… İçimdeki kaşıntıyı, yangını ancak böyle giderebilirdim… Öyle geliyordu bana… Kocama yalvardım, elimi uzatıp çağırdım, -“Kadir… Kocam… Yanıma gel… Yatağa… Seni istiyorum… Hemen…” Oysa sarhoş, kolunu kaldıramayacak vaziyette, koltukta beni, bizi izlemekle yetiniyordu. Peltek peltek, tipik sarhoş konuşmasıyla, dilini ağzının içinde zor döndürerek cevap verdi bana, -“Karıjımm… Harika görünüyorsun… İkiniz de öyle… Sanki pornolardaki sikişen artistler gibisiniz… Hadi sevişin… Ben sizi youwin seyredeyim…”
Pantolonunu indirmiş, yarı sertleşen aletini eliyle sıvazlayarak bize bakıyordu bunu söylerken… Kulaklarıma inanamıyordum. Neler söylüyordu bu adam? Hakan atılıp söze karıştı, -“Kadir abiden sana hayır yok… Benim seni sikmemi istiyor… Öyle değil mi Kadir abi? Karını becermemi ister misin? Şimdi, şurada, gözünün önünde… Sikeyim mi güzel karını? Seksi karını?” Kocam başını salladı onaylayarak, -“Evet… Karımı sik Hakan… Becer onu… Sik kaltağı… Amına koy karımın… Seksin ne olduğunu öğrensin… İsteyip de alamamak neymiş öğrensin… Yalvarmayı öğrensin…” Hakan bana döndü bu kez, -“Sen ne diyorsun aşkım? Sikilmek istiyorsun değil mi? Oh, yavrum benim… Nasıl da kıvranıyorsun seks için, sikilmek için… Amcığından sular akıyor… Deli gibi sikilmek istiyorsun, biliyorum… Şu anda kim gelse sikilmeye razı vaziyettesin… Defalarca denedim bu hapı… Etkilerini çok iyi biliyorum. Sabaha kadar siksem doymayacaksın artık… Durmadan sevişmek istiyorsun şu anda… Ama hayır… Yalvar bana… Sikmem için yalvar… Amına koymam için, yarağımı amına sokmam için yalvar… Yoksa düzmem seni… Sikmem…”
Doğru söylüyordu… Öyle bir istekle kıvranıyordum, öyle bir çılgınca sevişme arzusu, sikilme isteği sarmıştı ki bedenimi… Bacaklarımı sımsıkı kapayıp amımı kıstırıyor, kollarımı kendime sarıp içimdeki kahredici isteği gidermek istiyordum. Ama nafile… Dediğini yapmaktan başka çarem yoktu… Kısık sesle istediğini yaptım, -“Lütfen… Hakan…” diye kekeledim. Elini kulağına götürdü, gülerek, -“Efendim? Duyamadım tatlım… Yüksek sesle söyle… Ben de, kocan da duyamıyoruz… Ne istiyorsun benden?” Artık sabrımın sonuna gelmiştim. Dayanamıyordum. Ne isterse yapmaya hazırdım. Yeter ki … -“Piç herif… Seni istiyorum…” diye bağırdım. “Sik beni… Alçak… Ne istediğimi biliyorsun… Orospu çocuğu… O hapı atarken bu duruma düşeceğimi biliyordun. Becer beni artık…Sik… Ne istersen yaparım… Gel artık… ” Bacaklarımı olabildiğince ikiye ayırdım. Elimle kadınlığımın dudaklarından tutup açtım. İçinden sular akan pembe çiçeğimi ona gösterdim. Umutsuzca yalvardım. Onun sözcükleriyle… -“Lütfenn… Seni istiyorum… O şeyini sok içime… Sikini… Yarrağını sok… Yalvarıyorum…” Gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı, bayağı ağlıyordum istemsizce… -“Peki aşkım… Madem çok istiyorsun sikmemi… İstediğini vereyim ben de… Öyle değil mi Kadir abi? Bak nasıl ağlıyor karıcığın… Sikmemi istiyor benden… Sikmem için yalvarıyor bana…” Elini uzatıp yanaklarımdan akan gözyaşlarımı sildi, “Canım benim… Kıyamam sana… Nasıl da ağlıyor, şuna bak Kadir abi…” -“Hadi artık Hakan… Sen de yalvartma artık… İstediğini ver karıma… Bak ben de bekliyorum… Sik artık şunu…” Sonunda dediğini yaptırmış, sikilmek için yalvartmıştı beni… Gözyaşlarımdan ıslanan yanağımı okşayan elini tutup avuçlarını öptüm, kendime çektim umutsuzca… Gülümseyerek geldi, bacaklarımı aralayıp arasına girdi. Sertleşmiş sikini tutup kadınlığıma sürttürdü, -“Ohhhh…” diye inledim kıvranarak… Gerisinin gelmesini bekledim. Gelmedi… Sikini su içinde kalmış, ıslak yarığım boyunca ileri geri sürtüyor, klitorisimi sikiyle okşuyor, delirtiyordu beni… Sikinin bu ilk teması bile yetmişti bana… İlk kasılmalarımı yaşadım. Daha içime girmeden orgazm oluyordum.
Amımdan sular fışkırıyordu adeta… Tişörtümü alıp bacak arama sürdü, ıslaklığını aldı. Amımın sularıyla ıslanmış tişörtümü burnuna götürüp kokladı. Sonra yavaş hareketlerle aletini kadınlığımın girişine nişanladı, başını dayadı. Dışı kuruyan kadınlığıma zorla sokmaya başladı. Acıyla inledim. Aldırmadı bile… Dudaklarını ikiye ayırıp sokmaya devam etti. İçimden gelen zevk suları tekrar akmaya, amımı kayganlaştırmaya başlamıştı hemen… Yarıya kadar soktu, geriye çıkardı. Tekrar soktu. Bu kez bir hamlede dibime kadar girmişti aleti… Boynuna sarıldım sımsıkı… Kendime çektim… öyle bir zevk alıyordum ki… -“Ahhh… Çok güzel…” diye inledim. Öylece kaldı içimde… Hareket etmiyordu… “Hadii… Devam et… Sik beni Hakan…” dedim. Başını ellerimle tutmuş, dudaklarına çılgınca öpücükler konduruyordum. Gidip gelmesini istiyordum içimde ama o hareketsiz duruyordu. Bu kez ben kalçalarımı kaldırıp indirmeye, sert aletin vajinamda gidip gelmesini sağlamaya başladım. Delirmiştim adeta… Deli kuvveti gelmişti bana…
Bacaklarımı beline dolayıp yana devrildim, erkeğimi sırt üstü yatırıp üzerine çıktım bir anda… Şimdi üstünlük bendeydi… İstediğim gibi hareket edebilirdim. O içimi kavuran istekle, inip kalkmaya başladım. Dizlerimin üzerinde yükseliyor, başı dışarıya çıkana kadar durmuyordum. Sonra hızla oturuyor, içimi yaran erkeklik organı dibime kadar dayanıyor, kasıklarımız birbirine yapışıyordu. Bir makine gibi devamlı tekrarlıyordum bu hareketi… Kasıklarındaki kılların klitorisime sürtünmesi öldürüyordu zevkten… Tekrar boşaldım o zevkle… Hakan’da ise tık yoktu. Boşalmamıştı. Dimdik penisi içimde, emrime hazır bir asker gibiydi…
Boşalmam bitince beni yana devirdi. Kalktı, belimi tutup domalttı yatağın üzerinde… Arkamdan girdi bu kez… Dakikalarca arkamda gidip geldi. Zevk sularım bacaklarımdan yatağa süzülüyordu. Elimi araya sokup parmağımı klitorisime götürdüm. Başım yastıkta, domalmış vaziyette, parmaklarımla klitorisimi okşayıp sıkarken Hakan da, yeni kocam da piston gibi gidip geliyordu içimde… İyice hızlandırdı hareketlerini… Ben yine yükselmeye, orgazma yaklaşmıştım ki aniden çıkıverdi içimden… Böğürüyordu adeta, belimde, sırtımda sıcak dölleri hissettim yağmur gibi… Boşalıyordu… Tam orgazma yaklaştığım anda aniden içimden çıkması delirtmişti beni… Yatağa attım kendimi… Parmaklarımla kendimi okşamaya, klitorisimi hırpalamaya devam ettim. Beni heyecanla izleyen iki erkeğin önünde, yatakta kıvrana kıvrana kendimi tatmin ediyordum. Bağıra bağıra boşalmaya başladım az sonra… Dakikalarca kasıldım, titredim, inledim…
Kasılmalarım bittiğinde çarmıha gerilmiş gibi kollarım, bacaklarım açık kala kaldım… Bitmiştim… Kollarım tutmuyordu… Nefes nefese, soluk almaya çalışıyordum. Göğsüm körük gibi inip kalkıyordu. Ter içindeydim. Sırtımda Hakan’ın dölleri vardı, yattığım yerde ıslaklığını hissediyordum. Hakan elimden tuttu, kaldırıp koluma girdi, banyoya götürdü beni… Duşun altına soktu, bir güzel yıkadı, çıkarıp kuruladı. Tekrar yatağa getirip yatırdı. Gidip kendisi duşun altına girdi. Benimse parmağımı kıpırdatacak halim yoktu. Sırt üstü serilip kalmıştım yatakta… Birden bacaklarımın arasında bir temas hissettim. Zorla gözlerimi açıp baktım. Kocamdı. İnledim, -“Yoo… Hayır…” dedim. Kadir bana aldırmıyordu bile… Teni ıslaktı, su damlacıkları süzülüyordu. O da duşa girmiş, sarhoşluğunu atmış gibiydi. Bu kez kocam bacaklarımı araladı, kalkmış aletini içime soktu. O tanıdık zevk ateşi anında tüm vücudumu sardı yine…
Kendime inanamıyordum. Az önce boşalmıştım. On dakika olmamıştı daha… Ama içime giren kocamın sikini iştahla, sevişmeye yeni başlamış gibi alıyordum içime… Bacaklarımı ayırıp içimde yükselen şehvetin kollarına bıraktım kendimi… Gözlerim kapalı, kocamın içimde gidip gelen sikini hissetmeye çalışıyordum. Dudaklarıma temas eden bir sıcaklıkla gözlerimi açtım. Duştan çıkan Hakan yanımıza gelmiş, belindeki havluyu eliyle tutup tekrar sertleşmiş sikini dudaklarıma sürüyordu. -“Aç ağzını… Yarrağımı ağzına al… Yala canım…” dedi. Dediğini yaptım hemen… Ağzımı kocaman açtım, sikini dudaklarımın arasından kaydırıverdi. Dudaklarımı kapatıp ağzıma alabildiğim kadarını somurmaya başladım. Dilimle de ağzımın içindeki kısmını okşuyor, emiyordum. Kocam da içimde gidip gelirken gözlerini benden ayırmıyor, karısını paylaştığı adamın sikini nasıl yaladığıma bakıyordu. Zevk aldığı belliydi, bizi izledikçe içimde gidip gelen sikinin daha da büyüdüğünü hissediyordum.
Kendime, yaptıklarıma, yaşadıklarıma inanamıyordum. Bir rüyada, bir porno filmde gibi hissediyordum kendimi… Kocam bacaklarımın arasında, içimde gidip geliyor, ben elin adamının sikini ağzıma almış her tarafını yalayıp emiyordum. Bir elimle de alttan sarkan torbalarını okşuyordum sürekli… Sikini bana emdiren Hakan’ın eli memelerimde dolaşıyor, okşuyor, uçlarını sıkıyordu. Kocamsa ayak bileklerimi tek eliyle tutup bacaklarımı havaya kaldırmış, iyice daralan kadınlığımda gidip gelirken, zevk sularımda ıslattığı parmağıyla arka deliğimi okşuyordu. O seks yapmayı görev gibi gören kadın mazide kalmıştı. Onun yerine azgın bir fahişe gelmişti. Azgın… Doyumsuz… Her yerimden, her deliğimden ayrı zevk alıyordum. Sürekli… Durmaksızın… yowin giriş Zevkten delirmek üzereydim. Önce Hakan’ın ağzımın içinde emerek, dilimle okşayarak emdiğim siki kasılmaya, ayı gibi homurdanmaya, boşalmaya başladı. Saçlarımdan tutup sikini dibine kadar ağzıma soktu. Midem bulanıyor, öğürmek, sikini çıkarmak istiyordum. Ama bırakmadı. Aksine bastırıyor, bademciklerime kadar sokuyordu aletini… Sıcak spermlerinin boğazımdan aşağıya kaydığını hissettim. Hiç bitmeyecek gibiydi boşalması… Sanki az önce boşalan o değildi… Kocam da hiç durmadan içimde gidip geliyordu, hızlanmaya başlamıştı… Hakan’ın orgazm iniltileri onu da ateşlemiş, o da kasılmaya başlamıştı. Gerilen vücudunu, daha da büyüyen aletinin amımda gidip gelmelerini hissediyordum… Hakan’ın ağzımın içine boşalması bitmeden o da amıma boşalmaya başladı. Aynı anda, iki erkek birden spermlerini akıtıyordu içime… Biri ağzıma, biri amıma… Bu da beni ateşledi… Tekrar orgazm olmaya, kocamın sikini amımla sağmaya başladım. Üçümüz birden boşalıyorduk. Odanın içini inlemeler, zevk feryatları kaplamıştı… Müthiş bir koro halinde, devinip duran, kasılan, şehvet ateşiyle yanan çırılçıplak bedenlerimizle yatağın üzerinde birbirimize karıştık sonunda…
Ateşimize otel odasının kliması bile yetersiz kalmış, ter içindeydik hepimiz… Nefes nefeseydik. Hala yattığımız yerde kasılıp duruyor, kim, neremize denk gelirse birbirimizi okşuyorduk. Kollarımız, bacaklarımız birbirine dolanmıştı. Dakikalarca bu durumda yattık. Sonra kocam kalktı. İkimizin de elimizden tutup bizi kaldırdı, banyoya girdik hep beraber… İki erkek, bir kadın tepemizden akan ılık suyun altında birbirimize sarıldık… Ben ortalarında, kocamın dudaklarını öperken, Hakan arkamda boynumu, omuzlarımı öpüyordu. Suyun dinlendirici etkisiyle kendine gelen bedenlerimiz birbirine yapışmış gibiydi. Erkeklerimin tekrar kıpırdanmaya başlayan aletlerinin temasını, vücudumda dolaştıklarını hissediyordum. Biri önden, diğeri arkamdan, bacaklarımın arasına girmişti. Hakan banyo rafına uzanıp duş şampuanını aldı, avucuna bolca döktü, bedenimin her yerini köpükler içinde bıraktı. Kocam da ön tarafımda aynı şeyi yaptı. Gözlerimi kapattım. Kendimi onların vücutlarının kaygan temasının, köpüklü ellerinin tüm vücudumda dolaşmasının verdiği zevke bıraktım. Kedi gibi mırıldanıyor, zevkten inliyordum aralarında… Döndüm, ikisine birden sarıldım. Ortada değildim şimdi, onlardan biriydim, birbirine sarılmış, köpükler içinde üç bedenden oluşmuş tek bir varlık gibiydik. Zevk içinde birbirimize sarılıyor, okşuyor, öpüşüyorduk. Dudaklarımız, dillerimiz birbirini okşuyordu. Erkeklerim bana sarılıp okşadıkları gibi birbirlerini de okşuyorlardı. Kocam kulaklarımı, dudaklarımı öpücük yağmuruna tutarken, eli Hakan’ın gelişmiş kaslarında dolaşıyor, göğsünü okşayarak aşağıya inip dimdik havaya dikilmiş aletini sıvazlıyor, oradan bana geçiyor, okşayarak kasılan karnımdan yukarıya, memelerime kadar çıkıyor, memelerimi avuçlayıp beni zevkten inletiyordu. Ardından aynı şeyi Hakan da kocama ve bana uyguluyordu. Katıksız, saf bir şehvet duygusu kaplamıştı üçümüzü de… Hakan okşamayı bırakıp güçlü kollarıyla beni havaya kaldırdı. Kaygan sikini altımdan amıma sürtmeye başladı. Bacaklarımı beline, kollarımı boynuna sarıp işini kolaylaştırmaya çalıştım. Yavaş yavaş aşağıya indirdi, çengel gibi beni erkekliğine astı adeta… Sikinin hepsi içimdeydi. Boynuna sarıldım sımsıkı…
O arada kocam da arkamda ikimize birden sarılmış durumdaydı. Onun da kalkmış sikini arka deliğimde hissettim. Hakan’ın kalçalarımı kavrayan elleri onları ikiye ayırmış, minik deliğimi kocamın girişine hazır hale getirmişti. Kocam duş şampuanının köpükleriyle kayganlaşan aletinin başını deliğime sürtüyor, beni delirtiyordu. Hiç yapmadığım bir şeydi bu… Kocama değil götümü siktirmek, sözünü bile ettirmemiştim. Şimdiyse, deliğimin kenarlarında dolaşıp duran, okşayan kocamın aletinin verdiği zevk, Hakan’ın amımdaki sertliğinin verdiği zevke karışmış durumdaydı. Merakla bekliyordum başıma gelecekleri… Kocam yüklenip bastırdı, kaygan sikinin başını yine köpükle kayganlaşmış minik deliğime soktu. Dudaklarımı ısırıp inledim… Hakan’ın dudaklarına kapandım. Pek beklediğim gibi acımamıştı. Sanırım köpüklerin etkisi… Başı giren alet artık pek zorlukla karşılaşmadan yavaş yavaş girdi, girdi, sonunda kocamın kasıklarını kaba etlerimde hissettim. İki deliğim de dolmuştu şimdi… İçimdeki aletler sanki birbirlerine sürtünüyorlardı. Dudaklarımı ısırdım… Biraz acı… Çokça zevk… Önde Hakan belini oynattı, kalçalarımı indirip kaldırdı, içimde gidip geldi, durdu. Bu kez kocam arkamda, götümde gidip geldi birkaç kez, o da durdu. İnanamıyordum. Aldığım zevk bitirmişti beni… Hem önümden, hem arkamdan becerilmek… Bayılmıştım buna… Hayatımda tatmadığım zevkleri tadıyordum.
Ardından kocalarım bir makine ritminde çalışmaya başladı. Biri giriyor, diğeri çıkıyor, arkamdaki boşaltırken, önümdeki dolduruyordu zevk bölgemi… Dayanamıyordum, öylesine bir zevk alıyordum ki… İnlemeye, feryat etmeye başladım. Hakan hemen dudaklarıma yapıştı, sesimi boğdu. Şimdi onun ağzının içinde boğuk boğuk inliyordum. Bir süre sonra yoruldular, dinlenmek için durdular. Bu kez Hakan’ın boynuna asıldım, kalçamı indirip kaldırmaya başladım. İçimde hareketsiz duran taş gibi erkeklik organları içimde, alçalıp yükseliyor, aynı anda deliklerime girip, aynı anda çıkıyorlardı. Bu da zorluyordu beni… Bacak aram patlayacak gibi geriliyor, zorlanıyordum. Sonra onlar harekete geçti, tekrar pompalamaya başladılar. Banyonun içinde vücutlarımızın çarpışmasıyla çıkan sesler, üçümüzün zevk inlemeleri yankılanıyor, bu sesler bizi daha çok baştan çıkarıyordu. Kocam bir süre sonra arkamdan çıktı, -“Çocuklar, ben çok yoruldum…” dedi. Hakan içimden çıkmadan, -“Sen şurda yere yat Kadir abi…” dedi. “Biz sana gelelim…” Kocam duşun altından çıktı, sırt üstü banyonun fayanslarının üzerine sırtüstü uzandı. Siki dimdik havadaydı. Hakan beni kucakladı, kocamın yanına gittik. Arzudan titreyerek kocamın üzerine çıktım, sikini bir hamlede amıma aldım. Birkaç kez oturup kalktım. Hakan arkamdan yanaştı, butlarımı ikiye ayırdı. Arka deliğimi iyice açıp sikini dayadı. Bu kez yer değiştirmiş oldular. Biraz daha kalın olan Hakan’ın sikini zorlanarak alabildim arkama… Yine dolmuştum. Yine harekete başladık. Zevk makineleri önümde, arkamda çalışmaya başladılar.
Zevkten çıldırıyordum. Taş gibi aletlerin içimde kayarak ilerlemeleri, girip çıkarken içerilerimi okşamaları, içimde çarpışmaları, iki deliğimin arasındaki etleri ezmeleri delirtiyordu beni… Sonunda kaçınılmaz sonuç… Orgazm… Katıksız zevk… Küçük ölüm… Gözlerim kaydı, titremeler, kasılmalar başladı… Ben kasılırken içimdeki aletleri de ezmeye başladım. Girip çıkmakta zorlanıyorlardı. Kocam alttan bağırmaya başladı, -“Ohhhh… Aşkımm… Amcığın delirtiyor beni… Geliyorum…” Hakan da arkamda biteviye hareket halindeydi. Belimi tutan parmakları kasılıyor, kalçalarının hareketi artıyor, içimde gidip gelen siki daha çok girip çıkıyordu. Yine aynı anda boşalıyorduk, üçümüz birden… Kocam altımda amımın içine, Hakan arkamda deliğimin içine döllerini boşalttılar bağıra bağıra… Boşalmamız bittiğinde halsiz kalmıştık. Her iki deliğime de boşalan erkeklerimin bıraktığı döller bacaklarımdan aşağıya süzülüyordu. Sırayla duşun altına girip çıktık, kurulanan gidip kendini yatağa attı… Pestilimiz çıkmıştı akşamdan beri… Sabahın ilk ışıkları perdelerden süzülmeye başlamıştı. İki erkeğim iki yanımda, birer bacaklarını üstüme atmışlar, ellerini memelerimin üzerine koymuşlardı. Defalarca boşalmanın verdiği tatlı yorgunluk, huzur içinde kendimizi uykunun kollarına bıraktık. . Öğleden sonraydı uyandığımda… İkisi de yoktu yanımda… Kalktım, duş aldım, bikinimi giyip dışarıya çıktım. Tahmin ettiğim gibi iki ortak havuz başında şezlonglara oturmuşlar sohbet ediyorlardı. Neşeleri yerindeydi ikisinin de… Gülüyor, kahkahalar atıyorlardı. Beni görünce kalktılar, ikisi de yanıma gelip yanaklarımdan, dudağımdan öptüler, sevgiyle sarıldılar. Orada kaldığımız üç gün boyunca ayrılmadık birbirimizden… Geceleri aynı yatağı paylaştık. Sabahlara kadar seviştik… Tatil bittiğinde evimize döndük. Kocamla o tatilde yaşadıklarımızdan, Hakan’dan söz açmadık bir daha… Yaşadığımız her şey o tatil köyünde kaldı. Ama aramızdaki ilişki de mükemmel bir hale geldi. Onun tam istediği kıvamda, seksi seven, isteyen, hiçbir şeye hayır demeyen bir kadın olup çıktım. Sevişmek için birimizden birinin istemesi, bir bakışımız yetiyor, birbirimizin kollarına atılıveriyor, saatlerce sevişiyoruz. Ne alkolün rehavetine, ne azdırıcı ilaca gereksinimimiz var… Mutluyuz… Her ne kadar itiraf etmesek, konuşmasak da ikimiz de biliyoruz ki, mutluluğumuzu Hakan’a borçluyuz.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Yasak Evlilik – Bölüm 1 (Alıntıdır)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Yasak Evlilik – Bölüm 1 (Alıntıdır)
Merhaba sevgili okurlar, ben Ankaradan Batuhan, ama her kes bana Batu der. Yaşım 25, boyum 1.83, 88 kiloyum ve fit vücuda sahipim. Neyse geçelim hikayeme. Bu anlatacağım hikaye ben küçükken başımdan geçti. O zamanlar henüz 13 yaşım vardı. Am, sex gibi şeyler bilmezdim hi bir zaman. Ailemiz 4 kişi. Ben, babam, annem ve ablam. Annem çok güzel, vücudu gencecik kız gibi. Ablamla yan-yana koysalar hiç fark görülmez. O zamanlar küçükken annem hep evde rahat dolaşırdı. Bizi yıkarken bile çırılçıplak olurdu. Ben hiç birşey anlamazdım daha o zamanlar. Annem hep sikimle oynardı. Öperdi severdi. Yanımda amını ağda bile yapardı. Tabi ben anlamazdım ne olduğunu. Bir vakit annem uyurken ben oynuyordum. Sonra elimdeki küçük sopanı atayım derken dönüb sikime değdi ve ben çığlık attım annem uyanarak yanıma koştu ve pantolonumu çekerek sikime baktı, üfürerek, okşayarak, öperek “bişey yok tatlım bişey yok” diyerek benim ağlamam için çabalıyordu. Ve bu zaman annem sikimi ağzına alarak tükürük yaptı. Biraz daha sonra yine ağzına aldı. Bu sefer daha çok ağzında bekletti. Diliyle sikimi oynatıyordu sanki. Gıdıklanıyordum bende gülmeye başladım. Annemde güldü. “çokmu hoşuna gitti tatlım” dedi. Bende “evet anne biraz gıdık oluyo ama güzel oluyo” dedim. Annemde yine ağzına alarak emmeye başladı. Bende akışına bırakmış gülüyordum. Bir kaç gün böyle sikimi emerek geçiyordu. Hatırlamaya başlıyordum ben 3-4 yaşlarımda annem hep yapardı bunu. Ama tuhaf olan şey ise ablamda anneminki gibi amdı ama annem onun şeyinide öpüyor ve emiyordu o zamanlar. Ama şimdi yalnız benim şeyimi öpüyordu. Bir gün canım çekti sanki, annem uyurken yanına gittim ve “anne şeyim ağrıyo öpsene geçsin” dedim. Annemde uyanarak gülerek “ne o çokmu ağrıyo” dedi ve şeyimi ağzna alarak emmeye başladı. Başını ileri-geri yapıyor küçük pipimi emiyordu. Biraz sonra “tatlım benimde şeyim ağrıyo sende öpsene geçsin” dedi annem. Bende “nasıl yani anne senindemi şeyinde ağrı var” dedim. Annemde “evet türkçe bahis tatlım çok ağrıyo” dedi ve donunu aşağı sıyırarak bacaklarını açtı ve şeyini yüzüme doğru koydu. “öpsene” dedi annem. Bende bu acayip şeyi ilk önce kokladım. Tuhaf koksada bana tatlı bişeymiş gibi geldi. Öpmeye başladım. Annemde “evet tatlım öp çok iyi geliyor” diyordu. Bende daha çok öpüyor, kokluyor ve emmeye başlıyordum. Annemde “evet tatlım evet em öyle evet güzel durma” diyordu. Günlerimiz böyle ben annemin amını emmekle, annemde benim sikimi emmekle geçiyordu. Yine ben annemin amını emerken anneme soru sordum “anne peki ablamın şeyi ağramıyormu” diye? Annemde “tatlım henüz ağrısı yok ama ağrısı olduğunda baban yardımçı olacak” dedi. Bende “ne yani ablamın şeyini babammı tedavi edecek” dedim. Annemde “evet tatlım seni ben, beni sen tedavi ediyoruzsa, babanıda ablan, ablanıda baban tedavi eder” dedi. Bende “peki babam seni tedavi etmiyormu” diyo sorduğumda annem “henüz değil ama hiç kimseye söyleme yaptıklarımıızı tamammı tatlım” dedi. Bende “tamam anne” diyerek yine amını emerken annem “hadi soyun”dedi. Soyundum bende ve “şimdide bacak arama yakın otur” dedi. Bende yaptım. “şimdide şeyimin dudaklarını ayır ve pipini orda gördüğün deliye sok”. Bende
“anne ne delik? Benim pipim bura nasıl girerki” dediğimde annem bastı kahkahayı “merak etme tatım sen o deliğe sok gerisini bana bırak” dedi bende büyümüş sikimi amınındakı deliğe soktum, “şimdide kendini ileri ver” dedi annem. Bende yaptım ve sikim içerde kayboldu. “şimdi gördünmü tatlım” dedi annem. Sikim içeri girmişti ama çok güzel hissediyordum. Sanki başka bişeydi bu. Sonra annem “ucuna kadar çıkart sonra yeniden sok içeri” dedi ve bede yapıyordum. Inanamıyorum harika bişeydi bu. Annemde “ah küçücüyüm benim evet tatlım, oğluşum büyümüşde annesini tedavi ediyor” diyordu. Sonra annem beni yere yatırarak üstüme çıktı ve amının deliğini ayırarak gösterdi ve sikimi içeri nasıl soktuğunu gösterdi. Yarım saatdan sonra üstüm-başım su olmuşdu. Annemin poker oyna amından su akıyordu. Annem işediyini sandım. Sonra annem “nasıldı tatlım” diye sordu. Bende “çoook güzel anne değişik bişey, süper bu” dedim. Annemde “bu oyunumuzu aramızda saklarsan her gün oynayalım” dedi annem. Ondan sonra hep annemle yalnız kaldığımızda o oyunu oynuyorduk. Bazen annem çok garip şeyler yapıyor, çığlıklar atıyor, küfürler yağdırıyordu. Ben bir keresinde okul arkadaşım Sineme o oyunu oynamak istemiştim fakat kızın canını yaktığımda “sen beni bozdun Batu” söyledi. Bende “nasıl yani bozdum anlamadım oyunu düzgün oynuyorum” dediğinde bana “salak ne oyunu beni düpedüz siktin” dediğinde utanmışdım. Demekki ben annemi sikmişim şu zamana kadar. Hep küfürlerde duyduğum şeyin ne olduğunu bilmek ve görmek isteyen ben annemi sikmiştim. Sinemin annesi okula şikayete geldi ve annemi çağırdılar. Annem geldiyinde yüzüne bakamıyordum. Bana annem “ne yaptın tatlım” dediğinde bende utanarak “Sinemi siktim anne” dedim. Annem kahkaha atarak “öğrendin demek yavrum, merak etme şu meseleyi hall edeğim konuşuruz” dedi ve meseleyo hall etti. Eve döndüğümüzde her şeyi konuştuk ve ilişkimizin ikimiz içinde makbul olduğundan davam ettirdik ve her şeyi öğretti bana. Ve ben daha çok şey isyordum. Annemi götten sikiyor, yalıyor emiyor nerde bulursam sikiyor ve daha da azıyordum. Bir zaman anneme ablamı istediğimi söyledim. Annemde babamın ablama ilgisi yaratmak istediğini, onu ablamı arzulamasını ve böylece aile boyu rahat ilişki yaşamak istediğini söyledi. Bende ilk önce ablamı aramıza almamızı ve ablamın babamı baştan çıkartmasını sağlamalıydık. Annemde mantıklı buldu ve derhal işe koyulduk. Eskisi gibi annem yine çıplak dolaşmaya başladı, bende hep ablama sikimi ve vücudumu göstermeye çalışıyordum. Bir gece su için kalktığımda ablamın annemlerin odalarının önünde eğildiğini gördüm. Yakınlaştığımda donunu indirmiş, amıyla oynuyordu. Bende arkasından sinsice yaklaşarak ağzından ve amından yakaladım bets10 ve elimle amına masaj yapmaya başladım. Ilk önce karşı koymaya çalıştı ama parmaklarımı içine soktuğumda ve ileri-geri yaptığımda bıraktı kendini ve inlemeye başladı. Vay kaltak kendini siktirmişti, amı vıcık vıcık su olmuştu. Çabucak sikimi çıkararak amna gömdüm. Tiz bir çığlık attı ama elim hala ağzındaydı. Başladım pompalamaya. Ben siktikce kendini dahada geri bana vuruyordu. Sonra kolundan tutarak koltuğa çektim ve ben oturduğumda kucağıma zıplayarak sikimin üzerinde hoplamaya başladı. Bende boş durmuyor, göt deliğini okşuyor, memelerini emiyordum. Çok güzel bir hissti. Nasıl kendimizden geçtikse annem odadan çıkmış ve duymamdık ve başı ucumuzda çırılçıplak bizi seyrediyordu. Birden başımı geri yasladığımda annemin amını kurcalarken gördüm ve yüreğime iniyordu az daha. Bir suçluluk vardı sanki. Anneme ihanet suçluluğu. Ve birden annem ablamın arkasına geçerek göt deliğini yalamaya başladığında ablam “ne bu, kim, ne, ne yapıyorsun” falan demeden annemi gördü. Ilk önce ani refleks gibi saklanmaya çalıştı ama iş-işten getmişti. Sikişirken annem görmüştü ve çırılçıplak şekilde annemde ablamın götünü yalamaya çalışmıştı. Ablam korkuyordu ama annem hiç istifini bozmadan sikimi ağzına alarak yaladı ve üzerine oturarak zıplamaya başladı. Ablamda bize bakıyordu garip-garip. Annemde “ne duruyorsun hadi götümle ilgilen” dedi ablama. Ablamda sanki önceden yapıyormuş gibide uzandı öpmek için. Dilini uzadarak yalamaya başladı ve bir an kendine geldi ve “anne sen ne yapıyorsun böyle” dedi. Annemde “az konuş yala götümü” diyerek tokatı patlattı. Ablamda annemin götünü bir güzel yalamaya koyuldu. Annem orgazm olduktan sonra “hadi odaya gidin babanız görmesin yarın konuşuruz” diyerek banyoya gitti. Bende ablamla odaya girdik ve olanları söyledim. Ablam ında hoşuna gitti bu fikir ve sabaha kadar sikiştik ablamla. Sabah kalktığımda babam yoktu ve annem bulaşık yıkarken arkasından yanaşarak sikimi götüne sokarak “günaydın tatlım” diyerek öptüm. Oda öpücükle karşılık verdi. Biraz sonra ablam çırılçıplak yanımıza geldi ve annem ablamı yere yatırarak amını götünü yalamaya başladı. Ilişkimiz üçlü olmuştu artık ve tek engel babamdı.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Efe İle Nilin Hikayesi..17

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Efe İle Nilin Hikayesi..17
Mert biraz rahatlamış, fakat hala biraz ürkek, kocamın göstereceği tepk**en çekinerek yaklaştı, yaklaştı. Yatağın yanına, benden tarafa kadar geldi. Efe arkamda dirseğine dayanmış, yan yatar vaziyette onu izliyordu. Sanırım biraz ortamı rahatlatmak, oğlanın gerginliğini almak, biraz da kendi merakını gidermek için gülümseyerek.

“Nil? Mert’e ne anlatıp duruyordun bakalım benimle ilgili?”

Dayanamadım, kocamın sorusuna güldüm. Elimi yana, kocamın kasıklarına uzattım. Kocamın bacaklarının arasında iyice kendi haline dalmış, iyice küçülmüş pipisine elimi atıp çekiştirdim,

“Bizi anlattım biraz aşkım… Senin küçük pipini… Seks hayatımızı… Beni mutlu etmek için nelere katlandığını… Her şeyi…”

Yatağın yanında dikilip duran ve parmaklarımın arasında bir görünüp bir kaybolan kocamın pipisini ilgiyle izleyen Mert’e döndüm. Tepeden tırnağa beğeniyle, gülümseyerek, adeta aşkla, yanıbaşımda duran kaslı bedene baktım. Oğlanın eli hala elindeki havluyu önüne tutuyor, kasıklarını kapatmaya çalışıyordu.

“Mert… Çek şunu allah aşkına…” dedim gülerek… “Kocam da görsün senin güzel sikini…” Elimi uzatıp Mert’in sikini örten küçük yüz havlusunu tutup çektim bir anda, karşıya fırlattım.

Mert’in hafif kıvrık, ortamın kışkırtıcı absürdlüğünden olsa gerek dimdik, taş gibi olmuş ve göbek deliğine doğru dikilmiş kalın erkeklik organı tüm güzelliğiyle meydana çıkmıştı. Damarlı pembecik gövdesi, morumsu şapkası, alttan sarkan koç yumurtası iriliğindeki taşakları…

Yutkunarak elimi o güzel alete uzattım. İnce uzun parmaklarım heyecandan titriyordu. Değerli bir mücevheri tutar gibi parmaklarımın arasında tutup, elimdeki güzelliği kocama da gösterdim.

“Efe… Baksana aşkım, ne kadar güzel, değil mi?”

Kocam da hemen arkamda kolunu çıplak belime koymuş, parlayan gözlerle elimdeki erkeklik organını inceliyordu. Mert inleyerek elimi tuttu engel olmak istercesine,

“Yaa… Yapmayın. Utanıyorum.” dedi.

“Geceyarısı bu eve girdiğinden beri utanmadan siktin beni ama… Çatır çatır hem de… Şimdi mi utanıyorsun aşkım?”

“Ne bileyim Nil… Karı koca, ikiniz birden sikimi inceliyorsunuz. Hem ben de geç kalıyorum, işe gitmem lazım…” Avucumdaki aleti tutup sıktım parmaklarımın arasında, gitmesini istemiyordum.

“Yoo… Bırakmam seni… Lütfen, gitme bugün… Beni bırakma…” diye ağlamaklı bir sesle adeta yalvardım. Kocam arkamdan boynumu öperek,

“Aşkım, çocuk işe gidecek. Bırak, akşam yine gelir, seni mutlu güvenilir bahis şirketleri eder. Çayı demledim ben… Şöyle güzel bir kahvaltı yapsın, gücünü toplasın.” diye beni ikna etmeye çalıştı.

“Tamam…” dedim dudaklarımı büzerek… “Ama beni bir kere becermeden bırakmam. Senin yanında siksin beni kocacım… Öyle gitsin işe…”

“Tamam karıcım… Hadi Mert… Karımın gönlünü yapıver. Bir posta daha atıver karıma… Hem ben de göreyim nasıl siktiğini… Bakalım karımın anlattığı kadar becerikli misin, göreyim.”

“Tamam abi…” dedi Mert şaşkın şaşkın… Yatağa, yanıma süzülüverdi. Kollarımın arasına alıp sımsıkı sarıldım. Öpüşmeye başladık. Sanki bütün gece benimle sevişen, yorulan o değilmiş gibi siki taş gibi batıyordu çıplak bedenime… Her istediğim anda hazır ve nazırdı oğlanın erkekliği…

Kocam bir süre yanımızda bizi izledi. Eli sikinde, gözü bizim üstümüzde otuzbir çekiyordu. Kocamın yanıbaşımızda bizi izlemesi de ayrı bir zevk katıyordu olaya… Kendimi daha bir seksi, daha bir şehvetli hissediyor, oğlanın tepesine çıkıyor, adeta üstüne saldırıyordum. Sonunda dayanamadım, sırtüstü yatarken bacaklarımı aralayıp,

“Hadi sik artık Mert… Sırılsıklam oldum. Gir içime…” diye inledim.

Mert’in harika sikinin başı am dudaklarımı zorlamaya başladı. Dudaklarımı ısırarak zevk ve heyecanla, biraz hafif gerilmenin verdiği acıyla girişini kolaylaştırmaya çalışıyordum ki, kocam sertleşmiş pipisini ağzıma dayayıverdi

“Aşkım, benim sikimi de ağzına alsana… İki yarak birden ye…”

“Defol git pezevenk…” diye ani bir öfke patlamasıyla bağırıverdim. Beynim dönmüştü. Tam Mert’in erkekliğinin zevkine varmaya, içime almaya çalışırken kocamın karikatür gibi penisini ağzıma dayaması sinirlerimi bozmuştu.

“Çek şu bamyanı gözümün önünden… Yarak değil bunun adı… Pipi… Anlıyor musun? Pi-pi… Siktir git, şu konsolun önünde diz çöküp bizi seyret… Bak bakalım gerçek erkek nasıl oluyormuş? Gerçek erkek nasıl kadın sikermiş izle… Defol… Pipini de al, boynuzlarını da al, çök şuraya… İster pipinle oyna, ister boynuzlarını parlat… Ama sesini çıkarayım deme ibne herif…”

O sinir ve öfkeyle nasıl söyleyebilmiştim bunları, hala aklım almıyor. Ama kocam kalktı, benim söylediklerimi harfiyen yerine getirdi. Bir köpek gibi yatağın yanındaki konsolun önünde dizlerinin üstüne çöküp başı yana eğik, küskün bakışlarla bizi izlemeye başladı.

Mert bacaklarımın arasında donmuş gibi, şaşırıp kalmıştı benim parlamama… youwin Hayretle açılan gözlerle bir diz çökmüş sümsük kocama baktı, bir bana…

“Hadi canım… Sen devam et… Sik beni… Merak etme, kocam böyle davranmamdan zevk alıyor. Öyle değil mi boynuzlu pezevenk? Söylesene… Cevap ver bana…”

“Evet karıcığım…” diye fısıldadı kocam… Öyle boynu bükük, mazlum bir köpek yavrusu gibi duruyordu ki diz çöktüğü yerde… Eli pipisindeydi. Oynayıp duruyordu.

“Hadi Mert… Durmasana… Sok amcığıma şunu… Amım bayram yapsın.”

Az sonra içimde gidip gelmeye başlamıştı Mert… Kalın erkekliği yara yara gidip geliyordu içimde… Bacaklarımı beline, kollarımı boynuna doladım. Nefesim kesiliyordu koca yarak içime girip çıktıkça… Ağzımı açıp soluk almaya çalışıyordum. Zevkten başım dönüyordu.

“Ohhh… Çok güzel… Harika… Görüyor musun pezevenk…? Nasıl sikiyor karını? Nasıl pompalıyor beni… Ohhh… Devam et aşkımm… Hızlı… Daha hızlı… Pompala beni… Ooohhh…”

Artık inlemeyi bırakmış feryat ediyordum. Sikinin başı diplerime, rahmime vuruyordu. Kendimden geçmiştim adeta… Durmadan orgazm oluyordum. Sikini kökledikçe zevk sularım fışkırır gibi akıyordu içimden… Taşakları da ıslak kasıklarıma şaplata şaplata vuruyor, ayrı zevk veriyordu.

İçimden çıktı bir anda… Yatağa devrilirken beni de üstüne çekti. Amımdan çıkmadan pozisyon değiştirmişti aygır… Şimdi ben üstteydim. Oturup kalkmaya başladım. Çılgın gibi zıplıyordum yarağının üstünde… Nefes nefeseydik. Soluklarımız birbirine karışıyor, dudaklarını kemiriyordum oğlanın…

“Geliyorumm…” diye inledi.

“Gel canım… Boşal… Amcığıma boşal… Ohhh… Sula beni… İçimi sula aşkımm… Erkeğim… Ooohhh…”

Belimi tutup sabitledi, alttan alttan sikini sokup çıkarıyordu deli gibi… Artık sesimi bile çıkaramaz olmuştum. Gözlerim kaymış, zevkten gebermek üzereydim. İçimde sıcak döllerini hissettim. Son kez ben de onunla beraber boşaldım. Spermlerini içime döken Mert de yavaşladı, yavaşladı, sonunda altımda hareketsiz kaldı. Sikinin kasılmalarını hissediyordum içimde…

Yavaşça yumuşamaya yüz tutan canavarını çıkardı amımdan… Döllerinin süzüldüğünü, bacaklarımdan yatağa aktığını hissediyordum. Yanına devrildim. Sırtüstü yatıyor, elimle hırpalanmış memelerimi, amımı okşayarak rahatlatmaya çalışıyordum. Nefes nefeseydim.

Mert kalktı, tekrar duşa gitti. Öyle, sikini sallaya sallaya, çırılçıplak… Kocama baktım, diz çöktüğü yerde boşalmıştı o da… Elindeki spermlerini mendile yowin giriş silmeye çalışıyordu.

“Nasıldı kocacım? Harikaydı değil mi? Nasıl da sikti karını… Offf… Bitirdi beni resmen… Geceden beri kaç defa boşaldım bilmiyorum.”

Yanıma geldi dizlerinin üstünde emekleyerek… Benim elimi çekip dudaklarını amıma yapıştırdı, yalamaya başladı.

“Harikaydınız karıcım… İkiniz de muhteşemdiniz. Ben bile sizi seyrederken kendimden geçtim. Beni de boşalttınız kendinizle beraber…”

“Off… Hadi aşkım, sen kahvaltı masasını hazırla, biz duşumuzu alıp geliriz yanına…” dedim.

Ben de çırılçıplak kalkıp banyoya gittim. Mert duşun altındaydı. Duşakabini açıp ılık suyun altına girdim. Erkeğime sarıldım. Köpüklü bedenini okşadım kaygan kaygan… O da duş şampuanını bolca döküp beni köpükledi, her yerimi köpüklerle sardı. Sarıldık, öpüştük. Tepemizden yağan ılık suyun altında, yağmurun altında sevişir gibiydik.

Bornozlarımızı giyip mutfağa gittiğimizde kocam her şeyi hazırlamıştı. Masanın üstünde simitler, börekler, çaylar, bir sürü kahvaltılık yiyecek… Mert hemen masaya oturup atıştırmaya başladı. Şımarık bir tavırla kucağına oturup elimle beslemeye başladım erkeğimi…

Kocam oturmadan bize hizmet ediyordu. Çaylar boşaldıkça dolduruyor, ekmek kızartma makinesinde kızarttığı ekmeklerin üzerine yağ, bal sürüp önümüze koyuyordu. Krallara layık bir kahvaltı yaptık güle oynaya…

Kocam yöneticiyle karşılaşmasını, gece sabaha kadar gürültü yaptığımızdan şikayetçi olduğunu anlattı. Kocamın evde olmadığını anlayınca nasıl şaşırdığını söylerken kahkahalar atıyordu. Mert’in boğazına sarıldım şakacıktan,

“Hep bu aygırın kabahati kocacım…” dedim. “O kadar yalvardım yavaş sik komşular duyacak diye… Aldırmadı bile… Karını bağırttıra bağırttıra sikti bu azgın köpek…”

Kahvaltı bitince Mert’i yolcu ettik. İşyerine telefon açıp hasta olduğumu, gelemeyeceğimi söyledim. Kocamla beraber yatak odasının yolunu tuttuk. Yorgun argın yatağa girdim. Kocam da yanıma yattı.

“Seni bıraktığımda holde vibratörü sokuyordun amına… Ne zaman gittin de buldun oğlanı, kendini siktirdin?” dedi.

“Sorma…” dedim. “Öyle azmıştım ki… Kafaya koymuştum, ille de sevişecektim birini bulup… Hazırlanıp süslendim, püslendim, seksi bir şeyler geçirdim üstüme… Dışarı çıkmak için asansörün kapısını açtığımda asansörün kapısında karşılaştık. Bir iki selam faslı, sonra nasıl olduğunu ben de anlayamadım, bir baktım evden içeri girmişiz, öpüşüyoruz.

Meğer ben ona baygın baygın bakarken, o da beni becermenin planlarını kuruyormuş piç… Ama iyi oldu kocacım… Çok güzel bir gece geçirdim. Mert de güzel geçirdi karına… İyice doyurdu beni… Öyle yorgunum ki şu anda… Sen de uykusuzsun zaten… Bırak da uyuyalım.”

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

ÜVEY KIZIMLA 1

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ass

ÜVEY KIZIMLA 1
Kırksekiz yaşındayım , Bir firmada orta düzey yönetici olarak görev yapıyorum iki yıl önce yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum . 9 yıl önce ikinci eşimle evlendim. Ankara’da yaşıyoruz. Eşimin Evlendiğimizde lise 1 e giden kızı üniversiteyi bitirip izmir ege unv de master a başlayacağı belli olduğunda ailece çok sevindik. Üvey kızım 23 yaşında 1.65 boyunda oldukça bakımlı ve alımlı bir kızdır. Sonuçta 9 yıldır evli olmamıza rağmen bizimle yaşayan kızının unv u Ankara da bizimle okuması nedeniyle eşimle istediğimiz gibi bir ev düzenimiz yoktu ve kız gittikten sonra çok daha rahat olacaktık.
Kayıt ve kalacak yer ayarlamak için plan yapıldı hafta içi gidilmesi gerektiği için eşimin izin alması gerekiyordu ama işyerinde yoğunluk nedeniyle izin alamayınca hep beraber gitme planı değişti. . Ben kızla birlikte hafta içi arabama atlayıp gidecek kayıt ve ev kiralama işini eşya işlerini halledecektik eşimde Cuma akşamı uçakla izmire gelecek ve biz eşimle cumartesi günü foça kaçamağı yapacak ve Pazar akşamı da kızı bırakıp Ankara’ya dönecektik.
Salı günü öğleden sonra yola çıkıp geç saatte internetten rezarvasyonu yaptığımız otele yerleştik. Ayrı odalarda kalıyorduk. Sabah Kahvaltıdan sonra Buca ya gidip okul kayıt işini çabucak bitirip internetten ev aramaya başladık. Bütçeyi aşmayacak 1+1 evlerden gözümüze kestirdiğimiz okula yakın üç yer belirleyip telefonla görüştük öğleden sonrada evlere bakmaya başladık. Ve sonuçta hem bütçeye uygun hem okula yakın hem de şirin mi şirin bir stüdyo daire de karar kıldık kontrat ı imzaladık ve ertesi gün eşya işlerini halletmeye karar verdik. Akşam yemekten sonra bunu kutlamamız lazım dedi üvey kızım. yoooo dedim kutlama falan yok daha, eşya işini de halledelim öyle bakarız. Alsancak ta otele vardığımızda hem sabah erken kalkmanın uykusuzluğu hemde butun gün dolaşıp ev bulma telaşının yorgunluğu odalarımıza çekildik ve erkenden uyuduk.

Perşembe günü gereken buzdolabı, çamaşır makinası, köşe koltuk, dolap, tek kişilik yatak baza vs yi halledip eve götürdük ve bagajdaki şahsi eşyalarını da yerleştirdik. Akşam olmuştu. ADIM HIDIR ELİMDEN GELEN BUDUR GERİSİNİ ANNENLE HALLEDERSİN benden paso dedim. Yooo dedi söz verdin kutlama yapacağız. Buca da güzel bir restauranta girdik ben iki duble rakı o ise iki bardak şarap içti ilerleyen saatlerde sohbet koyulaştı
‘’Eh artık benden kurtuluyorsunuz rahat rahat yiyişirsiniz annemle’’ dediğinde iki bardak şarabın etkisi belli olmaya başlamıştı. Saçmalama lütfen dediğimde ‘’hadi hadi Sesinizi duymayayım diye o kadar uğraşıyordunuz annemle, ama yatak odasından gelen sesleri hep duydum ben’’. Birden kahkaha atıp ‘’hatta ötesinde ben evde yokken laptop kamerasıyla annemle çektiğiniz sevişme sahnelerini de izledim’’ deyince kıpkırmızı oldum ve garsona bir duble daha rakı lütfen diye seslenip konuyu değiştirmeye çalışsam da alkolün etkisi ile kızı engellemek mümkün olmuyordu . Allahdan sesini yükseltmeden konuşuyor çevreye rezil olmuyorduk. Saat 11 gibi dışarı çıktık, hadi cila yapalım bi bara gidelim diye tutturdu . Tamam dedim ama uslu duracaksın ve sadece birer bira.
Bara girdiğimizde yüksek sesli müzik ve karanlıkta yanan sönen ışıklar üçüncü dubleyi içmiş olan bende kötü etki yaptı ve bira bittiği gibi hadi gidiyoruz dedim. Dışarı çıktığımızda bu alkolle araba kullanamam taksi çağırıp otele geçelim dediğimde ne oteli benim evim türkçe bahis var artık, orada kalırız hem dünyanın yolu Alsancak. Kabul ettim zaten yakın olan eve doğru yürümeye başladık sigara almak için büfeye yöneldiğimde ‘’bira da al bira da bu gece kopmak istiyorum’’ dedi ve biz 4 tane daha bira alıp üvey kızımın evine girdik .
Banyoya girip yüzümü yıkadım salona geçtiğimde bizimki birayı açmış üzerindeki elbiseleri çıkarmış uzun bir tsortle oturuyordu ‘’açtım biraları ben’’ dediğinde şaşkın halde karşısındaki tekli koltuğa oturmuştum. Birden bire Kızdın mı bana dedi . Yo dedim niye kızayım ama şaşırdım doğrusu biz seninle abi kardeştik yedi yıldır sen neler anlattın bu akşam dedim. Yemişim abi kardeşini ya dedi anamı sikiyon işte var mı ötesi. Bak siz evlendiğinizde ben genç kızdım, elbet rahip değilsin annem de rahibe, ama ben de çocuk değildim . Seninle bunları rahat rahat konuşuyorsam sana olan güvenimdendir . Bana asla yan gözle bakmadın her zaman beni kolladın gözettin yani sen adamın dibisin dedi. Ama laf aramızda annemlede iyi yiyişiyorusunuz yaaa. Valla profesyonel pornoculara taş çıkarıyorsunuz. Videoları bilmeyen biri seyretse pro bunlar der herşey var yani , Aletinde muhteşem sahi kaç santim o öyle kocaman ? bir yandan alkolün etkisi bir yandan kızın rahatlığı ‘’sen ne demek istiyorsun yani’’ dedim neyi amaçlıyorsun. ?
Eğleniyoruz şurada yaaa ne bozuk atıyorsun seni yatağa atacak zorla sikecek halim yok ya . Kafam bi milyon olmuş yıllardır konuşamadığım şeyler konuşuyorum işte ne olacak ki. Dedi ve sinirli bir şekilde ne yani güzel bi kadın değil miyim ben çekici değil miyim . Göğüslerim mi küçük bacaklarım mı çarpık? Nerden çıkarıyorsun bunları yapma, tabi güzel alımlı birisin dediğimde tşörtü sıyırıp muhteşem göğüslerini göstererek sahi güzel mi memelerim deyince; güzel ne demek muhteşem bunlar dedim. İş artık iyice çığrından çıkıyordu ayağa kalkıp arkasını dönüp peki ya kalçalarım ? siyah tanganın içinde muhteşem duruyorlardı . nefesimin kesildiğini hissettim . Yapma azdırıyorsun beni dediğimde kahkaha atıp bana doğru yürümeye çalıştı alkolün etkisi ile sendeler gibi olunca ayağa kalkıp tuttum kollarımın arasına bıraktı kendini tekrar koltuğa oturduğumda kucağımdaydı . koltuğun yanından bacaklarını sallayıp boynuma sarıldığında aletimin sertleştiğini hissettim. Oda hissetmiş olmalı ki ooo uyanmış birileri deyip eli ile dokundu. Sen böyle rahat değilsin dur pantalonunu çıkartayım dedi koltuğun dibine oturup fermuarı açtı kemeri gevşetti hadi çıkar şunları görmek istiyorum kocaman aletini dedi.
Gömlek atlet derken bokser ile kalmıştım muz soyar gibi soyuyordu beni oturduğum yerde . bokser a uzandığında ellerini tuttum – emin misin ? diye sordum . yüzünde şehvetli bir ifade ile
-merak etme tahmin ettiğin yere gitmeyecek ama yaşamadığın şeyler yaşatacağım sana bırak kendini dediğinde ellerimi bıraktım . bokserı ayak bileklerime kadar indirirken gözlerini aletimden hiç ayırmıyor video da göründüğünden bile muhteşem bu diyordu. Ellerinin arasına aldı ‘’kocaman bu iki elime bile sığmıyor annem çok şanslıymış’’ dedi. Sonra yüzüme bakıp ben hala bakireyim ve bakireliğimi kocama saklamaya kararlıyım ama bu cinsellik olmayacak dokunmayacağım zevk almayacağım vermeyeceğim anlamına gelmez kendini bana bırak ve nolur beni asla zorlama bir şeye. Tamam diyebildim sadece . diliyle yalamaya başladı her tarafını poker oyna yalıyordu sonra kafasına öpücükler kondurmaya başladı . Kafasını ağzına aldığında dili durmuyor her tarafını yalıyordu. Eliyle git gel yaparken sadece kafasını alıyordu ağzına ve ağzının sıcaklığı dilinin ıslaklığını hissediyordum.
Koltuğun önünde diz çökmüş yalamaya devam ediyordu artık sadece kafasını değil alabildiği kadarını alıyor sikimi sırılsıklam yapıp eliyle inanılmaz keyif yaşatıyordu bana . sonra birden ayağa kalktı üzerindeki uzun tişörtü çıkardı tangasını indirip -in yere ve uzan dedi,dediğini başımın altına koltuğun kucuk yastığını koydu . Gözlerimi bu muhteşem vücuttan alamıyordum. Hadi kapat gözlerini dedi. Yere uzandığımda o ayakta ikimizde çırılçıplaktık. Gözlerini kapa dedi dediğini yaptım bir süre hiçbir şey olmadan bekledim, önce burnuma sonra ağzıma bir şeyler değidiğin de amını suratıma dayadığını anladım. İki eliyle başımı tutuyor zaman zaman kendini kaldırıyor zaman zaman nefessiz bırakırcasına amını ağzıma dayıyordu. Amı öylesine ıslanmıştık ki resmen sıvılar akıyordu. Dilimle yalıyordum daracık amcığını. Evvet evet yala amımı öp ısır onu diyerek iyice kudurtuyordu beni. Sonra altmış dokuz pozisyonuna döndü ben muhteşem amını ve kalçalarını yalarken o sikimi alabildiği kadar ağzına alıyor bazende resmen böğürüyordu. Ellerinin arasına aldığı sikimi bir aşşağı bir yukarı sıvazlıyor arasıra da kafasını ağzına alıp ıslatıyor ve o ıslaklığı da yayıyordu her yerine . Çok uzun süre dayanamayacaktım yavaş ol boşaltacaksın beni dedim kasma kendini boşal bana bırak herşeyi dedi ellerini çekti ve onu ağzına alıp hırsla git gel yapmaya başladığında dayanamadım ve boşalmaya başladım ağzından çıkarmıyordu sikimi.yeryüzü titriyormuşcasına zangırdıryordu tüm bedenim. Tüm spermlerim ağzında üzerimden kalktı gögüslerimin üstüne boşalttı ağzındakileri ve diliyle yalamaya başladı. Diliyle onları gezdiriyor göğsümün her tarafına yayıyor bazen bir kısmını ağzına tekrar alıyordu. Seyretmek delirtiyordu beni. ,Ne kadar çok boşaldın öyle dedi. sikmedin mi sen annemi uzun zamandır çok birikmiş dediğinde yooo o kadar azdırdın ki beni iliğimde kemiğimde ne varsa boşalttın dedim . gülümsedi. ,Sikin muhteşem evlenip şu bekaretten kurtulayım ilk fırsatta sana siktireceğim bu amı ama şimdi olmaz .
Kalk bakalım doğru banyoya temizlik vakti dediğimde oooo dedi bu kadar çabuk biteceğini sanıyorsan yanılıyorsun tamam orada devam ederiz . .Banyoya beraber girdik küçük bir duşa kabinde yıkanmaya başladık bi ara , eğilsene biraz, sana işemek istiyorum dediğinde şaşırdım ama dediğini de yaptım. Yavaş yavaş işemeye başladı. -burada rahat olmayacak havluyu ser yere uzan deyip duşa kabinden çıktık yere uzandım o ayakta üstüme işemeye başladı. Göğsümden kasıklarıma doğru inerek işiyor eliyle amının dudaklarını açarak istediği yere işemeye çalışıyordu. sikime değen sıcaklık tekrar sertleşmeme neden olmaya başladı. İçilen biraların etkisi ile o kadar uzun süre işiyordu ki bi an hiç bitmeyecek sandım. Üzerime uzandı vücudunu vücudumda kaydırıyor her yere dokunmaya çalışıyordu. Bi ara bir bacağımı iki bacağı arasında alıp amını süretmeye başladı. Amını her yerime sürtüyor bazende -hissediyormusun ıslaklığını sıcaklığını diye soruyordu. Amı değdiği yer her yer yakıyordu sanki. Şimdi seni arkamda istiyorum ama lütfen canımı yakma, acele etme çok büyük bets10 sikin , canımın yanmasını istemiyorum lütfen dediğinde sikim taş gibi olmuştu.
Kucağıma aldım yatak odasına götürdüm, yatağın köşesinde sırt üstü yatırdım bacaklarını kaldırabildiğim kadar yukarı kaldırdığımda iki deliği de tabak gibi açılmıştı önümde . Her ikisini de yalama başladım. Küçük deliğini yalarken inlemeleri artmaya başladı ,EVVET EVVET YALA ONLARI, PARMAKLA GÖTÜMÜ sesi iyice histeriklemeye başlamış titreye titreye konuşuyordu. Amını yalarken parmağımı daracık göt deliğine sokmaya başladım. Gerçekten çok dardı. Bunu daha önce denedin mi sen dediğimde evet 4-5 defa yaptım ama hiç biri senin sikin kadar buyuk değildi korkuyorum acıtma canımı . bir yandan amını yalıyor bir yandan da ikinci parmakla genişletmeye çalışıyordum göt deliğini. Parmağımla amından süzülen sıvıları alıyor göt deliğini kayganlaştırmaya çalışıyordum. İki parmağım rahat rahat girip çıkmaya başladığında ayağa kalkıp amından aldığım sıvılarla sikimi sıvazladım ve kafasını dayadım. Elleriyle parçalar gibi sarıldığı yastığı ağzına götürüp ne olur yavaş ol canımı acıtma diyordu. Yavaş yavaş ilerliyordum ama canının acıdığı belliydi daha yarısı girmemişti. -Dur ne olur dur krem sürmemiz lazım bekle deyip ayağa kalktı banyoya gidip bebe yağını alıp geldi . sikime sürdü ve parmaklarıyla götünü yağladı . Tekrar yatağın köşesine sırt üstü uzandı ve bacaklarını çekebildiği kadar çekip amını götünü tabak gibi açtı önümde. Sikimi dayadığımda daha rahat kaymaya başladı canı yanmasın diye milim milim sokuyordum . Sikimin kafası girdiğinde müthiş bir ohhh sesi çıkardı . artık daha kolay girecekti ve ben daracık deliğini çok daha iyi hissetmeye başladım . 19 cm lik aletimin daha yarısı girmemişti çıkardım bebe yağını elime alıp sikime sürdüm parmaklarımla götünü daha kaygan hale getirdim ve tekrar sokmaya başladım şimdi çok daha rahat giriyor canı yanmıyordu. Git gellerim arrtıkça altımda inliyor SOK SOK,HEPSİNİ İÇİMDE HİSSETMEK İSTİYORUM SOK DİYORDU. Artık tümünü sokmuştum içine ve hızlanmaya başladım. Tekrar çıkardım sikimi bir daha yağladım birden yataktan kalkıp yatağın köşesinde domaldı böylede sik beni dedi. artık hem girmesi daha kolaydı hemde çok daha kaygan hale geldiği için rahat gidip geliyordum . iyice hızlanmıştım taşaklarım bakire amına vurdukça -sok sok daha hızlı daha hızlı diyor daha da azmama neden oluyordu. -Yüzüme boşal dedi birden spermlerini yalat bana ,Yooo dedim bu defa benim istediğim gibi olacak . Boşalacağıma yakın içinden çıktım uzan sırtüstü yatağa dedim Bacaklarını yapıştırıp araya yerleştirdim sikimi amına sürtmeye başladım – ne olur amıma sokma dedi, hayır sokmayacağım ama onun üstüne boşalacağım . sürttükçe deliriyordu her tarafı yağ ter nedeniyle sırılsıklam kaygan olmuştu elimle amına doğru fışkırmaya başladım. Her damla amının etrafına saçılıyordu. Parmaklarıyla spermleriyle oynuyor parmak ucuna aldığı spermleri ağzına götürüp diliyle yalıyor parmağında sperm kalmayınca tekrar alıyor devam ediyordu. külçe gibi yığılıp kalmıştık
Ertesi sabah uyandığımızda sanki dün gece hiç yaşanmamış gibi hayatımıza devam ettik. Akşam eşimi havaalanından aldık kızımızın evini düzenledik ve planladığımız gibi foça kaçamağından sonra ankaraya döndük. Aradan 1 buçuk yıl geçti ve kızımız aynı ünversitede doktora eğitimini yapan genç biri ile evlendi. Düğün gecesi kızımız elimi öpüp bana sarıldığında kulağıma eğilip sana verd,ğim sözü unuttuğumu sanma en kısa zamanda bu defa amımı sikeceksin diye fısıldadığında anında sertleştim. Bir sonraki yazımda bunu paylaşacağım burada …

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Oğlum Yapma Lütfen…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Oğlum Yapma Lütfen…
Merrhaaba,Adım ayşe (gerçek ismim değil) 34 yaşıında 168 boyunda 65 kg da biir kadınım. Oğlumla aramda geçen ilişkiyi anlatacagım. Hala hatırladıkça kötü oluyorum üzülüyorum amma bunu yaşadım ve hayatımda hiçç almadığım kaddar zevk aldıım.16 yaşıında abimin arkadaşı olan biirine kaçtım. İkinci eşiydim. Zengindi,yakışıklıydı herşeyim vardı mutluydum, 17 yaşımda oğlum doğdu. Adı emre (gerçek ismi). Ondan sonra 2 çocuğum daha oldu. Hayatım güzeldi ekonomik durumumuz cok iyidi kocam muteahitti ilk eşinin beenden haberi yoktu yıllarcada olmadı. Bu şekilde mutlu yaşarken kocamın işleri bozulmaya başladı. Yurt dışında dolandırıldı varımız yoğumuz elimizden gitti. Kendi üzerindekiler yetmedi beenimkileride beenii ikna edip geri alıcam diyerek elimden aldı. Zenginlik bitmiş 3 cocukla 33 yaşımda ortada kalmıştım.Kocamla bu yuzden kavga ettim bizi bu hale koyması ve ilgisizliği mahvediyordu beenii o büyük kavgadan sonra gitti öldümü k aldıımı bilmiyorum ilk eşinide aramıyormuş yıllardır…Been biir evde cocuk bakıcısı olarak cocuklarıma ve kendime bakıyorum. Oğlum emre ozaman 16 yaşıında yakışıklı biiraz kilolu biir cocuktu. Çok sessizdi bu ekonomik düşüşümüz ve babasının yaptıkları cok üzmüştü onu. Hiç konusmuyordu hepp bilgisayar basında idi. Bazen saatlerce bizzimle konusmadan onun basındaydı. Sık sık banyo oluyordu anlıyordum genç adamdı masturbasyon yapıcaktı hakkıydı.Aylar geçti memlekete gidip annemi babamı görmek istedim. Çocuklarımla gittik. Fazla kalmıyacaktık iznim azdı. İlk gün köyümü gezdim cocukluğumun geçtiği tarlayı, bahçeyi, ormanı oğlumla gezerken biir tarladan sulama tabancalarının altında ıslanmıştık biir gömlek altımdada biir etek vardı. Sırılsıklam olmuştum bacaklarım eteğe yapışmış belim – kollarımda gömleğe yapışmış sadece beyaz südyenim ortada duruyordu. Oğlum banaa bakıyordu oda ıslanmışdı. O an aklıma en ufak bi kötülük gelmedi. Eve gittik duş aldıık kurulandık.Ev küçüktü annemle babam odalarında beende cocuklarımla serin oluyor diye arada holde yer yatagında yattım. Oğlum yanımda diğer 2 cocugumda çekyatlara yattı. Uyumaya calısıyordum. Aklımda bu evde, bu köyde yaşadığım günler ve kocamı ilk görüşüm vardı bi türlü uykum gelmiyordu.Aradan 30 40 dk geçti, oğluma sırtım dönüktü. Elini kalçama koydu geri çekti. Önemsemedim uyuyor çarpmıştır dedim. Ama bunu 2 kere daha yaptı. Sonra kalçalarımda sert bişey hissettim. Çok sertti kalındı. Sonradan dank etti, Allahım oğlumun penisi kalçalarımdaydı!Ne yapıcagımı bilmiyordum. Elini kalçama koydu yavaşca sıktı, elini öne getirip vajinamın ust tarafına dokundu. Eli ordaydı biiraz basınç uyguluyordu dokunuyordu sadece. 2 yıldir hiçç biir erkekle olmamıştım konuşmamıştım bile. Eli hoşuma gidiyordu amma biirden kendime geldim ne yapıyordum o beenim oğlumdu. Öz be öz oğlumun penisi kalçalarımdaydı. Biirden kalkıp ne yapıyorsun sen demek istedim. Tam yapıcakken durdum. Düşündüm…16 yaşıındaydı hormonları tavan yapmıştı ve kendine en yakın bulduğu kadına dokunuyordu istiyordu. Biirşey yapmamaya karar verdim nasıl olsa dokunup uyuyacaktı. Been bunları düşünürken elini göğüslerime kaydırdı. cok hafif sıkıyordu. Uclarına dokunuyordu. Kalçamdaki penisini ise sürtüyordu arada ittiriyordu. Çok sertti, kalın olduğunu hissedebiliyordum. Biirden elini çekti ve sesler gelmeye başladı. Sanırım masturbasyon yapıyordu. Banyoya gitti geldi sonrada dokunmadan uyudu…Ertesi gün yüzüne bakamıyordum dün gece aklıma geliyordu. O ise hiçbiirşey yokmus gibi davranıyordu. Nede olsa been uyurken işini halletmişti. Bu gece köyde kalıcak bahis firmaları yarın dönücektik. Akşama kaddar nasıl davranacagımı oglumu bu halden nasıl kurtaracagımı düşündüm. Ama dün gece banaa dokunması ve kalçalarımda hissettiğim penisin banaa verdiği hazz beenii kahrediyordu. Nasıl olurda oğlumdan zevk alırdım.Bunları düşünürken akkşam oldu. Yine aynı şekilde yattık o beenim yanıma yattı. Arkamı döndüm uyuyor gibi yaptım. Dün gecekileri banaa tekrar yaparsa ne yapıcagımı düşünüyordumki çook geçmeden yine kalçama ufak ufak dokundu. Sonra penisini hissettim. Kalındı ve çook sertti. Elini yine vajinama getirdi. Hafifce bastırıyordu. Aman Allahım zevk alııyordum hoşuma gidiyordu. Yine kafamda kalk tokatı yapıştır gibi düşünceler donuyor amma kendimi engelliyordum. Dün geceki gibi değildi kalçama sert şekilde sürtüyordu. Elide vajinamın üstünde yukarı asagı kayıyordu. “ISLANMIŞTIM.” içiin içiin ağlıyordum, içimden yapma diye yalvarıyordum amma hala uyuyor numarası yapıyodum. Yine masturbasyon yaptı ve uyudu.Beense ağlıyordum….Ertesi gün İstanbula döndük. Been işe başladım onlarsa evdeydi yaz tatiliydi tüm gün evdelerdi. İşte tüm gün oğlumun banaa yaptıklarını düşünüyordum üzülüyordum. Ama özellikle ikinci gece banaa sürterken aldığım zevk ve ıslanmam aklıma gelince ağlıyordum. Olamazdı bu. 1 haftadan fazla oldu evde herşey normaldi oğlum normal davranıyordu. Ev çook sıcak oluyordu. Gece sadece külot ve tshirt ile yatıyordum. Zaten ev 1 oda 1 salon 1 mutfaktı. Onlar odada been salonda yatıyordum. Bu süre içiinde emre hepp bilgisayardaydı odaya kardeşlerini almıyordu. Sanırım porno izliyordu. Sık sık duş alııyordu.Gelişimizden 8 yada 9 gün sonraydı. Biir gece aniden uyandım. Biiri kilodumu aşağı indiriyordu. Aman Allahım emreydi bu. oda karanlıktı. amma gölgesini görebiliyordum. Kalkıp bağırmak istedim tokat atmak küfr etmek istedim. Ama yapamıyordum biirşey engelliyordu. Ona hayatı boyu zarar vermekten korkuyordum. Ve söylemeye utansamda evet nefsim istiyordu. 2 yıldır kimse olmamıştı sank içimde doldurulması gereken biir boşluk vardı…Tepki vermiyordum kilodumu indirdi. Öylece duruyordu. Bacaklarımı ayırdı, biirden kafasını eğip vajinamı yalamaya başladı. Aman Allahım irkildim. O anda aklımda binlerce şey geçiyordu. Biir tarafım kalk engel ol diğeri bırak oğlunu mutlu et sende kadınlığını hatırla diyordu. İkisi arasında boğuşurken oğlum vajinamı yavaşca yalııyordu. Aşağıda yukarı bazeende oval şekilde yavaşca yalııyordu. Islanmıştım, hayatımda ilk kez biiri vajinamı yalııyordu. Kocam olucak hayvan beencildi kendi işini bititiri uyurdu. İl kez bu zevki tadıyordum. Muhteşemdi. Islandığımı ve suyumun geldiğini hissediyordum. Uyuma rolüne devam ediyordum. Ama kafamda karar vermiştim. Yalamasına okşamasına öpmesine izin vericektim amma içime asla asla olmazdı. O beenim oğlumdu !!!Been bunları düşünürken göğüslerime çıktı eli hala vajinamı oksuyordu. Sessiz kalmamdan cesaret almış olucakki memelerimi emiyordu. diliyle meme uçlarıma vuruyordu. Muhteşem biirşeydi. 2 yıldır hiçç kimseyle olmamanın acizliği burda çıkıyordu. 1 saniye sonra kalkıcam diye kendimi kandırıyordum. Ama aldığım zevk beenii yenmişti.Memelerimi yalarken biirden vajinamda muhteşem biir acı hissettim. İçime girmişti. Aman Allahım oğlumun penisi içimdeydi. Baş kısmı girmişti sanırım. Çok amma çook kalındı. Babasınınkinden daha kalındı. Gözlerim kapalıydı banaa fıslıtıyla “Özür dilerim Anne” dedi ve varr gücüyle tamamını sokmaya çalıştı. Ama girmedi. Penisi çook kalındı ve sanki vajinamı yırtarak içeri girmeye calısıyordu. casino oyna Var gücüyle ittirmesine rağmen biir kısmı giriyordu. Okaddar acı çekiyordumki. Hem fiziksel hem ruhani açıdan. Oğlum beenii apaçık sikiyordu ! Tüm acıların yanında bu yaşıma kaddar almadığım derecede zevk alııyordum. İçimde gidip gelen iri biir penis memelerimi okşayan güçlü parmaklar ve meme uçlarıma yalıyan ıslak biir dil. Biir kadın daha ne isteyebilirdiki ?İçimde uzun süre kaldı, çook sert girip çıkıyordu canım çook yanıyordu amma dudaklarımı sıkmıştım. Ellerimi yumruk yapmış güç alııyor içimdeki acıyı dışa vurmuyordum. Uzun süre gidip geldi orgazm olmuştum hafif şekilde titriyordumki içimden çıktı ve göbeğime boşaldı. Sıcak spermleri hissediyordum karnımdan aşağı akıyordu. Üstümden kalktı biirşey ile göbeğimi defalarca sildi. Kiltoumu çekip t-shirtimi indirdi üstümüde örtmeyi unutmadı…O şok ile uyuya k aldıım. Uyandım ve hemen giyinip işe gittim. Bütün gün ağladım ne yaptım nasıl izin verdim diye kendime lanet okudum. Ama durup düşününce dün gece hayatımın sexini yaşadığımı anladım. Babasınınkinden büyük biir penisi vardı. İçimde dakikalarca kaldı. Babası 3 4 dakika kalııyorken o uzun süre gidip gelmişti. İlk defa vajinamı yalamıştı. Meme uçlarımı cok iyi yalııyordu. Bana muhteşem zevk veriyordu. Tüm bunları düşünürken elim vajinamda geziniyordu onu düşünüyordum. Yakışıklı, boyu posu yerinde, ve görmediğim amma hayal ettiğim koca biir penis. Ahhh evet biirdaha sok aslanımm diye düşünür masturbasyon yaparken kendime tokat attım. Ağlıyordum ne yapıyordum been nasıl biir anneydim. Öz oğlumla nasıl yatıp bundan zevk alır onu düşlerdim.Bu şekilde düşünerek akkşam oldu, adımlarım eve gitmek istemiyordu. Evde “o” vardı. Bana kadın olduğumu hatırlatan hayatımın orgazmını yaşatan “o”… Eve geldim yemek yaptım ortalıkta yoktu. Kardeşi yemeğe çağırdı gelmedi. Odadan cıkmıyordu. Beende o odaya girmedim. Gece oldu ve yatağıma yattım. Kapıyı kitledim. Yattım. Ama canım kapıyı kitlemek istemiyordu. Kalkıp açtım. Ve yine yattım.Onu bekliyordum…1 saaten fazla oldu, kapı aralandı gölgesi belli oluyordu. Yaklaştı örtüyü kaldırdı kilodumu indirdi. Ve dün geceki gibi vajinamı yalamaya başladı. Biir seçim yapmalıydım ya karşı koyucaktım konuşucaktım yada onun olucak sessizce yerime kalıp oğlumun işini bitirmesini bekliyecektim. Olmaz dedim tekrar yapamam bu günahı tekrar işliyemem. Kalkmayı düşündüm. Ama ! durdum. Bana dün gece nedne kalkmadın demezmiydi. Sen zevk almadıysan dün gece neden yaptırdın kendini demezmiydi. Ne derdim ona. Nasıl hayatımın sexini yaşattın banaa diyebilirdim. Sustum…Yalııyordu, muhteşem yalııyordu hemde. Dudaklarımı sıkmış ellerimi yumruk haline getirmiş ses cıkarmamk içiin tüm gücümü veriyordum. Yalamayı bitirdi, evet işte başlıyorduk been ellerimi sıkmış içime girmesini beklerken iki elimide tuttu yukarı kaldırdı ve omuzlarımın hizasına getirip açtı. Ve yavaşca içime girdi. Ellerimi sıkamıyordum ellerim onun avuclarındaydı. Ve kendimi tutamayıp inledim. Aldığım zevkin sesiydi bu. İlk “ah” ımdı bu…Dün geceki gibi değildi yavaş yavaş gidip geliyordu ve dün geceden daha fazla zevk veriyordu artıkk açık açık inliyordum. Dudaklarıma öpmek istedi. Sıktım izin vermedim. Been bunu yapınca biirden hızlıca içime girdi ve derince inledim dudaklarımı öptü. Ona karşı acizdim bileklerimdeki güç çekilmişti. Onundum artıkk istediğini yapıyordum. Öpüyordu dudaklarımı. Boyunu yalııyordu memelerimi yalııyordu. Muhteşemdi. Dünkindende çook zevk alııyordum. Testislerinin tenime vurduğunda çıkardığı ses slot oyna tüm odada yankılanıyordu ; “şak şak şak…”Uzun süre içimde sonundada tüm penisini biirden hızlıca içime sokup olabilidğince ittirdi ve içime boşaldı. O sıcak sıvıyı içimde hissediyordum. Ne kaddar güzeldi… Acizdim artıkk bileğimde güç yoktu, beynim aldığı zevk karşısında donmuştu. İçimden lütfen biirda lütfen biirdaha diye sayıklıyordum. Penisini içimden cıkardı 1 – 2 dakika yatakta oturdu. Been hala “uyuyordum.” Ve yine geldi bacaklarımı ayırdı yavaşca girdi ve hala semsertti. Sanki 2 dakika önnce içime boşalan o değilmiş gibi aleti semsertti. Gidip geliyordu dudaklarımı öpüyor memelerimle oynuyordu. Been elimde olmadan sesler cıkarıyordum. Gözümü araladım ona bakıyordum testislerinin tenime vurdğunda çıakrdığı sesleri duyuluyordu. Gözleri kapalıydı belliki çook zevk alııyordu. İçimde çook uzun süre kaldı. Ara ara duraklayıp vucudumu opup yalııyor sonra tekrar devam ediyordu en sonunda sert biir şekilde içime tekrar boşaldı. Dün geceki gibi herhangi biir temizleme yada kilodumu çekmeden içimden çıkıp direk odaya geçti…Ağlıyordum, oğlumun banaa yaptıklarına değil bundan aldığım zevk içiin ağlıyordum. Kelimeler yetmiyor okaddar zevk alııyordumki o içimdeyken tüm aklım gidiyordu tüm fiziki-akli gücüm gidiyordu.Uyudum, sabah duş alıp işe gittim.Uzun süre geceleri gelmedi, ev içiinde yabancı gibi olmuştuk beenimle konuşmuyor bakmıyordu. Çok üzgündüm. Bu şekilde uzun süre geçti okullar açıldı. Son yılsi üniversiteye hazırlanıyordu. Bu geçen süre içiinde yaşadıklarımız her gün aklımdaydı, duşta onu düşünerek masturbasyon yapıyordum, onu düşünerek kendimi oksuyordum herdefasında pişman olup biirdaha yapmıyacagım diye yemin ediyor amma bozuyordum.Aralığın 3 ü idi küçük oğlumun doğum günü pasta aldıık kutladık. Herrkez mutluydu o da mutluydu ailecek mutluyduk…O gece sıradan biir geceydi zaten son geceden sonra hiçç gelmemişti yanlış olduğunu anlamıştı. Ama o gece kapım aralandı. Yanıma geldi örtümü kaldırdı. Pijamamı indirirken kalktım. İrkildi, bu gecede sessizce işini bitirmeyi düşünüyordu korktuğu her halinden belliydi. Yanıma otur dedim oturdu yüzü yerdeydi.” Bunun ne kaddar günah olduğunu biliyormusun” dedim. “Evet” dedi. “Nasıl yapıyorsun peki” dedim. “Engel olamıyorum” dedi. Allahım nefsim istiyordu onu, içimde sanki büyük biir boşluk vardı ve onu oğlum doldurabiliyordu istiyordum onu. “Özür dilerim anne” dedi, ağlıyordu. Beende ağlıyordum. “Çokmu istiyorsun beeni” dedim. “Evet” dedi. “Son defa yapıcağız tamammı “dedim. Bunu nasıl dediğime hala inanamıyorum nasıl yaptım bunu bilmiyorum amma o anda oldu işte…Tamam ded, söz verdi ve yatağa yattım. Pijamamı indirdi iç çamaşırımı çıkardı üstümüde çıkardı. Çırılçıplaktım. Dudaklarımı öpüyordu karşılık veriyordum, boynuma indi ordan göğüslerimi yalııyor oksuyordu. Penisini görmek istiyordum beenii zevkten zevke sokan şeyi görmek istiyordum. Vajinama indi diliyle baskı uyguluyor yalııyor beenii zevkden cıldırtıyordu Saçlarını oksuyordum. Yalamayı bitirdi tekrar dudaklarıma geldi elimi penisine götürdüm, Aman Allahım avuclarımda kocaman biirşey vardı. Oksuyordum cok kalındı. Boyu normaldi amma kalınlığı çook kalındı. İçime girdi kendime ona bırakmıştım girip çıkıyordu dudaklarımı öpüyordu karşılık veriyordum. Onun vucudunu oksuyordum kalcalarını oksuyordum. Sanki karı koca gibiydik. İkimizde biirbiirimizi istiyorduk. Hızlanmıştı cok canım yanıyordu amma muhteşem zevk alııyordum. Sonunda içime boşaldı. Ama devam etti gidip geliyordu. 1 defa daha yaptıktan sonra gitti. Beende duş aldıım ve yattım. Bu sondu artıkk bitti diyerek uyudum.Aradan 3 hafta geçti been ise her gece onu bekliyorum onu istiyorum ne kaddar yanlış olursa günah olursa olsun onun verdiği zevki onun verdiği mutluluğu bırakamıyorum…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

şişli escort Antalya escort beylikdüzü escort escort eryaman escort demetevler escort Hacklink mamasiki.com bucur.net hayvanca.net lazimlik.net cidden.net By Casino rus escort bahçelievler escort Escort bayan Escort bayan escort ankara sincan escort bursa escort bayan görükle escort bursa escort bursa merkez escort bayan Kartal escort Maltepe escort Pendik escort otele gelen escort anadoluyakasikadin.com kadikoykadin.com atasehirkadin.com umraniyekadin.com bostancikadin.com maltepekadin.com pendikkadin.com kurtkoykadin.com kartalkadin.com escortsme.com Hacklink Hacklink panel Hacklink bursa escort görükle escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort Ankara escort bayan Ankara Escort Ankara Escort Rus Escort Eryaman Escort Etlik Escort Sincan Escort Çankaya Escort ankara escort bursa escort Escort hurilerim.com bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa sınırsız escort bursa escort bayan bursa escort görükle escort antalya escort istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj türkçe altyazılı porno porno 64 japon porno burdur escort bursa escort çanakkale escort çankırı escort çorum escort denizli escort diyarbakır escort düzce escort edirne escort elazığ escort ankara travesti escort escort escort travestileri travestileri keçiören escort etlik escort çankaya escort